Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdi seçime kaldı şurada 4-5 ay. Ama hâlâ karşımıza çıkabilen veya çıkartılabilen bir aday yok. Gerçi haklarını yemeyelim. Bir masa kurmuşlar, etrafında altı kişi gözüküyor, bir de gözükmeyen var; yedi. Tabii bunun d
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdi seçime kaldı şurada 4-5 ay. Ama hâlâ karşımıza çıkabilen veya çıkartılabilen bir aday yok. Gerçi haklarını yemeyelim. Bir masa kurmuşlar, etrafında altı kişi gözüküyor, bir de gözükmeyen var; yedi. Tabii bunun dışında kimler var bilmiyoruz. Habire toplanıp duruyorlar. Her defasında millet bekliyor ki aday çıkarsınlar da ülke ve millet için hayırlı bir yarış başlasın. Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi altı kişiyle yönetecekleri kararı çıkıyor. En iyi siz bilirsiniz. Kardeşlerim, altı kaptan bir gemiyi batırır. Tek kaptanla bir gemi gider. Yedekler ayrı. İki şoför, bir arabaya muhakkak kaza yaptırır. Bunlar ise görünürde altı kişiyle, Allah bilir aslında kaç kişiyle ülkeyi yönetmeye talibiz diyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Ankara’daki ATO Congresium’da düzenlenen ‘Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması’ programına katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
“HER KARGAŞA DÖNEMİNDE SAĞ SALİM ÇIKABİLMEMİZİ ESNAFIMIZIN DİRAYETİNE VE GAYRETİNE BORÇLUYUZ”
“Dünyanın her yerinde esnaf vardır. Ama ülkemizin özellikle esnafı ve misyonu çok çok farklıdır. Biz, Anadolu’nun kapılarını elbette ecdadın kılıcının gücü, yüreğinin cesaretiyle açtık. Ama Anadolu’yu asıl fethimiz, her biri birer alperen olan esnafımızın gönül kapılarını açmasıyla oldu. Gönülleri fethede fethede bu toprakları vatanımız hâline getirdik. Sadece bununla da kalmadık. Devletimizin omurgasını, esnafımızı merkeze alarak bina ettik. Yaşanan her kargaşa döneminde sağ salim çıkabilmemizi, kısa sürede toparlanıp yeniden ayağa kalkabilmemizi, gizli gücümüz esnafımızın, Ahilerimizin dirayetine ve gayretine borçluyuz. Bunun son örneğini 15 Temmuz’da gördük. Darbeci hainlere sokakları dar eden vatandaşlarımızdan önemli bir kısmı esnafımızdır. Sivil şehit ve gazilerimiz arasında da ilk sırayı esnafımız alıyor. O gece birileri atacakları sosyal medya mesajlarının tonunu ayarlamakla meşgulken bizim esnafımız ölüm kusan silahlara meydan okuyordu. Hayatının bir döneminde esnaflık yapmış bir kardeşiniz olarak biz de sizlerin içerisinden çıkarak buralara geldik. Ülkemizde işlerin nasıl gittiğini anlamak için önce esnafımıza bakıyoruz. Orada huzur varsa, birlik varsa tamam diyoruz. Yok, orada sıkıntı görüyorsak, şikayet duyuyorsak hemen dikkatimizi öne çıkan meselelerin çözümüne yöneltiyoruz. En çok mutlu olduğumuz husus ise esnafımızın bin yıllık şükür, kanaat, diğergamlık geleneğini sürdüklerini gördüğümüz örneklerdir.
Geçtiğimiz ay Antalya Kumluca’da yaşanan sel felaketinin ardından bölgeye giden ekipler, esnafımıza acil ihtiyaçları için 10’ar bin lira maddi destek verdi, veriyor. Esnafımızın bir kısmı, bu çok önemli, ‘Benim zararım o kadar fazla değil. Daha çok ihtiyacı olan arkadaşlar var. Önce onlara verin’ diyerek kendilerine sunulan parayı iade ediyor. Evet, esnafımız bu ahlaka, bu duruşa sahip olduğu müddetçe Allah’ın izniyle ne bu ülkeye ne bu millete hiç kimse diz çöktüremez.
İlk asrını geride bıraktığımız Cumhuriyet’imizi nasıl esnafımızla birlikte kurup bugünlere getirdiysek, ülkemizi vesayetçilerin, darbecilerin, terör örgütlerinin, kifayetsiz muhterislerin pençesinden nasıl esnafımızla birlikte kurtardıysak, geçtiğimiz 20 yılda gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma altyapısını nasıl esnafımızla birlikte tamamladıysak Türkiye Yüzyılı’nı da esnafımızla birlikte inşa edeceğiz.
