ERDOĞAN'DAN, TBMM GENEL KURULU’NDA "YENİ ANAYASA" AÇIKLAMASI

ERDOĞAN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda yeni yasama yılının açılışında, yeni anayasa çağrısı yaptı. Erdoğan, “İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş; kapsayıcı, sade ve vizyoner

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda yeni yasama yılının açılışında, yeni anayasa çağrısı yaptı. Erdoğan, “İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş; kapsayıcı, sade ve vizyoner anayasaya kavuşturmaktır. Yeni dönem Meclisimizin Türkiye’yi hakkı olan yeni anayasa ile buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini sileceğine inanıyorum. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi inşallah yeni anayasa çalışmasını da tamamlayacağız” dedi.

TBMM Genel Kurulu, 27’nci Dönem, 6’ncı Yasama Yılı'nın başlaması dolayısıyla TBMM Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı. Yeni yasama yılının ilk toplantısına; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ve İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu katıldı.

AKP Genel Başkan vekilleri Binali Yıldırım ile Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile selamlaştı. Kurtulmuş, kısa süre Kılıçdaroğlu ile sohbet etti. İYİ Parti Grubu da Kılıçdaroğlu ile selamlaştı. 

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Genel Kurul salonuna davet etti. AKP Grubu, Erdoğan’ı ayakta alkışladı. MHP Grubu ise sadece ayağa kalktı. CHP, İYİ Parti ve HDP Grubu ayağa kalkmadı.

Erdoğan’ın milletvekillerini selamlamasının ardından saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu.

Erdoğan, Genel Kurul konuşmasında özetle şunları söyledi:

“TÜRKİYE, YAKLAŞIK SEKİZ AY SONRA GİDECEĞİ SEÇİMLERDE…: Meclis’imizin seçim takvimine göre çalışmalarına ara vermeden önce, pek çok kritik düzenlemeyi hayata geçirerek, bu yasama yılını da en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Türkiye, yaklaşık sekiz ay sonra gideceği seçimlerde hem yasama organı TBMM üyelerini hem de yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanı’nı belirleyecek. Dünyanın ve bölgemizin gerçekten tarihi günler yaşadığı asırlık dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi ekonomik ve askeri güç merkezlerinin yeniden oluştuğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız.

SİSTEMİ, EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAYACAK BİR ANLAYIŞLA DAHA DA GELİŞTİRMEYİ PLANLIYORUZ: Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır. İstikbal ve istiklalimizi aydınlatan en önemli reformlardan bir tanesini de yönetim sisteminde yaptığımız değişikliktir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile demokratik erklerin her birini kendi alanında en güçlü, en etkili hale getirdiğimize inanıyorum. Geçmişte demokratik bir denge içinde değil de yıkıcı bir rekabet görünümü veren yasama, yürütme, yargı artık aynı ortak gaye doğrultusunda birbirlerini destekleyen bir anlayışla çalışmaktadır. Önümüzdeki dönemde dördüncü yılını geride bırakan yeni yönetim uygulamalarımız ışığında sistemi eksikliklerini tamamlayacak, güçlü yönlerini tahkim edecek bir anlayışla daha da geliştirmeyi planlıyoruz. Dünyanın ve bölgemizin büyük değişimler yaşadığı süreçte ülkemizi bunun dışında tutamayız. Kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz.

YENİ ANAYASA ÇALIŞMASINI DA TAMAMLAYACAĞIZ: İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş; kapsayıcı, sade ve vizyoner anayasaya kavuşturmaktır. Yeni anayasa konusunda, 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi çağrılar maalesef ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya yetmedi. İlk çalışma Meclis’teki ortak komisyonla tıkandı. İkinci çağrımıza da somut hiçbir cevap alamadık. Yeni dönem Meclisimizin Türkiye’yi hakkı olan yeni anayasa ile buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini sileceğine inanıyorum. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi inşallah yeni anayasa çalışmasını da tamamlayacağız.

