MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye, 2023 yılında, yani Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde terör belasından Allah’ın izniyle kurtulacak, tek bir terörist dahi yakayı kurtaramayacaktır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye, 2023 yılında, yani Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde terör belasından Allah’ın izniyle kurtulacak, tek bir terörist dahi yakayı kurtaramayacaktır. Sabır ve tahammülümüz kalmamıştır. Sınırlarımızın mücavir bölgelerinde bütün hainler açık hedefimizdir. Münbiç, Tel Rıfat ve Ayn El Arap mıntıkasında canlı terörist bırakılmamalıdır. Alayı birden ekin gibi biçilmeli, silindir gibi ezilmelidir” dedi.
Devlet Bahçeli, bugün TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Bahçeli’nin konuşmasının büyük bir bölümünü terörle mücadele konusu oluşturdu. Bahçeli, özetle şunları söyledi:
“MÜNBİÇ, TEL RIFAT VE AYN EL ARAP MINTIKASINDA CANLI TERÖRİST BIRAKILMAMALIDIR. ALAYI BİRDEN EKİN GİBİ BİÇİLMELİ, SİLİNDİR GİBİ EZİLMELİDİR”
“Beyoğlu İstiklal Caddesi saldırısından hemen sonra bölücü terör örgütüne çok daha şiddetli darbeler vurulmuş, teröristlere kaçacak ve saklanacak muhit bırakılmamıştır. Şu anda temizlik ve imha harekatı kararlılıkla ve kahramanca devam etmektedir. Türkiye, 2023 yılında, yani Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde terör belasından Allah’ın izniyle kurtulacak, tek bir terörist dahi yakayı kurtaramayacaktır. Sabır ve tahammülümüz kalmamıştır. Sınırlarımızın mücavir bölgelerinde bütün hainler açık hedefimizdir. Münbiç, Tel Rıfat ve Ayn El Arap mıntıkasında canlı terörist bırakılmamalıdır. Alayı birden ekin gibi biçilmeli, silindir gibi ezilmelidir.
“CİDDİYETSİZ EKRAN YÜZLERİNDEN GERÇEKTEN MİDEMİZ BULANMAKTADIR”
Kaç gündür dikkatimizi çekmektedir; önüne gelen, dili olan, askerliğin temel kurallarından bihaber, yanaşık düzen nedir bilgisi bulunmayan, askerlik yapıp yapmadıkları dahi belli olmayan ne kadar geveze yorumcu, sözde uzman varsa televizyonlardan ‘Türkiye’nin kara harekatı şu günde olacak, bugünde yapılacak’ diye konuşmaktadır. Deprem olur, bunlar ekrana çıkar. Sanırsınız fay hatlarını avuçlarının içi gibi bilirler. Domates, patates, soğan mevzu bahis olur, bunlar sırasıyla ahkam keserler. Zannederseniz ekonomi dehasıdırlar; marketten, pazardan, bakkaldan neredeyse çıkmadıkları izlenimi verirler. Hep aynı isimler, hep aynı simalar, hep aynı maskaralıklar, hep aynı akıldanelikleri devamlı surette gözümüzün içine sokulmaktadır.
Türkiye’nin askeri stratejisini küçücük akıllarınca belirlemeye çalışırlar. Aslında potansiyel maksatları terörle mücadeleyi sabote etmek, terör örgütünün muhtemel gelişmelerden haberdar olmasını sağlamaktır. Bunlardan bıktık, usandık. Bu edepsiz, bilgisiz, cibilliyetsiz ve ciddiyetsiz ekran yüzlerinden gerçekten midemiz bulanmaktadır. Türkiye’nin ne zaman ve hangi şartlarda muhtemel kara harekatı yapacağının yetki ve görevi olmayan kişiler tarafından uluorta dillendirilmesi güvenlik zaafıdır, buna da muhakkak bir sınır konulmalıdır. Havadan yapılan operasyonların ateş destek vasıtalarıyla yerden tahkim edilmesi, nihayetinde kahraman Türk askerinin makul ve planlanmış bir zamanda karadan intikal ederek bölücü terörü kaynağında vurması, böylelikle güney sınırlarımızın A’dan Z’ye emniyete alınması önümüzdeki temel gündemlerden birisidir.
