BABACAN, KADINA ŞİDDETE KARŞI YÜRÜDÜ VE ERDOĞAN'A SESLENDİ: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN TEK İMZAYLA ÇIKTINIZ DA ELİNİZE NE GEÇTİ”

BABACAN, KADINA ŞİDDETE KARŞI YÜRÜDÜ VE ERDOĞAN

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde, İstanbul Kadıköy’de partili kadınlarla birlikte yürüdü. Erdoğan'a sor

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde, İstanbul Kadıköy’de partili kadınlarla birlikte yürüdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Babacan, “Buradan Sayın Erdoğan'a soruyorum; İstanbul Sözleşmesi'nden tek imzayla çıktınız da elinize ne geçti? Türkiye'de ne düzeldi? Türkiye'de hangi sorunu çözdünüz? O günden bugüne ne faydanız oldu? Cevap veremezler. Çünkü verilecek cevapları yok. Akılları fikirleri siyasi oyunlarda. Kimse bu ülkenin kadınlarını kendi siyasi oyunlarına alet etmesin" dedi. 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü' dolayısıyla bugün partili kadınlarla İstanbul Kadıköy’de bir araya geldi. Babacan, kadına yönelik şiddeti protesto için partili kadınlarla birlikte Moda İlkokulu'nun önünden Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne yürüdü. "Kadına şiddete hayır” sloganlarının atıldığı yürüyüşte DEVA Partisi üyeleri, “Şiddet acizliktir", "Kadın için adalet” dövizleri taşıdı.

Yürüyüş öncesi bir konuşma yapan Babacan, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını eleştirdi ve iktidarın şiddete karşı gerekli mücadeleyi yapmadığını söyledi. Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“KADINA ŞİDDETİN MAZERETİ, AMASI, FAKATI OLMAZ: Bugün, dünyada, kadına şiddete karşı dayanışma günü. Kadına şiddete hep beraber ayakta dimdik durma günü. Biz DEVA Partisi olarak, kurulduğumuz ilk günden bu yana kadına şiddete karşı sapasağlam bir duruş ortaya koymuş durumdayız. Kadına şiddetin mazereti olmaz. Kadına şiddetin aması, fakatı olmaz. Mesele kadına şiddetse kırmızı çizginin net bir şekilde çizilip herkesin o noktada durması gerekir. Türkiye'de maalesef her ay onlarca kadın cinayeti haberi alıyoruz. Kadına şiddetin yaşanmadığı tek bir gün, tek bir saat yok ülkemizde. Bu sorunun çözümü ise ancak güçlü bir siyasi iradeyle mümkün. Ülkenin yönetiminin en tepesindeki kişilerin bu konuda tavizsiz durmasıyla ancak bu mümkün.

YASAL DÜZENLEMELERDE CİDDİ EKSİKLER VAR: Türkiye, bir zamanlar itibarlı bir ülkeyken, bir zamanlar dünyanın her yerinde saygın bir ülkeyken kadına şiddetle mücadelede öncülük yapan bir konumdaydı. İstanbul'da yapılan bir sözleşmeyle; burada, bu şehirde yapılan bir sözleşmeyle tüm Avrupa'daki kadınların haklarını korumak için, tüm Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelerdeki kadına şiddete karşı yasal düzenlemenin ve uygulamanın sapasağlam hale getirilmesi için Türkiye'ye öncülük etti. Ama görüyoruz ki bugün ülkeyi yöneten zihniyet, bambaşka bir noktaya düşmüş durumda. Bir İstanbul Sözleşmesi yapıldı ama ona bağlı pek çok yasal düzenleme var Türkiye'de. Bu yasal düzenlemelerde ciddi eksiklikler var. Bu yasal düzenlemelerde tamamlanması gereken, güçlendirilmesi gereken pek çok unsur var.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKMAK AFFEDİLİR BİR ADIM DEĞİL: Bu yasal düzenlemelerin dayanağı olan uluslararası bir sözleşmenin tek bir imzayla iptali, bu sözleşmeden tek bir imzayla çıkmak, gerçekten affedilir bir adım değildir. Üstelik ne oldu? Bu sözleşmeden çıkıldı da bağlı yasalarda herhangi bir değişiklik yapıldı mı bugüne kadar? Hiçbir şey yok. Sadece ve sadece bir siyasi ayak oyunu bu, arkadaşlar. Daha sonra da ortaya çıktı biliyorsunuz. ‘Bir siyasi partiyi acaba iktidarın yanına çekebilir miyiz’ diye oynanmış bir oyundan ibaret. Türkiye'de milyonlarca kadının canını tehlikeye atan, Türkiye'de milyonlarca kadının şiddet görmesine vesile olan böyle bir adımın vebalini bu hükümet taşıyamaz.