“SALGIN DÖNEMİNDE ESNAFIMIZA SADECE GELİR KAYBI VE KİRA DESTEĞİ OLARAK AKTARDIĞIMIZ KAYNAK 4,6 MİLYAR LİRA”
Dünya ile birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen bir Covid-19 salgınını yaşadık. Bu salgınla birlikte küresel emtia ve gıda tedarik zincirlerinde kırılmalar başladı. Yetmedi, Rusya-Ukrayna savaşı ile üstüne bir de enerji krizi eklendi. Gelişmiş ülkeler dahil tüm ekonomiler, hayat pahalılığının başını çektiği ciddi krizlerle boğuşuyoruz. Avrupa’dan Amerika’ya tüm dünya, son 60-70 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele ediyor. Türkiye, güçlü sağlık ve üretim altyapısı sayesinde tüm bu süreçten kendisini pozitif olarak ayrıştırmayı başarmıştır. Tabii bu arada sıkıntılar da yaşadık. Ülkemizin önünü kesmeye yönelik önceden beri devam eden sinsi oyunlar, ekonomi alanında pervasız bir tehdide dönüştü. İçeride kasıtlı bir şekilde körüklenen panik, bu tehdidin faiz, döviz kuru ve enflasyon üzerindeki sonuçlarını daha da ağırlaştırdı. Eşi benzeri görülmemiş bu tablonun yol açtığı dalgalanmaları göğüslemek için büyük mücadele verdik. Öncelikle her kesimin, ama özellikle de esnafımızın ve çalışanlarımızın ayakta kalmasını sağlayacak tedbirler aldık. Salgın döneminde esnafımıza sadece gelir kaybı ve kira desteği olarak aktardığımız kaynak 4,6 milyar lira, 3 bin ve 5 bin lira tutarlarındaki hibeler olarak verdiğimiz destek 4,3 milyar liradır. Halkbank kredilerinde 2020-2021 yıllarında 14 milyar liralık ertemeler yaptık. Kredi ve kefalet kooperatiflerine olan 850 milyar liralık borçların yeniden yapılandırılmasını temin ettik. Vergi ve SSK borç yapılandırmalarında kredi garanti kefaletlerinin yükseltilmesine, icra takiplerinin ertelenmesine, mali sicil affına, vergi indirimlerine kadar daha pek çok kolaylık sağladık.
Verdiğimiz destek ve yaptığımız iyileştirmeler sayesinde bu sıkıntılı dönemi en az kayıpla geride bıraktık.
“BU DESTEK PAKETİNİN LİMİTİNİ 150 MİLYAR LİRAYA ÇIKARTIYORUZ”
Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılında ‘100 milyar lira esnaf kredisi’ parolasıyla hayata geçirdiğimiz destek paketinden şimdiye kadar 136 bin esnafımız faydalandı. Yaklaşık 3 ay gibi kısa sürede toplam 45 milyar liraya ulaşan kredi kullanım miktarı günden güne artıyor. Esnafımızın çok büyük teveccüh gösterdiği bu destek paketinin limitini, 50 milyar lira ilave ile toplamda 150 milyar liraya çıkartıyoruz.
Dünyanın resesyonu, küçülmeyi konuştuğu bir dönemde biz, 2021’de yüzde 11,4 ve 2022’nin ilk üç çeyreğinde yüzde 6,2 oranında bir büyüme oranına ulaştık. Milli gelirimizde döviz kurundaki aşırı yükselişten kaynaklanan yavaşlamayı durdurup yeniden yükselişe geçtik. İstihdamda 31,5 milyonla tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştık. İhracatımız 254,2 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Buraya nereden geldik? Evet, 36 milyar dolardan geldik. Nereden nereye. Cari açığımızın en önemli sebebi olan enerjide, Karadeniz gazından, yeni petrol kuyularından güneş ve rüzgar santrallerine kadar her alanda çok büyük bir atılım içindeyiz. Çalışanların ve emeklilerin ücretlerine yaptığımız yüksek oranlı artışlarla enflasyon sebebiyle oluşan refah kaybını telafi ediyoruz. Bu yıl, uzun süredir emek verdiğimiz pek çok projenin hayata geçtiğine şahit olacak, sevincini hep beraber kutlayacağız. Tabii bunun için evvela 2023 seçimlerinde herhangi bir kazaya meydan vermemek gerekiyor. Buna hazır mıyız? Buna var mıyız?
