Yani; 101. yaşına basan ve 22 yıllık Cumhuriyete ve çağdaşlığa düşman bir anlayışın tasallutu altında varlık mücadelesi veren, aklımız özgür, kalbimiz heyecanla çarpan, sinmeden ve korkmadan “Ne mutlu bağımsız Türkiye Cumhuriyeti” diye bağıranların yücelttiği bir bayramı kutluyoruz…
∗∗∗
Devrimci geleneğimizden ödün vermeden, “laik demokratik sosyal hukuk devletine” sahip çıkarak, emperyalistlerin uşaklığını yapanlara inat, cesur ve kararlı bir şekilde yolumuzda yürüyoruz!
Atatürk’ün askeri olan Kuvayı-Milliyeci Süleyman Fikri Mutlu’nun torunu olarak, Kurtuluş Savaşı’na katılmış can vermiş, kan dökmüş, Türk’ü Kürt’ü, Laz’ı Çerkez’i, Boşnak’ı Arap’ı, Alevi’si, Sünni’siyle kısaca, yeni bir ülke kuran nice kuvva’cıların çocukları ve torunlarıyla birlikte bize emanet edilen “Modern Türkiye Cumhuriyet’ini,” işbirlikçi hainlere teslim etmeyeceğimizi bir kez daha inançla söylüyorum...
∗∗∗
Türkiye Cumhuriyeti, “hanedanlara ve halifelere” bırakılamayacak kadar kıymetlidir…
Türkiye, “Yobazların, Ticanilerin, tarikat ve cemaatlerin at koşturduğu ve yağmaladığı” bir ülke olmaktan çıkarılacaktır… Türkiye Cumhuriyeti’ne kendisini ait olarak görenler Pentagon ve onun yerli işbirlikçilerinin oynamak istedikleri oyuna müsaade etmeyecektir.
∗∗∗
Bugün “en büyük bayramımızı” kutluyoruz!
Hak ve özgürlüklerine sahip çıkan çağdaş gençlerimiz; “Yedi düvelin emperyalistlerine karşı verilen KURTULUŞ SAVAŞI’yla” dünyaya örnek olan, Lozan ve Montrö Anlaşmaları sayesinde bağımsızlığına kavuşan bu ülkeyi, yeniden emperyalist işgale bırakmak niyetinde değildir…
∗∗∗
Barışın anlamı ve önemini bilenler, gericiliğin, sömürünün nedeni olduğunu yaşayarak öğrenenler, diktatörlüğün, insan yaşamını yok eden en zalim nitelik olduğunu görenler, Cumhuriyet’e daha çok sarılacaklardır…
Yurttaş ve halk bilinciyle yetişen insanlar, demokrasinin, dolayısıyla özgürlüklerin olmadığı, yönetenlerden hesap sorulamadığı, bağımlı ve taraflı yargıyı düzeltemedikleri, eğitimin bilime değil dine bağlandığı bir ülkede, yaşamın da olamayacağı açıktır. Zira yaşam, sadece nefes almaktan ibaret değildir…
Bu nedenle en büyük bayram olan “Cumhuriyet Bayramı’na” sahip çıkacaklardır…
∗∗∗
22 sene boyunca bu ülkede, Cumhurbaşkanları sudan bahanelerle “Cumhuriyet Bayramlarını” kutlamadı…
Halk, iktidarın inadına, cumhuriyetin Kurucusu Atatürk’ü başına taç etti…
Yasaklanan “Ulusal Bayramları” canı pahasına kucakladı…
Millet, 15 yılda kurulan Cumhuriyete öylesine sahip çıktı ki, 22 yılda yaptıkları algı yönetimi, ahlaksızlık, usulsüzlük, yalan, riya, hile ve yasadışı tüm oynanan oyunlara rağmen yıkamadılar!
Çünkü, “Devrimler ve çağdaş yasalarla kurulan Cumhuriyet’ten rövanş almak isteyen AKP zihniyeti, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin ilkeleri yanında zayıf, küçük ve çürük kaldı…
∗∗∗
Cumhuriyet kolay ilan edilmedi!
Cumhuriyet, emperyalistlerin elinden söke söke alınıp, dünyaya örnek olan ve mazlum ülkelere cesaret veren bir destan yazılarak kuruldu…
∗∗∗
O destanı yazan tüm zamanların en büyük devlet adamı Atatürk, 28 Ekim 1923’te o meşhur sözü gururla söyledi: “Beyler yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz…”
29 Ekim 1923’te Meclis toplandı.
Gazi Mustafa Kemal, kürsüden yeni ülkenin ilk devrimi olan hayalini açıkladı…
“1921 Anayasasının 6 maddesinde değişiklik yapılarak, "Hâkimiyet, bilâkaydü şart Milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti, Cumhuriyettir" dedi!
Ve bu Madde alkışlarla kabul edildi…
∗∗∗
158 Milletvekilinin kabul ettiği anayasadaki değişikliklerle, yeni rejiminin Cumhuriyet olduğu, Meclis’in halk tarafından belirlenen milletvekillerinden oluşacağı, hükümetin ve Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçileceği maddeleri ilan edildi…
∗∗∗
Atatürk, cumhuriyeti ilân ederken demokrasinin bütün kurallarının zamanı geldikçe uygulanması görüşünde idi.
Türk milletinin, siyasal haklarını dilediği gibi kullanması, ülkede çoğulcu demokrasinin işlerlik kazanması, onun başlıca amacıydı...
∗∗∗
Cumhuriyetin en önemli gücü, farklı inanç, ırk, din, dil ve mezhepten olan yurttaşların anayasa ve yasalar önünde eşit ve saygın olmasıyla oluşacaktır!
İnsanların birlik ve beraberliğinin sağlanması, tüm farklılıkların barış içinde yaşayabilmesi, herkesin “kendini özgürce ifade edebileceği” bir demokratik ortam yaratılmasıyla mümkündür!
Bu temel ne kadar güçlenirse, toplumsal barış o kadar kalıcı olur!
∗∗∗
Cumhuriyet, bu nedenle inadına vardır!
Daima var olacaktır!
Mutluyuz!
Halkımıza güvencimiz tamdır!
En büyük Bayramımız kutlu olsun!