“DAYATILAN COĞRAFYALARIN SORGULANMA VAKTİ GELMİŞTİR”
Dost ve müttefik pozu veren ülkelerin teröristlere canlı kalkan olması mücadelemizi sekteye uğratmamalıdır. Karşımıza kim çıkarsa sonu, teröristlerin sonu gibi olmalıdır. Saykıs-Pico haritasının paramparça edilme vakti gelmiştir. Dayatılan coğrafyaların sorgulanma vakti gelmiştir. Masa başında cetvelle sınır çizen sömürgeci anlayışın açtığı dipsiz kuyuların kapatılması, milli varlığımız ve milli güvenliğimiz adına bir mecburiyet, bir mesuliyettir.
Kandil’den Ayn El Arap’a kadar havadan tahrip, karadan da süpürme harekatıyla bölücü terör örgütünün kafası koparılmalıdır. Binlerce kilometre uzaktan gelip sınırlarımızın dibine konuşlanan ülkelerin terörle mücadelemize karşı çıkması, PKK/YPG’yi korumaya alması, haksızlığın ve hukuksuzluğun tescilinden başka bir şey değildir.
“HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜNE SESSİZ VE SEYİRCİ KALAMAYIZ”
İkili anlaşmalara uymayan, terör örgütünün yuvalandığı alanlardan çıkarılacağını söyleyip sonra da bu sözü yiyip yutan ülkelerden duyacağımız ve öğreneceğimiz bir şey de olamayacaktır. Yurt içinde ve sınır ötesinde hiçbir terör örgütüne sessiz ve seyirci kalamayız, kalmadık, kalmayacağız. Buradan, Türk’e kefen biçmeye hazırlananları bir kez daha uyarıyorum: Türk milleti, kokuşmuş zillet zihniyetinden ibaret değildir. Sakın aldanmayın. Yanlış hesap yapmayın. Bu hatanın bedelini Çanakkale’de ödediniz. Bu yanlışın faturasına Kocatepe’de katlandınız. İşbirlikçilerinize bakarak milletimizi çaresiz sanmayın. Türk milleti, Türkiye sevdalıları, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı, alçak emellere göz yummayacak, izin vermeyecek, ön açmayacaktır. Hiçbir gafil, hiçbir hain, hiçbir zalim, Türkiye’nin yıkımını göremeyecektir. Ey Türk ve Türkiye düşmanları, bu davayı aşamazsınız. Türkiye’yi yenemezsiniz, teröristlerinizi üzerimize salsanız da hiçbir sonuç alamazsınız. Milliyetçi-Ülkücü Hareket dimdik ayaktadır. Cumhur İttifakı, sıkılmış yumruk gibidir. Devletimiz, tarihimiz, mukaddesatımız, aradığı inancı, gücü ve kararı Cumhur İttifakı’nda bulmuştur.
“İÇ VE DIŞ ODAKLARA KARŞI UYANIK DURMALIYIZ”
İhanete ‘dur’ diyenler, zillete karşı çıkanlar, Cumhuriyet’in yeni yüzyılını Türk ve Türkiye yüzyılı yapmak amacıyla harekete geçenler, Cumhur İttifakı’nda birleşmiş ve kenetlenmiştir. Önümüzde Türk milleti ve elbette ki onunla anlam taşıyan Milliyetçi Hareket Partisi için zorlu bir dönem vardır. Bu nedenle sizlere diyorum ki cılız bir ideolojik destekle olan biteni hariçten seyretmek yoktur. Anıları kâfi görerek geleceğin analizini yapmadan mevcutla oyalanmak yoktur. Her söylenene inanarak, hiçbir katkı sağlamadan eleştiri üzerine eleştiri yapmak yoktur. Yalnızca heyecandan ibaret bir destek ile sağduyudan uzak macera arayışına yer yoktur. Çağa ve hayata bakmadan günübirlik yaşamanın ve yorumlamanın kimseye ve elbette ki Türkiye’mize bir desteği olamayacaktır. Türkiye’yi siyasi ve ekonomik türbülansa sokmak için geceyi gündüze katan iç ve dış odaklara karşı uyanık durmalıyız.
