KESK’TEN İSTANBUL’DA “TÜİK” PROTESTOSU: “BİZİ TÜİK’İN SAHTE ENFLASYON RAKAMLARI DEĞİL, YAŞADIĞIMIZ GERÇEK ENFLASYON EZİYOR”

KESK’TEN İSTANBUL’DA “TÜİK” PROTESTOSU: “BİZİ TÜİK’İN SAHTE ENFLASYON RAKAMLARI DEĞİL, YAŞADIĞIMIZ GERÇEK ENFLASYON EZİYOR”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, memur zammını etkileyecek 6 aylık enflasyonu yüzde 19,77 olarak açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) protesto etti. Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koça

Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, memur zammını etkileyecek 6 aylık enflasyonu yüzde 19,77 olarak açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) protesto etti. Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, “Ülkeyi yönetenler yıllardır ‘İşçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik’ nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor” dedi.

TÜİK’in haziran ayına ilişkin bugün yayınladığı verilere göre aylık enflasyon yüzde 3,92, yıllık yüzde 38,21 oldu. Memur ve emekli zammını etkileyecek 6 aylık enflasyon da yüzde 19,77 olarak açıklandı. KESK İstanbul Şubeler Platformu üyeleri de “Ne TÜİK’İN sahte enflasyonu ne iktidarın refah payı aldatmacası; insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz” sloganıyla İstanbul Şişli’deki bir alışveriş merkezi önünde eylem yaptı.

“Açlık sınırında yaşıyoruz. Kamu emekçilerinin maaşı yoksulluk sınırı üstünde olmalıdır” ve “TÜİK rakamları yalan. Yaşadığımız yoksulluk hakikat” yazılı pankartların açıldığı protestoda ayrıca memurların 2002’de aldığı maaşla 25 çeyrek altın, 2022 ile 2023’te ise 5 çeyrek altın alabildiğine dikkat çekilen pankart da açıldı. Eylemde, “Güvenceli iş, güvenceli gelecek istiyoruz”, “Sadaka değil, toplu sözleşme” ve “TÜİK şaşırma, maaşımı aşırma” sloganları da atıldı.

KESK adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, hak ettikleri ücreti, güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istediklerini söyledi. Koçak, şöyle konuştu:

“MAAŞLARIMIZ, İKTİDARIN KENDİSİNİN DAHİ İNANMADIĞI TÜİK RAKAMLARINA GÖRE ARTIRILIYOR: Alanlardayız çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı. Alanlardayız çünkü TÜİK, yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor. Alanlardayız çünkü maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç kimsenin, iktidarın kendisinin dahi inanmadığı TÜİK rakamlarına göre artırılıyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1 puan gösteriyor. Seyyanen yapılması zorunlu hâle gelen artışlar bunun en büyük itirafıdır. Alanlardayız çünkü bunun son örneğini yaşadık. TÜİK, bugün haziranda enflasyonun aylık yüzde 3,92 yıllık yüzde 38,21 olduğunu açıkladı. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyonun ise yüzde 19,77 olduğunu açıkladı.

‘BÜTÇEDEN HAKKIMIZI, REFAHTAN PAYIMIZI ALDIK’ GİBİ NUTUKLAR ATILMASINDAN USANDIK: Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon haziranda aylık yüzde 8,54, 6 aylık yüzde 50,53, yıllık yüzde 108,58 artmıştır. Hem TÜİK’in hem de ENAG’ın rakamları ortada. Buradan başta ücretli kesimler olmak üzere hayat pahalılığını, zam yağmurunu her gün iliklerine kadar yaşayan tüm vatandaşlara soruyoruz. Bunlardan hangisi sizin enflasyonunuz, hangisi daha inandırıcı? İşte bunun için alanlardayız. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır ‘İşçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik’ nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor. Alanlardayız çünkü yandaş Memur-Sen yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Yetmezmiş gibi TÜİK rakamlarına göre bile her 6 ayda enflasyon farkı oluştuğu hâlde ‘tarihi başarı’, ‘Bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık’ gibi nutuklar atılmasından usandık. Alanlardayız çünkü göreve yeni başlayan kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı. İktidarın buna 925 TL çalışmayan eş ve 325 TL tutarındaki iki çocuk yardımını ekleyerek 11 bin 800 TL olarak gösterdiği en düşük kamu emekçisi maaşı ise şimdilik açlık sınırında kalıyor. Emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının 2 bin TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor.

