AKŞENER, İYİ PARTİ İSTANBUL İL KONGRESİ’NDE KONUŞTU

AKŞENER, İYİ PARTİ İSTANBUL İL KONGRESİ’NDE KONUŞTU

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “2010 referandumunu yapmasalardı, o referandumda o maddeler değişmeseydi,

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “2010 referandumunu yapmasalardı, o referandumda o maddeler değişmeseydi, FETÖ 2016’da 15 Temmuz kalkışmasını yapamazdı ve devleti bu millet sokaktan ve köprüden toplamak zorunda kalmazdı. Bize kulak verilseydi, biz de derdimizi anlatabilseydik, 2016 15 Temmuz kalkışması olmaz, 200’ün üstünde insanımız şehit olmazdı” dedi. Akşener, “Hiç merak etmeyin, çok az kaldı. Vakit bugündür, vakit o vakittir, sene o senedir. 2023 seçimlerinde göreceksiniz ki 13. Cumhurbaşkanı, elbette Millet İttifakı’nın adayı olacaktır. Ama bir şey daha olacak; 2023 seçimlerinin birinci partisi İYİ Parti olacak” diye konuştu.

Meral Akşener, bugün İYİ Parti İstanbul İl Kongresi’nde konuştu. Akşener, partililere hitaben özetle şunları söyledi:

“2010 REFERANDUMUNU YAPMASALARDI, O REFERANDUMDA O MADDELER DEĞİŞMESEYDİ FETÖ, 15 TEMMUZ KALKIŞMASINI YAPAMAZDI”

“Mağdur olamıyoruz bir türlü, mağdur olduğumuzu ilan edemiyoruz bir türlü. En büyük eziyeti, haksızlığı görsek bile, gereken direnci gösterip ondan sonra başımız dik yolumuza devam ediyoruz. Biz, bu ülkeyi en gençliğinden beri canından, istikbalinden çok seven; bu millet için istikbalini, geleceğini, canını, terini hiç düşünmeden ortaya koyan iyiler ve cesurlarız.

Biz, hiçbir zaman, var olan iktidara sırtımızı dayayıp zorbalık yapmayanlarız. Biz, hiçbir zaman, var olan güce, var olan otoriteye yılışıklık yapıp, onun elini sıkıp, onun ardına saklanıp garibin gurebanın kafasına balyoz indirenlerden hiçbir zaman olmadık. Biz, tam tersine, o balyoz indiren eli tutup o eli kıranlardanız. Biz, bu milletin geleceğine kasteden her yanlışı ifade edip o yanlışı durdurmak için kendinden vazgeçenleriz. 2010 yılının referandumunda öyleydik. İlla bir siyasi yapının içinde olmamız gerekmez. Biz, 2010 yılının referandumunda bağıra bağıra ‘hayır’ dedik. Keşke haklı çıkmasaydık, biz haklı çıktık. 2010 referandumunu yapmasalardı, o referandumda o maddeler değişmeseydi, FETÖ 2016’da 15 Temmuz kalkışmasını yapamazdı ve devleti bu millet sokaktan ve köprüden toplamak zorunda kalmazdı. Bize kulak verilseydi, biz de derdimizi anlatabilseydik, 2016 15 Temmuz kalkışması olmaz, 200’ün üstünde insanımız şehit olmazdı.

“DEMOKRASİDEN BIKTILAR, MİLLET İRADESİNDEN BIKTILAR”

Demokrasiden bıktılar, millet iradesinden bıktılar, milletin karşısında hazır olmakta olmak mecburiyetinden bıktılar. Seçmenin velinimet olması gerektiğinden bıktılar. Kısaca demokrasiden bıktılar. Kısaca yargıdan, hukukun üstünlüğünden, millet iradesinin her şeyin üstünde olması gerektiğinden bıktılar. Keyifleri öyle istedi, tek adam rejimini, tek adama bağlı bir ucube sistemi getirmek üzere 2017’de bir referandum yaptılar. O referandumda da hepimiz tek tek bir araya gelerek -partimiz yoktu, bir organizasyonumuz yoktu, bizi koruyan kollayan hiçbir şeyimiz yoktu- yollara düştük.

Kütahya’da benimle olanlar hatırlayacaktır. Salon bulamadık. Çanakkale’ye arkadaşlarımızla beraber gittik, parasını ödediğimiz salondan çıkarılmaya çalışıldık. O salondan çıkmadık ama elektrikler kesildi. Biz yine de konuştuk, anlattık. Tek adam rejiminin neye mal olacağını, siyasetin nereye evrileceğini, TBMM’nin öneminin, milletvekilliği makamının nasıl ortadan kalkacağını ve tek seçmenli bir sistemin iş başına geleceğini; liyakatin, objektifliğin, hukukun üstünlüğünün, demokrasinin, hesap verilebilirliğin ortadan kalkacağını; tek adam sisteminde kayırmanın, yandaş kollamanın, ekonominin paylaşımının, hırsızlığın, ahlaksızlığın, uğursuzluğun öne geçeceğini anlattık. Sonra her gittiğimiz yerde saldırıya uğradık. Şikayet etmedik. İşte onun için ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ diyoruz.

