Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 10. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Astana'dan dönüşünde, basın mensuplarının "İsrail'le görüşür müsünüz?" sorusu üzerine, "Benim şu anda bir temasım yok.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 10. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Astana'dan dönüşünde, basın mensuplarının "İsrail'le görüşür müsünüz?" sorusu üzerine, "Benim şu anda bir temasım yok. MİT Başkanımız İbrahim Kalın, İsrail tarafıyla görüşüyor. Tabii ki Filistin'le ve Hamas'la da görüşüyor. Şunu söyleyeyim, Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik, attık. Bu konudaki kararı İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde yapacağımız görüşmelerle vereceğim. Oradaki havayı bir görelim. Ama bunun dışında bağları tamamen koparmak, hele hele uluslararası diplomaside öyle bir şey olmaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 10. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Kazakistan'ın başkenti Astana'dan dönüşünde basın mensuplarına değerlendirmede bulundu.
“GAZZE'DE TÜRKİYE'NİN GARANTÖR ÜLKE OLMASINDAN DAHA TABİİ NE OLABİLİR? YANİ BİZ ORADA DA GARANTÖR ÜLKE ROLÜNÜ ÜSTLENEBİLİRİZ”
İletişim Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları bağlamında Amerikan kaynaklı yayın organlarında yer aldığı belirtilen senaryolar kapsamında kendisine "Türkiye bu planlamaların içerisinde yer alır mı? Hem garantörlük konusu hem de böyle bir uluslararası barış gücü gibi konular gündeme geldiğinde Türkiye, bu tarz askeri oluşumların içerisinde yer alır mı?" sorusu yöneltilen Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Garantörlük konusunu bu olaylar başladığı andan itibaren sürekli söyledik, söylüyoruz. Dedik ki eğer Türkiye'ye bir garantörlük görevi düşerse biz görevi almaya hazırız, garantör ülke olabiliriz. Kıbrıs'ta, Yunanistan garantör ülke olabiliyor, İngiltere garantör ülke olabiliyor, Türkiye haliyle garantör ülke ise Gazze'de neden benzeri bir yapı olmasın? Gazze'de Türkiye'nin garantör ülke olmasından daha tabii ne olabilir? Yani biz orada da garantör ülke rolünü üstlenebiliriz. Bunun şekli ne olur, onu olaylar gösterir, onu zaman gösterir. Bunun güvenlik boyutu da olur, siyasi boyutu zaten olacaktır ve bütün bunlarla beraber tarihi ve kültürel boyutu da var zaten. Bu tarihi arka planın şekillendirdiği bir yapı söz konusu ve Türkiye olarak bizim başat bir rol üstlenmemiz gerekir. Bu da tarihle bugünü ve geleceği adeta şekillendiren bir gelişme olacaktır."
Açıklamada Erdoğan'ın, "Şu anda gelişmeler işi biraz daha İsrail'in aleyhine doğru taşıyacak diye görüyoruz. İsrail bu acımasız adımı kendi gücüyle atmadı. Amerika dendiği zaman akla Amerika'nın kendisi gelmemeli. Amerika bana göre Batı'nın içerisinde değerlendirilmeli. Başta Amerika olmak üzere bütün Batı şu anda İsrail'in yanında" dediği kaydedildi.
Erdoğan ayrıca, "Tüm çabamız artık insanların ölmediği, yerlerinden edilmediği, hastanelerinin, sokaklarının, okullarının, ibadethanelerinin bombalanmadığı huzurlu bir Gazze, huzurlu bir Filistin içindir. Bu sebeple bunu sağlayacak formülleri oluşturuyor ve dünyaya ilan ediyoruz. Oluşturulmaya çalışılan diğer formülleri de hakkaniyete uygunluk ilkesi çerçevesinde inceliyoruz" dedi.
"GÖZ YUMDUKLARI KATLİAMLAR HATIRLATILINCA BOYUN BÜKEN BATILI DEVLETLER, GAZZE KATLİAMINDAKİ TUTUMLARININ UTANCI ALTINDA EZİLECEKLER"
İsrail'in katliamlarına göz yuman ve İsrail'in arkasında olan devletlerin de bunun farkında olduğunu kaydeden Erdoğan, devamında şunları kaydetti:
"Biz, bölgeye huzuru ve barışı getirecek formülleri destekleriz. Filistinlilerin yaşamlarını daha da karartacak, onları tarih sahnesinden aşama aşama silecek planların ise destekçisi olmayız. Sivilleri gözlerini dahi kırpmadan öldüren, kundaktaki bebeklerin, hastanedeki yaralıların üzerine bomba yağdıran İsrail'i daha pervasız hale getirecek formüller bizim açımızdan çözüm değil, çözümsüzlük kaynağıdır.
