EKREM İMAMOĞLU:İSRAFLA MÜCADELEMİZE KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ

EKREM İMAMOĞLU:İSRAFLA MÜCADELEMİZE KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “2023 yılında toplam bütçe gelirlerimizi 95 milyar 250 milyon lira, toplam bütçe giderlerimizi ise 115 milyar 250 milyon lira olarak tasarladık.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “2023 yılında toplam bütçe gelirlerimizi 95 milyar 250 milyon lira, toplam bütçe giderlerimizi ise 115 milyar 250 milyon lira olarak tasarladık. Bu durumda, 2023 yılında hizmet ve yatırımlarımız için 20 milyar lira finansmana ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Bunun 7 milyar lirasını nakit ve eurobond mevcudumuzdan karşılamayı, yaklaşık 13 milyar lirasını ise borçlanmayla finanse etmeyi hesaplıyoruz” dedi. İmamoğlu, “Bu bütçenin her kuruşunu İstanbul’un ve İstanbullunun faydasını gözeterek kullanacağız. Yatırımlarımızı ve hizmetlerimizi bütçe disiplinine bağlı kalarak gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu şehrin tüm kaynaklarını ve imkanlarını 16 milyon İstanbulluya eşit, adil, hakkaniyetli biçimde kullandırmayı sürdüreceğiz. Bütçemiz adaletli, disiplinli, bereketli olacak ve bu bereketi tüm İstanbullular yaşayacak, hissedecek. Çünkü İstanbul, artık çok iyi yönetiliyor. Çünkü artık İstanbul’un bütçesi emin ellerde. Tek kuruşuna zeval gelmez. Tek kuruşuna ayıp edilmez” diye konuştu.

Ekrem İmamoğlu, İBB Meclisi’nin bugünkü toplantısında, belediyenin 2023 yılı bütçesinin sunumunu yaptı. İmamoğlu, bütçeyi “adaletli, disiplinli, bereketli” sözleriyle tanımladı. 2023 bütçesinin özel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YOLUNDAN YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Bu bütçe, Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 yılı hizmet ve faaliyetlerimizin bütçesi olacak. 100. yılımıza girerken 100 milyar lirayı aşkın bir bütçe ile faaliyetlerimizi yürüteceğiz. 2023 yılını hem Cumhuriyet’in kazanımlarını tekrar tekrar özümseyerek ve sahiplenerek yaşayacağız hem de Cumhuriyet’imizi bugün bulunduğu noktadan daha ileriye, hak ettiği noktaya taşımak için çalışacağız. 100 yıl önce ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen bir lider, bağımsızlığı şiar edinmiş bu halkı Cumhuriyet ile taçlandırdı. Bu ülkede, kadın ve erkeğin eşit, bağımsızlığın vazgeçilmez, demokrasinin belirleyici, bilimin yol gösterici olduğu bir hayat kurdu. 100 yıl önce bir lider, ‘Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır’ demişti. O liderin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürümeye devam edeceğiz.

2023’TE TOPLAM BÜTÇE GELİRLERİMİZİ 95 MİLYAR 250 MİLYON LİRA, TOPLAM BÜTÇE GİDERLERİMİZİ İSE 115 MİLYAR 250 MİLYON LİRA OLARAK TASARLADIK: 2023 yılında toplam bütçe gelirlerimizi 95 milyar 250 milyon lira, toplam bütçe giderlerimizi ise 115 milyar 250 milyon lira olarak tasarladık. Bu durumda, 2023 yılında hizmet ve yatırımlarımız için 20 milyar lira finansmana ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Bunun 7 milyar lirasını nakit ve eurobond mevcudumuzdan karşılamayı, yaklaşık 13 milyar lirasını ise borçlanmayla finanse etmeyi planlıyoruz. Bu finansman ihtiyacı, üç temel önceliğimizi aynı anda gerçekleştirmek için öngörülen tutardır. Bu önceliklerimiz şunlar: Bütçemizin en az yarısını yatırım harcamalarına ayırarak şehrimizi öncelemek. Sosyal yardımların bütçedeki payını koruyarak hemşerilerimizi öncelemek. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyerek personelimizi öncelemek. Memnuniyetle söylüyorum ki 2023 yılı bütçemiz, bu üç önceliğimizi de gerçekleştirdiğimiz bir bütçe oldu.  

BÜTÇE, YÜKSEK AHLAKİ STANDARTLARLA YÖNETİLMESİ GEREKEN BİR SÜREÇTİR: Elbette bütçe, sadece gelir ve giderleri gösteren, sayılardan ibaret bir tablo değildir. Bütçe, yüksek ahlaki standartlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir. Biz, bu süreci öncelikle hukuka uygun yürütmenin taahhüdünü veriyoruz. Ama öyle görünüşte, kağıt üstünde hukukilikten söz etmiyorum. Objektif kuralların arkasından dolanmaya asla tevessül etmeyen, mutlak şeffaflıktan beslenen bir süreçten söz ediyorum. Gerçek bir şeffaflığın olmadığı yönetimlerde, minareyi çalanın kılıfını da hazırladığını çok gördük. Buna fırsat tanımayacağız, şeffaf bütçe yönetiminden asla taviz vermeyeceğiz. Bütçemizi tam bir disiplinle yönetmenin taahhüdünü veriyoruz. Bütçe, bize emanet edilmiş para demektir. O para, vatandaşın helal parasıdır ve bunu bilerek, bunu hissederek kullanılmalıdır. Biz, böyle hissetmeye, böyle davranmaya devam edeceğiz. Bütçe hedefleri, bizim vatandaşa verdiğimiz sözlerdir. Onları yerine getirmek için var gücümüzle çalışacağız.