MİLYONLARCA KADININ CANINI TEHLİKEYE ATMAYA HİÇ KİMSENİN HAKKI YOK: Bir partiyi kendi yanına çekebilmek uğruna milyonlarca kadının canını tehlikeye atmaya hiç kimsenin hakkı yok. Ne oldu? O da olmadı, onu da beceremediler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Türkiye, pek çok yönüyle tüm Avrupa'ya örnek olması gereken bir ülke. Avrupa'nın en büyük nüfusu bizde, Avrupa'nın en genç nüfusu bizde, Avrupa'nın en büyük toprakları bizde, Avrupa'nın en büyük tarım alanları bizde. Ama bu büyük ülke, bu güçlü ülke, bu güzel ülke kötü yönetiliyor. İşin başındakiler ne yaptıklarının farkında değil. Kendi zihin dünyasına hapsolmuş bir şekilde milyonlarca kadının her gün canının tehlikeye atıldığı bir ülke haline getirdiler burayı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN TEK İMZAYLA ÇIKTINIZ ELİNİZE NE GEÇTİ: Buradan Sayın Erdoğan'a soruyorum; İstanbul Sözleşmesi'nden tek imzayla çıktınız da elinize ne geçti? Türkiye'de ne düzeldi? Türkiye'de hangi sorunu çözdünüz? O günden bugüne ne faydanız oldu? Cevap veremezler. Çünkü verilecek cevapları yok. Akılları fikirleri siyasi oyunlarda. Kimse bu ülkenin kadınlarını kendi siyasi oyunlarına alet etmesin.

ŞİDDETİN ÇÖZÜMÜNDE EN ÖNEMLİ KONU, SİYASİ İRADENİN TAVİZSİZ DURMASI: Bizim DEVA Partisi olarak bu konulardaki tutumumuz çok net. Biz diyoruz ki mesele kadına şiddetse bunun gerekçesi olamaz. Bunun hafifletici bir sebebi olamaz. Mesele kadına şiddetse kadının yaşam tarzı şiddet için bir gerekçe asla olamaz. Bu konuda, kadına şiddetin çözümü konusunda en önemli konu, ülkenin tepesindeki siyasi iradenin bu konuda tavizsiz durmasıdır. Ülkenin tepesinde böyle bir laçkalık varsa, bir esneklik varsa bütün kolluk kuvvetleri, tüm sistem bu esnekliği anlar. Ona göre herkes esnek davranır. Devlet dediğin, şiddeti uygulayanın yanında durmaz. Devlet dediğin, şiddete uğrayanın yanında durur.

ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE KAZANAN TÜM KADINLAR OLACAK: İlk seçimlerden hemen sonra DEVA’nın iktidara gelmesiyle beraber, anayasal ve yasal ne gerekiyorsa hepsini yapacağız. Tabii ki anayasa önemli, tabii ki yasallar önemli, tabii ki uluslararası sözleşmeler önemli ama uygulama her şeyden önemli. Uygulamanın tavizsiz olması da ancak sapasağlam bir siyasi iradeyle mümkün. Ve biz, bunu gerçekleştireceğiz. Ve onun için diyoruz ki; Türkiye'deki tüm kadınlara ‘Korkmayın’ diyoruz. ‘Umudunuzu asla kaybetmeyin’ diyoruz. Önümüzdeki seçimlerde kazanan, Türkiye'deki tüm kadınlar olacak. Kazanan, tüm Türkiye olacak diyorum. Bu vesileyle tekrar şiddete uğrayan tüm kadınların yanında olduğumuzu, bu konudaki mücadeleyi tavizsiz bir şekilde sonuna kadar vereceğimizi, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan olarak ve tüm teşkilatlarımız olarak burada vatandaşlarımızın önünde taahhüt ediyoruz.”