Daha önce göz yumdukları katliamlar hatırlatılınca boyun büken Batılı devletler, Gazze katliamındaki tutumlarının utancının altında ezileceklerdir."
İsrail saldırılarının durdurulmasına yönelik diplomatik temasların sorulmasına üzerine Erdoğan'ın, "Bu ay içerisinde Riyad'da gerçekleşecek İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi var. O zirveye katılacağız. Yine önümüzdeki hafta bir de Özbekistan ziyaretimiz olacak. Bunlar çok kritik zamanda, kritik ziyaretler olarak önümüzde duruyor. Bu ay sonu İran Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi gelecek, onunla görüşmemiz olacak" dediği aktarıldı.
"İSRAİL ÇOK YANLIŞ BİR ADIM ATTI. BU ADIMLA KENDİ GELECEĞİNİ KARARTTI"
Erdoğan ayrıca şu değerlendirmede bulundu:
"İsrail çok yanlış bir adım attı. Bu adımla aslında kendi geleceğini kararttı diyebilirim. Bu sadece İsrail'i değil, İsrail'in dışındaki uzantılarını da rahatsız eden bir durum. Onun için yapılması gereken buradan geri adım atması ve bu işin durmasıdır. Bu işin bir numaralı sorumlusu da İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ta kendisidir ve şu an itibarıyla İsrail'de Netanyahu aleyhinde konuşmalar başlamıştır. Onu dünya siyaseti de yargılıyor. En önemlisi de Birleşmiş Milletler'deki Gazze'de acil ateşkes talebi oylamasında 121 ülkenin İsrail'in ve beraberindekilerin karşısında durmasıdır. Oylamada sadece 45 ülke çekimser kaldı ve 14 ülke İsrail'den yana tavır takındı. Amerika'yı bir kenara koyarsanız, İsrail'in yanında kimse yok. Bu neyi gösteriyor, senin istediğin kadar silahın olsun, istediğin kadar paran olsun yetmiyor. Birlemiş Milletler'deki oylama çok önemliydi. Aslında bu oylama bir karnedir. Bu karnede İsrail sınıfta kalmış, geçer not alamamıştır. Bu oylamanın benzerleri bundan önce de oldu ama kimse İsrail'e bir şey yapamadı."
İsrail'in insan hak ihlalleri ve savaş suçlarını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşınması girişimlerine yönelik ise Erdoğan, "Bunun çalışmasını başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere ilgili makamlarımız yürüteceklerdir. Küresel sistem ve uluslararası hukuk şimdi çetin bir sınavdadır. İsrail durdurulamazsa, yapılanların hesabı İsrail'e sorulamazsa insanların uluslararası hukuka da küresel sisteme de zaten azalan güveni yok olmaya yüz tutacaktır. Biz uluslararası hukuku işletmek için, savaş suçlarının cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız" dedi.
Erdoğan Gazze'de olası bir ateşkesle ilgili soru karşısında şunları kaydetti:
"Ateşkes noktasında şu anda Birleşmiş Milletler üyesi devletler maalesef ikiye bölünmüş durumda. BM oylamasındaki 121 ülke, ateşkesi bana göre sağlıklı olarak isteyenler. 45 ülke ise isteyelim mi istemeyelim mi noktasında duruyor. 14 ülke ise ateşkese ‘hayır’ diyor. Dünyada böyle bir yapı söz konusu. Bu nedenlerle ben İslam İşbirliği Teşkilatı Riyad Zirvesi'ni çok önemsiyorum. Riyad'da biz ateşkes için hem yükleneceğiz hem de bu ateşkeste usul itibarıyla neler olması lazım, esasta neler olması lazım onun ön çalışmalarını yapacağız. Zirvede bu usul-esas konusunda sunumlarımızı yapacağız ve buna göre inşallah ateşkes için şartları zorlayacağız. Burada tabii özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin duruşu çok önemli. Bu ateşkes istediğini oylarıyla beyan eden 121 ülkenin içerisinden yanımıza çekeceğimiz ülkeler önemli. Bu adımla birlikte de ateşkesi zorlama bizim en önemli yolumuz olacak."
Gazze'ye gönderilen yardımlar bağlamında Erdoğan, "İlk günler 20-25 tırın, sadece bir kez de 50 tırın geçişine izin verdiler. Sürekli kontrole tabii tutulduğu için sınırlı sayıda tır içeriye girebiliyor. Onların girdiği yerler, dağıtıldığı güzergahlar da sürekli kontrol altında. Bu konuda Birleşmiş Milletler organları baskı yapsa da fayda etmiyor maalesef. İşgalden hemen sonra kurulmuş Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Teşkilatı UNRWA var. Bunların da Gazze'de 65 yerel personeli şehit olmuş. Bütün Filistin halkından bu teşkilat sorumlu" dedi.
