İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada karar açıklandı. Mahkeme, İmamoğlu'na, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi ve TCK'nın 153'üncü maddesi uyarınca ‘siyasi yasak’ hükmünü uyguladı. Hâkim, verdiği cezada takdir indirimi yapmadı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 13 bin oy farkla kazandığı 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin iptal edilmesi üzerine yaptığı basın açıklamasında YSK Başkanı’na ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın karar duruşması bugün Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
TANIKLAR DİNLENDİ
Sabah saat 11:30’da başlayan duruşmada, Ekrem İmamoğlu'nun tanıkları Murat Ongun ile Necati Özkan dinlendi.
DURUŞMA SAVUNMA İÇİN 16:00'YA ERTELENDİ
Mahkeme, İmamoğlu'nun avukatlarının esasa ilişkin savunmalarını hazırlamaları için duruşmaya saat 16:00'ya kadar ara verdi.
Duruşmanın ikinci oturumu saat 16.00'da, avukatların esasa ilişkin savunmalarıyla başladı.
"BEN DAHA FAZLA KONUŞMAYACAĞIM. UMARIM BENİ MAHCUP EDERSİNİZ"
Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat, esasa ilişkin yaptığı savunmada şunları söyledi:
"Şu aşamaya kadar vermiş olduğumuz tüm yazılı beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Seçimi iptal edenlerin kim olduğuna ilişkin iki husus sunuyorum. Biri Abdulkadir Selvi'nin yazısıdır. Diğeri ise Süleyman Soylu'nun, 'Seçimler iptal edilsin' başlıklı haber metnidir. Ben daha fazla konuşmayacağım, umarım beni mahcup edersiniz."
"YSK ÜYELERİ, MAĞDUR OLMADIKLARINI BEYAN ETMİŞLERDİR"
İmamoğlu'nun avukatı Sercan Polat, esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada, "Kovuşturma aşamasındaki deliller inkar edilmiş değildir. Sanığın savunmaları dosyadadır. 3 farklı tanığın tutarlı beyanları dosyadadır. Dosyada mağdur olarak geçen YSK üyeleri, mağdur olmadıklarını beyan etmişlerdir. Süleyman Soylu'nun 'O ahmağa sesleniyorum' sözü üzerine müvekkilimiz, 'Seçimi iptal edenler ahmaktır' demiştir. Süleyman Soylu'nun söylemine aynı üslupla cevap verilmiştir ve YSK üyelerine herhangi bir gönderme yapılmamıştır. Kast konusuna değinecek olursak da bu sözlerin Süleyman Soylu'ya söylendiği açıktır. Müvekkilin beraatını talep ediyoruz" dedi.
"BİLİMSEL MÜTALAAYA RAĞMEN SAVCILIK MAKAMI KENDİ MÜTALAASINI DEĞİŞTİRMEDİ"
Avukat Turan Taşkın Özer ise esasa ilişkin beyanında, "Bugün bir bilimsel mütalaa sunuldu. Buna rağmen sayın savcılık makamı, kendi mütalaasını geri çekmedi de değiştirmedi de. Bu mütalaayı hazırlayan kişiler de Prof. Dr. hocalarımızdır. Yerel mahkeme kararları kesin kararlar değildir. Bunun istinafı var, Yargıtay’ı var. Buna rağmen mahkemenin, taleplerimizi mahkemeyi uzatmaya yönelik olarak değerlendirmesini anlamış değiliz. Buna rağmen mahkemenin adil bir karar vermesini talep ediyoruz" diye konuştu.
"ORTADA HAKARET VARSA 'AHMAK' SÖZÜNÜ İLK SÖYLEYENE DAVA AÇILMASI GEREKMEZ MİYDİ"
Avukat Gökhan Günaydın da savunma hakkının ihlal edildiğini belirterek şunları söyledi:
"Savunma haklarımız ihlal edildi. Biz, adil bir karar çıkması için çabalıyoruz. Bu, duruşmanın dördüncü celsesi, mütalaa verildi. Bu mütalaa, iddianamenin aynısıydı. TCK'nın yazarları, verdikleri mütalaada, bu savcılık mütalaasının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Ortada bir hakaret varsa 'ahmak' sözünü ilk söyleyene dava açılması gerekmez miydi? Sözlerin muhatabı YSK üyeleri değildir. Ekrem İmamoğlu, siyasi bir kişiliktir. Sözlerin hedefinde yargı erki ve yargı mensuplarının olmadığı açıktır. 'Ahmak' sözünü ilk kez söyleyen kişi Süleyman Soylu'dur. Seçilmiş bir kamu görevlisine hakaret eden Süleyman Soylu'ya bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmadı. YSK üyelerine hakaret iddiasıyla açılan bu davada, bir tek YSK üyesi şikayetçi olmamıştır."
