CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kısır tartışmalar içinde, ‘Acaba belediye başkanına nasıl çelme takarım, nasıl görev yapamaz’ diye bir arayışa girerseniz siz devleti yönetemezsiniz. Nitekim yönetemiyorlar. Bizler hep beraber Türkiye’yi ikinci yüzyıla hazırlayacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi düzenlediği Rumeli Hisarı - Aşiyan Füniküler Hattı Açılış Töreni’ne katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun da katıldığı törende, Kılıçdaroğlu; şunları söyledi:
“İstanbul gibi bir kentte yaşamanın kendine göre sorunları vardır. Ama o sorunları aşma konusunda kentin yöneticisi, belediye başkanı; arkadaşlarıyla beraber bu sorunları çözmeye talip olurlar. Az önce anlattı Sayın Başkan; hangi zorluklarla karşılaştığını ve bu zorlukları nasıl aştığını ayrıntılı bir şekilde ifade etti.
“EKREM BAŞKAN BÜTÜN BU ENGELLERİ AŞAN VE İSTANBULLULARA HİZMET EDEN BİR KİŞİDİR”
Devleti yönetenlerin belli sorumlulukları vardır. Alt yöneticiler belirli sorunlarla karşılaştığında, üst yöneticiler bu sorunların aşılması için katkı verirler, çaba harcarlar. Ama, ‘Hayır bu sorunlar aşılmasın, İstanbul bizimdi, belediye başkanı sorunlarla karşılaşsın, sorunların içinde boğulsun, sorunları çözemesin, biz gelelim.’
Bu sağlıklı ve tutarlı bir devlet anlayışı değildir. Ekrem Başkan, bütün bu engellemelere rağmen; bütün engelleri akılla, bilgiyle, birikimle aşan ve İstanbullulara hizmet eden bir kişidir. Hepinizin huzurunda Sayın Başkanı yürekten kutluyorum.
“BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SADECE TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞİL AKADEMİK DÜNYA AÇISINDAN SON DERECE ÖNEMLİ BİR ÜNİVERSİTE”
İki… Elbette ki bir kente hizmet edilirken bilgiyle hizmet edilecektir, planlama yapılacaktır, maliyet hesapları çıkartılacaktır. Eğrisi nedir, doğrusu nedir… Bunlara bakılacaktır. İşi yapanların, işin ehli olup olmadığına bakılacaktır. Bu çerçeve hizmet verilecektir. Akademik dünyadan da yararlanılacaktır. İstanbullular verilen hizmetin de değerini bir şekliyle yaşayarak göreceklerdir.
Buraya gelirken bir rölyefin önünden geçtik. Boğaziçi Üniversitesi hocalarını ve öğrencilerini temsil eden ya da onları yansıtan bir rölyef. Boğaziçi Üniversitesi sadece Türkiye açısından değil; dünya açısından da akademik dünya açısından da son derece önemli bir üniversite. Üniversitenin saygınlığının korunması, üniversitede her türlü düşüncenin özgürce tartışılması, üniversitenin bilgi üretmesi; bir ülkenin ekonomik açıdan sıçramasına yol açar. Üniversiteyi felç ederseniz; Osmanlı nasıl sanayi devrimini kaçırdıysa, siz de teknoloji devrimini kaçırmış olursunuz.
Acaba bunun farkında mı devleti yönetenler? Temel sorudur bu, bir kişi ‘Ben vizyon sahibiyim’ diyorsa, önümüzdeki yüz yüzyıldaki gelişmeleri görmek zorundadır. Dünyanın nereye gittiğini görmek zorundadır, dünyada hangi gelişmelerin olduğunu bilmek zorundandır. Şunu kesinlikle bilmek zorundadır; bilgi üretmeyen bir ülkenin 21. yüzyılda sınıf atlaması mümkün değildir.