"BİZ GAZZE'Yİ YALNIZ, ÇARESİZ BIRAKMAYACAĞIZ"
Gazze'deki kanalizasyon sorununa dikkat çeken Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı:
"Gazze'de sağlık sistemini bilerek çökertmeye çalışan İsrail ve bu zulme göz yuman uluslararası toplum sivilleri, hastaları, bakıma muhtaç bebekleri ölüme terk ediyor. Biliyorsunuz bölgede elektrik yok, altyapı harap halde, hastaneler güvenli değil, tıbbi altyapı yetersiz. Hatta artık ameliyatların dahi hastaları uyuşturmadan yapılmak zorunda kalındığını biliyoruz. Biz hastaların tedavisi için sahra hastaneleri kurmaktan tutun, gemi hastane göndermeye varıncaya kadar tüm hazırlıklarımızı yaptık. Hatta yaralıların ve hastaların Türkiye’ye nakilleri konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem bölge ülkeleri ile hem de Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlarla da temas halindeyiz. Biz Gazze’yi yalnız, çaresiz bırakmayacağız. Mısır’a doktor dahil her türlü tıbbi ekipmanı gönderdik, daha göndereceklerimiz de bulunuyor. Yeter ki insani ateşkesi sağlayalım ve onu kalıcı ateşkese dönüştürebilelim."
"NETANYAHU HİÇBİR ŞEKİLDE BİZİM İÇİN MUHATAP ALINABİLİR BİRİ DEĞİL ARTIK. ONU SİLDİK, ATTIK"
"Bu savaşta da barışın sağlanması için bir rol üstlenir misiniz? Yoksa bu katliamlardan sonra İsrail sizin için konuşulur olmaktan çıktı mı? İsrail'le konuşur musunuz?" sorusuna üzerine Erdoğan'ın yanıtı şöyle aktarıldı:
"Benim şu anda bir temasım yok. MİT Başkanımız İbrahim Kalın, İsrail tarafıyla görüşüyor. Tabii ki Filistin'le ve Hamas'la da görüşüyor. Şunu söyleyeyim, Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik, attık. Bu konudaki kararı İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde yapacağımız görüşmelerle vereceğim. Oradaki havayı bir görelim. Ama bunun dışında bağları tamamen koparmak, hele hele uluslararası diplomaside öyle bir şey olmaz. Onun için gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve gerek diğer bakan arkadaşlarımla, diplomasinin bütün imkanlarını kullanıyoruz ve buna devam edeceğiz."
Avrupa Birliği'nin düzenlemeyi planladığı barış konferansında Hamas'a rol görmedikleri yönündeki açıklamaları sorulan Erdoğan, "Avrupa Birliği zaten bu dönem içerisinde çok garip, tutarsız rol oynadı. Adil bir yaklaşımı Avrupa Birliği ortaya koymadı, koyamadı. Ne İngiltere'si ne Almanya'sı ne İtalya'sı ne Fransa'sı hiçbiri bu dönem içerisinde maalesef adil bir yaklaşım sergilemedi. Yani Avrupa Birliği'nden zaten böyle bir şey beklemek de mümkün değil" yanıtını verdi. Erdoğan devamında şunları kaydetti:
"50 yılı aşkın zamandır Türkiye gibi bir ülkeyi kapıda bekleten böyle bir oluşumdan başka ne bekleyebilirsiniz Onun için her ne kadar biz adil bir dünya mümkündür diyorsak da konu Avrupa Birliği olduğunda adil tutum hiç mi hiç beklemeyelim. Çünkü dikkat edin şu anda İsrail'in yanında yer alan, aynı şekilde Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik süreçlerin dışında kalan kim? Avrupa Birliği. Maalesef Avrupa Birliği'ne güvenimiz iyice sarsıldı."
"HOLOKOST VAR YA. ŞİMDİ DİYETİNİ ÖDÜYORLAR"
Açıklamada, "Her seferinde insan haklarından, demokrasiden, özgürlükten, uluslararası hukuktan bahsedenler, uygar devletler, İsrail'in tutumuna ve barbarlığına karşı neden hâlâ sessiz? Bu sessizliği siz neye yoruyorsunuz? Sizce Avrupa ve Amerika'nın, İsrail'e karşı bir diyet borcu mu var?" diye sorulmasının ardından Erdoğan'ın şu yanıtı verdiği belirtildi:
"Şimdi cumartesi günkü konuşmamda hatırlarsanız bir ifadeyi seçerek kullandım. Neydi bu ifade? 'Bunların tamamının İsrail'e borcu var. Ama Türkiye'nin İsrail'e borcu yoktur.' Bundan daha açık, net ifade olmaz. Şimdi Almanya öde öde bitiremiyor borcu. Çok açık net. Diğerleri hakeza öyle. Oralarda hukukumuzun çok ileri olduğu bazı siyasiler, 'Bizim İsrail'e borcumuz var, açıkça biz bu borcu ödüyoruz' diyorlar. İsim vermeyeceğim. Çok samimi olduğum bir Alman siyasetçi 'borcumuz var' diyor. Holokost var ya. Şimdi diyetini ödüyorlar."
