CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Erdoğan bir şeyler söylemiş. Dönmüş, bütün muhalefete ‘zübük’ demiş. Şimdi gazeteciler, buna bir yanıt bekliyorlar. Ne demek zübük, açtık, Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğüne baktık. Zübük demek: Kendi çıkarı için her yolu mübah sayan demek. ‘Acaba bana oy vermezsen Hatay'a hizmet getirmem’ diyen zübük olabilir mi? ‘Ordu’ya doğal gaz getirmem’ diyen zübük olabilir mi? Bir tek seçimi kazanmak için HÜDA-PAR’a taviz veren zübük olabilir mi? İkinci anlamı, sözünde durmayan demek. ‘Deprem bölgesine 650 bin konut lazım’ deyip sadece 45 bin konutu bir yıl sonunda yapan, yüzde 90’ı sokakta bırakan acaba zübük olabilir mi? Ve üçüncü anlamı: Egoist. ‘Ben ekonomistim. Her şeyi ben bilirim’ diyen egosit, acaba zübük olabilir mi? Arkadaşlar diyorlar ki ‘Tayyip Erdoğan'a bir TDK sözlüğü yollayalım. O sözlüğü açsın, zübüğün anlamına baksın.’ Ben dedim ki ‘Zübüğe bakma için sözlük yollamaya gerek yok, Tayyip Erdoğan’a bir ayna yollayın, ona baksın. Zübüğü orada görür” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de halk buluşması programına katıldı. Özel burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NDE, GENÇ BİR CUMHURİYET KADINI AYŞE ÜNLÜCE’NİN VE ONUN DESTEKÇİSİ ESKİŞEHİR’İN YANINDA OLMAK İSTEDİK”
“Bugün, 31 Mart seçimlerine sadece 23 gün kala Eskişehir'deyiz. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kampanyanın içinde, bugün bir yerde olacaktık. Buna karar vermemiz gerekiyordu. Oturduk, düşündük, taşındık, dedik ki ‘Bizim bugün olacağımız yer bozkırın ortasında bir cennet yaratan Yılmaz Büyükerşen’in, Türkiye'nin en tanınmış, en başarılı, efsane yerel yöneticisi Yılmaz Büyükerşen’in ekibinde olan, son 5 yıldır birlikte çalıştıkları, genel sekreterlik göreviyle bütün Eskişehir'i hem de hangi partiden olduğunu ayırmadan hizmet eden, belediyelerine ayrımsız hizmet götüren genel sekreteri, bir cumhuriyet kadınının aday olduğu, Yılmaz Hoca'nın 31 Mart'ta bayrağı, o cumhuriyet kadınına gözü arkada kalmadan teslim etmek istediği ve 11 büyükşehrimizden sadece Aydın'da Topuklu Efemiz varken bu seçimde, 5 büyükşehirde gösterdiğimiz, seçilecek adaylardan bir tanesi genç bir cumhuriyet kadını Ayşe Ünlüce’nin ve onun destekçisi Eskişehir'in yanında olmak istedik.
