MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Veli Kebapçı, "Yıllardır rutin değişmiyor. Her gün 5 emekçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz. SGK’nın 2022 verilerine göre, ülkemizde 589 bin iş kazası meydana gelmiş, 953 meslek hastalığı tespit edilmiştir. İş kazalarından kayıt altına alınabilen ölüm sayısı bin 517 iken meslek hastalıkları kaynaklı ölüm sayısı ise 8’dir. Bu sayılar gösteriyor ki; ülkemizde yılda en az 200-300 bin meslek hastalığı ve meslek hastalıklarından kaynaklanan 9 bin ölüm gizlenmiştir" dedi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Samsun İl Koordinasyon Kurulu üyeleri Süleymaniye geçidinde bir araya gelerek 'İş Cinayetleri ile Mücadele Günü' kapsamında basın açıklaması yaptı. Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Veli Kebapçı, şunları söyledi:
"HERGÜN 5 EMEKÇİYİ İŞ CİNAYETLERİNDE KAYBEDİYORUZ"
"Analar, babalar kendilerinden önce evlatlarını toprağa koyuyor, binlerce çocuk yetim kalıyor, kadınlar hayat arkadaşlarını kaybediyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak gören işverenler, iş cinayetlerini kader diye dayatanlar, uyguladığı politikalarla ihmalkar davranan iktidar/siyasi irade bu cinayetlerin sorumlusudur. 13 Şubat 2024 tarihinde işçi katliamlarına bir yenisi daha eklendi. Erzincan İliç’te bir altın madeni işletmesinde liç yığınındaki binlerce ton malzemenin kayması ile malzeme altında kalan 9 işçinin hayatını kaybetti. Can kaybının yanında yığına uygulanmış olan kimyasal işlem nedeni ile malzeme içerisindeki siyanürlü solüsyon nedeniyle ağır metallerin toprağa ve suya karışması ve bir çevre katliamının yaşanması da söz konusu. Yıllardır rutin değişmiyor. Her gün 5 emekçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz. Her ne kadar iş cinayeti kavramı kapsamında kullanılma alışkanlığı olmasa da meslek hastalıkları da hastalığa malullüğe ve ölüme yol açan işten kaynaklı sağlık sorunlarıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ya göre, meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş cinayetlerinin 6 katından fazladır. SGK’nın 2022 verilerine göre, ülkemizde 589 bin iş kazası meydana gelmiş, 953 meslek hastalığı tespit edilmiştir. İş kazalarından kayıt altına alınabilen ölüm sayısı bin 517 iken meslek hastalıkları kaynaklı ölüm sayısı ise 8’dir. Bu sayılar gösteriyor ki; ülkemizde yılda en az 200-300 bin meslek hastalığı ve meslek hastalıklarından kaynaklanan 9 bin ölüm gizlenmiştir.
"İŞ CİNAYETLERİ VE MESLEK HASTALIKLARI TAMAMEN ÖNLENEBİLİR"
İş cinayetlerinde her yaştan emekçi yaşamını kaybetmektedir. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında 1 gün okulda, 4 gün iş yerinde eğitimde olan öğrencilerin de iş yerlerinde yaşamını kaybettiği haberlerine rastlamaktayız. Arda Tonbul, Ulaş Dumlu, Zekai Dikici, Ömer Çakar, Ömer Girgin, Murat Can Eryılmaz, MESEM adı altında çalıştırılırken iş yerlerinde ölüme gönderilen çocuklardan bazıları. Açıkça ifade ediyoruz; MESEM bir eğitim projesi değildir, tamamen denetim dışı bırakılan ucuz çocuk işçilik projesidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, işçi katliamlarını, doğa katliamlarını sadece seyrediyor. Önlemek gibi bir kaygıları çabaları olmadığı gibi yaptıkları uygulamalarla deyim yerindeyse teşvik ediyorlar. Aynı şekilde Milli Eğitim Bakanlığı da çocuk ölümlerini seyretmeye devam ediyor. Kamu makamlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgisi önlemeye yönelik değil adeta cinayet işlendikten sonra cenaze kaldırmaya yöneliktir! Etkin bir denetim sistemi oluşturmayan siyasi iktidarın, bakanlıkların ve bakanların bu tutum ve davranışı hizmet kusurudur.
"İŞÇİ GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR"
Artık yeter diyoruz. Bunun için 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler işçi, emekçi hak ve çıkarlarını, örgütlülüğü, işçi/sendika denetimini esas alan atipik çalışma biçimlerini yasaklayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenlemelerin içeriğinin belirlenmesinde sendikalar, meslek örgütleri, üniversiteler esas belirleyici unsur olmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin mevzuat, eğitim, denetim vb. tüm politikaların belirlenmesi, yerine getirilmesi için idari ve mali yönden bağımsız Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Kurulu/Enstitüsü kurulmalıdır. Bakanlıkların sorumluluğu 'müfettiş görevlendirdik' cümlesi ile sınırlandırılamaz, her can kaybında idarenin sorumluluğu da değerlendirilmelidir. Türk Ceza Kanunu’na 'iş cinayetleri' konusunda doğrudan hükümler içeren maddeler konulmalıdır. İş yerlerinde işçi sağlığının güvenliğinin sağlanması işveren yükümlülüğüdür. Bunun yanında rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, işyeri hemşiresi görevlendiriliyorsa; bu kişilerin sicillerinin tutulması, eğitimi, denetlenmesi konularında meslek örgütleri görevli olmalıdır. Son sözümüz de kendimize. Bu ölümleri ancak ve ancak işçiler, emekçiler, sendikalar, meslek örgütlerinin birlikteliği ve örgütlü mücadelesi önleyebilir. Yeni cinayetler yaşanmaması için hiçbir iş cinayetini unutmayacağız. Sorumluları, affetmeyeceğiz ve mutlaka bizlerden çalınan yaşamların ve emek sömürüsünün hesabını soracağız."