REMZİ ÇAYIR, 12 EYLÜL DARBESİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI

REMZİ ÇAYIR, 12 EYLÜL DARBESİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI

Milli Yol Partisi (MYP) Genel Başkanı Remzi Çayır, 12 Eylül darbesinin 42. yıl dönümü öncesinde, “Devrimcisi ve ülkücüsüyle tek bir slogan vardı aslında, birbirimizi duymadık. Neydi o slogan biliyor musunuz?...

Milli Yol Partisi (MYP) Genel Başkanı Remzi Çayır, 12 Eylül darbesinin 42. yıl dönümü öncesinde, “Devrimcisi ve ülkücüsüyle tek bir slogan vardı aslında, birbirimizi duymadık. Neydi o slogan biliyor musunuz? ‘Türkiye bağımsız olmalı.’ Bu sloganı biz attık, onlar duymadı; onlar attı, biz duymadık. Duyamadık, belki de duymamızı sağlamadılar. Eğer birbirimizi duyabilseydik, birbirimizi anlayabilseydik, kavga yerine konuşmayı deneseydik Türkiye şu an bambaşka bir yerde olurdu” dedi.

12 Eylül 1980 darbesi öncesi Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde öğrenciyken 1979 yılında tutuklanan Remzi Çayır, darbe sürecinde ve Ulucanlar Cezaevi’nde yaşadıklarını, şimdi müze olan cezaevinde ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı:

“BURAYA DÖNÜP BAKTIĞIMDA İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ GÖRÜYORUM, İŞKENCELERİ GÖRÜYORUM”

“Yıllar önce, 42 sene önce Türkiye, ne yazık ki kötü günler yaşadı. Demokrasisi kesintiye uğradı. Türkiye’yi kurtarmak üzere darbe yaptıklarını söyleyenler, Türkiye’nin anasını ağlattılar. Demokrasiyi rafa kaldırdılar, insan haklarını çiğnediler, milyonlarca insanı sürgün ettiler. Binlerce insan işkenceden öldü… Bizler, farklı cezaevlerinde kaldık. Bu koğuşta da kaldım ben (4. koğuş). Onun için buraya dönüp baktığımda, insan hakları ihlallerini görüyorum, işkenceleri görüyorum, insanlık dışı muameleleri görüyorum… Bir daha bunların yaşanmaması, darbelerin hiçbir vakit bir daha bu topluma müdahale etmemesi için demokrasiyi mutlak anlamda genişletmeliyiz. Herkes düşüncesini, fikrini, yaklaşımını rahatlıkla dile getirebilmeli. Bundan dolayı kınanmamalı, ta ki bir başkasının hak ve hukukunu yok etmedikçe. İnsanca yaşamamıza dokunmadığı müddetçe bırakın insanlar kırmızı giysinler, bırakın insanlar yeşil giysinler, bırakın insanlar beyaz giysinler, siyah giysinler. Bunun hiçbir önemi yok.

“DEVRİMCİSİ, ÜLKÜCÜSÜ TEK BİR SLOGAN VARDI ASLINDA: TÜRKİYE BAĞIMSIZ OLMALI”

Devrimcisi ve ülkücüsüyle tek bir slogan vardı aslında, birbirimizi duymadık. Neydi o slogan biliyor musunuz? ‘Türkiye bağımsız olmalı.’ Bu sloganı biz attık, onlar duymadı; onlar attı, biz duymadık. Duyamadık, belki de duymamızı sağlamadılar. Eğer birbirimizi duyabilseydik, birbirimizi anlayabilseydik, kavga yerine konuşmayı deneseydik Türkiye şu an bambaşka bir yerde olurdu.