TERÖRİSTLERİN GİRİŞTİKLERİ TEK TÜK EYLEM TEŞEBBÜSLERİ İNŞALLAH SON ÇIRPINIŞLARIDIR: Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda milletimizin gündemini işgal eden sorunları birer birer geride bıraktığımız görüyoruz. Bunlardan biri de terör örgütlerinin yol açtığı huzur ve güven endişesiydi. Uzun yıllar boyunca ülkemiz gündeminin bir numaralı sorunu hep terör meselesiydi. Yaptığımız operasyonlar, aldığımız tedbirler, izlediğimiz çok yönlü diplomasi ile terör örgütlerini sınırlarımız içinde bitirirken, sınırlarımız dışında da felç ederek, yeni bir güvenlik, huzur iklimi oluşturduk. Bu gerçeği elini vicdanına koyun hiç kimse inkâr edemez. Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri inşallah bu hainlerin son çırpınışlarıdır.

‘BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ’: Tehditleri kaynağında yok ederek, ülkemizin güvenliğini, milletimizin huzurunu sınırlarımız dışında başlatma stratejimizi, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz.

ESER VE HİZMETLERİMİZİN HAYAT KALİTESİNİ YÜKSELTMEDİĞİ TEK BİR İNSANIMIZ YOKTUR: Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetlerle milletimizin yaşadığı geri kalmışlık, yokluk, yoksunluk sorunlarını da ortadan kaldırmıştır… Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizin hayatına dokunmadığı, hayat kalitesini yükseltmediği tek bir insanımız dahi yoktur.

MERKEZİNDE EKONOMİNİN YER ALDIĞI TUZAKLARLA UĞRAŞTIK: Milletimizin refahını artırmak, hayatını kolaylaştırmak için çalışır ve çabalarken, küresel krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik. Üstelik biz küresel krizlerle birlikte, ülkemize yönelik saldırıları da göğüslemek zorunda kaldık. Nitekim Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2018 Haziran ayından bugüne kadar dünyamız ikinci cihan harbi sonrasındaki en ağır sınamalarını yaşamıştır. Türkiye olarak biz bu dönemde küresel sınamalara ilave olarak, merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık.

UYGULADIĞIMIZ EKONOMİ POLİTİKASI, AKINTIYA KÜREK ÇEKMEK GİBİ AKIL DIŞI BİR AMACA DAYANMIYOR: Uyguladığımız ekonomi politikası kesinlikle akıntıya kürek çekme gibi, akıl dışı bir amacı taşımıyor. Biz ekonomik araçlar üzerinden ülkemize diz çöktürmek gayesi ile bugüne kadar ne kadar iyi, doğru, kazançlı olduğu iktisat politikalarına da aykırı şekilde maruz kalmış, sinsi oyunları bozmak için kendi modelimizi geliştirdik. Daha önemlisi bu modelin hem iktisat ilminde yeri vardır, hem dünyada örnekleri mevcuttur, hem de ülkemiz gerçekleri ve sahip olduğumuz potansiyel ile en üst düzeyde uyumludur.

TERCİH DEĞİŞİKLİĞİNE DURDUK YERE GİTMEDİK: Neresinden bakarsanız bakın, ülkemize kazançlar sağlayacak bir yol seçtik. Ekonomi modelinde tercih değişikliğine durduk yere de gitmedik. Şayet maç sürerken oyunun kurallarını bizim aleyhimize değiştirmeye çalışmasalardı, belki bir müddet daha buna ihtiyaç duymayabilirdik. Fakat, ülkemiz açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalınca, sınırlarımızı korumak için ne yaptıysak, darbelere nasıl karşı çıktıysak, buna da aynı tavrı sergiledik. 