DEVA Partisi adına basın açıklamasını okuyan Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen ise şöyle konuştu:

“TEK BİR CAN BİLE FEDA EDİLEMEZ: Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. DEVA Partisi olarak, kadına yönelik şiddeti Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olarak görüyoruz. Ülkemizde kadına yönelik şiddet her gün hızla can almaya devam ediyor. Oysa biz, tek bir can bile feda edilemez diyoruz. Kadına yönelik şiddet, kadın ölümlerini açıklayanlar da kanıksanmış ifadelerle sayı ve oranlara hapsedilirken, hafifletilirken, sorumlu tarafların anlayışını anlayamıyoruz. Türkiye'nin devası olmak üzere yola çıkmış olan bizler, kadınların devası olmaya da kararlıyız. Şiddetin çocuğa, kadına, erkeğe veya herhangi bir canlıya uygulanması asla kabul edilemez. Bu kısır döngüden, bu şiddet sarmalından ülkemizi kurtaracağız. Kararlıyız.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET MÜNFERİT BİR OLAY DEĞİL: Kadına yönelik şiddet, öncelikle bir zihniyet sorunu. Toplumsal ve kültürel bir sorun. Kadını erkekten değersiz ve aşağı gören bir yaklaşımın ürünü. Biliyoruz ki kadına yönelik şiddet, münferit bir olay değil. Şiddet, sadece kadınların değil, çocukların ve hatta şiddeti bizzat uygulayanların hayatlarını mahvediyor. Toplumu içten içe çürütüyor, zayıflatıyor. Öncelikle kadınlara ayrımcılığı ve şiddeti meşrulaştıran bu zihniyeti sanık sandalyesine oturtuyoruz. Bütün kadınları tehdit eden; evde, sokakta, iş yerinde ve hatta dijital mecra ve ağlarda kadınlara musallat olan şiddet, karşımıza aşağılama, eziyet, hakaret, küfür, baskı, taciz, darp ve ısrarlı takip olarak çıkıyor. Hayalleri, umutları solduruyor.

HER TÜRLÜ ŞİDDETLE MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Biz, DEVA Partisi olarak, şiddetin her türünün karşısında, kadınların yanında olacağız. Kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik her türlü şiddetle aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınların bireysel, sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda güçlenmeleri için parti programımızda, politika metinlerimiz ve eylem planlarımızda açıkladığımız bütün kararları ivedilikle hayata geçireceğiz.

ŞİDDETİN KAYNAĞINI KADIN BEDENİNE İNDİRGEYEN ANLAYIŞLA MÜCADELE EDECEĞİZ: Kadınları destekleyecek, güçlendirecek zihniyetin eşitlikçi, adil bir yapıya evrilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz, şiddetin kadınların özgüvenini, öz saygısını, yaşam enerjisini yok etmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz, şiddetin kadınların sağlığını bozmasına, sakatlamasına, iyi halini ortadan kaldırmasına ve hatta hayatlarını söndürmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz, şiddetin temel kaynağını ahlaka, kadın bedenine indirgeyen anlayışla mücadele edeceğiz. Art niyetli taraflarca kullanılmasına, saptırılmasına müsaade etmeyeceğiz.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN UYGULANMASININ TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ: İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınları şiddetten etkili bir biçimde korumayı amaçlayan tüm uluslararası anlaşmalar ve yasal düzenlemelerin vicdani sorumlulukla uygulanmasının takipçisi olacağız. Bir taraftan cezaların caydırıcı olmasını sağlarken diğer taraftan toplumun eğitilmesi ve sorunun iyileşmesi için gereken tüm adımları kesin bir kararlılıkla atacağız. Söz veriyoruz; biz, DEVA Partisi olarak, kadınların güvende olduğu, mutlu olduğu, üretken ve başarılı olduğu ve geleceğe umutla bakabildiği bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Ve bu hayali ülkemizdeki tüm kadınlarla, erkeklerle birlikte yapacağız.”


Haber Kaynak : ANKA HABER