ERDOĞAN TOPRAK: "TBMM’NİN ANAYASAL YETKİSİ VE GÖREVİ OLAN VERGİ SALMA HAKKI, CUMHURBAŞKANINA DEVREDİLİYOR"

ERDOĞAN TOPRAK:

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Vergi, harç, istisna ve muafiyetleri içeren 80 maddelik torba yasada, milyonlarca dar gelirliye destek verilmiyor.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Vergi, harç, istisna ve muafiyetleri içeren 80 maddelik torba yasada, milyonlarca dar gelirliye destek verilmiyor. Meclisin vergi yetkileri 2028’e kadar Cumhurbaşkanına devrediliyor. Futbolculara, KÖİ projelerini üstlenen müteahhitlere, bankalara borçlu batık şirketlere vergi kolaylıkları getiriliyor. Torba yasada; bir avuç kişi ya da şirkete vergisiz kazançla, muafiyet ve istisnalar 5 yıl daha uzatılıyor. Kredi kartı veya kredi taksitini bir ay geciktirene haciz kapısı açılırken, bankaya borcunu ödemeyen batık şirketlere 4 yıl borç ödememe, yapılandırma imkanı sunuluyor. TBMM’nin anayasal yetkisi ve görevi olan vergi salma hakkı, Cumhurbaşkanına devrediliyor" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu'nu bugün yayınladı. Toprak'ın raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:

"CUMHURBAŞKANINA YENİ BİR ‘ŞAHSİ KASA’ OLUŞTURMAKTIR"

Aile ve Gençlik Fonu Yasası ile gençlere verileceği açıklanan 48 ay vadeli 150 bin TL evlilik kredisi, 4 kalem beyaz eşyaya bile ancak yetiyor. Fonun gizlenen gerçek amacı; tüm ulusa ait varlıkları, vergileri ve bütçe kaynaklarını keyfi şekilde birilerine aktarma aracı olarak kullanmak, Cumhurbaşkanına yeni bir ‘şahsi kasa’ oluşturmaktır.

İktidara gelirken bütçe dışı tüm fonları kapatıp bütçe disiplinini sağlamayı vaat eden AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tam aksine bütçe dışı yeni fonlar kurup kendisine yeni kasalar yarattı. Bu fonların sonuncusu seçimdeki ‘faizsiz 150 bin TL evlilik kredisi’ vaadiyle TBMM’den geçirilerek 29 Kasım’da resmi gazetede yayınlanan AGF oldu. Yeni evlenecek gençlere 150 bin TL evlilik kredisi verecek olan fonun yasasına bakıldığında, Cumhurbaşkanının kullanımına tahsis edilecek ‘şahsi bir kasa’ veya yeni bir ‘örtülü ödenek’ oluşturulduğu görülüyor.

"SOSYAL DEVLET İLKESİYLE BAĞDAŞMAYAN ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU YAPISI VE KARAR SÜRECİ DEĞİŞTİRİLMELİDİR"

Türkiye, asgari ücretle çalışanların oranı açısından yüzde 43 ile Avrupa’da ilk sırada. İktidar, IMF yaklaşımı ve verilen gizli taahhütle asgari ücreti yılda bir kez ve hedef enflasyon oranında artıracağını ilan etti. Bu politika ile milyonlarca çalışan, açlık ötesi sefalete mahkum edilecek.

Ekonomik demokrasi ve sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu yapısı ve karar süreci değiştirilmelidir. Asgari ücret, ILO sözleşmesi doğrultusunda bir işçi ailesinin temel gereksinimleri göz önünde bulundurularak belirlenmeli, en düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde eşitlenmelidir.

"KURUMLARA GÜVENİN DİBE VURDUĞU BİR SİSTEMDE, ÜLKEYİ YÖNETEN TEK KİŞİDEN EMLAKÇILIK VE TAHSİLAT YAPMASI BEKLENİYOR"

Ev sahibinin zam yaptığı kiracı Cumhurbaşkanına ulaşıp ev sorununu çözüyor. Sahte fonda dolandırılan futbolcular, Cumhurbaşkanından destek istiyor ve bir bakan devreye giriyor. Bu iki güncel olay bile tek adam yönetiminin ülkeyi hangi noktaya getirdiğini gösteriyor. Yargıya, adalete ve kurumlara güvenin dibe vurduğu bir sistemde, ülkeyi yöneten tek kişiden emlakçılık ve tahsilat yapması bekleniyor.

Gazze haberlerini bile ‘dezenformasyon’ diye yalanlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi, dolarlarını tahsil için Cumhurbaşkanından torpil isteyen futbolcular ve bankayı arayan bakanla ilgili haberleri yalanlamadı. Tek adam yönetimiyle tahrip edilen kurumsal yapıyı, güvenilmeyen yargıyı, tıkanan hak arama yollarına karşı siyasi torpil ve kayırmacılıkla sorunu çözme zihniyetinin yansıması, yaygınlaşması kaçınılmaz görünüyor.

"TTB’YE YÖNELİK BASKILARA KARŞI DEMOKRASİ MÜCADELESİ KAZANACAKTIR"

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınarak yerlerine mahkeme kararıyla atama yapılması, iktidarın sivil toplum ve meslek örgütlerini pasivize etme planının yargı eliyle hayata geçirilmesidir. İktidarın kamuoyunu yanıltıcı söylemlerini açığa çıkartan, insan sağlığının ticarileştirilmesine karşı çıkan TTB’ye yönelik baskılara karşı demokrasi mücadelesi kazanacaktır.