KENDİ ÖZGÜN EKONOMİ MODELİMİZİ İNŞA ETTİK: Küresel gelişmelerin önümüze çıkardığı fırsatları da değerlendirerek, ‘olanda hayır vardır’ anlayışıyla yönümüzü geleceğe çevirdik. Dünyanın ve ülkemizin tecrübelerinden en üst düzeyde istifadeyle, kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik. Evvela maruz kaldığımız saldırıların önünü kesecek tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk, kaynakları bulduk.

YILBAŞINDA TÜM ÜCRETLİLERİN DURUMLARINI KAYIPLARINI TELAFİ EDECEK ŞEKİLDE YENİDEN GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ: Yaşanan sıkıntıları, sorunları, dalgalanmaları asla görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın döviz kurundaki dengesiz yükselişten ve faiz artışından kaynaklı refah kayıplarını, endişelerini, beklentilerini gayet iyi biliyoruz. Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden itibaren almaya başladık. Geçtiğimiz aralık ayında döviz kurunda yükseliş başladığında aralarında kur korumalı mevduatın da olduğu bir dizi tedbir ile paniğin önünü kesmiştik. Enflasyondaki artışın insanlarımızın refah seviyelerinde kaybı önlemek için asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli maaşlarını sosyal yardım rakamlarını yıl başında ciddi oranlarda artırdık. Temmuz ayındaki ilave düzenlemelerle bu artışları daha da ileriye taşıdık. Önümüzdeki yılbaşında tüm ücretlilerin durumlarını kayıplarını telafi edecek şekilde yeniden gözden geçireceğiz. Hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında ezilmesine izin vermeyeceğiz.

AİLE YAPIMIZI KORUMAKTA KARARLIYIZ: Kadınlarımızı siyasetten, ekonomiye hayatın her alanında hak ettikleri seviyeye çıkarmaya, şiddet başta olmak üzere her türlü tehditten koruma yönünde tarihi reformlar yaptık. Milletimizin yapı taşı olan aile kurumumuzu ifsada dönük kasıtlı saldırıların farkındayız. Bu sinsi faaliyetlere karşı maddi ve manevi, tüm boyutları ile, aile yapımızı korumakta kararlıyız. Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik attığımız adımları önümüzdeki dönemde yeni adımlarla destekleyeceğiz.

526 BİN GERİ DÖNÜŞ OLDU: Küresel bir sorun olan düzensiz göçle mücadele için 18 bin kişi kapasiteli 30 geri gönderme merkezi kurduk. Suriye’de sınır ötesi harekatlarımızın başladığı günden bugüne oluşturduğumuz güvenli bölgelere yaklaşık 526 bin gönüllü geri dönüş oldu.

KONUT AMAÇLI ARSA ÜRETİMİNİ 1 MİLYONA ÇIKARTACAK HAZIRLIK İÇİNDEYİZ: 500 bin sosyal konutun, 250 bin konut arsasının ve 10 bin işyerinin inşasına hemen başlıyoruz. Konut amaçlı arsa üretimini 1 milyona çıkartacak bir hazırlığın da içindeyiz. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanımız ekipleriyle ülke genelinde bütün parselasyon çalışmalarını yapıyor.

TOGG’UN GEMLİK’TEKİ FABRİKASINI 29 EKİM’DE AÇIYOR, SERİ ÜRETİMİ BAŞLATIYORUZ: Milli Uzay Programımızı oluşturduk ve 2023 yılında bir Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecine start verdik. Yerli elektrikli otomobilimiz TOGG’un Gemlik’teki fabrikasını 29 Ekim’de açıyor, seri üretimi başlatıyoruz.  

