Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı ardından yaptığı açıklamada, “Emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin Türk lirası ödemeyi yapmayı kararlaştırdık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı ardından yaptığı açıklamada, “Emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin Türk lirası ödemeyi yapmayı kararlaştırdık. Bu ödemeler Kasım ayının ilk yarısı itibariyle emeklilerimizin hesabına yatırılmış olacaktır” dedi. Erdoğan, Türkiye’ye ait bir silahlı insansız hava aracının ABD tarafından Suriye’nin kuzeyinde düşürülmesine ilişkin, “Adeta ak sütün içinde ak kılı ayırt etme hassasiyetiyle teröristler dışında kimseye zarar vermeden bu operasyonu yürüttük. Buna rağmen tatsız ve muhataplarımızın ifadesiyle üzüntü verici bir hadise yaşanmasını engelleyemedik. Hiç şüphe yok ki, bu olay milli hafızamıza kaydedilmiştir ve vakti saati geldiğinde gereği muhakkak yapılacaktır” ifadelerini kullandı. Filistin ve İsrail arasında 7 Ekim’de başlayan çatışmalara ilişkin ise Erdoğan, “İsrail'in Filistin halkının temel haklarının hiçe sayan yaklaşımı son olayda da görüleceği üzere kendi halkının güvenliğini tehdit etmektedir. Biz ne İsrail topraklarında ne Filistin topraklarında tek bir masumun dahi burnunun kanamasına razı olmadığımızı hep söyledik, söylüyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanlığı'nda yapılan toplantının ardından Erdoğan açıklama yaptı. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“SON BİRKAÇ YILDIR ADETA BİR HİSTERİ HÂLİNDE SÜREN FİYATLAMA DAVRANIŞLARININ SONUNA GELİNDİĞİNE İNANIYORUZ”
“Ekonomideki sorunların çözümü, depremde yıkılan şehirlerimizin hızla ayağa kaldırılması ve terörle mücadele önceliklerimizin en başında yer almayı daima sürdürmektedir. Öncelikle ekonomik görünüm ile ilgili gelişmelere değinmek istiyorum. Ekonomi alanındaki programlarımızı dikkatle ve belirlenen takvimi içerisinde yürütüyoruz.
30 yıla dair hedef ve vizyonumuzun yol haritasını teşkil edecek planın detaylarını önümüzdeki haftalarda kamuoyumuzla paylaşacağız. Orta ve uzun vadeli programları yürütürken ekonominin güncel sorun ve ihtiyaçlarını da ihmal etmiyoruz. Küresel ekonominin geleceği ile ilgili tahminlerin giderek kötümserleştiği dönemde Türkiye bir kez daha kendini farklı bir güzergaha taşımayı başarmıştır. Yaşadığımız enflasyon, daha doğrusu rasyonel olgularla bağlarını tamamen koparmış hayat pahalılığı sıkıntısını çözmek için özgün ve akılcı politikalara dayalı bir yol izliyoruz.
Biz, iğneyi kendisine, çuvaldızı başkasına batırarak öncelikle üzerimize düşenleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmenin gayreti içerisindeyiz. Son birkaç yıldır adeta bir histeri hâlinde süren fiyatlama davranışlarının sonuna gelindiğine inanıyoruz. Ülkemizi kronik baş ağrısı olan faiz, kur, enflasyon üçgenine sıkıştırma gayretlerini bir kez daha boşa çıkartmakta kararlıyız.
Otomotiv sektörü ile ilgili getirdiğimiz yılbaşına kadar uzattığımız pazarlama, satış, ilan sınırlamalarının etkisi giderek daha fazla hissediliyor. Aldığımız tedbirler, kestiğimiz cezalar ve diğer engellemeler sayesinde otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı. Bu kapsamda stokçuluk yapan, haksız fiyat uygulamasına giden firmalar ile şahıslara toplam 222 milyon lira idari para cezası kesildi. Aynı şekilde rekabeti bozucu faaliyet yürüttüğü tespit edilen 139 firma 2 milyar 105 milyon lira cezaya maruz kaldı. Şimdi benzer uygulamayı gayrimenkul piyasasında devreye alıyoruz. Konut ve kira sektöründe adil, dürüst, özenli, makul şekilde hareket etmeyerek piyasanın dengesini bozan, fahiş fiyat artışlarına yol açan kişi ve kurumlara ağır yaptırımlar getiriyoruz.
“ZİNCİR MARKETLERİMİZ BAŞTA OLMAK ÜZERE ESNAFIMIZI, İŞLETMELERİMİZİ ENFLASYON İLE MÜCADELEMİZE DESTEK VERMEYE DAVET EDİYORUZ”
Zincir marketlerimiz başta olmak üzere tüm esnafımızı, işletmelerimizi yapacakları indirimlerle enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz. Vatandaşımızın ekmeğine ve aşına göz dikenlere eyvallah etmeyeceğimiz gibi bu dönemde sergilenen fedakarlıkları da asla unutmayacağız.
