İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nda; “Hem burada kurduğumuz mücadeleyle hem uluslararası yapmaya çalıştığımız mücadeleyle Afganistan-İran hattından Türkiye’ye giren eroin, afyon miktarında azalma var. Rotayı değiştirdiler. Rotayı Akdeniz hattına aldılar. Akdeniz hattı üzerinden eroini Avrupa’ya ulaştırmaya çalışıyorlar” dedi.
İçişleri Bakanı Soylu, Ankara Sheraton Otel’de yapılan 13.Büyükelçiler Konferansı’na katıldı. Soylu, şöyle konuştu:
“Ülkemizde 3 milyon 650 bin Suriyeli kardeşimiz var. 400 bin sığınmacı mülteci var. Her gün Afganistan, Pakistan konuşuyoruz. Her gün Afganistan-İran, Türkiye-İran sınırını konuşuyoruz. Batı meseleyi bir göç meselesi olarak görmüyor, bir sınır güvenliği olarak görüyor. Göçü kaynağında çözmeye yönelik herhangi bir adımı söz konusu değil, ‘mış’ gibi yapan politika üretiyor.
“GÖÇ MESELESİ BİTMEYECEKTİR”
Dünyadaki üretim sistemlerinin değişimine şahidiz. Göç meselesi bitmeyecektir, daha farklı bir duruma doğru evrilecektir. Ne Afganistan düzelecek ne Pakistan’daki gelir seviyesi artacak, Suriye’deki iç savaş bitecek ne de Yemen bitecek ne Libya’daki ekonomik krizler sona erecek. Hangisini sayarsanız sayın. Ne Filistin meselesi sona erecek. Eğer ermeyecekse ne olacak? Ne ülkeler arasındaki gelir eşitsizliği sona erecek, suya, adalete, eğitime, gıdaya erişimde bir artış söz konusu olmayacak. Çözüm ortaya koyulmayacaksa bu paradoks gittikçe kilit bir hale dönüşecek.
Hem burada kurduğumuz mücadeleyle hem uluslararası yapmaya çalıştığımız mücadeleyle Afganistan-İran hattından Türkiye’ye giren eroin, afyon miktarında azalma var. Rotayı değiştirdiler. Rotayı Akdeniz hattına aldılar. Akdeniz hattı üzerinden eroini Avrupa’ya ulaştırmaya çalışıyorlar. Biz bunu nasıl anlıyoruz? Avrupa’daki eroin fiyatının yükselmediğini, eğer kıt kaynak olursa fiyat yükselecek, tam tersi bulunduğu noktadan biraz daha düştüğünü, yani Türkiye üzerindeki yakalamaların çok büyük bir etkisi olduğunu ve bu hattı değiştirmek zorunda kaldıklarını, ama buna seyirci kalan bir batıyla da karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek istiyorum.
“KERBELA HEPİMİZİN ORTAK ACISIDIR”
Çok ciddi operasyonlarla karşı karşıya kaldık. Bu ciddi operasyonlara rağmen, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hiç inancından, Türkiye’deki eşit vatandaşlık ilkesinden bir milim bile sapmadan, Türkiye’nin doğu ve batısını aynı noktaya taşıyabilecek bir ekonomik ve sosyal kalkınmayı, Türkiye’ye önemli bir şekilde nakşedebilmek için adımlarını her daim atmaya devam etmiştir.
Kerbela hepimizin ortak acısıdır. O ortak acının, oraya bir ülkenin Cumhurbaşkanı oradaki dedeler, orada bulunan canlar, Alevi ve Bektaşi kardeşlerimizle nasıl bir şekilde yaşandığını hepinizin görmesini isterdim. Türkiye’de yaklaşık bin 583 cemevi var. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ve sayın Bakanımızın bilgisi dahilinde, bin 583 cemevini, Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile ortak bir adım çerçevesinde gittiler. Devletin kendi vatandaşlarına yapması gereken hizmet neyse, eğilmesi gereken nokta ne ise, onu yapma kabiliyetiyle onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ardından, yaklaşık 8 bin 600 talep aldık ve şu ana kadar 5 bin 600 talebi karşıladık. Bu talepler içerisinde cemevi yapmaktan, içerisindeki tedrisatları donatmaya kadar, yollarını yapmaktan birçok taleplerine kadar hepsini karşılamaya çalışıyoruz.
“KAÇAK GÖÇÜ VE TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Bu yıl sonu itibariyle yapmamız gereken duvarların yüzde 90’ınını bitirmiş olacağız. Sadece duvar yapmıyoruz. Aynı zamanda optik kuleler, 286 gece görüş kameraları, duvardan daha maliyetli ve zor duvarın yanındaki güvenlik yolları, ışıklandırmalar, bunların nakledildiği yani bir entegre sınır yönetimi yapıp bunu tam olarak TSK’ya devrediyoruz. Bir taraftan kaçak göçü engellemeye çalışıyoruz, bir taraftan terör örgütünü bir şekilde engellemeye çalışıyoruz.
Bir yılda binlerin üzerinde eylem engellenirken, şu anda engellenen eylem sayıları 102’ye, terör örgütlerinin saldırıları da yüzde 95 azalarak çok az bir noktaya gelmiştir. Saldırıların önemli bir bölümü de sınırlardan gelen tacizlerdir.
“DİYORLAR Kİ TÜRKİYE’NİN GÖÇ POLİTİKASI YOK”
3 milyon 600 bin 430 tane geçici koruma altında Suriyeli, 1 milyon 406 bin 825 tane ikamet izniyle kalan var. 322 bin 417 uluslararası koruma kapsamında bulunanlar.
Diyorlar ki, Türkiye’nin göç politikası yok. 2011 yılında sizler vasıtasıyla, sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradeyle birlikte biz ne yaptık? Sınırlarımızın en ötesinde göçü karşıladık. Sınırlarımızdan onların her birinin verilerini alarak, Türkiye içerisine geçmesi lazım gelenlerin geçmesini sağladık. Kamplar yaptık. Her birisinin Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık korumasını yaptık.”