Anayasaya, yasalara, kurallara, geleneklere, devlet adabına uyma zorunluğu ortadan kalktı… Ahlaksızlık hat safhaya ulaşınca, değerler yok sayılınca, yasalar değil, keyfi yönetim öne çıkınca, dürüstlük, erdem, doğru olabilmek gibi toplumun genel kültürü de bozuldu…
Kültürel daralma, demokrasiden vazgeçme ve bağımlı yargı olunca, hırsızlık, çalma çırpma, yalancılık, dolandırıcılık, yakınlarını kollama, devlet ve milleti soyma gibi “Toplumsal çürümüşlük” de öne çıktı…
“Laik demokratik, sosyal hukuk devleti” yerine, liyakatsiz kadroların yönettiği, toplumsal ahlakı yok sayan bir anlayış hüküm sürüyor! Böyle bir durum, “aşiret topluluklarında “bile görülemez, çünkü orada “babadan oğula” aktarılan geleneksel kurallar vardır ve Feodal yapı bu katı kurallar sayesinde yıkılmadan sürer… Ucube “Tek adam” rejimi, çağdaş Türkiye’ye yakışmıyor… Dünyada benzeri olmayan bu rejim, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve emperyalistlere diz çöktüren ATATÜRK’Ü unutturmayı amaçlayan bir projedir…
∗∗∗
İktidar. Ülke ve yurttaşları hiç düşünmüyor, onları soyulacak ve sağılacak canlılar olarak görüyor! Önceki gün TSK adına açıklanan” yeni vergiler, bu görüşü güçlendiriyor… Yalanın Kulpu da hazır! “İsrail Türkiye’ye savaşa hazırlanıyor, savunmamızı güçlendirmeliyiz!” AKP önce şu harcamaların hesabını vermeli… S400’e ve F35 uçaklarına verilen 5 Milyar dolara ne oldu? S400’ler nerede? F35’lerin verilmeyeceği belli peki ödenen 2,5 milyar doların akıbeti ne? AKP şunu anlamalı ki, yurttaşlar yolunacak kaz değil!
İktidar, halkı cahil bırakarak hem korumasız hem de talepkâr olmaktan vazgeçen, dolayısıyla, yargı sopasından korkan, iktidar karşısında sinen bir güruh haline dönüşmesi istiyor! Eğitimi bilimden uzaklaştırıp dine dayayarak tarikatlara teslim etti.
Elbette Yükseköğrenimde bu politikadan nasibini aldı… Tarsus’ta yaşanan keyfilik ve ahlaksızlığın görüntüsü ve eğitim düşmanlığının son örneğini sizinle paylaşmak istiyorum;
∗∗∗
Tarsuslular ve akademi camiasının yakından takip ettiği, benimde merakla beklediğim, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’ne açılan “akademik kadroda yapılan usulsüzlük ve ahlaksızlıkla” ilgili dava, Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde yakında yapılacak duruşmayla belli olacak…
”Akademik liyakatsizliğin önüne geçmek ve usulsüzce yapılan bir atamanın kadrosunun iptal edilmesi “ için mağdur akademisyen O.B.Ö. tarafından açılan davaya sunulan belgelerde, Rektörlüğün yaptığı birçok usulsüzlük iddiası ortaya çıkıyor!
∗∗∗
Rektörlüğün, üniversite içerisindeki kadro alımları ve atamalarında, karı-koca, eş-dost ve birbirleri arasında yakın arkadaşlık ilişkisi olan yüzlerce kişinin üniversiteye dahil olduğu “Sayıştay Raporunda” yer almış…
Sayıştayın 2021’deki denetim raporu şöyle;
“Üniversitenin çıkmış olduğu ilanlarda belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik ve akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının, anayasanın eşitlik ilkesine ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na aykırılık teşkil ettiği ve üniversitenin kanunlarla belirlenen amaçlarına ulaşması açısından risk oluşturduğu değerlendirilmektedir.”
∗∗∗
Tarsus Üniversitesi’ne açılan dava dosyasında önemli bir iddia daha var! Başvuran adayları değerlendiren jüri üyelerinin, eski Rektör Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından kendi arkadaş çevresinden özel olarak seçildiği ve tarafsızlıklarının bulunmadığı iddiası… İddialar arasına “Resmi Evraklarda Sahtecilik yapıldığı belgesi de” konulmuş!
Dava sahibi Doç. O.B.Ö. dosyaya;” jüri raporlarının hemen hemen aynı içerikte olduğu, Jürilerin imzalarının “Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı bünyesindeki Kriminal Polis Laboratuvarlarında inceletilerek; “ jüri raporlarındaki imzaların kendi aralarında birbirlerine tam olarak intibak etmeleri, tetabuk olmaları, izdüşümlerinin aynı olmaları sebebiyle montaj ve benzeri bir sahtecilik yöntemiyle oluşturulmuş olduğunun delillendirilerek” kanıtlandığı raporu da yer alıyor...” Görüldüğü gibi, ülkenin en önemli kurumlarından biri olan Üniversite, tam bir çiftliğe dönüştürülmüş… Ve bu üniversiteleri, ülkeyi kin ve nefretle yöneten bir anlayışın iş başına getirdiği, ülke sevgisinden yoksun, bilim insanı diyemeyeceğimiz rektörler yönetiyor… Bu yöneticiler, liyakatsiz akademisyenleri sahte imzalı belgelerle usulsüzce atamaktan kaçınmıyor, adeta bilime ve gençliğe ihanet ediyorlar…
Dolayısıyla üniversiteler,” bilimsel anlam taşımayan, şimdilik işsizliğe çare olsun ve gençler zaman öldürsün diye sinsice planlanan mekânlar” olarak, ülke bütçesine yük olan eğitim vermekten uzak, işlevsiz kurumlar haline getirilmiştir…
∗∗∗
AKP, gerçek “evrensel üniversite” konumunda olan Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ gibi birkaç üniversiteyi de yok etmeye uğraşıyor…
Tarsus Üniversitesiyle ilgili Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin vereceği karar Üniversitelerin bağımsızlığı kazanma ve gerçek konumlarına dönebilmek için önemli bir adım olacak! Yarı Cahil insanların yönettiği Türkiye, çok hızlı bir şekilde kabuk değiştiriyor! Laik demokrasiden uzaklaşıyor, hak hukuk ve adaleti unutuyor, emek sömürüsü ve düşünce yasağıyla tutsak hale getirilen, açlığa terkedilmiş, yer altı ve yer üstü zenginlikleri peşkeş çekilen ve emperyalist işgal altında bir ülke haline geliyor!
NE YAZIK;
Böyle ülkede kadının yeri de adı da yok! Çevre ve doğa da yok! İnsana, yaşam biçimine ve değerlerine saygı hiç yok! AKP’ye “Yeter!” deme zamanı geldi de geçiyor! Umut CHP!