Biraz yüzümüz güldü. Önce Galatasaray futbol takımı, “Süper Lig ve Türkiye Kupalarını alarak, ülkedeki milyonlarca taraftarını ve futbol sevdalılarının coşmasına neden oldu. Abu Dabi’de yapılan” EuroLeague Final-Four” finalinden mutlu sonuç geldi. Fenerbahçe Beko basketbol takımı, Monaco’yu 81-70 mağlup ederek Avrupa şampiyonluğunu ilan etti.
Türkiye’nin hemen her yöresinde bu başarı büyük sevinç yarattı. Her iki büyük camiayı içtenlikle kutluyorum.
CHP’nin Bursa Mitingi ise Genel Başkan Özgür Özel’in “buraya miting yapamaya değil, eylem yapmaya geldik” sözleriyle başladı ve artık toplumsal muhalefetin sesinin giderek daha da güçlendiğini gösterdi. Nitekim işçi, emekçi kenti olan Bursa’daki konuşmasında, iktidarın yağmaladığı ülke gerçeklerini açıklamanın yanı sıra, emekçinin nasıl soyulduğunu anlattı ve “sendikalaşmanın “mutlaka desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Çünkü ülkede çalışanların yüzde 85. Sendikasız ve korumasızdı.
∗∗∗
CHP, iktidarın demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarını yurdun her köşesine taşıyor. Ekrem İmamoğlu’nun, 23 Mart’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı adayı ön seçiminde,15.5 milyon yurttaş ve 2 milyon CHP’li üyeyle birlikte 17.5 milyon kişi tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmesi üzerine çok korktu.
İktidar cenahı o kadar çok korkuyor ki, yargı sopasını bir kez daha kullandı ve İBB’ye “5. Dalga tutuklama kumpasını” uyguladı. Böylece toplumu daha da tepkili hale soktu. Bursa mitingi bu etik dışı eylem sonrasında yapıldı.
İnsanların “zaafı” vardır! Ancak siyasette zaaf, aklın önüne geçerse o siyasetçinin başarılı olması zordur. Zaafı olanın sağduyusu da yok olacağı için doğru işler yapması zorlaşır, dengeyi kaybeder ve korku tüm benliğini sarar. Korkan insan, korkusunu saklamak için bu kez saldırıya başlar. Korku ve denge kaybı, bir zaman sonra kişiyi “Roma’yı yakma” noktasına getirir. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, sonra tutuklanması ve tüm mal varlığına el konulması, FETÖ’vari yöntemle “Gizli tanıkların” verdiği gerçekdışı bilgilere dayanarak yapılan suçlamalar, toplumda tarifsiz infial yaratması, iktidarı daha da korkuyor.
∗∗∗
İmamoğlu’nun diplomasının iptali, Türkiye’de hiçbir şeyin garantisinin olmadığını bir kez daha ispatladı. Özellikle gençler, alacakları diplomaların da bu iktidarın yönetiminde hiçbir geçerliliği olmadığını anladılar ve meydanlara çıktılar. İmamoğlu’nun tutuklanması ve her şeyine el konulması, yabancı sermayeyi ürküttü. Ürken yabancı, parasını çekerken, Türkiye’ye 60 milyar dolar yük getirdi.
Merkez bankası, zorla biriktirdiği dövizi, kur artışını baskılamak için piyasada sattı. Bankadaki birikimin tüketilmesi, ülkeye büyük zarar verdi, daha da fakirleşmemize neden oldu. Kısaca bir zaaf uğruna ülke, yokluğa mahkûm, adeta tarumar edildi. AKP diye bir parti var ama işlevi yok! Örgütü var ama yetkisiz, yandaşlar ülke yönetiminde daha etkili. Parti, tek bir kişinin istekleri, düşünceleri ve duygularıyla yola gidiyor. Dolayısıyla, Meclis de devlet de bir kişinin bilgi ve kaprisleriyle yönetiliyor.
∗∗∗
İç barışı oluşturmak adına başlatılan açılım çalışmaları, PKK’nın fesih ilan etmesi üzerine DEM Parti, planlanan çalışmada önemli bir adım attı. İktidarın, karşılığında ne yapacağını TBMM’de şeffaf olarak hala açıklamadı. Kamuyla paylaşmadı. Bekleyelim ve görelim demek isterim.
Ama beklenecek bir şey var mı? Doğrusu bu konuda umutlu değilim.
Tekrarlamakta yarar var, “barışı oluşturmak, bu hedefi içselleştirilerek gerçekleşir!’ Samimiyetten yana kuşku varsa, atılacak adımlar yavaşlar! Dilerim ki, bu kez de aynı yanlış yapılmasın, yine dağ fare doğurmasın! Bahçeli, “Barış Açılımı ancak, yeni bir anayasa yapılması ve Tayyip Erdoğan’ın süresiz ve sınırsız yetkilerle Cumhurbaşkanı olarak kalması kaydıyla gerçekleşebilir,” diyerek” Erdoğan’ının koltuğunu”, barıştan ve ülke çıkarlarından önceye alması yurttaşlarda kuşku yaratıyor.
Zaten, anayasal düzenden vazgeçen birinin yapacağı yeni yapılacak olan anayasa ne halk, ne de yurttaşlar içindir! Yalnızca kendilerini korumak adına yapılmış olacaktır.
∗∗∗
Bu kuşkuyu güçlendiren sözleri tekrarlayalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok" sözlerine, Bahçeli. “Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin, yeni yüzyılın yol haritasını çizen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çok ihtiyacı olduğu tartışmasız bir tarih ve hayat gerçeğidir. Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur" " diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kayıtsız şartsız desteklediğini açıklıyor. Tüm bu açıklamalar, ülkede bir oyun oynandığının net kanıtları.
Cumhur İttifakı, “açık sır” politikasını oynuyor. Safıyız ya, bizde bu oyunu yutuyoruz. Ülke elden gidiyor unutmayın. Tek çare hemen seçim!