“BURALARI BİLE PAYLAŞAMADIK”

Buraları bile paylaşamadık. Buralarda bile kavga ettik. Şu hücrelerde, koğuşlarda kavga ettik. Şurada kavgamız var bizim. Karışık yatırıyorlardı bizi, karışık yatarken burayı paylaşamadık. Konuşamadık yani düşünebiliyor musunuz? Nihayetinde jandarma geldi, Güvercinlik’ten komando geldi, hepimizi yatırdı havalandırmaya, yerde süründürdü. Süründük, ‘Kalk’ dediğinde (dirseklerimiz) patlamıştı. Geriye dönüp baktığımızda; şu gördüğünüz havalandırma kıpkızıldı, parçalanmış dirseklerimiz çünkü. Arkadan copluyorlardı bizi. Kurbağa gibi üst üste geldik, daha az dayak yemek için. Bir daha bu yaşananların olmaması için, insanların Türkiye’yi yaşanılır kılması için artık Türkiye’nin bir sistem değişikliğine ihtiyacı var.”

“SEÇİMLER ZAMANINDA YAPILMALI. GEÇ YAPILACAK SEÇİMİ DEMOKRASİYE YAPILMIŞ EN BÜYÜK DARBE KABUL EDİRİZ”

Çayır, seçimlerin yapılması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bilgiye dayanarak söylüyorum; Yunanistan’la veya başka bir ülkeyle sürtüşerek, uçakların birbirini taciz etmesi yeni bir şey değil, bu tacizi öne çıkararak sanki bir savaş çıkacakmış iklimi oluşturarak zamanında yapılacak bir seçimi erteleme heveslerini görüyorum. Tahmin ediyorum; ‘zaman ne kadar uzarsa biz ekonomiyi o kadar çok düzeltiriz’ düşüncesi ile seçimi erteleyip ki ertelediniz zaman, (seçim) zamanında yapılmazsa demokrasi yara alır. 23 Haziran’da Türkiye seçime gitmelidir, şartlar ne olursa olsun. Sebebi ne olursa olsun böyle bir şey yapamaz kimse. Bunu demokrasiye yapılmış en büyük darbe olarak kabul ederiz… En büyük hakem halktır. Halk gereğini yapacaktır.”

“BİR MİLLİYETÇİ CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARACAĞIZ”

Milliyetçi bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracaklarını belirten Çayır, partisinin cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tutumunu şöyle özetledi:

“Milli Yol Partisi olarak biz de seçime giriyoruz. Bir milliyetçi cumhurbaşkanı adayı çıkaracağız. Ben, şunu hep tuhaf bulmuşumdur; adam parti kurmuş, mitingler düzenliyor, yaptığı mitinglerde bir başka parti liderine oy istiyor. Absürt, tuhaf bir durum var. Bu, Cumhurbaşkanı Yönetim Sistemi’nin getirdiği bir absürtlük ve tuhaflık. Bu tuhaflıktan Türkiye’nin derhal kurtulması gerekiyor. Parti kurmuşsanız ve partinin başında yıllardır duruyorsanız millete bir iddia ortaya koyacaksınız. Kendi adınıza, kendi partinize, kendi projelerinize oy isteyeceksiniz. Tuhaf tuhaf ilişkiler, tuhaf tuhaf yapılar, dün başka bugün başka… Bunun Türk milletine hiçbir yararı yok.”

“DARBECİLERLERE GEREKLİ CEZA VERİLDİ AMA DARBE ANAYASASI DEĞİŞMEDİ”

Darbe anayasasının değişmesi gerektiğini belirten Çayır, sivil anayasa yapılması gerektiğini şu sözlerle ifade etti:

“Darbecileri yargılayıp gerekli cezalara çarptırmışsınız, ben de o işin müdahiliyim. Ama hâlâ darbe anayasası ile ülkeyi yönetiyorsunuz. Niye sivil bir anayasa yapamıyorsunuz? Türkiye’de özgürlükçü, hukukun üstün olduğu, içinde adaletin olduğu bir anayasal durum şart. Bunun için yapısal değişiklik diyoruz. Onun için ‘sistem değişikliği’ diyoruz. Bize işkencelerin, zindanların öğrettiği bir şey var; insan özgürse gelecek güzeldir. Yoksa geleceğin de zamanın da hiçbir anlamı yok.”


Haber Kaynak : ANKA HABER