İSRAFLA MÜCADELEMİZE KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ: Yönetime talip olurken vatandaşlara ‘israf düzenini ortadan kaldırma’ sözünü verdik. Hemşerilerimiz, bize, bu sözü önemsedikleri ve israfa son verilmesini istedikleri için oy verdiler. Bu yoldaki mücadelemize, 3 yıldır sürdürdüğümüz kararlılıkla devam edeceğiz ve bu kadim şehirde hiçbir koşulda kamu kaynaklarının israf edilmesine izin vermeyeceğiz. İsrafı normalleştiren bir anlayış içerisinde olmayacağız. İsraf ve istismarın iç içe geçtiği, hukuk dışı, ahlak dışı uygulamalara asla geçit vermeyeceğiz. Evet, bütçe, yüksek ahlaki standartlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir. Ve böyle yönetildiğinde bütçenin bereketi de artar. Çünkü o bütçe, artık birtakım sayıları, birtakım para hesaplarını ifade etmekten çıkar. Namuslu, haysiyetli insanların ortak iradesinin, ortak hedeflerinin ifadesi haline gelir. Bütçenin bereketi arttığında ne olur biliyor musunuz? Mesela ‘Askıda Fatura’ kampanyası başlatırsınız. Ve insanlar, sizin bütçe konusunda nasıl hassas olduğunuzu bildikleri için kampanyanıza gönülden katılırlar, sosyal yardım ve destek bütçenizi büyütürler. Bütçenin bereketi arttığında, o bütçeyle iş yapanların motivasyonları artar. Herkes ortak faydanın peşinde koşmaya, bunun için daha fazla çalışmaya başlar. Bütçeniz bereketliyse gece rahat uyursunuz. Bütçenin bereketi, benim çok değer verdiğim bir kavramdır. Bu kavram, bizim her türlü işte doğruluğa, adalete verdiğimiz önemi gösterir. Doğruluktan sapmadan yürümenin karşılığını mutlaka alacağımıza olan inancımızı gösterir. Bütçenin bereketi, bizim kendi ahlakımıza olan güvenimizi gösterir. İşte bu güvenle, bu inançla sizlere 2023 bütçemizi sunuyoruz.

YATIRIM HARCAMALARI BÜTÇEMİZİ 2022 YILINA KIYASLA YÜZDE 99 ORANINDA ARTIRMIŞ OLUYORUZ: İstanbul, yatırımlarla güçleniyor. 2023 yılı bütçemizde yatırım harcamaları, toplam bütçenin yüzde 50’sini teşkil ediyor. Bu yıl yatırımlara toplam 57 milyar lira ayırarak yatırım harcamaları bütçemizi 2022 yılına kıyasla yüzde 99 oranında artırmış oluyoruz. Yani ikiye katlıyoruz. Bu açıdan 2023 bütçemizin de tıpkı 2022 bütçemiz gibi bir yatırım bütçesi olduğunu memnuniyetle ifade etmek isterim. İstanbul’da inşa ettiğimiz belediyecilik modelini iki kelimeyle özetlemiştim: Demokrasi ve kalkınma. Yerel demokrasi, insani gelişmenin ve yaşam kalitesinin olmazsa olmazı iken yatırım, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın sağlayıcısıdır. Biz, ilk günden beri yatırımlarımızla İstanbul’da toplumsal bütünlüğü, dayanışmayı ve yerel demokrasiyi güçlendiriyoruz. Yatırımlarımızla İstanbul’un bilgi, teknoloji ve inovasyon odaklı dönüşümünü sağlıyoruz. Yatırım, bizim için İstanbul’un yaratıcılık ve yenilikçilik ekosistemini güçlendirmenin bir aracıdır. İstanbul’un doğal, tarihi ve kültürel değerlerini destekleyerek ve koruyarak artırmanın bir aracıdır. İstanbul’un yerel değerlerinin çeşitliliğini ve kapsayıcılığını artırarak ulusal ve uluslararası zeminlerde emsal gösterilmesini sağlamanın bir aracıdır. İstanbul’u bu zeminlerde bir cazibe merkezine dönüştürmenin bir aracıdır.

’150 GÜNDE 150 PROJE’ BEREKETİN İFADESİDİR: Bütçemiz bereketli olduğu içindir ki çok sağlam, çok hızlı ilerliyoruz. ‘150 Günde 150 Proje’ diye tarif ettiğimiz süreç, işte bu bereketin ifadesidir. O kadar bereketli yol alıyoruz ki ‘150 Günde 150 Proje’ diye çıktığımız yolda, yılbaşına geldiğimizde 200 projeyi geçmiş olacağız. Odağına insanı alan, sorunları bir bütün olarak ve kalıcı biçimde çözme anlayışıyla şekillendirilmiş yeni projeleri aynı tempoyla hayata geçirmeye devam edeceğiz. İstanbul, yatırımla güçlenmeye devam edecek. Bundan sonra da tüm yatırımlarımızı akılcı, şeffaf, katılımcı şekilde ve sadece kamu yararını gözeterek yapmaya devam edeceğiz. Biz, İstanbul’da plansız, projesiz, siyasi parti tercihlerine göre şekillenen sözde yatırım devrini kapattık. 2050’ye uzanan yol haritamızı adım adım planlıyor ve projelendiriyoruz. Bunların önümüzdeki yıla ilişkin olanlarını da 2023 yılı yatırım ve hizmet programı ile performans programında sizlerin bilgisine sunduk.