2017’de, o ağır şartlarda birbirimizle dayanışarak, birbirimizin koluna girerek, birbirimizin imkanlarını paylaşarak yürüttüğümüz o mücadele, büyük şehirlerin hepsinde 2017 referandumunun ‘hayır’ çıkmasına sebep oldu. Ama Kütahya’dan Tokat’a, Tokat’tan Kocaeli’ne, Kocaeli’nden Afyon’a, aklınıza gelen her yerde saldırıya uğradık. Ağlayarak bunları paylaşmadık, direndik ama yolculuğumuza devam ettik. İYİ Parti’yi kuran sizlerin iradesi, öncelikle bir direnme iradesidir. Bu salonun iradesini oluşturan o geçmiş yolculuk öyle temiz, o kadar dürüst, o kadar açık ve o kadar gururlu ki şimdi gençlere sesleniyorum: Bize büyüklerimiz neler anlattı biliyor musunuz? Onun için direndik, onun için bizim başımızı eğdiremediler. Başımızı kestiler ama eğdiremediler, bize diz çöktüremediler.

“CHP’YE ‘BİRLİKTE SEÇİME GİRELİM’ DEMEK BİZİM AKLIMIZDIR”

Gençlerin geleceği, milletin refahı, milletimizin rahat nefes alabilmesi için her türlü feragati, her türlü fedakarlığı yapmayı bilenlerdeniz. Onun için 31 Mart teklifi bizden gitmedir. Onun için 31 Mart, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘Birlikte seçime girelim’ demek bizim aklımızdır, bizim teklifimizdir. O tekliftir ki özellikle İstanbul ve Ankara’nın Millet İttifakı, muhalif kesim tarafından demokrasiyle sandıkta, seçimde alınmasını sağlamıştır. Morali düşmüş, ‘Biz nasıl başarırız’ diyen seçmeni ayağa kaldırandır. Bunu başaran, talep eden, bunu organize eden bu aklı, zekayı, stratejiyi ortaya koyan bizleriz. Bu milletin uğruna canımızı verebildiğimiz gibi, aynı zamanda milletimizin geleceği için gereken her türlü fedakarlığı, feragati an bile düşünmeden yerine getiren stratejik aklın sahipleriyiz. İYİ Parti, aynı zamanda stratejik aklın ve stratejin var olduğu bir yapıdır.

Biz zorbaların karşısında, haksızlıkların karşısında korkmadan dimdik duranlarız. Bugünün Türkiye’sinde bunun çok önemli olduğunu yaşayarak gördük. O zorbalar ki her zaman var oldular. Sayın İmamoğlu’nun hapis cezasını, yasak kararını duyduğumda koşa koşa İstanbul’a geldim ve orada bir konuşma yaptım. Dedim ki ‘Ben, Sayın Erdoğan giderken de buradaydım’. 28 Şubat döneminin, o zamanın güçlülerinin de yanında yamacında olanlar vardı. O zaman da iki büklüm gezenler vardı. O zaman da güçlülerin karşısında hazır olda duranlar vardı. Bu hazirun ve ben, o zaman da haksızlığın karşısında durduk. O günün haksızlığa uğrayanları, bugünün zorbaları oldular. Biz hâlâ mağdurun yanında, biz hâlâ haksızlığın karşısında, biz hâlâ zorbanın, zorbalığın karşısındayız. Bulunduğumuz yer, her seferinde aynı yer. Onun için de ödediğimiz bedeller çok yüksek. 80 ihtilalini unuttuk mu? Şikayet etmedik. Devletimizi gidip Avrupalara şikayet etmedik. Hikayemizi ağlaya ağlaya anlatmadık.

“BU ÜLKEYİ, DEMOKRASİYİ YARGININ BAĞIMSIZLIĞINA, OBJEKTİFLİĞİNE VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE TAŞIYACAK İRADE OLARAK BURADAYIZ”

Dokuz aylık çocuğuna şekerli su veren gelinler gördüm. Anasının başında tülbenti, ağzında diş olmayan sanıkların, mahpusların ailelerini gördüm. Yanında yemek olmayan, o günü aç geçirecek insanlar gördüm. Ranza telleriyle işkence edilmiş, ‘Kanım aksa da zafer İslam’ın’ diyen arkadaşlarımı gördüm. Bugün bize Müslümanlık satanlar, hadi oradan be! Yuh olsun size! Bıyıkları kerpetenle yolunmuş arkadaşlarımı gördüm. Sadece Kocaeli’nden bahsediyorum. Ağzı kan içinde, arkadaşını ihbar etmemiş, işkenceye dayanmış arkadaşlarımızı, ağabeylerimi gördüm. Onun için biz, burada birbirinin hayatında muhbirlik yapmayan, dik olarak kadınıyla, erkeğiyle direnen zorbanın, zorbalığın karşısında; bugün burada İYİ Parti’nin mensupları olarak bir başka zorbalığın karşısında bu ülkeyi, demokrasiyi yargının bağımsızlığına, objektifliğine ve hukukun üstünlüğüne taşıyacak irade olarak buradayız.

Atatürk’ümüze, Cumhuriyet değerlerimize savaş açanlar, çok beklersiniz, iyiler var. Cumhuriyet değerlerine, Atatürk’ümüze gıcık olanlar, çok beklersiniz, iyi ve cesur insanlar var. Ne zaman bir zorbalık olmuşsa buradaki değerli ve şerefli kardeşlerim her zaman karşısında olmuşlar. Dünümüz bugünümüzün, bugünümüz yarınımızın ispatıdır. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı. Vakit bugündür, vakit o vakittir, sene o senedir. 2023 seçimlerinde göreceksiniz ki 13. Cumhurbaşkanı, elbette Millet İttifakı’nın adayı olacaktır. Ama bir şey daha olacak; 2023 seçimlerinin birinci partisi İYİ Parti olacak.”


Haber Kaynak : ANKA HABER