"TEVRAT'TAN ALINTI YAPARAK KATLİAMLARA DESTEK BULMAK İSTİYOR. BU KİŞİNİN YAPTIĞI TAMAMEN HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMASI, POPÜLİST BİR YAKLAŞIM"
Kendisine "Başta İslam dünyası olmak üzere Rusya ve Çin bu savaşı durduracak güçte değil mi? Netanyahu’nun din ve medeniyet savaşı söylemine ne dersiniz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Erdoğan şu açıklamayı yaptı:
"Şimdi tabii Netanyahu hangi Tevrat'tan bahsediyor, o önemli. Bizim için asıl olan nedir? Sahih Tevrat'tır. Netanyahu'nun sahih Tevrat'la amel etmesi zaten mümkün değil. Çünkü kendisi sahih değil. Biz sahih olanla amel ederiz. On Emir'deki sayılanlar ile İsrail'in yaptıklarının alakası var mı? On emirden biri 'öldürmeyeceksin' demiyor mu? Ancak o çocukları öldürüyor. Bu zaten ona yetiyor. Kadınları öldürüyor, bu zaten ona yetiyor. Sadece şu On Emir, bunlar için yeter de artar bile. Adam kalkıyor, Tevrat'tan bahsediyor, diğer gün İncil'den bahsediyor. Senin yaptığının ne İncil'le ne Tevrat'la alakası var. Bunu ne İncil kabul eder ne Tevrat kabul eder ne Zebur kabul eder. Zaten Kur'an-ı Kerim şu anda hayatta olan en hakiki ve hiç bozulmamış tek kaynak. Onun için de bizim bu işin üzerine böyle varmamız, böyle gitmemiz lazım. İsrail'in barbarlığının sadece Tevrat'ta değil, hiçbir inançta yerinin olmadığının insanlara anlatılmasına ihtiyaç var.
Tevrat'tan alıntı yaparak, dini terimler kullanarak yaptıkları katliamlara destek bulmak istiyor. Bu kişinin yaptığı tamamen halkla ilişkiler çalışması, popülist bir yaklaşım."
"AMERİKA'NIN TEMSİLCİLER MECLİSİ, SENATOSU VARSA BİZİM DE MECLİSİMİZ VAR"
Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyelik başvurusu süreci ve F-16 görüşmelerine ilişkin açıklamaları ise şöyle:
"Bizim beklentilerimizin içerisinde en önemli olan PKK terör örgütünün Stockholm caddelerinde yaptığı gösterilerdi. Bunu Sayın Başbakan ile konuştuk. Türkiye'ye İsveç'ten silah ihracının önünü açtıklarını da bizlere söylediler. O konularda bu adımları attıkları doğru. Ama PKK terör örgütünün İsveç'teki faaliyetleriyle ilgili maalesef şu ana kadar alınmış herhangi bir tedbir yok. Atılan bir adım yok.
Şimdi parlamentoda arkadaşlarımız Cumhur İttifakı olarak biz, orada çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Geçen gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bana bir ufak teşekkür mesajı gönderdi. O da bu çalışmaları yakından takip ediyor. Benim bu işi Meclis'e gönderme adımımı olumlu bir adım olarak gördüğünü söylüyor. Ben de kendisine haber gönderdim. Dedim bundan sonrası parlamentoya ait. Amerika'nın Temsilciler Meclisi, Senatosu varsa bizim de Meclisimiz var. Meclisimiz bunu nasıl yorumlayacak, nasıl bunun müzakeresini yapacak göreceğiz. Şu anda biliyorsunuz bütçe dönemi geldi. Meclis yoğun bir şekilde bütçeye ağırlığını verecek. Bütçe komisyonda falan tartışması yapıldı ama şimdi Genel Kurul'a geliyor. Genel Kurul çalışmaları bizim bütçede öyle kısa geçmiyor. Fakat biz mümkün olduğunca işi kolay kılmaya çalışacağız. Bu noktada elimizden gelen olumlu gayreti göstermeye çalışacağız. Yeter ki karşımızdakiler bize olumlu yaklaşsınlar."
9367,77%3,72
34,58% 0,33
36,23% 0,01
2987,83% 0,88
4956,37% 0,00