Fikri SAĞLAR


Mutlak butlan…

Haftalardır AKP, milletin algısını yöneterek tüm dikkatleri, 15 Eylül’de görülecek dava için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesine çevirmeye çalıştı…


Bu arada, ülkeyi kaosa sürükleyen ve günlerce yurttaşları tartıştıran CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyum atayarak, “19 Mart darbesini” yeni bir düzeye çıkardı…

Amaç, Özgür Özel’le birlikte Türkiye’nin birinci partisi ve iktidarın tek alternatifi haline gelen CHP’nin yükselişini durdurmaktı...

Halkla buluşan, Ekrem İmamoğlu’nu geleceğin Cumhurbaşkanı olarak gören millet iradesini değiştirme gafleti içine girdi…

AKP’ye göre, Özgür Özel Genel Başkanlığındaki CHP yönetiminin değiştirilmesi için en etkili yolun, mahkemenin “Mutlak Butlan” kararını vermesiydi…

CHP’nin 38. Kurultayında hile yapıldığı, dolayısıyla Genel Başkan Özgür Özel ve CHP Yönetiminin yok sayılması istendi…

Amaç; değiştirilemediği takdirde, CHP’nin daha çok tartışılmasını sağlamaktı…

CHP içinden bazı kişiler aracılığıyla, mahkemenin bu kararı vereceği yaygarası yapılıyor, AKP trolleri vasıtasıyla “CHP içinde kavga, kriz ve kaos olduğu” yalanı yayılıyordu…

∗∗∗

Aksini düşündüğüm için haklı çıktım. Mahkeme 24 Ekim’e ertelendi… Yani, hukuk devleti olmadığımız bir kez daha ispatlandı…  Ancak; ekonomisi çöken, can ve mal güvencesi yok edilen, aç ve açıkta kalan milyonlarca yurttaş, yaklaşık bir ay boyunca yapay gündemle kandırılacak…

CHP bu süreçte, 21 Eylül’de 22.Olağanüstü Kurultayını, 24 Eylül’de de İstanbul il Kongresini yaparak, AKP’nin oyununu tersine çevirecek! Şayet gerçek hukuk işlerse, artık “Mutlak Butlan” yaygarası da son bulacaktır…

CHP, şu noktaya çok dikkat etmeli… AKP, 19 Mart’la başlayan süreçten istediği yararı elde edemedi, Ekrem İmamoğlu ülkemiz için umut oldu! İnsanlar, bu umuda tutundular, inandılar ve peşinden gidiyorlar… İmamoğlu, Toplumun kararlı ve cesur olmasını sağladı, korkuyu evde bıraktılar…

∗∗∗

Bu kez yandaşlar korkmaya başladı, çünkü koltuğu kaybeden AKP tarafında görünmemek için, saklanmaya başladılar…

Sade ve ülkesini seven AKP’liler, “artık yeter” deme cesaretini gösteriyorlar! AKP’li Milletvekilleri köye, mahalleye, kısaca sokağa çıkamıyorlar… Bu korkunun karşılığında AKP, tabanını tutmak için siyasi ahlaka sığmayan yöntemler kullanıyor. CHP’li Belediye Başkanlarını ve de Meclis üyelerini “Ya bize gel ya da Silivri’ye git” mantığıyla  saflarına katıyor…

Böyle şantajlarla, hem halkın verdiği oylara saygısızlık ediyor hem de etik ve  ahlak kurallarını katlediyor…

Yaklaşık 7 aydır AKP, CHP’nin büyümesini, halkın umudu haline gelmesini engelleyemiyor… AKP’nin tek çıkar yolu kaldı. O da” Erken Baskın seçim.”

Dün, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararı, “erken seçimin alt yapısının oluşturulduğu” şeklinde okunmalı… AKP’nin yurtdışı ve yurtiçinde seçim hazırlıklarına başladığı iddiaları var…

Ele geçirdiği tüm kurumlarda seçim hazırlığını sessizce yapıyor…

Muhtemelen Mart 2026’da baskın seçim olacak…

Seçim Kararını da kasım/aralık ayında alabilirler…

CHP’nin meydanı boş bırakmayacağını biliyorum…

Mevcut anayasaya bağlı olarak gereği yapılmalı. CHP baştan Erdoğan’ın kesinlikle 4. kez Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını topluma açıklamalı!

Anayasadan vazgeçilmemeli, anayasal bir düzenin varlığında ısrarcı olunmalı ve direnilmeli…

Aksi halde, çok partili demokrasiden artık söz edilmesi mümkün olamaz…

Şu gerçek de bilinmeli, 2023 seçiminde yaklaşık 10 milyon, 2024 seçiminde ise yaklaşık  9 milyon seçmen oy kullanmadı.

Bu seçmenler vardı da hiçbir partiyi beğenmediler mi? yoksa yoktular da yapılacak bir hile için mi yazıldılar?

Bu sorular cevaplanabilmesi ve seçim güvenliğinin sağlanabilmesi parmak boyası ve muhtarların seçmen kütüğünde etkili olmasını gibi kesin önlemler alınmasıyla mümkündür!

∗∗∗

Mahkeme kararını sevinerek değil, temkinle yaklaşılmalı ve ülkemizin geleceğini kararmak isteyenlere yeni kapılar açabileceğini düşünerek özenli davranmalıyız…

Trollerin varlığını unutmamalıyız…  Çünkü AKP, tuzak kurmasını ve gündem saptırmasını çok iyi biliyor.

Örnek olarak; “Halk TV’de katıldığım bir programda, Kılıçdaroğlu'nun özelde Alevi Bektaşi toplumuna verdiği doğrudan ve dolaylı zararı ifade etmek için kullandığım "Kemal bey, Alevilere Yavuz Sultan Selim'den daha büyük zarar vermiştir" ifademin, yanlış anlaşılmalara neden olduğunu ve istemeden bazı canları üzdüğünü öğrendim.

Bilinmeli ki Kılıçdaroğlu'nun siyasetini ve Demokrasi mücadelemize verdiği zararları ifade etmem en doğal hakkımdır.

Ancak, Yavuz Sultan Selim eşleştirilmesinin “Alevi Canları üzmüş olmasından” da son derece üzüntü duyuyorum.

İncinsen de incitme şiarına inanan biri olarak, incinen canların beni bağışlamasını isterim… Eleştirilerim kişinin siyasi kimliğine yöneliktir. İnançsal ve etnik kimliğine yönelik değildir… Çare, gerçekleri korkmadan söylemektir…


 

  • BIST 100

    11182,96%1,66
  • DOLAR

    41,29% 0,14
  • EURO

    48,99% 0,02
  • GRAM ALTIN

    4880,50% -0,24
  • Ç. ALTIN

    8025,91% 0,00
  • Çarşamba 32.9 ° / 18.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 30.2 ° / 19.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 29.4 ° / 19.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Hatay

17.09.2025

  • İMSAK 04:53
  • GÜNEŞ 06:12
  • ÖĞLE 12:35
  • İKİNDİ 16:04
  • AKŞAM 18:48
  • YATSI 20:02