Doğru zamanda uygulayacağımız yanlış bir siyasetin bizleri ve bize umut bağlamış milletimizi felakete götüreceğini biliyoruz. Yanlış zamanda uygulayacağımız doğru siyasetin de bize ve bize inanlara bir şey kazandırmayacağının farkındayız. Çarenin tükenmediği ve ışığın tamamen kaybolmadığı hiçbir ortamda ‘ya hep ya hiç’ diyerek yol alamayız. Bizim siyaseten ilerleyişimizin yol haritasında akıl, sabır, şuur, inanç, iman, denge, ihtiyat yer almaktadır. Terörün kökü kazınana kadar durmayacağız. Türkiye’nin çevresini kuşatmaya alan küresel emperyalizme aman vermeyeceğiz, boyun bükmeyeceğiz. Cumhur İttifakı olarak, mutlaka başaracağız. Bizim başarımız, cumhurun başarısıdır. Bizim başarımız, Cumhuriyet’in başarısıdır. Bizim başarımız, Türk tarihinin haysiyet ve hüküm fermanıdır. Artık Türkiye, tarihinin ana yatağına dönmüştür.
“HAYVANLARA SEVGİ BESLEMEYEN BİRİSİNİN İNSAN SEVGİSİNE HAİZ OLMASI BEKLENMEMELİDİR”
Konya’da bir meczubun hayvanlara yönelik kürek ve sopayla saldırısı, hakikaten de insani ve manevi değerlerin ayaklar altına alındığının çok açık resmidir. Hayvanlara sevgi beslemeyen birisinin insan sevgisine haiz olması beklenmemelidir. Her hayvan emanettir, tıpkı her insanın dünyada emanet olduğu gibi. Hayvanlara eziyet büyük bir vebaldir. Hz. Ömer diyor ya ‘Dağlara buğdaylar saçın, Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler’. Allah, bütün canlılara merhamet edilmesini buyurmaktadır. Bu itibarla hayvanlara kötü muamele eden kim varsa kınanmalıdır. Aynı şekilde sahipsiz ve başıboş gezen hayvanların da özellikle farklı mahallerde çocuklarımıza, kadınlarımıza ve savunmasız insanlarımıza saldırıları sık sık gözlemlenmektedir. Bu sorunun önüne geçmek, öncelikle yerel yönetimlerin görevidir.
“2023’E DOĞRU ADAYIMIZ BELLİ, KARARIMIZ NETTİR”
2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerine çok sıkı bir hazırlık döneminden geçiyoruz. Bu süreci, sandıkların açıldığı ana kadar da devam ettireceğiz. 2023’e doğru adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Cumhur İttifakı’nın TBMM’de nitelikli çoğunluğa ulaşıp milletimize ve ülkemize yeni bir anayasa kazandırması başlıca gayemizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 4 Mayıs 2021 tarihinde, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü kucaklayacak 100 maddelik yeni bir anayasa teklif metnini milletimizle ve siyasi muhataplarımızla paylaşmıştık.
“GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ’ ÖLÜ DOĞMUŞTUR”
Zillet ittifakının dün açıkladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’ ölü doğmuş, deyim yerindeyse dağın fare doğurması bile mümkün olmamıştır. 1982 Anayasası’nın 84 maddesinde, 9 bölüm başlığı, alt başlık ve madde başlığında yapılan değişiklik önerileri, tamamıyla avunma ve avutmaya dayalı beyhude bir çabadır. Birbirlerinin kulağını çekmek için pozisyon alanların ortak bir akılla anayasa yazması, anayasa hazırlaması ham bir hayaldir. Bu kadar zahmete niye girdikleri, bugüne kadar zillet partilerinin 55 defa birbirlerini hangi amaçla ziyaret ettikleri, 9 defa niçin toplanıp dağıldıkları, belirsizliğin kuytusunda asılmış bir muamma levhası olarak karşımızdadır. Bunların kafası karmakarışıktır. 1982 Anayasası’nda çalakalem yaptıkları mevzi değişiklikleri, 150 yıllık anayasa geleneğinde yeni bir sayfa açmanın heyecanı ve gururu olarak takdim etmeleri, kelimenin tam manasıyla zırvadır, işin özünde de tevili imkansız bir çarpıklıktır.
Zillet ittifakının anayasa değişiklik önerisi, tarihi geriye sarmak, akıntıya karşı kürek çekmek, devletin temellerine dinamit yerleştirmek, güçlenen Türkiye’ye pranga vurmak, milletin takdir ve tercihine kara çalmaktır. Zillet ittifakı, Türkiye’nin çivisini çıkarmak için zehirli önerilerini sıralamış, esas itibariyle de geçmişin tezahüründen başka hiçbir şey söyleyememiştir. Ülkemizin hızını kesmek için bariyer oluşturan, barikat diken, hendek açan, siper kazan zillet ittifakının hevesi kursağında kalacak, yayından çıkan ok bir daha sadağına girmeyecektir. Bölücü ve teröre batmış sözde siyasi partilerin kurtarılması, hatta aklanması amacıyla parti kapatılmasını özde hukukun konusu olmaktan çıkarıp yasama organının takdirine bağlayan zillet ittifakının akıl hocası HDP’dir, PKK’dır, terör yedekleridir.