“SEÇİME KALDI ŞURADA 4-5 AY. AMA HÂLÂ KARŞIMIZA ÇIKABİLEN VEYA ÇIKARTILABİLEN BİR ADAY YOK”
Yeni yönetim sistemimize göre, seçimlerde cumhurbaşkanı ayrı, Meclis’te görev yapacak milletvekilleri ayrı seçiliyor. Biz, Cumhur İttifakı'nın adayı olarak aylardır milletimizin huzurundayız. Bir yandan bugüne kadar yaptıklarımızı anlatıyor, bir yandan Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla geleceğimize ışık tutuyoruz. Ama er meydanı olan seçim meydanında mücadele tek kişi ile olmuyor. Daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşımıza adaylar çıkmıştı, onlarla yarışmış ve milletimizin teveccühüyle sandıkta ipi göğüslemiştik. Şimdi seçime kaldı şurada 4-5 ay. Ama hâlâ karşımıza çıkabilen veya çıkartılabilen bir aday yok. Gerçi haklarını yemeyelim. Bir masa kurmuşlar, etrafında altı kişi gözüküyor, bir de gözükmeyen var; yedi. Tabii bunun dışında kimler var, bilmiyoruz. Habire toplanıp duruyorlar. Her defasında millet bekliyor ki aday çıkarsınlar da ülke ve millet için hayırlı bir yarış başlasın. Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi altı kişiyle yönetecekleri kararı çıkıyor. En iyi siz bilirsiniz. Kardeşlerim, altı kaptan bir gemiyi batırır. Tek kaptanla bir gemi gider. Yedekler ayrı. İki şoför, bir arabaya muhakkak kaza yaptırır. Bunlar ise görünürde altı kişiyle, Allah bilir aslında kaç kişiyle ülkeyi yönetmeye talibiz diyorlar. Parlamenter sisteme tekrar geçeceğiz diye çıktıkları yolda döndüler dolaştılar, sonunda dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem icat ettiler. Biliyorsunuz ülkemizde cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az her iki kişiden birinin oyunu almaları gerekiyor. Ama bunların seçtiği cumhurbaşkanı, oyunu aldığı en az iki kişiden birine değil, masadaki altı kişiye karşı sorumlu olacaktır. İki kavram çok önemli. Güven ve istikrar. Ülkenin ve halkın hiçbir hayati meselesinde kendi özgür iradesiyle karar alamayacak birini millet niye cumhurbaşkanı diye başına geçirsin ki? Oyu millet verecek, ülkeyi altı tane kayyum yönetecek. Bırakın davulun başkasının, tokmağın başkasının elinde olmasını, bir tane davula altı tokmak birden inecek. Bir yanda 25-30 milyon insanın oyunu olan cumhurbaşkanı olacak, diğer tarafta çoğu birkaç yüz bini bile bulmayan oy gücüyle onu yöneten altı kişi olacak. Bu modeldeki cumhurbaşkanının, Anadolu’daki insanımızın kargaları uzak tutsun diye tarlasına koyduğu bostan korkuluğundan daha fazla iradesi, daha fazla şahsiyeti, daha fazla iktidarı olabilmesi mümkün mü? Millet ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanı arıyor, bunlar cumhurbaşkanını yönetecek altı kişinin derdine düşmüş. Bu çarpıklığın, bu akıl tutulmasının bedelini de millet ödeyecek. Yok öyle ya. Bu millet bu oyunu bozar arkadaş, bozar. Bu millet, seçim meydanlarında açıkladığı hiçbir projeyi, verdiği hiçbir sözü, kifayetsiz muhterislerin kurduğu masadaki ağababalarından izin ve icazet almadan gerçekleştiremeyecek kişiyi oraya çıkarmaz. Yıllarca istikrarsızlıktan, yürütmedeki çift başlılıktan çok çekmiş bizim gibi ülkeye böyle bir model önermek, en başta millete hakarettir. Bu ülkede biliyorsunuz altı ayda bir seçim yapılıyordu, senede bir seçim yapılıyordu, 1,5 yılda bir seçim yapılıyordu. İstikrar diye bir şey kalmış mıydı? Hayır. Meselenin çok daha vahim yanı, mutabakata vardık dedikleri bu sistemin mevcut Anayasa’mıza alenen aykırı olmasıdır. Anayasa’nın vermediği bir yetkiyi kullanmanın adı demokrasi değil, sivil darbe teşebbüsüdür.
“MİLLETİMİZ ALTILI MASA’DAKİ MUHTERİSLERİN SİVİL VESAYETİNE KARŞI DA DİMDİK DURACAKTIR”
Bizim milletimiz, nasıl bürokratik vesayete, sokak vesayetine, terör örgütleri eliyle kotarılmak istenen silah vesayetine boyun eğmemişse Altılı Masa’daki muhterislerin sivil vesayetine karşı da dimdik duracaktır. Şimdi ben, bir kez daha tekrarlıyorum. Uzaktan kumandayla hareket edecek bir cumhurbaşkanı adayına oy verin demek, milletin aklıyla alay etmek demektir. 85 milyon yerine Altılı Masa’daki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye millete dayatmak, kibrin ve bencilliğin dik âlâsıdır. Milletimiz ne böyle bir adaya oy verir ne de bu adayın iradesine ipotek koyan vasilerine itibar eder. Kardeşlerim, horozun çok olduğu yerde sabah olmazmış derler. Bu kadar çok cumhurbaşkanı silüetinin olduğu yerde eser de olmaz hizmet de olmaz. Daha da önemlisi; ülkemizin, dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu fırtınalı sularda böyle bir yönetimin yol alması, savaşlardan krizlere uzanan gerilimleri başarıyla yönetmesi mümkün değildir. Esnaf sanatkarlarımızın, her zaman olduğu gibi 2023’te de ülkesi ve kendileri için en doğru, en hayırlı olanı yapacaklarından ben şüphe duymuyorum.”
9121,78%1,00
34,51% 0,15
36,45% 0,29
2959,15% 0,83
4929,17% 0,00