Hoş, ülkemizde bayram edenler az da olsa yine de var… Onlara “kremanın kreması” denir! Az sayıda bulunurlar, saray ve çevresinde yaşarlar…
Alımlı çalımlıdırlar…
“Çokça ben kimim biliyor musun? diye” söze başlar, uzun ama anlaşılmaz cümlelerle devam ederler ve yine ben olmasam siz olmazdınız” diyerek bitirirler… Hani derler ya “at iziyle it izi karıştı”. Türkiye tam da böyle bir dönem yaşıyor…
Göz önünde olan ve her vesile, tereddüt etmeden düşüncelerini açıklayan, hem de en geniş anlamda sözlerini sakınmadan söyleyen kişiler, casus diye ilan ediliyor…
∗∗∗
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu milyonlardan oy alarak İstanbul belediye Başkanı seçildi… Milyar TL’lik. Bütçe ona emanet ediliyor. Belediye Meclis Üyeleri, Onu denetliyor, bütçesini onaylıyor ya da onaylamıyor, destekliyor, ya da icraatlarını frenliyor… Bir kamu kurumu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi sonunda 16 milyon hemşerisi için çalışıyor… Başkan İmamoğlu, her vesile kalabalıkların önüne çıkıp konuşuyor, bildiği her şeyi, yaptıklarını, yapacaklarını ya da yapamadıklarını anlatıyor…
Medyanın sorularına yanıt veriyor, karanlıkta kalan bilgileri 4. Güç olan basın araştırıyor, kamu adına hesap soruyor…
Kısaca göz önündeki biri. Saklayacak bir şeyi olsa bile hemen bulunacak, bilinecek bir konumda bulunan saygın bir kamu görevlisi…
15,5 milyon yurttaşın beğenisi ve oyuyla CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yaptığı ve ilk seçimde Cumhurbaşkanı olacağı bilindiği için, önce diplomasını elinden aldılar, sonra tutukladılar ama neden tutuklandığını topluma anlatamadılar, suç bulamadılar, gizli tanıklarla iftiralar attılar, içi boş dosyalar hazırladılar, yapılan işlemleri halka kabul ettiremediler… Sonunda en ağır iddiayı yaptılar… İmamoğlu “ casustur” dediler! TELE1 Genel Koordinatörü Merdan Yanardağ, Türkiye’nin duayen gazetecisi, televizyon yapımcısı, bunların ötesinde, düşündüğünü korkmadan ifade eden, doktoralı ve engin birikimli bir aydın, düşünür, fütürist, yasalara, insana ve doğaya saygılı, toplum tarafından sahiplenilen bir kişi…
Önce RTÜK maşasıyla tutulmaya çalışıldı, yaptığı yayınlar kısıtlandı, durduruldu...
Devletin baskısına karşın direndi. Doğru habercilikle, gerçek ekonomi ve yaşanan sosyal sıkıntıları halk adına dile getirmekten vazgeçmedi…
Doğru olanı yaptı, bu nedenle cesur ve kararlı yayıncılığına ödün vermeden devam etti… Baskı kurdular, tutukladılar, yargıladılar, korkmadı…
TELE1 ve evini aradılar bir şey bulamadılar, sonunda kayyım atadılar… …
Böylece çok seyredilen, güvenilen ve yurttaşı etkileyen bir medya kanalı engellendi…
Şimdi Casus olarak halkımıza takdim edilmeye çalışılıyor…
İstanbul Barosu, yaptığı açıklamada; “Yanardağ’ın casusluk suçu ile ilişkilendirilerek gözaltına alınmasının ardından TELE 1’e kayyum atanması Anayasa’ya aykırıdır” dedi... Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Gazetecilerin, insan hakları savunucularının ve siyasi parti temsilcilerinin hedef alındığı; demokratik kurumlara ve özgür basın kuruluşlarına kayyum atandığı bu sistematik uygulamalar, Cumhuriyet’in nitelikleriyle çelişmektedir.”
Barolar ve STK’ların yaptığı açıklamalar son derece doğrudur… Çünkü, anayasanın 19 maddesi “kişi hürriyeti ve güvenliği”, 26. Maddesi” düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”, 28.Maddesi” basın hürriyeti “30. Maddesi “basın araçlarının korunması” ve 35.maddesi” mülkiyet hakkı” ihlali olarak kabul edilmektedir… Yapılan işlemin altındaki gerçek, iktidarın yaptıklarını ve halkın kaybettiklerini, ucube rejimin Türkiye Cumhuriyet’ini ekonomik çöküntüye uğrattığını, hak, hukuk, adalet ve özgürlükleri yok ettiğini, her gün korkmadan açıklayan TELE 1’in susturulmasıdır! Ancak, Halkın arkasında olduğu TELE1 SUSTURULAMAZ!
∗∗∗
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, 27.10.2025 tarihli makalesinde çok önemli konulara değinmiş…
Güller,” İstanbul’da yapılan ve İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Blaise Metreweli’nin de bulunduğu toplantıda” Eski MI6 Başkanı Richard Moore’nun “Sessiz Kurye” isimli bir casusluk platformunu tanıttığını “açıkladı...
Bunun;” Rusya başta olmak üzere dünyanın diğer ülkelerinden casuslarla iletişime geçmek ve gizli bilgileri almak için geliştirilen bir platform” olarak tarif edildiğini yazdı… Güller; “Etkin pişmanlıktan faydalanan Hüseyin Gün’ün savcılık ifadeleri üzerinden Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ın “casus” ilan edilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor…
“Gün’e Emniyet’te, “Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’la ilişkisini soruyorlar.
İkisiyle de manevi annesi aracılığıyla tanıştığını söylüyor…
Hüseyin Gün, “Özkan’a, 2019 seçimi öncesinde teknik-analiz desteği sunmayı teklif etmiş, Tele1’e ise manevi annesinin aracılıyla birkaç kez bağışta bulunduğu” bilgisini vermiş…
Zorlama iddialarla üç önemli kişi, casus olarak topluma tanıtıldı… Bu kişilerin casus olmadığı belli… Milletin de inanmadığı açık!
Peki, İtibar suikastına uğrayan bu kişilerin hakkını kim koruyacak? Bu dürüst insanlara iftira atan, haksız yere tutuklayanlar bir gün hesap vereceklerini hiç mi düşünmüyorlar? Anlaşılan o ki; Kimsenin can, mal ve itibar güvencesi de kalmadı! Tüm bunlara son vermenin tek çaresi erken seçim yapmaktır!