"ESKİŞEHİR’DE 14 BELEDİYE BİR DE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VAR. 7’Sİ BİZDE. CHP’NİN ALACAĞI 8 BELEDİYE VAR”
Eskişehir, Cumhuriyet için önemli bir kent. İlk köy enstitüsünün kurulduğu kenttir. Devrim otomobilinin üretildiği kenttir. Demir yolu fabrikasının kurulduğu kenttir. Ve Eskişehir, Yılmaz Büyükerşen ile birlikte bir üniversitenin Türkiye'nin çekim merkezi olduğu hem örgün öğretimde hem de Türkiye'nin bütün zorluklarına rağmen gelişen teknolojiyi, televizyonun varlığını görüp eğitimdeki fırsat eşitsizliğine en temelden müdahale edildiği, açıköğretim uygulamasıyla dünyaya örnek bir işin yapıldığı muhteşem bir kentteyiz. Eskişehir'le gurur duyuyoruz, Eskişehirlilerle gurur duyuyoruz. Odunpazarı gibi CHP için zor bir bölgede, çok önemli işleri Hocamızla dayanışma içinde yapmış ve Odunpazarı'nı bambaşka bir görünüme, bambaşka bir vizyona kavuşturmuş Kazım Kurt ile birlikte olmaktan da büyük mutluluk duyuyorum. Eskişehir nüfusunun önemli bir kısmı merkezde yaşıyor. Bir yanda Odunpazarı, Kazım başkan var. Diğer tarafta da hepimizin çok sevdiği Ahmet Ataç Başkanım var, onunla birlikte olmaktan da büyük mutluluk duyuyorum. Eskişehir'de 14 belediye ve bir büyükşehir belediyesi var. Bunlardan 7 tanesi şu anda bizde. Yani Eskişehir'de birileri başka hayaller kursun, CHP’nin daha alacağı 8 belediyesi var. Eskişehir'de, sadece Ayşe değil; Sevgili Zehra Konakçı ile, Sevgili Safiye Keskin ile birlikte 3 kadın belediye başkan adayımız, genç arkadaşımız Hakan Karabacak ile birlikte tüm ilçelerde yaptıkları görevleri hakkıyla yaptığı için yeniden devam eden ve bundan sonra Eskişehir'e Yılmaz Hoca’nın vizyonuyla, halkçı belediyecilik vizyonuyla hizmet götürmek isteyen, bugün CHP'de olmadığı halde artık bu hizmeti özleyen, ilçesinde de bir CHP’li belediye başkanı olsun isteyen Eskişehirlilere 15 adayımızın 15’ini de emanet etmeye geldik.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DEMEK KADINA KARŞI ŞİDDETE TAVİZ YOK DEMEKTİR”
Bugün sabah, Sevgili Yılmaz Hocamız annelerimize ve kadınlara şükranlarını, minnetlerini sunduğu bir anıtın açılışına bizi çağırıldı. Neredeyse bundan 200 yıl önce, kadınlar bir grevde hayatlarını kaybettiler ve o günden bugüne kadar bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Türkiye'de, kadın hakları mücadelesi çok önemli inişler ve çıkışlar yaşıyor. Avrupa Birliği'nin (AB) en güçlü ülkelerinden kiminden 40, kiminden 30 yıl evvel Atatürk'ün büyük vizyonu ve güveniyle ve her birisi teker teker bunu hak ederek Türk kadını seçme ve seçilme hakkını bütün gelişmiş ülkelerden önce aldı. Genç Cumhuriyet, kadınlar için çok önemli kazanımları; hem miras hukukunu hem nafaka hakkını hem de kadınlarla ilgili pek çok eşitlikçi düzenlemeyi hayata geçirdi. Ama geçtiğimiz 20 yıl içinde önce AK Parti umut veren, bizim de hemen desteklediğimiz, oy verdiğimiz bir iş yaptı. İlk iş olarak değil ama günü geldiğinde İstanbul’da ve İstanbul Sözleşmesi'nin imzaladılar ve Meclis’e yolladılar. Biz o sözleşmeyi, hızla bütün partiler, oy birliğiyle, el birliğiyle onayladık. İstanbul Sözleşmesi demek, kadına karşı şiddete taviz yok demektir. Kadim cinayetlerine en sert cezalar verilecek demektir. Kadına karşı ayrımcılık olmayacak demektir. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığını o yıl, Türkiye'de son 15 yılda kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin azaldığı tek yıl oldu. O günden sonra çeşitli uygulamalarla bunun pekiştirilmesi beklenirken AK Parti, önce bu konudaki iştahını kaybetti, sonra duraksadı, sonra söylem olarak geri geriye gitmeye başladı.
