AKŞENER, İZMİR’DE: TEKNİK KADROMUZ FEVKALADE

AKŞENER, İZMİR’DE: TEKNİK KADROMUZ FEVKALADE

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmir'de Girişimci İş Kadınları Derneği üyeleri ile bir araya geldiği toplantıda, “Ben kimim? Cumhuriyet tarihi bölüm başkanlığından politikaya başladım.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmir'de Girişimci İş Kadınları Derneği üyeleri ile bir araya geldiği toplantıda, “Ben kimim? Cumhuriyet tarihi bölüm başkanlığından politikaya başladım. Mütevazı bir ailenin kızıyım. Ancak siyasi olarak baktığımızda mütevazı olamam. Türkiye'nin en iyi siyasi kafa avcısıyım. Teknik kadromuz fevkalade” dedi. AKP'nin 20 yıldır iktidarda olan bir organizasyon olarak zor karar alma sorunu yaşadığını söyleyen Akşener, "Zor karar meselesinden sayın Erdoğan şikâyet ettiği için bu sisteme geçildi. Ayağındaki zincirler, sayın Erdoğan'ın kolundaki, bileğindeki zincirlerin tümü esasında partisinin oluşturduğu kurallar silsilesinden kaynaklanıyor" diye konuştu.

Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) tarafından bugün İzmir Swissotel'de düzenlenen kahvaltıya; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yanı sıra İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekilleri Müsavat Dervişoğlu ve Erhan Usta, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, İYİ Parti Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır, İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı Metin Ergün, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, İYİ Parti STK İlişkileri Başkanı Burak Akburak, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanları Aytun Çıray, Eşref Fakıbaba, Turan Çömez ve Birol Aydemir, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, parti yöneticileri ile İzmir iş dünyasının kadın temsilcileri katıldı.

"ERDOĞAN'IN KOLUNDAKİ ZİNCİRLERİN TÜMÜ PARTİSİNİN KURALLAR SİLSİLESİNDEN"

Girişimci iş kadınları ile beraber olmaktan heyecan duyduğunu belirten İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener şöyle konuştu:

"Üreten insanların toplantılarına mümkün olan en üst yöneticilerimizle katılıyoruz. Biz neyiz, kimiz? Hem onlar bu sorulara cevaplar veriyor hem de sizlerin sorularından öğreniyoruz. Biz kimin sorusuna aynı zamanda girişimcilerin yakından bildiği öğrenen bir organizasyonuz. Yeni bir siyasi organizasyonuz. Yeni olmanın yine girişimci kadınlar ne söylediğimi iyi bilirler. Kurumsal yapılar önemlidir. Ama kurumsal yapıları harekete geçirmek zordur. Çünkü kurulları, kuralları, alışkanlıkları vardır. Alışkanlıkların dışına çıkmak dünyanın en zor işidir. İster küçük işletme olsun ister geniş olsun o yeni kurulmuş yapı daha hızlı hareket eder, karar alır. Sabit müşterisi olmadığı için de kendi müşterisini organize eder.

Biz Türkiye'de İYİ Parti'yi kurduğumuz zaman, AK Parti'ye bakarsak gerçekten 20 yıldır aralıksız iktidarda olan bir siyasi organizasyon. Kurulları, kuralları var. Zor karar alma durumu var. Zor karar meselesinden sayın Erdoğan şikayet ettiği için bu sisteme geçildi. Ayağındaki zincirler, sayın Erdoğan'ın kolundaki, bileğindeki zincirlerin tümü esasında partisinin oluşturduğu kurallar silsilesinden kaynaklanıyor. İşletmelere dönersek, iş insanı mantığıyla bu siyasi partileri tarif edersek ikinci kurumsal, 100 yılın üzerindeki parti olarak bu Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Her ikisinin de sabit seçmeni, yani sabit müşterisi var. Bizim partimizi gerçekten sizlerin kurduğu, kadın olduğunuz için iş daha zor. Sırf kadın olduğunuz için finansa erişimde sorunlar var. Girişimci kredileri, melek yatırımcı için müracaat edildiğinde erkeklere veriliyor, kadınlara verilmiyor. Yanınıza paydaş olarak erkek alıyorsunuz. Bir erkek, girişimcinin fikrinin hayata geçmesi için müraacatında iki kadınsa sıfır, bir kadınsa sıfır ötesi. İki erkek, bir erkek yüzde yüz. Bir kadın bir erkek yüzde 55 oranında finans alabiliyor. İlginç bir şey var. En başarılı olanlar. İki erkek batırıyor. Bir kadın bir erkekse başarılı oluyor."