55 GÜN ÖNCE ÖNEMLİ BİR ARTIŞ GİBİ GÖZÜKEN RAKAM HIZLA ERİMEYE DEVAM EDİYOR: Alanlardayız çünkü Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. En yüksek ücreti alan kamu emekçisi maaşı dahi yoksulluk sınırı altında kalıyor. Alanlardayız çünkü iktidarın seçimlerden önce verdiği ‘En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak’ sözünün üzerinden 55 gün geçti ama 55 gün önce önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor. TL sadece son 55 günde dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetti. 55 gün önce bir dolar 19,5 TL iken bugün 26 TL’nin üzerine çıktı. 55 gün önce vaat edilen 22 bin TL ile bin 128 dolar alınıyordu. Bugün ise 846 dolar alınabiliyor. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı alabiliyoruz. 21 yıldır iktidarda olan AKP, her fırsatta büyüme rakamları ile övündü ama seçim süreci yaşadığımız son döneme kadar bir kez olsun o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadı. 2022’nin ilk 6 ayı için ‘Yüzde 2,5 refah payı veriyoruz’ dediler ama bunu bile izleyen 6 ayın enflasyon farkından düştüler. Ardından gerçek enflasyonun yarısına denk gelmeyen TÜİK enflasyonunun üzerine 5-10 puan ekleyerek ‘Refah payı veriyoruz’ oyununa başladılar.

LÜTUF İSTEMİYORUZ, RAKAMLARLA OYNAYARAK GÖLGE ETMEYİN YETER: Bu yılın ocak-haziran dönemi için maaşlarımızda toplu sözleşme artışı, enflasyon farkı, yüzde 13 refah payı toplamı olarak yüzde 30 artış yapılmasını büyük bir lütuf gibi gösterdiler. Oysa ENAG o 6 ayın enflasyonunun yüzde 39 olduğunu, yani övünülen artışın gerçek enflasyonun 9 puan altında kaldığını açıklamıştı. İktidarın sanki babasının kesesinden bağışlıyormuş gibi övündüğü, yandaş konfederasyon yöneticilerinin ayakta alkışladığı yüzde 30’luk artış çoktan eridi ki, seyyanen zam yapmak zorunda kalıyorlar. Lütuf istemiyoruz, rakamlarla oynayarak gölge etmeyin yeter. Bugün aynı oyun ‘En düşük kamu emekçisi maaşı 22 bin TL’yi bulacak’ vaadi ile sürdürülmek isteniyor. Üstelik söz konusu artışın tüm kamu emekçilerine, emeklilere adil bir şekilde yansıyıp yansımayacağı hâlâ belli değil. Konuya ilişkin yasa teklifinin Meclis’e sunulması bekleniyor. Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin, yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim.

TEK ÇÖZÜM, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET MÜCADELESİNİ YÜKSELTMEKTEN GEÇİYOR: Artışlar bu biçimde yapıldıkça, TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL, döviz karşında değer yitirdikçe bugün tartışılmakta olan ve yüksek gibi görünen maaş artışları olsa dahi yarın yine sefalet düzeyine inecek. Tek çözüm, insanca yaşamaya yetecek ücret mücadelesini yükseltmekten geçiyor. Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibarıyla eş ve çocuk yardımı, yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Her 3 ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir. Gelir vergisi birinci dilim oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar, ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir. Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bizler ulufe değil, grevli gerçek bir toplu sözleşme düzeni istiyoruz. İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil; konfederasyonların, sendikaların, kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”


Haber Kaynak : ANKA HABER