2023 YATIRIM PROGRAMINDA 98 MİLYAR LİRA DEĞERİNDE 590 FAALİYET VAR: 2023 yılı yatırım ve hizmet programında, toplam 98 milyar lira değerinde 590 adet faaliyet yer aldı. Memnuniyetle ifade ediyorum ki bu faaliyetlerden 57 milyar lira değerindeki 219 adedi yatırım ağırlıklı. Bunların 79 adedi ise 2023 yılında eklenen yeni faaliyetlerdir. Yine memnuniyetle ifade ediyorum ki yatırım ve hizmet programında her yıl önemli ölçüde yeni projeye yer veriyoruz. Tamamlanan her projenin yerine, ‘adil, yeşil, yaratıcı İstanbul’ dönüşümünü sağlayacak yeni bir proje koyuyoruz. 2050 yılında hayatın tüm çeşitliliği ile canlı ve özgür olduğu, herkesin iyi yaşadığı bir dünya şehri olacak İstanbul’a, her yıl büyük adımlarla ilerlediğimizi biliyoruz. 2023 yılı da büyük adımların ve atılımların yılı olacak. 2023 bütçemizi bu inançla hazırladık.

RAYLI SİSTEM YATIRIMLARI İÇİN 23 MİLYAR 625 MİLYON LİRA KAYNAK AYIRDIK: 2023 yılı yatırım harcamalarının yüzde 41’ini teşkil eden raylı sistem yatırımları için tam olarak 23 milyar 625 milyon lira kaynak ayırdık. Raylı sistemlerde başlattığımız büyük atılıma yakışan bir yıl yaşayacağız. Geçtiğimiz 3 yılda ulaştığımız yıllık metro üretme hızı, İstanbul tarihinde bir rekordur. Aynı anda 10 metro inşa etmek gibi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir işi başarıyoruz. Bizden önceki 25 yılın ortalamasının en az 4 katını şehrimize kazandırıyoruz. İsrafa son verdiğimiz, işinin ehli, liyakatli kadrolarla çalıştığımız için oluyor bütün bunlar. Bütçemize kirli eller dokunmadığı, hiçbir siyasi hesabın gölgesi düşmediği için oluyor. Raylı sistemler dışındaki toplu ulaşım için ayırdığımız kaynak tutarı yaklaşık 17 milyar lira. İlaveten yol, köprü, kavşak, tünel, üst ve alt geçit, cadde, meydan, bulvar, sahil ve asfalt yapımı için de 17 milyar 583 milyon lira bütçe ayırdık. Yatırım bütçemizi 2022 yılına kıyasla yüzde 99 oranında artırarak tam iki katına çıkardık. Cari transfer harcamaları, bir önceki yıla kıyasla yüzde 89 oranında artarak 13 milyar 477 milyon liraya yükseldi. Böylece cari transferlerin bütçeden aldığı pay, yüzde 12 oldu. Bu yılki konsolide bütçemiz, İSKİ ve İETT dahil, toplam 163 milyar lira. Konsolide bütçemizde ise bu yıl yatırıma 70 milyar lira ayırdık. İştirak şirketlerimiz, 2023 yılında toplam 155 milyar lira bütçe büyüklüğüne ulaştı. 2023 yılında iştiraklerimiz de dahil, toplam 318 milyar 848 milyon lira büyüklüğünde bir bütçeyi yöneteceğiz. Bunun toplam 73 milyar lirası yatırım bütçesi. Bugün sizlere, İstanbul’un ve İstanbullunun önceliklerini belirleyen ve ihtiyaçlarını gözeten bir bütçe tasarısı sunuyorum.

DURDURULMUŞ TEK BİR HATTIN İBB’YE MALİYETİ 7 MİLYAR 80 MİLYON LİRA: Biz göreve geldiğimizde durmuş olarak devraldığımız 10 metro hattının yapımını tekrar başlattık başlatmasına ama, bir de bunların durmuş olmasının maliyetine dikkatinizi çekmek istiyorum. Tek bir hat üzerinden örnek vereceğim. Gayet anlaşılır olacağına eminim. Ümraniye-Ataşehir-Göztepe metro hattının ihalesi, Mart 2017’de yapılmış, yapımına Nisan 2017’de başlanılmış. Fakat toplam uzunluğu 13 kilometre olan bu hat, aynı yıl 29 Aralık 2017 tarihinde durdurulmuş. Biz göreve geldiğimizde sadece yüzde 4 fiziki ilerleme kaydedilmişti. Bu hattın Mart 2017’de yapılan ihale bedeli 2 milyar 470 milyon lira idi. Durdurulmasaydı ve sözleşmede belirtilen sürede, yani 2020 Şubat’ında tamamlansaydı, fiyat farkı dahil toplam maliyet bedeli 3 milyar 250 milyon lira olacaktı. Ancak güncel durumda toplam maliyeti, fiyat farkı dahil 10 milyar 329 milyon liraya yükseldi. Aradaki fark, 7 milyar 80 milyon lira. Bu fark, zamanında tamamlansaydı mal olacak bedeli esas alırsak iki tane Ümraniye-Ataşehir-Göztepe hattı ediyor. Bu fark, öngörüsüzlüğün bu şehre maliyetidir. Sabah kalkınca metro yapmaya karar verip akşam yatarken durdurmanın maliyetidir. Bu fark, bu şehri plansız, projesiz yönetmenin maliyetidir. Bu durumu yaratan insanları, burada bulunan arkadaşların büyük çoğunluğu benden daha iyi tanıyor. O adresleri iyi belirleyip, onları mercek altında tutmalarını ve bu ülkeye hangi mevkide veya makamda bulunuyorlarsa, daha fazla zarar vermemeleri için tedbir almaları yönünde uyarıyorum.