KOÇ HOLDİNG ÖRNEĞİ

Akşener konuşmasına şöyle devam etti:

"İYİ Parti'ye baktığımızda, bu iş hayatı mantığından gittiğimizde partimiz Start-Up. Yani küçük bir girişimcilik organizasyonu. Bir fark var. Başındaki kişi kadın ve finans bulmakta çok zorlandık. Sonra melek yatırımcı sıfırdı. Gerçekten hiç melek yatırımcımız olmadı. Yani kenarına biriktirdiği 'Ölümlük parası derler' onu veren kadınlar oldu. O başka bir şey. Bu arada sabit seçmenimiz de yok. Çünkü seçmen de paylaşılmış. Şöyle tarif ediyorum. Koç Holding'i beni bağışlasın. Kurumsal alışkanlığı olan partilerimiz Koç Holding gibi. Biz ise 'Getir bana.' Rahmi beye TOFAŞ genel müdürü gelsin, 'Efendim Kore'de iş var, görüşmemiz gerekiyor' desin. Rahmi beyin yerine kendimi koyuyorum. Özel uçağı hazırlandı. 11 saat uç, in, otele git, ertesi gün toplantıya katıl. Oldu, olmadı belli değil. Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değer mi? Kalsın. Bizim gibi bir yapıya geldiğini düşünün. Abla şurada bir iş var. 'Hanımefendi' yok. Beyefendi zaten yok. 'Abla Kore'de iş var alırsak şöyle olacak.' Gidelim. Hemen Esma hanım bak bakayım Kore'ye tarifeli uçak ne kadar? Saatini değil, parasını sorarsınız. Tarifeli uçağa binersiniz, üç yıldızlı otel. Sabah kahvaltılı. Koştur koştur Korelilere işi almak için ölürsünüz. İşte girişimcilik bu. Dünyadaki şirketlerle de Türkiye'nin oluşturduğu alanın, ekosistemin mücadele edebileceğine dair kanaatler vardı. İşte bizim partimiz aynen böyle. Çünkü sabit bir müşterimiz yoktu. Bizim için müşteri velinimettir. Kendiniz partinize seçmen organize etmek durumundasınız.

Kurulduğumuz 25 Ekim 2017. 24 Haziran 2018'de seçime girişimiz. Bütün bu anlattığım her bir hadisenin Türkiye ayağı gerçekleşti. Biz Türkiye'nin en başarılı start-up'ıyız. Seçmenin ayağına gidip, mutlu etmeye çalışarak ürettiğimiz bu fikri seçmene ulaştırdık. Bugün itibariyle 81 ilde bayilikleri olan, yani il başkanlıklarımızdan bahsediyorum, 81 ilde bayiliğinin olduğu yani ilçe başkanlıklarımızdan bahsediyorum, genel merkezimizin bulunduğu yerde idare merkezinin olduğu, orda da birim başkanlıkları olduğu, her birimin başarı öyküsünün seçmen kazandırdığı ile ölçüldüğü bir sistemimiz var. Bir yılın sonunda vergisi ödenmiş, ürettiği fikri mamulün sonucunda, parasal kısmını söylüyorum. İlk seçimden sonra 37 milyon TL sizin vergilerinizle devletten para aldık. Bu bir mucizedir. Bunu başardık. Bunu başarmamıza vesile olan seçmenlerimiz ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum."

"TÜRKİYE'NİN EN İYİ SİYASİ KAFA AVCISIYIM"

Meral Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben kimim? Eski bir üniversite hocasıyım. Cumhuriyet Tarihi bölüm başkanlığından politikaya başladım. Mütevazı bir ailenin kızıyım. Siyasi olarak baktığımız zaman… Ben Türkiye’nin en iyi, bunda mütevazilik olamaz: Türkiye'nin en iyi siyasi kafa avcısıyım. Teknik kadromuz fevkalade. İki ablam var. Ayşegül hocam, tanırsınız. Ablalara da el koyuyorum. Onun için Türkiye'nin en iyi siyasi kafa avcısıyım. Bunlar başarı öyküsü.

Ben kadın konusunda başarısız oldum. Kadın seçtirme konusunda başarısız oldum. Yüzde 25 kadın kotamız var, muhteşem ama kazın ayağı öyle değil. Bütün birimlerimizde yüzde 25 kadın kotasına uyuldu. Milletvekilliği konusunda maalesef ben başarısız oldum. Bu defa bunu çözeceğiz. Neler öğrendik? Uşak'ta oy oranımız, bir milletvekilimizi çok rahat çıkarırdı. Genç bir kadını aday gösterdik Uşak'ta birinci sırada. Adamlar kızdılar bana. Bir milletvekili rahat çıkıyordu, ne oldu biliyor musunuz? Kız seçilemedi. Erkeklerin karşı duruş dayanışmasına ne yapabiliriz, bunu çalışmalıyız. Sonra 31 Mart seçimlerinde CHP ile ayrı ayrı aday çıkardık. Bizim adayımız erkekti ve yüzde 38 oy aldı. Oy oranımız böyle ama biz, o genç kadını seçtiremedik. Kadınlar arasındaki dayanışma çok düşük. Bunu nasıl çözeriz, bakmamız lazım."