İKİNCİ NÜKLEER SANTRAL SİNOP’TA KURULACAK: İlk nükleer santralimizi önümüzdeki yıldan itibaren devreye alacak şekilde inşa etmeye başladık. Akkuyu’yu söylüyorum. Şimdi ikinci görüşmemiz Sinop ile ilgili. İnşallah Sinop ile ilgili de mutabakatımızı sağlarsak ikinci nükleer enerji santralimizi de Sinop’ta kurmuş olacağız. Yerli ve yenilenebilir enerji üretimine yaptığımız yatırımlarla ülkemizin dışa bağımlılığını merhale, merhale azaltıyoruz. Çünkü bu nükleer enerji santrallerinin, Akkuyu’dan ve Sinop’tan Türkiye’nin enerji tüketiminin yüzde 10 artı yüzde 10; Buralardan karşılanacak.

Ukrayna krizindeki tutumumuz, ülkemizin barışı, istikrarı, inanı ve insan hayatını merkeze alan dış politikasının en son örneğidir. Biliyorsunuz bu kriz ilk başladığında kimi çevrelerin yoğun baskılarına maruz kaldık. Bazı dış güçler ve onların içimizdeki sözcüleri ağızlarını her açtıklarında bizi ‘treni kaçırmak, yalnız kalmak, hata yapmakla’ suçladılar. Türkiye ve Türk ekonomisine çok ağır bedeller ödetecek kararlar almamız için bize etmediklerini bırakmadılar. Ama biz politikalarımızı bunların dediklerine göre değil ülkemizin çıkarlarını merkeze alarak belirledik. İki komşumuz arasındaki bu savaşta tercihimizi barış, diyalog ve adaletli hakemlikten yana kullandık.

TÜRKİYE, KENDİ EKSENİNİ TAYİN EDİYOR: Dış politikadaki atılımlarımızı bazı çevreler ‘eksen kayması’ olarak göstermeye çalışıyor. Halbuki Türkiye eksen kayması değil diplomatik ilişkilerini milli menfaatlerimiz çerçevesinde aynı anda yürütmeyi başararak, kendi eksenini tahkim ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail’le ilişkilerimiz karşılıklı çıkar temelinde gelişiyor, Mısır’la da benzer bir süreç işliyor. Filistin davasına verdiğimiz önemi ve Filistinli kardeşlerimizin de her daim yanlarında olduğumuzu burada tekrar ifade etmek istiyorum. Atadığımız Özel Temsilciler vasıtasıyla Ermenistan’la ilişkilerimizi yeni bir seviyeye taşıma iradesini ortaya koyduk. Ermenistan, kendisine sunulan barış fırsatını iyi değerlendirmelidir. Amerika’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırma kararını kabul etmiyoruz.  Ege’deki gayriaskeri statüdeki adaları silahlandıran Yunanistan’ın, bu hususta adeta teşvik edilmesi de, akılla, izanla, müttefiklikle bağdaşmaz. Bölgede tahrik ve gerilim siyaseti gütmek, hiç kimsenin hayrına değildir, olmayacaktır. Biz, 100 yıl sonra Yunanistan’ı kimlerin yeniden üzerimize saldığını çok iyi biliyor, bu şekilde oynanmaya çalışılan oyunun farkında olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz. Yunanistan yönetimine, kendini ve halkını felakete sürükleyecek kışkırtmalardan uzak durmasını tavsiye ediyoruz.

TÜRKİYE 100 YILI İNŞA ETME SÖZÜ: Önümüzdeki yıl hep birlikte coşkuyla kutlayacağımız Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılına atıfla, 2023’te milletimizin huzuruna yeni bir sözle çıkıyoruz.  Bu söz, ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eser ve hizmetlerin üzerine Türkiye Yüzyılı inşa etme sözüdür.  Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını, milletimizin asırlık hayallerini hayata geçirme dönemi haline dönüştürmekte kararlıyız.  İnşallah bunu yasaması ve yürütmesiyle hep birlikte gerçekleştireceğiz.  Türkiye Yüzyılının ilk seçiminin, ülkemizin bu vizyonu, milletimizin bu özlemi doğrultusunda en hayırlı şekilde sonuçlanacağına inanıyorum.”


Haber Kaynak : ANKA HABER