Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pendik - Sabiha Gökçen Metro Hattı Açılış Töreni'nde, "İstanbul'un her meselesiyle bu işin sorumlularından bile daha çok ilgileniyoruz. Yeri geldiğinde eli İstanbul'da gözü başka yerlerde olanların eksiğini de biz tamamlıyoruz” dedi. İsim vermeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştiren Erdoğan,” Devlet yönetmek bakkal dükkanı yönetmeye benzemez. Birileri bizim yaptığımız bu raylı sistemleri sahiplenmek istiyor. Bunların kimler olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Bunlara en güzel dersi Haziran'da vermeye var mıyız" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Pendik- Sabiha Gökçen Havalimanı metro hattının açılışını yaptı. Erdoğan, tören alanına metro ile geldi. Bu hattan günde 1,2 milyon yolcuya hizmet verilmesinin öngörüldüğü bildirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hastane yapıyoruz, yolu eksik kalıyor ama benim önceki belediye başkanlarım bir hastane yaptığımız zaman hepsi hemen bizimle birlikte onlar da yol yapımına girerlerdi. Şimdi öyle mi, şimdiki başkan geldiğinden beri elini taşın altına koymuyor" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamasından önemli satırbaşları şöyle:
BUNLARA EN GÜZEL DERSİ HAZİRAN'DA VERMEYE VAR MIYIZ?: Yeni Metro hattının hayırlı olmasını diliyorum. Uzunluğu 7.4 km olan 4 istasyonlu bu metro hattı Sabiha Gökçen'i Pendik'e, Anadolu Adliyesi'ne, Kadıköy'e bağlamaktadır. Sabiha Gökçen'e Pendik'ten 10, Kartal'dan 12 dakikada, Kadıköy'den 50 dakikada ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Önümüzdeki aylarda bu hattı İstanbul Havalimanı'na kadar ulaştıracağız. Birileri bizim yaptığımız bu raylı sistemleri sahiplenmek istiyor. Bunların kimler olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Bunlara en güzel dersi Haziran'da vermeye var mıyız? Türkiye genelindeki 811 km'lik şehir içi raylı sistemin 312 km'si de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızca gerçekleştirilmiştir. Raylı sistem medeniyettir. Bu medeniyete, moderniteye benim vatandaşlarım layıktır. Şu anda da inşası süren 185 km'lik raylı sistemle bu rakam daha da artacak. Muhalefet inşaatı başlamış metro hatlarına hafriyat dökerken biz bakanlığımız ve belediyelerimiz vasıtasıyla vatandaşlarımızı en hızlı ulaşım yolu olan raylı sistemlere kavuşturmaya devam ediyoruz.
MANİFESTOMUZUN ADI ‘TÜRKİYE YÜZYILI’: Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eserler sayesinde milletimizin hayat kalitesini yükselttik. Yeni nesillere üzerinde Türkiye yüzyılı inşa edebilecekleri güçlü bir Türkiye bırakıyoruz. Manifestomuzun adı ne? Türkiye yüzyılı... Artık buna çalışacağız. İnsanları patlayan çöp dağlarının altında ölen, Ümraniye'de 39 kardeşimiz orada o çöp dağlarının altında öldü. Kim vardı İstanbul Belediyesi'nin başında? CHP vardı. CHP demek çöp demek, çukur demektir, çamur demektir. Biz dert yükü, mutsuz bir İstanbul devraldık. Önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen şartlar ne olursa olsun bahane arama kolaycılığına tevessül etmedik. Haliç'i temizledik fakat biz Haliç'i temizlediğimizde Haliç'ten 9.5 km mesafede bir taş ocağını o çamur için depo yaptık, çamuru oraya yığdık. Orayı da daha sonra adeta bir Millet Bahçesi'ne çevirdik. 600 dönümlük Millet Bahçesi yaptık. Meselenin gayret, inanç meselesi olduğunu milletimize gösterdik. İstanbul halkından aldığımız destekle şehrin sadece görüntüsünü değiştirmekle kalmadık, ruhunu da canlandırdık.
ELİ İSTANBUL'DA GÖZÜ BAŞKA YERLERDE OLANLAR: İstanbul'un her meselesiyle bu işin sorumlularından bile daha çok ilgileniyoruz. Turizminden ticaretine bu şehrin her gündemi bizim gündemimizdir. Yeri geldiğinde eli İstanbul'da gözü başka yerlerde olanların eksiğini de biz tamamlıyoruz. Sel oluyor, kar yağıyor, yangın çıkıyor bakanlarımızla, kurumlarımızla anında olaya bizzat yerinde vaziyet ediyoruz. İstanbul'un belediye başkanı nerede? Bodrum'da. Ama Erdoğan'ın bakanları nerede? Vakaların olduğu yerde. Yeri geliyor Elazığ'da, Kastamonu'da, Bartın'da... Bir yerde olay mı var? Tabii ki burada Erdoğan bütün arkadaşlarıyla buna müdahale edecek.