ADALET, BİR ŞEHRİN, BİR ÜLKENİN, BİR MİLLETİN EN GÜÇLÜ MANEVİ ÇİMENTOSUDUR: Bütçemizin önemli bir bölümünü, 16 milyon İstanbulluya yalnız olmadıklarını, çaresiz olmadıklarını en güçlü biçimde hissettirmek için ayırdık. Bizim hemşerilerimize verdiğimiz bir söz var: ‘Zor anında, İBB yanında’ diyoruz. Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerde yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı, aralık ayından itibaren bu şiarla özetliyoruz. 2023’te de bu sözümüzü genişletmeye devam edeceğiz. Zira Türkiye öyle ağır bir ekonomik kriz içerisinde ve desteğe ihtiyaç duyan o kadar çok vatandaşımız var ki ‘Bu yerel yönetimin işidir, bu merkezi yönetimin sorumluluğudur’ deme lüksümüz yok. Ayrımcılığa, partizanlığa geçit vermeden, kim zorda, kim dardaysa onun yanında olmaya devam edeceğiz. 16 milyon İstanbullunun şehrin bütün imkanlarından adil bir şekilde yararlanmasını sağlayacağız. Çünkü adalet, bir şehrin, bir ülkenin, bir milletin en güçlü manevi çimentosudur. Birlik ve beraberlik, hamasetle toplumun bazı kesimlerini düşman ilan ederek sağlanabilecek bir şey değildir. Birliğimize, bütünlüğümüze, kardeşliğimize değer veriyorsak yapmamız gereken şey bellidir: Bu ülkeye adaletsizliğin gölgesini bile düşürmemeliyiz. İstanbul’u adil bir şehir yapma kararlılığımız işte bu hassasiyetten besleniyor.

DEPREME HAZIRLIK İÇİN ANLAYIŞ DEĞİŞTİRMELİYİZ: Elbette depreme karşı yüzde 100 hazırlık, yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ya da yalnızca merkezi yönetimin çabalarıyla ulaşılabilecek bir hedef değildir. Topyekûn bir seferberlik gerektiren çok boyutlu bir mücadele var önümüzde. Depreme hazırlık için yapılacak çok iş var ama her şeyden önce bir anlayışı değiştirmemiz gerekiyor: Doğayla, çevreyle savaşmaktan vazgeçilmelidir. Doğayla ancak uyum içerisinde yaşayabiliriz. Hayalini kurduğunuz rantlar, maddi kazançlar aklınızı başınızdan alıyor olabilir. Ama şunu unutmayın; doğaya, çevreye karşı açılan her savaş, kaybedilmeye mahkumdur. Her yaşadığımız deprem, bize bu gerçeği en acı şekliyle gösteriyor.

KANAL İSTANBUL DENİLEN O BETON KANAL, RANT UĞRUNA DOĞAYA KARŞI AÇILMAK İSTENEN BÜYÜK BİR SAVAŞTIR: İstanbul, deprem gerçeğiyle başa çıkmak için daha yolun çok başındayken, süreci henüz gerçekleştirememiş ve analiz edememişken bu şehrin başına yeni felaket alanları musallat etmek isteyen zihne karşıyız. Adı, ‘Beton Kanal’. Kanal İstanbul denilen o beton kanal, rant uğruna doğaya karşı açılmak istenen büyük bir savaştır. O beton ucube, İstanbul’un ormanlarına, tarım alanlarına, su kaynaklarına, denizine, havasına, doğal yaşamına yönelik çok büyük bir saldırıdır. Ve rant uğruna doğaya karşı girişilmiş her saldırıda olduğu gibi, sonu acıyla, hüsranla bitecektir. Göz göre göre İstanbul’a bu ağır bedelleri ödetmeye kimsenin hakkı olamaz. Depreme hazırlık için kullanılması gereken bütçeleri depremde yaşanacak sorunları çok daha ağırlaştıracak, kendisi başlı başına büyük bir sorun kaynağı olacak olan bir beton kanala harcamak, akılla açıklanabilecek bir durum değildir. Bu umursamazlık, bu çıkarcılık, bu para gözlülük vicdanla açıklanacak bir durum değildir. Burada bana laf yetiştirmeye çalışanlara, sevgili hemşerilerimize, evlerinde bulunan çocuk ve gençlere bunu sormasını öneriyorum. Yüzde 85-90 oyla siz iktidardan düşürürler. Vallahi düşünürler. Ülkeyi yönetenler, İstanbul’un depreme karşı hazırlanmasını gerçekten istiyorlarsa; bunun için çalışmaya, topyekun bir seferberliğin en büyük, en güçlü aktörü olarak harekete geçmeye niyetlilerse Kanal İstanbul hayallerinden derhal vazgeçmelidirler. Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir inşaat, hiçbir gayrimenkul projesi İstanbul’dan, İstanbullulardan değerli değildir, olamaz.