“EMEKLİLERİMİZE BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE 5 BİN TÜRK LİRASI ÖDEME YAPACAĞIZ”
Milletimize verdiğimiz çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeme, refah kayıplarını telafi etme sözümüzü yerine getirmek için de bugüne kadar pek çok düzenleme yaptık. Enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesinin bizim bu çabalarımızı sekteye uğrattığımızın farkındayız. Bilhassa emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları çok iyi biliyorum. Bunun için bakanlarımıza yeni hazırlıklar yapmaları noktasında gerekli talimatları vermiştir. Kabine toplantımızda yaptığımız kapsamlı değerlendirmelerin ardından emeklilerimizi rahatlatacak yeni bir karar aldık. Emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin Türk lirası ödemeyi yapmayı kararlaştırdık. Hem emekli olup hem de fiilen çalışmaya devam eden emeklilerimizi bu düzenlemenin dışında bırakıyoruz. Bütçemize toplam maliyeti 61 milyar lirayı geçen bu ödemeler Kasım ayının ilk yarısı itibariyle emeklilerimizin hesabına yatırılmış olacaktır. Yılbaşında emeklilerimizin durumunu tekrar gözden geçirecek, inşallah o zaman da her türlü fedakarlığı sergileyeceğiz.
“BU OLAY MİLLİ HAFIZAMIZA KAYDEDİLMİŞTİR VE VAKTİ SAATİ GELDİĞİNDE GEREĞİ MUHAKKAK YAPILACAKTIR”
Bizim terörle mücadele tarihimizin sayfalarında ne bilinçli olarak burnu kanamış tek bir masumun ne kanı dökülmüş bir çocuğun ne de onuru zedelenmiş tek bir mazlumun kaybı vardır. Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyinde geçtiğimiz yaptığımız son harekatları da aynı hassasiyet ile icra ettik. Sadece terör örgütleri mensuplarını, teröristlerce kullanılan tesisleri, terörün gelir kaynaklarını hedef aldığımız operasyonun ilk safhası başarıyla sonuçlandı. 1 Ekim’den bugüne hava kuvvetlerimizin harekatları ve ateşle taarruz neticesinde teröristlere ait toplam 194 hedef imha edildi. Operasyonlarımız sonucunda 162 terörist etkisiz hâle getirildi. Her operasyonda olduğu gibi son harekatta da en büyük sorunu DEAŞ bahanesiyle terör örgütüne destek veren müttefikimiz ile yaşadık. Bilindiği gibi yıllardır bölgedeki terör örgütleriyle yakın ilişki içinde olan diğer güçlere bir çağrı yapıyoruz. Bu ülkelerden yapacağımız harekatlarda zarar görmemeleri için bölgedeki askeri ve istihbari unsurlarını teröristlerden uzak tutmalarını istiyoruz. Son harekattan önce de hem Dışişleri hem Milli Savunma Bakanlıklarımız hem MİT Başkanlığımız seviyesinde aynı ikazlarda bulunduk. Adeta ak sütün içinde ak kılı ayırt etme hassasiyetiyle teröristler dışında kimseye zarar vermeden bu operasyonu yürüttük. Buna rağmen tatsız ve muhataplarımızın ifadesiyle üzüntü verici bir hadise yaşanmasını engelleyemedik. Hiç şüphe yok ki, bu olay milli hafızamıza kaydedilmiştir ve vakti saati geldiğinde gereği muhakkak yapılacaktır.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin şu anda cezaevinde bulunan eski genel başkanının ve yönetiminin çağrısıyla bundan tam 9 yıl önce yaşanan hadiseler bile tek başına böyle bir tavrı gerekli kılar. Güvenlik görevlilerimizin yanı sıra, aralarında Yasin Börü’nün de olduğu onlarca sivil vatandaşımızın vahşice katledildiği bu kanlı hadiselerin sorumlularına arka çıkanlar da en az onlar kadar suçludur. Tüm uzantılarıyla PKK’yı tamamen ortadan kaldırana kadar sınır ötesi harekatlarını devam ettirme, küresel düzeyde istihbari faaliyetler yürütme Türkiye’nin meşru hakkıdır.
Karabağ'da Azerbaycanlı kardeşlerimizin kararlı ve cesur mücadelesiyle elde edilen zaferi bir kez daha tebrik ediyoruz.
Zengezur Koridoru’nun açılması başta olmak üzere verdiği sözleri tutarsa Ermenistan yönetimiyle ilişkilerimizi adım adım geliştirmeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. İran yönetimine de bölgede barışın, huzurun kökleşmesini sağlayacak siyasi ve ekonomik adımların yolunu açacak bu tarihi projede birlikte hareket etme çağrısında bulunuyoruz.
