Arkası arkasına yaşanan skandallara artık dur diyen bir gençlik var. Çünkü onların gelecekle ilgili çok büyük kaygıları oluştu. Bir kısmı kendini başka ülkeye atmayı düşündü, ama büyük orandaki üniversite gençliği, yaşadığı ülkesine sahip çıkmak için mücadeleyi tercih etti.
Geçen akşam TELE1’de Bilge Yurttagülen’in yönetimindeki programa katılan gençler, Türkiye’ye ders verir nitelikte sözler söylediler. Beni sevindiren en önemli konu, salonda bulunan gençlerin tamamının, Türkiye ve dünyadaki tüm gelişmelerden haberdar olmaları. Yalnızca haberdar değiller, gelişen ve değişen her konuya dair söyleyebilecekleri sağlam temelli sözleri var.
Sadece meydanları doldurmuyorlar, söylenen ve yapılmak istenilenleri de son derece objektif bir şekilde değerlendirebiliyorlar. Bilinçliler ve ideolojilerine hakimler…
Üstelik bu gençler, AKP iktidarında doğmuşlar, biat etmeleri adına cahil bırakılmasını sağlayan AKP’nin eğitim sisteminde okumuşlar, bilime değil, dine dayanan çağdaşlıktan uzak bir yaşam biçimine zorlanmışlar.
∗∗∗
22 yıl baskı altında kişiliklerini ve çağın gereklerini unutmadan planladıkları geleceğe yürümüşler. Hayalini kurdukları aydınlık geleceğin ellerinden alınacağı, dayatılan ve çağa uymayan yaşam biçiminin tehlikeli olduğunu gördükleri için hak, hukuk ve özgürlük mücadelesine cesaret ve samimiyetle katılmışlar.
Atatürk’ün Çağdaş Cumhuriyeti, neden siyasilere ya da devletin bir kurumuna değil de gençlere emanet ettiği şimdi daha iyi anlaşılıyor.
AKP, “dindar ve kindar gençlik” mücadelesini kaybetti! Yaşam biçimine ve inançlarına karışan ve buyurgan tavrıyla gençleri sindirmeye çalışan iktidar, gençlerin hedefi oldu. Bu gençleri Silivri Mahpushanelerinde yatırsa dahi artık korkutamayacağını anladı. Gençler, “korkmuyoruz, sinmiyoruz isyan ediyoruz” diyorlar.
Ekrem İmamoğlu’na yapılan, bardağı taşıran son damlaydı. İmamoğlu’nun diplomasının, haksız ve belgesiz olarak yok sayılması, sabaha karşı hukuk dışı koşullarda evinden tutuklanması, mal varlığına el konulması, kim olduğu meçhul gizli tanıkların iftiralarıyla hapiste tutulması, kin ve nefretle adeta hınç alınması, gençlerin içini acıtıyor.
Her an kendilerine de aynı muamele yapılabilir endişesi onları düşündürüyor. Bu haksızlıklar, gençlerin çağdaş, Laik Demokratik, sosyal ve hukuk devletinde yaşama arzularını daha da güçlendirdi.
Hak ve özgürlüklerinin kaybolmasına izin vermemekte kararlılar. Hukuksuzluk ve baskıdan yıldılar. Bu nedenle korkuyu bıraktılar, cesurca alanları dolduruyorlar. AKP Genel Başkanı, “Gezide” gençler karşısında dağılmıştı. Bu nedenle ülke dışına çıkmayı yeğlemişti.
Sonra devletin tüm gücünü kullanarak gençleri ve ebeveynlerini korkutmaya çalışmıştı. Şimdi anlaşılıyor ki “Gezi Mantığını” yani gençleri ve halkın genel karakterini hiç anlamamış.
Gençler durmuyor ve üstelik başta CHP olmak üzere tüm siyasi partileri, STK’ları yani toplumsal muhalefeti, 22 yıllık özgürlük ve medeniyetten uzak iktidarı, sandıkta yenmek için direnmeye ve seçime çağırıyor. Atatürk’ün partisi CHP misyonuna uygun olarak, yaşananları doğru değerlendirerek şimdiye kadar hatasız muhalefet yapıyor. Gençlerin enerjisiyle toplumu uyandırıyor ve mücadeleyi büyütüyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'li belediyelere yönelik operasyon ve kayyum kararlarını "savaş ilanı" olarak gördüğünü belirterek "Savaşta ne yapılırsa biz de onu yapıyoruz. Mücadele, savunma, cesaret, saldırı hepsi bizde var. Bundan sonra savaştayız" diyor.
Özel, mitinglerde el yükselteceği mesajlarını da veriyor. Erdoğan' in diploması ve servetini gündeme taşımaya hazırlanıyor. Grup Toplantılarında tekrarladığı “Sinan Ateş Cinayeti faillerinin” Cumhur İttifakıyla bağlantısı iddialarını halka taşıyacak.
Yolsuzlukları bıkmadan anlatacak, İran, Suriye ve İsrail’in oluşturduğu çevremizdeki ateş çemberiyle ilgili çözüm önerilerini meydanlarda seslendirecek.
Mücadele hızlanıyor…
Başta gençler ve kadınlar, arkasında emekçiler ve emekliler yani halk, güçlerini birleştirerek, “ “teokratik otokrasiye” açılan savaşı kazanacaklar. Yapılan her toplantı her miting sarayda yaşayanlara korku salıyor. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun özgürleşmesi ve “seçimin ilanı” yakın.
İYİ Kİ VARSIN BİRGÜN
Önemli not; Halkın koruyucusu, laik demokratik, sosyal hukuk devletinin sarsılmaz müttefiki, ezilenin yanında ezenin karşısında olan ve devrimci ilkesi barışın sarsılmaz savaşçısı BirGün'ün dün 21. yaş günüydü. Kuranlara, bugüne getirenlere ve okuyarak yaşatanlara şükran borçluyuz. İyi ki Varsın BirGün... Beklediğimiz o gün yakında gelecek...