BU DURUMDA SİZ, KİMİ CEZALANDIRMIŞ OLUYORSUNUZ: Gayrimenkul demişken; hatırlayacağınız üzere, geçen yıl sizlerin oylarıyla kabul edilen bütçemizde öngörülen 4 milyar 56 milyon lira gayrimenkul satış geliri olmasına karşılık meclisimiz, 2022 yılında bize şu ana kadar sadece 169 milyon lira gayrimenkul satışına onay vermiştir. Bizden önceki yönetimlere cömertçe kullandırılan gayrimenkul satış imkanlarının bizden esirgenmesinin asıl faturası, ne yazık ki vatandaşımıza çıkıyor. Bu yıl içinde satış yetkisi talebiyle meclisimize sevk ettiğimiz 55 adet gayrimenkul için halen yetki alamadık, bekliyoruz. Bunların tahmini satış değeri 1 milyar 225 milyon liradır. Şimdi bu yetkiyi aldığımızda ve alamadığımızda olacaklara bir bakalım: Bu yetkiyi alsaydık ve 1 milyar 225 milyon lira sermaye geliri edinseydik, bu gelir sayesinde belediyemizin yükümlülüklerini azaltacak veya bunu yatırımlarımızın finansmanı için kullanacaktık. Ki her ikisi de İstanbul’un lehine. Bu yetkiyi alamadığımız zaman iki seçenekle karşı karşıya kalıyoruz. Ya 1 milyar 225 milyon lira tutarındaki hizmeti gerçekleştirmek için bu tutar kadar borçlanıp faiz yüküne katlanacağız ya da bu tutarla gerçekleştireceğimiz yatırımlardan vazgeçeceğiz. Bu durumda bu imkanı bizden esirgediğinizde siz, kimi cezalandırmış oluyorsunuz? Sadece bu kadar söylüyorum, başka da bir şey söylemiyorum. Her sene her sene aynı izahı yapmaktan dilimizde tüy bitti. ‘Bu durumda siz, kimi cezalandırmış oluyorsunuz’ sorusunu yüce milletimizin takdirine havale ediyorum.

32 MİLYAR LİRA BORÇ ÖDEDİK: Finansal imkanlarımızın bu şekilde zorlaştırılmasına rağmen İBB, 2022 yılında çok başarılı bir borç yönetimi performansı sergiledi. Borçlandığımızdan daha fazla anapara ve faiz geri ödemesi yaptık. 2022 yılının ilk 9 ayında, 1,5 milyar lira iç borç anapara geri ödemesi ve 400 milyon lira faiz geri ödemesi yaparak toplamda 1 milyar 900 milyon lira iç borç ödedik. Buna karşılık, 1 milyar 200 milyon lira iç borç kullandık. Dolayısıyla ödediğimizden 700 milyon lira daha az iç borç kullandık. İç ve dış borç toplamı olarak baktığımızda ise 6 milyar 363 milyon lira ana para ve 1 milyar 162 milyon lira faiz geri ödeyerek toplam 7 milyar 526 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Buna karşılık, 6 milyar 966 milyon lira borçlandık. Dolayısıyla borçlandığımızdan 560 milyon lira daha fazla borcu geri ödedik. Bunu; yatırımlarımızı, açılışlarımızı dolu dizgin gerçekleştirirken başardık. Şunu memnuniyetle söylüyorum ki göreve geldiğimiz 2019 Haziran’ından bu yana, iç ve dış borç geri ödemelerinde çok yüksek bir performans sergiledik. Finansal borçlarımız açısından baktığımızda; 98 milyon dolar, 1 milyar 70 milyon euro ve 10,4 milyar lira faiz dahil iç ve dış borç geri ödemesi yaptık. Bugünkü kurlarla ifade edecek olursak; 31,7 milyar lira, yani yaklaşık 32 milyar lira borç geri ödedik. Peki göreve geldiğimiz 2019 Haziran’ından bu yana kur artışının bize yüklediği ilave maliyet ne kadar biliyor musunuz? 32,3 milyar lira. 2019 Haziran’ında 5,7 lira olan dolar kurunun bugün 18,5 liraya, 6,5 lira olan euro kurunun 18,2 liraya fırlamasının yarattığı ek maliyet, 32,3 milyar lira. Yani 2019 Haziran’ından bu yana bugünkü kurlarla 31,7 milyar lira borç geri ödemesi yapmamıza karşın, aynı dönemde kur artışından kaynaklı 32,3 milyar lira ilave maliyete maruz kaldık. Yani ödediğimiz borçtan daha fazla kur maliyeti bindi sırtımıza.