“NE İSRAİL TOPRAKLARINDA NE FİLİSTİN TOPRAKLARINDA TEK BİR MASUMUN DAHİ BURNUNUN KANAMASINA RAZI OLMADIĞIMIZI HEP SÖYLEDİK, SÖYLÜYORUZ”
Bu bölge 1. Dünya Savaşı'nın ardından orayı terk etmek zorunda kalmamızla birlikte kanın, gözyaşının, gerilimin, çatışmanın, işgalin eksik olmadığı bir yere dönüştü. Hem Filistin halkına yapılan haksızlıklar ve zulümler hem üç dinin kutsallarını içinde barındıran Kudüs’ün, özellikle de Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine yönelik tecavüzler bölgeyi hep diken üstünde tutmuştur. Sorunların bu kadar derinleşmesinde elbette uluslararası toplumun Filistinlilere verdiği sözleri yerine getirmemesinde de çok ciddi payı vardır. BM'nin ve diğer uluslararası kuruluşların Filistin ile ilgili aldığı kararların neredeyse hiçbiri uygulanmadı. Türkiye olarak bizim bu konudaki tavrımız en başından itibaren nettir. 1949 yılından beri İsrail devletini tanıyoruz ve kimi zaman kesintiye uğrasa da diplomatik ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Bununla birlikte, 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğine inanıyoruz. Filistin halkını sürekli taciz ederek, can ve mal güvenliğini hiçe sayarak, evlerine ve arazilerine el koyarak, altyapısını tahrip ederek, kalkınmasına engel olarak bölgedeki sorunun çözülemeyeceği açıktır. Böyle bir yaklaşım sadece derinleşen huzursuzluğun yol açtığı çatışmaların artmasına, her iki tarafın da sürekli kanının dökülmesine, nihayetinde de barış arayışlarının hep hüsranla sonuçlanmasına yol açar. İsrail'in Filistin halkının temel haklarının hiçe sayan yaklaşımı son olayda da görüleceği üzere kendi halkının güvenliğini tehdit etmektedir. Biz ne İsrail topraklarında ne Filistin topraklarında tek bir masumun dahi burnunun kanamasına razı olmadığımızı hep söyledik, söylüyoruz.
“İSRAİL ŞEHİRLERİNE YÖNELİK EYLEMLERDE BENZER MANZARALAR ORTAYA ÇIKMIŞSA BUNLARI DA TASVİP ETMİYORUZ”
İsrail güvenlik güçlerinin ve illegal yerleşimcilerin Filistinlilere uyguladığı baskıya, zulme, yargısız infazlara, can ve mal tehdidine de nasıl karşıysak İsrailli sivillere yönelik rastgele eylemlere de aynı şekilde karşıyız. Hele hele, Gazze'nin orantısız hava ve kara saldırılarıyla yerle yeksan edilmesi, camilerin bombalanması, bu sırada yaşanan masum çocuk, kadın, yaşlı ve sivil ölümleri asla kabul edilemez bir durumdur. İsrail şehirlerine yönelik eylemlerde benzer manzaralar ortaya çıkmışsa, bunları da kesinlikle tasvip etmiyoruz. Her şeyin olduğu gibi savaşın da bir adabı, ahlakı vardır.
Adil bir barışın kaybedeni olmaz. Bir şiddet sarmalına girilmesi ilave acıdan başka bir şey getirmez. İsrail yönetiminden Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik bombardımanlarını, Filistinlilerden de İsrail’deki sivil yerleşimlere yönelik tacizlerini durdurmalarını istiyoruz. Bu itidalli adım barışa giden yolun kapısını da aralayacaktır. Gün fevri değil, devlet aklıyla, soğukkanlılıkla ve insanlık vicdanı ile hareket etme günüdür. Türkiye olarak tarafların talep etmesi dahil esir takası dahil her türlü arabuluculuğa hazır olduğumuzu belirtmek isterim.
Bugün Filistin Devlet Başkanı sayın Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı sayın Herzog ile son derece verimli birer telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Her iki lidere de sivil ölümlerinden duyduğumuz derin üzüntüyü ifade ettim. Çatışmaların sonlandırılması ve sükunetin bir an önce sağlanması noktasında elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu dile getirdim.
“AFGANİSTANLI KARDEŞLERİMİZE ALLAH’TAN RAHMET, YARALILARA ACİL ŞİFALAR DİLİYORUZ”
Güney Asya'nın kadim coğrafyası Afganistan'dan acı bir haber geldi. Cumartesi Afganistan’ın Herat vilayetinde meydana gelen ve en büyüğü 6,3 şiddetinde ölçülen bir dizi deprem büyük yıkıma yol açtı. İlk belirlemelere göre ölü sayısının 2 bin 500’ü, yaralı sayısının 10 bini bulduğu depremlerde hayatını kaybeden Afganistanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Türkiye olarak, deprem haberini alır almaz hemen arama kurtarma, sağlık ve yardım personellerimizi, malzemelerimizi hazırladık. Ayrıca bölgede faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarımızı harekete geçirdik.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55