CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi davasında sanıklar, kameralara yansıyan görüntülere ilginç sözlerle savundu: “O sırada uzun boylu insanlar geçiyordu, ayağım kimseye vurmasın diye kaldırdım”, “sopa köpek içindi”, “seccadeyi kendimi korumak için savurdum”, “bir avuç toprak attım, o da değmedi havada savruldu gitti”, “Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı.”
Çukurca'da şehit düşen Piyade Er Yener Kırıkçı'nın 21 Nisan 2019 Pazar günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü'ndeki cenaze namazına katılan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP heyetine yönelik 'linç girişimi'nde bulundukları gerekçesiyle 36 sanık hakkında açılan dava Çubuk’ta başladı. Sanıklar ilk savunmalarını mahkemede yaptı. Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıkların yaptıkları savunmalar, linç girişimi yaşandığı gün çekilen video ve fotoğraflarla taban tabana zıt iddiaları ortaya çıkardı.
'ABLA YUH DEYİN'
“Çiftçiyim, aylık gelirinim yok. Ben olay yerinden kaçmadım” diyen Sanık Ayhan Onbaşı, avukat Celal Çelik’in, CHP’nin ‘linç girişimine’ ilişkin hazırladığı raporu da hatırlatarak, Onbaşı’nın çevresindekilere “Abla yuh deyin” diye çevresindekileri kışkırttığını söyledi ve halkı kin ve düşmanlığa tahrikten ek savunma alınmasını istedi. Çelik, Onbaşı’ya cenaze merasiminin bitimi sonrasında Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin etrafında olup olmadığını sordu, Onbaşı “Yoktum, şuurum kaymıştı. Köyde 3’üncü şehit” dedi.
Çelik, Onbaşı’nın ‘linç girişiminin’ başından sonuna kadar olay yerinde olduğuna ilişkin belgeleri sunacaklarını açıkladı. Onbaşı ise kendisinin olay yerinden ayrıldıktan sonra arbedenin başladığını savunarak, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önüne gitmediğini öne sürdü.
'PİŞMANIM, KEŞKE CENAZEYE GİTMESEYDİM’
Sanık Salih Ateşyürekli, “Kandil’e git Kemal” diye bağırması ve Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkmasını engellemesiyle ilgili savunmasında şunları söyledi:
“2000 yılında Van’da askerliğimi yaptım. Vatan, bayrak sevgisiyle operasyonlara, görevli gitmek istedim. Karakolda askerliğimi yapmadığım için bana güldüler. Beni buraya getiren tek şey vatan, bayrak sevgisidir. Televizyonlara bakıyoruz. ‘Kandil’e git, Kandil’e’ dedim. O kalabalıkla arkalarından ben de evin önüne gittim. Pişmanım. Keşke o cenazeye gitmeseydim. Benim tek ağırıma giden bize terörist denilmiş. Gururuma ve onuruma dokundu.”
Avukat Celal Çelik, sanığın işlediği suçu haksız tahrik altında yaptığına ilişkin savunma yaptığına vurgu yaparak, “Şehit ile Genel Başkanın ne alakası var. Normal şartlar altında genel başkanımız tüm şehit cenazelerine katılıyor. Bunun siyasi boyutu yoktur. Görevdir. İçişleri Bakanı o dönem CHP’lileri cenazeye almama talimatı vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bay Kemal’ sözü vardı ve birçok sanık da bundan etkilendi” dedi.
‘SADECE SEYRETTİM’
Sanık Sami Şekerci, “Utanmadan nasıl geldin buraya, PKK ile iş birliği yaptın” diye bağırması ve Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde bu eylemini sürdürmesiyle ilgili “Kılıçdaroğlu’nun geleceğinden haberimiz yoktu. Alana girince insanların tepkisi oldu. HDP ile birlikte de seçime girmesi benim bir milliyetçi olarak kanıma dokundu. Evin etrafında vardım ama sadece olayları seyrettim” dedi.
Avukat Celal Çelik, sanığın Kılıçdaroğlu’na temas etmeye çalıştığını ve koruma görevlisini engellemeye çalıştığını söyledi.
‘AYAĞIM KİMSEYE DEĞMESİN DİYE KALDIRDIM’
Sanık Oğuz Şimşek, Kılıçdaroğlu’nun şehidin cenazesinin konulduğu top arabasının arkasından yürürken elektrik direğine çıkarak ona tekme atmaya çalışmasına ilişkin “Kalabalıkta kendimi korumak için direğe çıktım. O sırada uzun boylu insanlar geçiyordu, ayağım kimseye vurmasın diye kaldırdım. Zarar vermek için gitmedim. İnsanlık olsun diye şehit cenazesine gittim. Bir sefer yuh çektim o” dedi.
Avukat Celal Çelik, Şimşek’in Kılıçdaroğlu’na vurmaya, yaralamaya çalıştığını belirterek, “Sanık her yerde, evin olduğu yerde de var” dedi. Şimşek, Kılıçdaroğlu’nun kendisinden 4-5 metre ileride olduğunu kaydederek, zarar vermek istemediğini yineledi.