İSTANBUL’UN HER YANINDA CİDDİ, BÜYÜK YATIRIMLAR VE AÇILIŞLAR YAPMAYA DEVAM EDİYORUZ: Bu, sırf kur artışının bize yüklediği maliyet artışı. Bir de enflasyonun yarattığı fiyat artışından kaynaklanan ilave maliyetler var. Geçen sene ocak ayından bu yana nervürlü demirin birim ton fiyatı 2,6 kat, yapısal çeliğin birim ton fiyatı 4,2 kat, betonun metreküp fiyatı 6,5 kat arttı. Birkaç örnek daha vereyim isterseniz: Çimentonun torba fiyatı tam 4,5 kat arttı. Kırma taşın fiyatı 6 kat, camın fiyatı 5 katına fırladı. 2021 yılında ortalama 675 liraya döktüğümüz asfaltı bugün bin 600 liraya döküyoruz. Yani geçen yılki fiyatın 2,5 katını ödüyoruz. Çok basit bir hesapla yapım işlerimizin yüzde 30’unun işçilik, yüzde 70’inin malzeme olduğunu düşünürsek girdi fiyatlarındaki bu artışlar, malzeme maliyetlerimizi en iyimser tahminle 3 kat artırdı. Sabit girdimiz olan işçilik ücretleri ise 2 kat arttı. Sonuç olarak, yapım maliyetlerimiz nerden baksanız 3 katına çıktı. Bu anormal seviyedeki kur ve fiyat artışlarına rağmen, eldeki kaynaklarımızın doğru yönetilmesi sayesinde hem borçlandığımızdan daha fazla borç geri ödemesi yapıyoruz hem de İstanbul’un her yanında ciddi, büyük yatırımlar ve açılışlar yapmaya devam ediyoruz.

BEREKETLİ YERİN ŞANTİYELERİ GÜRÜL GÜRÜL ÇALIŞIR: Her türlü engelleme, kesinti, pandemi ve ekonomik çöküşe rağmen İBB’nin borçlarını döviz cinsinden azaltmış durumdayız. Bütçe disiplini, bütçe adaleti ve bütçe bereketi dediğimiz şey, bu işte. Bütçe disiplini, bütçe adaleti ve bütçe bereketi. Bunu kulaklara kazıyacağız. Bütçe bereketi sağladık biz bu kuruma. İşte bütçe bereketi dediğimiz şey bu. Bereketsiz yer kupkuru olur, şantiyeleri durur. Bereketli yer cafcaflı olur, gürül gürül şantiyeleri çalışır, her şeye rağmen, her engellemeye rağmen. Lütfen şunu görün ve ifade etme cesaretini gösterin: Ülke yönetiminde ısrar edilen akıl dışı ekonomi politikaları sebep, döviz kurlarındaki artış sonuçtur. İktidarın irrasyonel ekonomi politikaları sebep, belediyelerin maliyetlerindeki artış sonuçtur. Mevcut ekonomi politikaları sebep, ekonomik istikrarsızlık sonuçtur. Şunu üzülerek söylüyorum ki bu güzel memlekette artık hiç kimse önünü göremiyor. Hiç kimse yatırım yapmak için öngörüde bulunamıyor. Size tek bir örnek vereceğim: Bildiğiniz gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve birim fiyat yayınlayan tüm idareler, her sene başında 12 ay boyunca geçerli olacak birim fiyatları yayınlar. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayınladığı rayiç işçilik ve malzeme birim fiyatları diğer tüm idarelere altlık olur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, her sene yılda bir kez ocak ayında yayınladığı bu birim fiyatları bu sene de ocak ayında yayınladı. Fakat bu sene haziranda ve temmuzda iki kere revize etti. İşte halimiz budur.

SORUNUMUZUN ‘KALİTELİ BÜYÜYEMEME’ SORUNU OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ: Lütfen şunu unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz; bu memleket hepimizin. Ülkemizde makro istikrar sağlanmadan, ekonomimizin şoklara karşı dayanıklılığı artırılmadan, yatırımlarımız için uygun bir iklim tesis edilmeden, orta ve uzun vadede sürdürülebilir ve sağlıklı bir kalkınma gerçekleştirilmesi mümkün olmayacak. Türkiye’de son 20 yılda süregelen yüksek işsizlik, sorunun yapısal olduğuna işaret ediyor. Buna borçlanmayla finanse edilen büyümenin verimlilik artışı sağlamamasını da eklediğimizde, sorunumuzun ‘kaliteli büyüyememe’ sorunu olduğunu görüyoruz. Bu nedenle kısa vadeli palyatif politikaların bir yana bırakılması, uzun vadeli kalkınma için elverişli koşulları yaratacak mali disiplini ve fiyat istikrarını önceliklendiren para ve maliye politikalarının uygulanması şarttır. Ancak bu şekilde ekonomik ve siyasi kurumlarımızı yeni baştan yapılandırarak uluslararası düzlemde ülkemizin hak ettiği itibarı ve büyümenin finansmanını sağlayacak yurtdışı fonlara erişim kabiliyetini geri kazanabiliriz. Ne yapılması gerektiğini bilmek yeterli değildir, yapma iradesi de sergilemektir önemli olan. Önümüze çıkarılan finansal zorluklar ne olursa olsun biz, bu irademizden taviz vermeyeceğiz.