"SİYASETİN FİNANSMANI KADINLARI ZORLUYOR"

Kadınların siyasette ekonomik anlamda dezavantajlı olduğunu söyleyen Akşener sözlerini şöyle tamamladı:

"Verilere göre erkeklerden daha az para kazanıyorsunuz. Bizim neslimiz genellikle siyaseti aile parasıyla yaptı. Ya koca ya babanın parasıyla. Siyasetin finansında bu tür bir mecburiyet doğdu. Erkeklere nazaran daha az kazanıyor kadınlar. Hani '37 milyon aldık' dedim ya. Bu paranın bir kısmının siyasete ilk defa adım atan kadınlar için bir bölümünün Anayasa'ya konularak ayrılmasından yanayım. Siyasetin finansmanı kadınları çok zorluyor"

"146 ÜLKE ARASINDA 124'ÜNCÜ SIRADAYIZ"

Türkiye'de kadınların sorunları ile ilgili konuşan GİFED Başkanı Huriye Serter ise şunları söyledi:

"Ülkemiz Dünya Ekonomik Forumu endeksine göre toplumsal cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 124'üncü sırada yer alıyor. Türkiye'den sonra Angola, Bhutan, Suudi Arabistan Afganistan, Pakistan, Kongo, Iran geliyor. Ruanda 6. sırada. Ülkemizde 2 milyon 877 bin kadın okuma yazma bilmiyor. Bu kadınların dünyayla iletişiminin olmaması demek. Kadınların yüzde 70'inin hiçbir geliri yok. Bu yüzden ömür boyu erkeğe bağımlılar. Ülkemizde çalışabilir kadın nüfusu 31 milyon 509 iken bunun sadece 9 milyon 197 bini istihdama katılabiliyor. Katılanların da maalesef hemen hemen yarısı, yani 4 milyon küsürü kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyorlar. Yani neredeyse bir İzmir nüfusu kadar kadın güvencesiz çalışıyor. Tarımda ücretsiz çalışanların yüzde 80'i de yine kadınlar. Girişimciliğe baktığımızda ise Türkiye'de 1 milyon 330 bin girişimci var, fakat bunlardan sadece 190 bini kadın girişimci.

"TEŞVİK PROGRAMLARI UYGULANMALI"

Sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunan Serter şöyle devam etti:

"Kamunun destekleyici politikaları hayata geçirmesi, kararlı teşvik ve destek programları uygulaması çok önemli. Girişimci kadınlar için kaynağa erişim sağlanması, vergi avantajları, istihdam ve yatırım teşvikleri gerekiyor. İstihdamda olan kadınlar için de pek çok düzenlemenin yeniden yapılması gerekiyor. İşletmeler 150 kadından sonra başka kadın çalışan almıyorlar. Çünkü 150 kadın çalışandan daha fazlası olduğunda kreş açmak zorundalar. Aslında bizler işyerlerindeki çalışma koşullarının, sadece kadınların değil, erkeklerin de çocuklarına bakma yükümlülüğüne uygun şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Kadın-erkek olmasına bakılmaksızın, en az 50 işçi çalıştıran kamu/özel tüm işyerlerinde ücretsiz bakım evleri ve kreşlerin açılması zorunlu olmalıdır. Kadın girişimciliğinin ve istihdamının desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, tamamıyle devlet politikası olarak ele alınması gereken bir strateji olmalıdır.

"BU TABLO DEĞİŞSİN İSTİYORUZ"

TBMM'deki kadınlardan örnek veren Huriye Serter sözlerini şöyle tamamladı:

"1935 yılında yapılan ilk genel seçimlerde kadın sayısı oranı ile dünya ikincisiydik. 399 vekilden 17 kadın. Bugün geldiğimiz noktada TBMM 'de kadın temsili Avrupa'da 37 ülke içinde sondan 3.'yüz. Aslında ülkemizde çok güçlü kadılar var, ama siyasette, şirketlerde ticaret ve sanayi odalarında, yönetim kurullarında yani üst düzey temsillerde maalesef gördüğünüz gibi kadının adı yok. Biz artık kadınlar ve erkekler, el ele vererek, bu tablo değişsin istiyoruz."

 

 

 


Haber Kaynak : ANKA HABER