“EĞER BİRİLERİ SULTANIN SOFRASINA OTURARAK BOĞAZİÇİ’NDE GÖREV YAPMAYA ÇALIŞIYORSA ORADAN HAYIR GELMEZ”
Bilgiyi nerede üreteceğiz? Tekel sorudur bu. Bir kişi, ‘Ben vizyon sahibiyim’ diyorsa, önümüzdeki yüzyıldaki gelişmeleri görmek zorundadır. Dünyanın nereye gittiğini görmek zorundadır. Dünyada hangi gelişmelerin olduğunu bilmek zorundadır. Ve şunu kesinlikle bilmek zorundadır: Bilgi üretmeyen bir ülkenin, 21. yüzyılda, sınıf atlaması mümkün değildir.
Bilgiyi nerede üreteceğiz, üniversitelerde üreteceğiz. O nedenle o rölyefin; sadece İstanbulluların yaşamında değil Türkiye coğrafyasında nerede yaşıyorsak yaşayalım, hepimizin belleğine kazınması lazım.
Elbette ki akademik dünyanın kendi özgürlüğü olacaktır. Ne demiş düşünür; ‘Sultanın sofrasına oturan alimin, fetvasından hayır gelmez’ demiştir. Eğer birileri sultanın sofrasına oturarak, Boğaziçi’nde görev yapmaya çalışıyorsa oradan hayır gelmez.
Bilgi kadar değerli bir şey yoktur, bilgi kadar… Aksini düşünmek, farklı düşünmek kadar değerli bir şey yoktur. Hayatı sorgulamak kadar değerli bir şey yoktur. Merak duygusunu güçlendirmek kadar değerli bir şey yoktur. Eğer siz bunları önemsiyor ve bunlara önem veriyorsanız; o zaman sizin bir vizyonunuz, bir hedefiniz, bir ilkeniz var demektir.
“ACABA BELEDİYE BAŞKANINA NASIL ÇELME TAKARIM, NASIL GÖREV YAPAMAZ’ DİYE BİR ARAYIŞA GİRERSENİZ SİZ DEVLETİ YÖNETMEZSİNİZ”
Hayır kısır tartışmalar içinde, ‘Acaba belediye başkanına nasıl çelme takarım, nasıl görev yapamaz’ diye bir arayışa girerseniz siz devleti yönetemezsiniz. Nitekim yönetemiyorlar.
Bizler hep beraber Türkiye’yi ikinci yüzyıla hazırlayacağız. Bir ittifakız, altı lider bir aradayız. Bugün yaşadığımız şartları, zorlukları hepimiz biliyoruz. Ama hepimiz bu zorlukları nasıl aşacağımızı da biliyoruz. Aklın, bilimin, bilginin; ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Demokrasinin vazgeçilmez olduğunu biliyoruz. O nedenle hiçbir vatandaşımın umutsuzluğa kapılmasını istemem.
“HERKES BU ÜLKENİN CADDELERİNDE, SOKAKLARINDA, PARKLARINDA, KAHVELERİNDE HUZUR İÇİNDE YAŞAYACAKTIR”
Eğer bu ülke en zor koşullarda Milli Kurtuluş Savaşı’nı vermiş ve büyük başarılara imza atmışsa ve attığı imza bütün mazlum ülkelerin örneği olmuşsa; onlar da bizim verdiğimiz mücadeleyi örnek alıp, kendi bağımsızlıklarını inşa etmişlerse, cumhuriyetin ikinci yüzyılından, bu güzel cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Demokrasi geldiği zaman; büyüme, kalkınma olacaktır. Hiç kimsenin yaşam tarzı, kimliği, inancı sorgulanmayacaktır. Bu ülkede yaşayan herkes bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, parklarında, kahvelerinde; huzur içinde yaşayacaktır. Temel hedefimiz bu. Dolayısıyla, umutsuzluğa kapılma gibi bir düşüncemiz asla ve asla olmamalı. Biz Türkiye’mizi geleceğe hazırlamalıyız.”