"8 MART’TA ESKİŞEHİR’DEN HAYKIRIYORUZ: MEDENİ KANUN’A DOKUNDURTMAYIZ. KADINLARIN HAKLARINA DOKUNDURTMAYIZ”
En nihayetinde yaşadığımız geçen seçimlerde birileriyle ittifak yapabilmek için, geçmişte Hizbullah terör örgütünden ceza alanları, domuz bağcıları savunan avukatları, onların ceza almış örgüt üyelerinin cezalarını Yargıtay’dan kaldırtarak, yasak olan seçilme haklarını vererek, onlardan önemli bir kısmını aday yaparak ittifaklarına, HÜDA-PAR’ı dahil ettiler. O HÜDA-PAR ki kadınları sokak hayvanlarıyla eş görüp ‘Bekar kadınları derhal sahiplendirmek gerekir’ diyebilecek kadar şuurunu kaybetmiş ve o HÜDA-PAR ki bunlardan ittifak için bir şey istedi: Dedi ki ‘Önce İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırın. Ondan sonra kadına karşı şiddet yasasını kaldırın. Ondan sonra nafaka hakkını kaldırın. Ondan sonra kadınlara miras hakkı vermeyin.’ HÜDA-PAR, şimdi saldırıyor. Hedefleri Medeni Kanun’dur. Hedefleri kadının mirastan hak almasının önüne geçmektir. Hedefleri kadının nafaka hakkına saldırmaktır. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde hep birlikte Eskişehir'den haykırıyoruz: Medeni Kanun’a dokundurtmayız. Kadınların haklarına dokundurtmayız. Kadın demek cumhuriyet demektir. Kadın demek Atatürk devrimleri demektir.
"SEÇİM BOYUNCA ‘AK PARTİ’YE KARŞIYIM’ DİYE ESKİŞEHİR’DEKİ İYİ İNSANLARIN OYLARINI ALDI, SONRA MİLLİ İRADE HIRSIZLIĞI YAPTI”
Bugün Eskişehir'den çok anlamlı bir isteğimiz var. İki tane iş yapacaksınız Eskişehir'de bir cumhuriyet kadınına sahip çıkarak bunlardan bir tanesi; Atatürk'ün devrimlerine, kadınların cumhuriyetle birlikteki kazanımlarına, bir kadın yöneticinin böyle önemli bir görevi layıkıyla yapabileceğine duyduğunuz güvenle bir cumhuriyet kadınına sahip çıkarak kadının toplumdaki yerine sahip çıkacaksınız. İkincisi; bir siyasi yankesiciliğe, bir siyasi düzenbazlığa karşı Eskişehir dürüstlükten şaşmaz, milli irade hırsızlığına teslim olmak demek durumundayız. Bundan sadece 8-9 ay önce, Eskişehir sandık başına gitti. Eskişehir'in karşısına bütün partiler ve adaylar çıktı. İttifaklar vardı. CHP’nin de ittifak halinde olduğu İYİ Parti'nin de Eskişehir'de bir adayı vardı. Neydi iddiaları? Saraya itiraz, MHP'ye itiraz, oyu verin, Millet İttifakı’nı iktidara getirin. Sarayı, saray ittifakını, Cumhur İttifakı'nı yenelim, yönetime biz gelelim deyip onları eleştirerek Eskişehir seçmeninden oy istediler. Eskişehir’de önemli bir miktarda seçmen İYİ Parti'ye oy verdi. Seçimleri, Cumhur İttifakı kazandı. Yani İYİ Parti'ye oy verenler, o oyunu sarayın karşısında dursun, MHP'nin yaptıklarının karşısında dursun, Cumhur İttifakı'na muhalif olsun diye verdiler. O güzel insanlar hala aynı fikirdeler. Verdikleri oyu alan birisi meğerse o günlerde iş adamı olan o birisi, bir yandan muhalefetteymiş gibi yapıp bir yandan AK Parti'den milyonlarca dolar teşvik alırmış şirketine. Seçim boyunca ‘AK Parti'ye karşıyım’ diye Eskişehir'deki iyi insanların oylarını aldı, sonra milli irade hırsızlığı yaptı.