BELEDİYEMİZİ GELİŞMİŞ, SAYGIN VE ÇAĞDAŞ BİR YAPIYA KAVUŞTURDUK: Göreve geldikten sonra, İBB’nin kurumsal yapısında büyük bir değişim gerçekleştirdik. Kurumsal değerlerimizin temeline, çalışanlarımızın kişisel gelişimini ve yetkinleşmesini, iş süreçlerimizin teknoloji kalibresinin artırılmasını ve dijital dönüşümünü ve kurumsal yönetimimizin ilke ve kural bazlı işlemesini koyduk. Çalışanlarımız, bizim kurumsal değişimimizin hem öznesi hem de hedefidir. Kurumsal yapımızı, çalışanlarımızın İBB’nin vizyonuna inanmasını ve bunu hayata geçirmek için çalışmasını sağlayacak şekilde dönüştürdük. Belediyemizde çalışanların haklarını güvence altına almamız sayesinde, çalışanlarımızla aramızda çok güçlü bir sosyal diyalog geliştirdik. Belediyemizin sürdürülebilir gelişimi için tüm iş süreçlerimizi en yüksek donanımda, çağın gereklerine uygun teknolojik altyapıyla donatıyoruz. Bu sayede iş süreçlerimizin verimliliğini ve vatandaşlarımızın memnuniyetini artırdık. Kurumsal yönetimimizi liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayandırdık. Bize emanet edilen kamu kaynaklarını kamu yararı ve mali disiplin esaslarını gözeterek yönetiyoruz. Neticede, bu sayede yenilikçi ve kapsayıcı bir kurumsal bünye yarattık. İBB yönetimi olarak sergilediğimiz bütüncül ve uzun vadeli yönetim tarzı sayesinde, belediyemizi gelişmiş, saygın ve çağdaş bir yapıya kavuşturduk.

İSTANBUL MODELİ, DEMOKRASİYİ VE DEMOKRATİK KATILIMI ESAS ALAN BİR MODELDİR: Kurumsallaşma yolunda yaptığımız çalışmaları ‘İstanbul Modeli’ olarak tanımlıyoruz. Bu model, sadece ülkemiz için değil, yer yüzündeki her önemli kent için önemli bir yönetişim modelidir. İstanbul Modeli, ortak akla, bilime, vatandaş beklentilerine, ülke ve dünya gerçeklerine dayanan, demokrasiyi ve demokratik katılımı esas alan bir modeldir. İstanbul Modeli’nin özü insan; hedefi vatandaş mutluluğudur. Biz, önümüzdeki süreçte İstanbul Modeli’nin kurumsal çerçevesini tamamlayan süreçleri ve iletişimini de planlayacağız. Ne yazık ki Türkiye benzeri bir modelle yönetilmiyor. Daha doğrusu, Türkiye’nin yönetiminde herhangi bir modelin veya vatandaşın refahını hedef alan bir rasyonelin olduğunu dahi söyleyemeyiz. Araştırmalar gösteriyor ki vatandaşlarımızın neredeyse yüzde 85’i, ‘Türkiye artık yönetilemiyor’ veya ‘Türkiye artık çok kötü yönetiliyor’ diye düşünüyor.

KİMSE MORALİNİ BOZMASIN: Tüm bu akıl dışı gidişattan ve milli çöküşten kurtulmanın yolu, hukukun üstünlüğü ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasinin inşasından geçiyor. Yaklaşan seçimler, siyasetin rasyonelleşmesi, ekonomi yönetiminin liyakatli kişilere devredilerek bağımsız bir yapıya kavuşması için ülkemize büyük fırsatlar sunuyor. Kimse moralini bozmasın, seçimlerden sonra tüm bu sıkıntıları aşabiliriz. Bu sıkıntıları aşacak potansiyelimiz, milli irademiz ve umudumuz var. Bu bozuk düzene, bu israf düzenine son verip yüksek enflasyon düşürmeli, fiyat istikrarını hızla sağlamalıyız. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve itibarının yeniden tesis edilmesiyle para politikasında normalleşmeyi sağlamalıyız. Yapısal reformlarla fiyatların yüksek seyretmesi ve emtia şoklarını engellemeliyiz. İthalat bağımlılığını azaltacak, fiyat geçişkenliğini düşürecek reformları hızla hayata geçirmeliyiz. Maddi yoksunluk sınırına düşen hanelerin gıda, barınma ve ısınma ihtiyaçlarına destek olarak yoksullukla mücadele etmeliyiz. Konutta arz fazlasının olduğu bölgelerde arz-talep arasındaki dengesizliği ihtiyaç sahipleri lehine giderecek uygulamalar getirmeliyiz. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızın ulaşım giderlerini düşürecek mali destek ve teşvikler sunmalıyız. Kredi Garanti Fonu’nu (KGF) ve KOSGEB desteklerini etkin ve adil biçimde kullanarak şirketlerin krediye erişimini kolaylaştırabiliriz. Sürdürülebilir bir büyüme ve ekonomik kalkınma modeline geçiş için yapısal reformlar gerçekleştirmeliyiz. Fiyat istikrarını, sürdürülebilir büyümeyi ve kalkınmayı odağa almalı; nitelikli büyüme ve istihdam potansiyelini artırma, gelir adaleti ve sosyal refahı iyileştirme hedefli politikalar uygulamalıyız. Yenilik ekonomisine odaklanmalı, yatırım ortamı ve ülkemizin uluslararası rekabet gücünü iyileştirmeli, iklim değişikliği kriziyle mücadele etmeli ve hayat kalitesini artırmalıyız.