“BUNLARIN YAPACAĞI VEYA DEĞİŞTİRECEĞİ ANAYASA, YIKIM ANAYASASI, YENİLGİLERİN EGEMEN OLDUĞU TOPLUM SÖZLEŞMESİDİR”
Hazırlanan önerinin amacı olarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yürürlükten kaldırıp Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişi sağlamak olarak gösterilmesi, özürlü bir siyasi zekanın komplosudur. Diyorum ki bunlardan hiçbir yol, hiçbir halt olmaz, olamaz. Bunların yapacağı veya değiştireceği anayasa, yıkım anayasası, yenilgilerin egemen olduğu toplum sözleşmesidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne keyfi demek, anayasal hak ve hürriyetleri güvencesiz bıraktığını iddia etmek, hukuk devletinin mekanizmalarını tamamıyla aşındırdığını ileri sürmek, çok ağır bir bühtandır. Bu bühtan, faillerinin yakasına kara bir leke gibi yapışmıştır.
Şayet bugünkü gibi temel hak ve hürriyetler hakim olmasaydı, televizyon ekranlarından tutun da sokak aralarına ve toplantı salonlarına varıncaya kadar Türkiye’ye hakaret edenlere fırsat verilir miydi? Ağızlarını her açtıklarında nifak saçabilirler miydi? Milletimizin sinir uçlarını zedeleyen küstahlıklar bu güruhun yanına bırakılır mıydı? Yarının Türkiye’sini inşa edeceklermiş. Halbuki 1982 darbe yıllarının Türkiye’sinin tıpkısının aynısına hizmet ettikleri, yalın ve sarsıcı bir gerçek halinde ortadadır.
“GELİN, CUMHUR İTTİFAKI’NIN YENİ ANAYASA HAZIRLIĞINA VE HEDEFİNE SİZ DE KATILIN”
Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanını tek dönemle sınırlayıp sembolik hale getirme önerisi, cahilliğin ve milleti tanımayan kadir bilmezliğin bubi tuzağıdır. Zillet ittifakını oluşturan partilere çağrım; gelin, Cumhur İttifakı’nın yeni anayasa hazırlığına ve hedefine siz de katılın. Gelin, siz de bu tarihi sorumluluğa ortak olun. Geçmişe takılarak geleceğin vizyonunu kurmak gibi bir hezeyandan geri dönün. Gelin, Türkiye’nin yanında durun. Gelin, bu milli şerefe siz de katkı verin. Bunu yapmazsanız tarih ve millet huzurunda nankör ve inkarcı olarak anılacaksınız, hiçbir zaman da milletimizden geçer not alamayacaksınız.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ, TÜRKİYE’NİN ARAYIP BULDUĞU ŞİFADIR”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin arayıp bulduğu şifadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, lider ülke Türkiye’nin, süper güç Türkiye’nin, i’la-yı kelimetullahın, Kızılelma ülküsünün önsözüdür, ön yüzüdür, taşıyıcı kolonudur, devlet ve millet dayanışmasının kırılmaz ve yıkılmaz kuvvetidir. Bu sistemden geriye dönüş yoktur. Türkiye’nin film şeridi gibi geriye sarması diye bir şey de söz konusu olamayacaktır. Muhalefet partilerini izana davet ediyorum.
Bunların ‘kazanacak aday’ girdabında birbirlerini yemeyi bırakmalarının, kulak çekme işine son vermelerinin, enseye tokat siyasetinden vazgeçmelerinin millet için, devlet için, demokrasi için gerekli ve acil olduğunu huzurlarınızda ısrarla dile getiriyorum. Yaparlarsa ‘ne âlâ’, yapamazlarsa ‘pekâlâ’ der işimize ve ileriye bakarız. Allah’ın izniyle zillet ittifakını, yürüyüşümüzden çıkacak tozumuzla baş başa bırakırız. Şimdiden açıklıyorum ki Milliyetçi Hareket Partisi, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin yasalaşması hususunda destekleyici tavrını her aşamada gösterecek ve bütçeye ‘evet’ oyu kullanacaktır.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55