"DÜPEDÜZ PARA ALIP DA OYLARI AK PARTİ’YE GÖTÜREN SİYASİ KALPAZANA, 31 MART GÜNÜ ESKİŞEHİR OYLARIYLA HANYA’YI DA KONYA’YI DA GÖSTERECEK”
Aldığı teşvik karşısında, Eskişehir'deki İYİ Partililerin oylarını AK Parti'ye sattı, partisini sattı, çanak değiştirdi ve AK Parti'ye geçti. Bu milli irade hırsızlığıdır, bu siyasi yankesiciliktir. Bu, Eskişehir'deki İYİ Partilileri ve Eskişehir'i kandırmaktır. Bu düpedüz para alıp da oyları AK Parti'ye götüren siyasi kalpazana karşı 31 Mart Pazar günü, Eskişehir oylarıyla Hanya’yı da Konya’yı da gösterecek. Eskişehir dürüstleri sever Yılmaz Hoca gibi, Eskişehir çalışkanları sever Yılmaz hoca gibi. Eskişehir kavga edenleri değil, hizmet edenleri sever. Bakıyorum, önüne gelenle kavga ediyor. Ayşe Hanım gibi hanımefendi, hizmet odaklı, çalışma odakları birisiyle her gün kavga etmek istiyor. Allah muhafaza bu gelse, Eskişehir’deki barış ortamını, huzur ortamını, refah ortamını bozar. Allah muhafaza gelse, her gün bir belediye başkanıyla, birileriyle kavga eder. Kendini düşüneni değil, kentini düşüneni; Ayşe Ünlüce’yi 31 Mart'ta büyükşehir belediye başkanı yapacağız. Eskişehir bir yandan kadınların, bir yandan da gençlerin kenti. Yılmaz Hoca'nın üniversiteye yaptıklarıyla, kente yaptıklarıyla birlikte Türkiye'nin en mutlu gençleri Eskişehir'de yaşıyor. Ancak Türkiye'de 4 gençten 3 tanesi zihninde bavulları çoktan toplamış. ‘Fırsatını bulursam yurt dışına gitmek isterim’ diyor. İşte bu anlayışı değiştirmek için Eskişehir, Türkiye'nin en mutlu gençlerinin kentiyken ben Eskişehir'de gençlerden, anne-babalarından, Eskişehir'in bütün güzel insanlarından, gençleri mutlu eden, kadınlara sahip çıkan bu güzel cumhuriyet kentinde seçimlerde bir rekor bekliyorum.
"ZÜBÜĞÜN ANLAMINA BAKMAK İÇİN SÖZLÜK YOLLAMAYA GEREK YOK, TAYYİP ERDOĞAN’A BİR AYNA YOLLAYIN, ONA BAKSIN. ZÜBÜĞÜ ORADA GÖRÜR”
Bir yandan Erdoğan da bir şeyler söylemiş. Dönmüş, bütün muhalefete ‘zübük’ demiş. Şimdi gazeteciler, buna bir yanıt bekliyorlar. Ne demek zübük, açtık, Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğüne baktık. Zübük demek: Kendi çıkarı için her yolu mübah sayan demek. ‘Acaba bana oy vermezsen Hatay'a hizmet getirmem’ diyen zübük olabilir mi? ‘Ordu’ya doğal gaz getirmem’ diyen zübük olabilir mi? Bir tek seçimi kazanmak için HÜDA-PAR’a taviz veren zübük olabilir mi? İkinci anlamı, sözünde durmayan demek. ‘Deprem bölgesine 650 bin konut lazım’ deyip sadece 45 bin konutu bir yıl sonunda yapan, yüzde 90’ı sokakta bırakan acaba zübük olabilir mi? Ve üçüncü anlamı: Egoist. ‘Ben ekonomistim. Her şeyi ben bilirim’ diyen egosit, acaba zübük olabilir mi? Arkadaşlar diyorlar ki ‘Tayyip Erdoğan'a bir TDK sözlüğü yollayalım. O sözlüğü açsın, zübüğün anlamına baksın.’ Ben dedim ki ‘Zübüğe bakma için sözlük yollamaya gerek yok, Tayyip Erdoğan’a bir ayna yollayın, ona baksın. Zübüğü orada görür.”