DEVLET YÖNETMEK BAKKAL DÜKKANI YÖNETMEYE BENZEMEZ: Devlet yönetmek bakkal dükkanı yönetmeye benzemez. Hastane yapıyoruz, yolu eksik kalıyor ama benim önceki belediye başkanlarım bir hastane yaptığımız zaman hepsi hemen bizimle birlikte onlar da yol yapımına girerlerdi. Mevcut belediye başkanı ‘ya ben de bir köşesinden tutayım…’ Ya yok böyle bir derdi. Göreve geldiğinden beri her taraf çukur... Bir asfalt dök, şu yolları bir düzenle görelim. Ben İstanbulluyum, nerede, neyin, nasıl olduğunu gayet iyi bilirim. Bana İstanbullu vatandaşım soruyor 'Bu belediye başkanı ne iş yapar?' Haziran geliyor, Haziran'da bunların topuna gereken dersi benim milletim verecektir. Bizim derdimiz makam mevki değil, millete hizmet. Bay Kemal herhalde burayı da sahiplenmezsin.
SAVAŞ BAŞLIYOR, DÜNYANIN İSTİKAMETİ YİNE BURAYA DÖNÜYOR: İstanbul'un merkezi konumunun bu şehre ve insanlara sağladığı kazançlar, yol açtığı yükün kat be kat üzerindedir. İstanbul'da yaşayıp İstanbul'un bölgesindeki anlamları bilmeyen çok kimse var. Yaşanan her küresel kriz Türkiye'nin ve onun vitrini olan İstanbul'un önemini bir kez daha arttırıyor. Salgın krizi yaşanıyor, dünya gözünü ve kalbini bu coğrafyaya çeviriyor. Savaş başlıyor, dünyanın istikameti yine buraya dönüyor. Gıda krizi tehdidi baş gösteriyor, yine çare burada aranıyor. Türkiye ve İstanbul, düğümleri çözüyor, etrafına barış ve sevgi iklimi yayıyor. Seviyorlar Türkiye'yi, seviyorlar İstanbul'u...
GENÇLERİMİZİ MANKURTLARIN ELİNE DÜŞÜRMEYECEĞİZ: Kimseyi ötekileştirmeden bu şehirde yaşayan herkesi kucaklayacağız. Kimseyi dışlamayacağız. Elbette bunu yaparken istikbal ve istiklalimizi korumaya öncelik vereceğiz. İnancımıza, kültürümüze, aile kurumumuza yönelik saldırılara da kesinlikle göz yummayacağız. Aile var ya aile, milleti millet yapan ailedir. Bu aileye bizden daha iyi sahip çıkan bir parti olamaz. Gençlerimizi mankurtların eline düşürmeyeceğiz. Batı'da asla teşebbüs edemeyecekleri rezillikleri burada sergilemek isteyenlerin derdi geleceğimize darbe vurmaktır. İstanbul halkıyla birlikte şehrimizi, sadece güvenli, huzurlu, müreffeh değil aynı zamanda evlatlarımızın geleceğinin teminatı olan bir yer haline getirmekte de kararlıyız.
MERSİN'DEKİ SON SALDIRI SİNSİ SENARYONUN EN ALÇAK ÖRNEKLERİNDEN BİRİ: Son dönemde terör örgütlerinin huzur iklimini bozmak için yeniden harekete geçirildiğini görüyoruz. Mersin'deki son saldırı bu sinsi senaryonun en alçak örneklerinden biridir. İşte bakın malum parti, PKK'nın uzantısı terörde kimleri kullanıyor? Kadınları kullanıyor. Düşünün Mersin'de bu 2 kadın kendilerine bomba bağlıyor ve bu şekilde polisevine saldırıyor. Doğrusu acımaktan başka elimizden ne gelir? Ben bu iki kadın teröriste bir yerde acıyorum. Neden? Bu partinin kadın mensupları hadi bakalım konuşun, Kandil'de bu kadınları yetiştirenler, terörist olarak yetiştirenler benim ülkemin kadınlarına bunun hesabını verebilirler mi? Diyarbakır'daki malum partinin önünde aylardır, yıllardır duran Diyarbakır Anneleri'ne bunun hesabını verebilirler mi?