Avukat Günaydın, 16 sayfalık savunmasının devamında, hükümet kanadının muhalefete ettikleri hakaretleri sıraladı. Günaydın, şöyle konuştu:
"YARGI, İKTİDARIN AĞIR HAKARETLERİ KARŞISINDA SAĞIR VE DİLSİZ KALIYOR: Siyasi iktidarın ve Cumhur İttifakı’nın temsilcileri, toplumun çeşitli kesimlerine her türlü aşağılamayı, hakareti yapabilmeyi kendilerine hak sayıyor. Buna karşın hiçbir sorgulamaya, cezaya uğramıyorlar. Yargı, iktidarın yurttaşlara, meslek odalarına, Anayasa Mahkemesi’ne varıncaya kadar tüm devlet kurumlarına yönelik ağır hakaretleri, mesnetsiz ithamları karşısında kör ve sağır kalıyor.
Erdoğan, Bahçeli, Soylu gibi iktidarın en tepesinde yer alan isimler, yargının zırhı ve koruması altında, muhalefette yer alan siyasilerin ve seçmenlerin çoğunluğu temsil eden Millet İttifakı’nı ‘illet ve zillet’ olarak kodlayarak, demokratik zeminde konuşabilecekleri en büyük rakiplerini düşmanlaştırmayı tercih ediyorlar.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantıları ile açılış ve mitinglerde yaptığı konuşmalarda muhalefet partisi liderleri ile iktidarı eleştirenlere yönelik söylediği bazı sözleri, davanın konusunu oluşturan hakaret suçu bağlamında buraya alıntılamak zorundayız; ‘Ulan ahlaksızlar’, ‘adiler’, ‘cibilliyetsiz’, ‘zürriyetsiz’, ‘tezek’, ‘çamur’, ‘mankafa’, ‘alçak’, ‘affedersin Ermeni’, ‘şerefsiz’, ‘edepsiz’, ‘yalaka’, ‘geri zekalı’, ‘vampir’, ‘dönek’, ‘virüs’, ‘soysuz’, ‘rezil’, ‘çakal’, ‘ölü sevici’, ‘terbiyesiz herif ‘, ‘İsrail dölü’.
ERDOĞAN'IN, KILIÇDAROĞLU'NA YÖNELİK HAKARETLERİ: Erdoğan ve Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu Alevi kimliği üzerinden ötekileştirip düşmanlaştırıyor. Erdoğan, ‘tezek’ dediği CHP’nin genel başkanını, “Biliyorsunuz Alevi” diyerek kimliği üzerinden ötekileştiriyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu için “Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama yatsıyla da alakası yok” sözlerini sarf ederek ayrımcı tutumunu derinleştiriyor.
SOYLU'NUN KILIÇDAROĞLU'NA YÖNELİK HAKARETLERİNE HİÇBİR İŞLEM YAPILMIYOR: Bahçeli, elektrik faturasını ödemeyen Kılıçdaroğlu için 'Biz sana kandil gönderiyoruz, yak kandili, tak külahı, bak keyfine' diyerek kimliğine gönderme yapıyor. Süleyman Soylu, Kılıçdaroğlu için 'Kucaktan kucağa gezen ana muhalefet başkanı' yakıştırmasında bulunabiliyor. Yine Soylu, Kılıçdaroğlu için 'Plastik şova benziyor, şekilden şekle giriyor, uzay yaratığına benziyor' ifadesini kullandığı için herhangi bir işlem görmezken bu sözlerin üzerine Soylu hakkında 'Aynaya bakıp konuşuyor' yorumunu yapan vatandaş hakkında iddianame hazırlanıyor.
SOYLU'NUN HAKARETLERİNDEN ALINTI YAPILDI: Kendisine hakaret edildiği iddiasıyla mahkemeye şikayet dilekçesi sunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşma ve sosyal medya hesaplarından yaptığı hakaretlerden bazılarını da yine davanın konusu bakımından alıntılamak zorundayız. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, ‘Edepsiz, çirkef, sahtekar, düzenbaz, yalancı, şerefsiz, alçak, uzayda yaşamış olabilir mi? Uzay yaratığına benziyor.’
3 Eylül 2019 tarihinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik olarak, 'Haddini hududunu bil, işini yap, ama işini yapmanın dışında başka işlerle uğraşırsan pejmürde ederiz'. Ardından 4 Kasım 2019 tarihinde, dava konusu olan 'ahmak' sözcüğünü doğrudan Sayın Ekrem İmamoğlu’na yöneltiyor.
Canan Kaftancıoğlu’na, ‘Terör örgütlerinin soytarısı’. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a, ‘Ben bu adamı insan yerine koymam. Bu hayvandan aşağı bir adamdır. Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur’. TİP Milletvekili Barış Atay’a, ‘Senden tam tecavüzcü olur’. Gazeteci Müyesser Yıldız’a, ‘Terör sevicisi.'"
Günaydın, "Bu dava, İmamoğlu’nun yargılandığı değil, adalete güvenin sınandığı bir davadır. Müvekkilin beraatını talep ediyoruz" diyerek savunmasını sonlandırdı.
AVUKATLARIN SON SÖZLERİ ALINDI
Son sözlerin sorulması üzerine İmamoğlu'nun avukatları, müvekkillerinin beraatına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, yargılamanın sona erdiğini belirterek, kararını hazırlamak için duruşmaya yarım saat ara verdi.
İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK GETİRİLDİ
Aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi ve TCK'nın 153'üncü maddesi uyarınca ‘siyasi yasak’ hükmünü uyguladı. Mahkeme, İmamoğlu’na verdiği cezada takdir indirimi uygulamadı.