İSTANBUL ARTIK İYİ YÖNETİLİYOR: Bugün sunduğum bütçe vizyonumuz, stratejik düşünmeye, sonuç odaklı performansa ve hesap verme sorumluluğuna dayanmaktadır. Bütçe, bizim için, İstanbullulara Stratejik Planımızda vadettiğimiz amaç ve hedefleri gerçekleştirme aracıdır. Bütçe, bizim için, mali disiplin ve kaynak dağılımı içeren uygulamalarımız hususunda İstanbullulara hesap verme aracımızdır. Bütçe, bizim için hem yatırım ve hizmetlerimizin hem de karar süreçlerinin demokratik niteliği açısından bir kalite göstergesidir. 2023 yılı bütçemizi de bu ciddiyetle hazırladık. Katılımcı bütçe prensipleriyle yüzbinlerce İstanbulluyla karar aldık. 2023 bütçesinde öngördüğümüz hizmet ve yatırımlarla İstanbul güçlenmeye devam edecek. Biz, daha güçlü İstanbul’a, toplumsal güveni inşa ederek, vatandaşı yönetime katarak, birbirimize güvenerek ve gelecek için birlikte çalışarak ulaşacağız. 39 ilçemizle birlikte çalışacağız. 39 ilçemiz için eşit ve istikrarlı biçimde çalışacağız. 39 ilçemizle el ele 16 milyon için çalışacağız. Bu vesileyle bu kürsüden 16 milyon hemşerimize verdiğim sözü tekrarlıyorum: Bu bütçenin her kuruşunu İstanbul’un ve İstanbullunun faydasını gözeterek kullanacağız. Yatırımlarımızı ve hizmetlerimizi bütçe disiplinine bağlı kalarak gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu şehrin tüm kaynaklarını ve imkanlarını, 16 milyon İstanbulluya eşit, adil, hakkaniyetli biçimde kullandırmayı sürdüreceğiz. Bütçemiz adaletli, disiplinli, bereketli olacak ve bu bereketi tüm İstanbullular yaşayacak, hissedecek. Çünkü İstanbul, artık çok iyi yönetiliyor. Çünkü artık İstanbul’un bütçesi emin ellerde. Tek kuruşuna zeval gelmez. Tek kuruşuna ayıp edilmez.

TÜRKİYE’NİN KAYBEDECEK ZAMANI KALMADI: Türkiye’nin artık kaybedecek zamanı kalmadı. Yaklaşan seçimde her birimiz, ülkemizin geleceği adına sorumlu davranmalıyız. Siyasi düşüncemiz, etnik kökenimiz, yaşam tarzımız veya inancımız ne olursa olsun, önümüze çıkarılan tuzaklara dikkat etmeli, ulusal hedefler için bir ve beraber olmalıyız. Çocuklarımızın geleceği, ülkemizin dirliği için ve milletimizin mutluluğu için demokraside ve ortak değerlerde buluşmalıyız. Vatandaşlarına yüksek hayat kalitesi sunan, yüksek teknoloji ve katma değere sahip firmalarla uluslararası arenada adını duyuran ülkeler arasında yer almak istiyorsak yapısal politikalara ivedilikle karar vermeli ve kararlılıkla uygulamalıyız. Bu amaçla bütünsel ve kapsamlı bir şekilde kamu maliyesi, gelirler, eğitim, hukuk, bölgesel kalkınma, sanayi, teknoloji, dış ticaret, enerji ve yeşil dönüşüm alanlarında politikalar sepeti oluşturmalı; önceliklere karar vermeli ve uygulamalıyız. Biz, İBB yönetimi olarak, İstanbul’un ekonomik faaliyet ve potansiyelleriyle ülke ekonomisinin en önemli, en değerli parçalarından biri olduğunu iyi biliyoruz. İlk günden beri bu bilinç ve sorumlulukla çalışıyoruz.

İSTANBUL MODELİ’NİN ÜLKEMİZ İÇİN DE ÖRNEK BİR MODEL OLDUĞUNA İNANIYORUM: Bu anlamda, İstanbul’un bütçesinin, ülke bütçesinin önemli bir unsuru olduğu gerçeğiyle hareket ediyoruz. Bu anlamda, İstanbul’da yaptıklarımızın, İstanbul Modeli’nin ülkemiz için de örnek bir model olduğuna inanıyorum. İsrafa son vermekten ortak akla, liyakatten sosyal adalete ve vatandaşın yanında olmaya; çocuk, genç ve kadınlara yatırımdan planlı bir gelecek yaratmaya kadar attığımız adımları bu sorumlulukla atıyoruz. Çünkü biliyoruz ki İstanbul’un bütçesi iyi yönetilirse bunun ülke bütçesine, ülke ekonomisine de olumlu katkıları olur. Bu sorumlulukları gözeterek çalışıyoruz. Tüm kalbimle inanıyorum ki ülkemizin ihtiyacı da adaletli, disiplinli, bereketli yatırım ve hizmet bütçe anlayışıdır. Tüm kalbimle inanıyorum ki Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında, bu güzel ülkeye hak ettiği güzel günleri getireceğiz. 2023 yılında, daha adil, daha müreffeh, daha saygın bir Türkiye’yi inşa edeceğimiz yeni bir yüzyıla gireceğiz. İkinci yüzyılın ilk bütçesinin İstanbul’umuza, 16 milyon insanımıza, bu ülkenin güzel evlatlarına hayırlı olmasını diliyor”


Haber Kaynak : ANKA HABER