Dünyanın saygın ve köklü meslek örgütlerinden biri olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) hedef alınırken, bir yıldır süren dava sonunda TTB Başkanı ve Merkez Konseyi görevden alınarak yerlerine mahkeme tarafından atama yapıldı. Pek çok muhalif belediye gibi TTB’ye kayyum atandı. Bu adaletsizliğe karşı toplum, doktorlarına sahip çıkacaktır.

"İTHALATTA KDV İNDİRİM HAKKININ KALDIRILMASI, DIŞ TİCARETİ KAOSA SÜRÜKLEYECEKTİR"

24 Kasım’da henüz uygulama tebliği bile yayınlanmadan Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulan ‘ithalatta KDV indirim hakkının kaldırılması’, dış ticareti kaosa sürükleyecektir. Pek çok ithal ürün ve hammaddenin fiyatında zamlara ve artışlara yol açarak yeni bir enflasyon dalgasını tetikleyecektir.

İthalatta yıllardır uygulanan KDV indirimi sisteminin bir gecede Cumhurbaşkanı tarafından kaldırılması, belirsizliği artırıp, ekonomik güveni sarsarak dış ticarette kaosa zemin yaratacak bir düzenlemedir. Büyük ihtimalle yıkıcı sonuçları görülünce bir süre sonra kaldırılacak ve ekonomide yap-boz ve deneme-yanılma politikalarının somut bir örneği olarak anımsanacaktır.

"EMEĞİN PAYININ SANAL BİÇİMDE ARTIRILMASI ÖNGÖRÜLÜYOR, SEÇİM SONRASI İSE TUFAN"

Türkiye 3. Çeyrekte yüzde 5,9 büyüme oranıyla AB, OECD ve G20 içinde ilk sırada yer aldı. Mevcut tabloya gerçekçi bir analizle bakıldığında; tüketim ve harcama destekli büyümeye rağmen toplumun geniş kesimi yoksullaşmış. Çalışan-ücretli kesimlerin büyüme ve milli gelirden alığı pay düşerken, sermayenin payı artmaya devam ediyor.

2024 başında, yerel seçim öncesi yapılacak asgari ücret, memur, emekli maaş artışlarıyla gelecek yılın ilk çeyreğinde tüketim ve harcamaların hızlanması, büyümede üç aylık bir canlanma dönemi yaşanarak, emeğin payının sanal biçimde artırılması öngörülüyor. Seçim sonrası ise tufan.

"TBMM’NİN ANAYASAL YETKİSİ VE GÖREVİ OLAN VERGİ SALMA HAKKI, CUMHURBAŞKANINA DEVREDİLİYOR"

Vergi, harç, istisna ve muafiyetleri içeren 80 maddelik torba yasada, milyonlarca dar gelirliye destek verilmiyor. Meclisin vergi yetkileri 2028’e kadar Cumhurbaşkanına devrediliyor. Futbolculara, KÖİ projelerini üstlenen müteahhitlere, bankalara borçlu batık şirketlere vergi kolaylıkları getiriliyor.

Torba yasada; bir avuç kişi ya da şirkete vergisiz kazançla, muafiyet ve istisnalar 5 yıl daha uzatılıyor. Kredi kartı veya kredi taksitini bir ay geciktirene haciz kapısı açılırken, bankaya borcunu ödemeyen batık şirketlere 4 yıl borç ödememe, yapılandırma imkanı sunuluyor. TBMM’nin anayasal yetkisi ve görevi olan vergi salma hakkı, Cumhurbaşkanına devrediliyor.

"BAKAN YARDIMCILARI AĞIRLIKLI ULUSAL SU KURULU’NDA ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİ TEMSİLCİLERİ UNUTULDU"

Fiyat İstikrar Kurulu, Fahiş Fiyat Kontrol Komitesi, Ulusal Süt Konseyi, Ulusal Kırmızı Et Konseyi vb. çok sayıda kurula bir yenisi daha eklendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 29 Kasım’da yayınlanan kararla Ulusal Su Kurulu (USK) kuruldu. Bakan Yardımcıları ağırlıklı USK’de çiftçi ve üretici temsilcileri unutuldu.

Üye çoğunluğu atanmış siyasilerden, partili bakan yardımcılarından oluşan bir kurulun ulusal su politikası üretmesi, tarımın taleplerine ve sorunlarına çözüm bulması, siyasi talimatların dışına çıkması olanaksız görünüyor.

"İKTİDARIN YAKLAŞIMI VE ATACAĞI ADIMLAR, TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN YENİ ÇERÇEVESİNİN ÇİZİLMESİNDE BELİRLEYİCİ OLACAK"

AB Komisyonu raporunda, Türkiye ile ilişkilerin yeni bir çerçevede geliştirilmesine yeşil ışık yakılırken, başta Kıbrıs sorunu, hukuk devleti ve Rusya yaptırımları olmak üzere bir dizi koşul sıralandı. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, raporu olumlu bulduklarını ve Türkiye’yi yeniden AB üyeliğine bağlayacaklarını açıkladı.

Ekonomik sıkışmışlık ve batıdan kaynak beklentisindeki iktidarın yaklaşımı ve atacağı adımlar, Türkiye-AB ilişkilerinin yeni çerçevesinin çizilmesinde belirleyici olacak. Bakan Şimşek’in açıklaması iktidarın AB ve batıdan olası kaynak akışı için bazı tavizleri gündemine alabileceğini düşündürse de yerel seçim öncesi bu yönde bir adım atılması, AİHM kararlarına uyma, Hamas’a desteği çekme vb. zayıf bir ihtimal olarak görünüyor."

 


Haber Kaynak : ANKA HABER