‘KONVOY BENİ SIKIŞTIRDI’
Sanık Koray Demirel savunmasını sol göğsünün üzene taktığı 15 Temmuz gazi madalyası ile yaptı. Demirel, Kılıçdaroğlu’nun eve sığınması sırasında ona doğru taş atmasına karşı kendini şöyle savundu:
“15 Temmuz sonrası Yenikapı’da 3 parti ortak miting yaptı. Biz onları böyle görmek istiyoruz. Kılıçdaroğlu Karadeniz’de saldırıya uğradı, Sayın Cumhurbaşkanımız onu hemen aradı. Böyle bir tabloda kalsaydı, ona protesto olur muydu? Ben ona taş atmadım. Ben şehidin cenazesine sonradan katıldım, arkadan gelen konvoy beni öyle sıkıştırdı ki. Arabamın camına vurdular, Kılıçdaroğlu’nun korumasıymış. Esas tahrik eden Kılıçdaroğlu’dur. Yener Kırıkçı uzaktan akrabamızdır.”
Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin etrafındaki görüntüler izletilen Demirel, taşı atanın kendisinin olmadığını savunarak, “Kılıçdaroğlu’nun korumalarının bana yönelik saldırısının görüntüsünü de izleyebilir miyiz?” dedi.
Demirel, Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz tiyatrodur” sözünün gazileri üzdüğünü kaydederek, “Ben onun orada olduğunu bile bilmiyordum. Haberim olsaydı adım atmazdım” diye konuştu.
Avukat Celal Çelik, Demirel’in sözlerine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi. Genel Başkan onları nasıl kışkırtmış olabilir. Korumalar bana vurdu gibi sözler söylüyor. Genel Başkanın hiçbir korumasının böyle bir müdahalesi olmamıştır. Orada İçişleri Bakanı, kuvvet komutanları, bunların korumaları var. Genel başkanın kaç tane koruması olabilir ki. 15 Temmuz ile ilgili Genel Başkanımızın değerlendirmeleri biliniyor. Genel Başkanımız bu değerlendirmeleri yaparken elbette eleştiri de yapacak. 15 Temmuz’un olacağı MİT’e bildiriliyor, MİT bir şey yapmıyorsa Genel Başkanımız ne yapacaktır.”
‘ÖLDÜRMEK İSTEYEN ÖLDÜRÜR, PAŞA PAŞA YATAR’
Demirel, Kılıçdaroğlu’nun top arabasının arkasından giderken korumalarının halka yumruk attığını iddia etti. “Bunun için mi Kılıçdaroğlu’na saldırdınız?” sorusuna Demirel, “Ben kimseye saldırmadım” dedi. Demirel, kasten bir saldırıda bulunmadığını kaydederek, Bir yere kadar öldürmek isteyen insan bir yerden sonra vazgeçemez ki. Öldürmek isteyen insan gider öldürür ve paşa paşa yatar” dedi.
Avukat Çelik, Demirel’in taş atarkenki fotoğrafını gösterdi ancak Demirel yine de taş atmadığını ileri sürdü.
Müşteki Barış Bozkurt, Kılıçdaroğlu’nun arabasının bir arkasındaki araçta olduğunu ve hiçbir korumanın kimseye müdahalede bulunmadığını söyledi.
Sanıkların savunmalarından bazıları şöyle:
“SECCADEYİ KENDİMİ KORUMAK İÇİN SAVURDUM”
* Sanık Ayşe Ortapınar: (Elindeki seccade ile Kılıçdaroğlu ve Yıldırım Kaya’ya vurmaya çalışmasıyla ilgili olarak) Seccadeyi kendimi koruma amaçlı savurdum. Kime geldiğini görmedim. Onun orada olduğunu bilmiyordum. Kalabalıkta linç mi edilmem gerekiyordu. Jandarma karakolundaki kişi aldı benim ifademi okuyamadım. Kabul etmiyorum bu ifadeyi. Kılıçdaroğlu’na kastım yoktur seccadeyi ona yönelik savurmadım. Şahsi bir sorunum yoktur.
“TOPRAK PARÇASI ULAŞMADI”
* Sanık Yusuf Bedava: Şehit Kırıkçı teyzemin oğludur. Yerde bulunan toz halindeki toprağı attım, O da zaten havada savrulup gitti. Attığım toprak yaralayıcı değildi. Zaten attığım da öne ulaşmamıştır” dedi.
‘ELİMDEKİ DEĞNEK KÖPEKLERDEN KORUNMAK İÇİNDİ’
* Sanık Vahit Delibaş: (Elindeki sopa ile Kılıçdaroğlu’nun sığındığı eve doğru hamle yapması için) Benim köyüm ile olay yerindeki köy arası 3,5 km. Oraya gidip gelen herkes kendini korumak için eline değnek alır. Köpeklerden kendimi korumak için değnek elimdeydi. Evet PKK çık dışarı diye bağırdım.”
‘ÖLDÜRMEK İSTESEYDİK ÇIKAMAZDI'
* Vahit Delibaş: Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı, orada zaten öldürülürdü. Kışkırtmaya geldik. O anki kalabalığın yapmış olduğu bir iş. Gelme denilmesine rağmen gelmiş. Bunu kahvehanede cenaze gömüldükten sonra söylendi, cenaze evine gelme denmiş. O da çıkmış gelmiş. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı.
'UNUTTUM ÇOK ZAMAN OLDU'
* Sanık Osman Sarıgün: (Hakimin ‘Olay nasıl oldu, anlat’ talimatı üzerine) Unuttum, çok zaman geçti. Olaydan dolayı pişmanım, Kemal Kılıçdaroğlu’dan özür diliyorum.'