Nihat Durmuş


BİR ÜLKE KENDİ YOKSULLUĞUNA BU KADAR RAZI OLABİLİR Mİ?

Bir ülke düşünün: Gençleri bavul toplayıp Avrupa yollarına düşüyor, kadınları öldürülüyor, çocukları yoksullukla sınanıyor, halkı her gün biraz daha sessizleşiyor. Ve o ülke hâlâ değişimden korkuyor.


13 farklı anket şirketi açıklamış: CHP yüzde 32, AKP yüzde 31.
Evet, sadece 1 puan fark.
Bir ülke, bu kadar adaletsizliğin, yoksulluğun, umutsuzluğun, torpilin, liyakatsizliğin içinde hâlâ “aynı noktadaysa” orada sadece iktidar değil, toplum da sınıfta kalmıştır.

Bu halk, elektrik faturasını ödeyemediği halde saraylara bakıp “liderimiz güçlü” diyorsa, bir şeyler çoktan çürümüş demektir.
Bu ülkenin çocukları aç, gençleri umutsuz, kadınları güvensiz, emeklileri kırık.
Ama hâlâ “bizde işler düzelir” diyerek oy veren bir kitle varsa, o zaman açık konuşalım: Biz bu düzeni hak ediyoruz.

Her gün kadınlar öldürülüyor.
Her gün gençler “çalışarak” değil, “kaçacak bir ülke arayarak” sabahlıyor.
Üniversite bitiren iş bulamıyor, bulsa geçinemiyor.
Doktorlar, mühendisler, öğretmenler Avrupa’ya göç ediyor; burada kalanlar asgari ücretin altında hayatta kalmaya çalışıyor.
Ve biz hâlâ “istikrar” masalı dinliyoruz.
Hangi istikrar? Fakirliğin mi, korkunun mu, sessizliğin mi?

CHP mitinglerde on binleri topluyor, salonlarda alkış tufanı kopuyor ama sandıkta fark yine 1 puan.
Neden?
Çünkü CHP hâlâ bu halkın kalbine dokunamıyor.
Slogan çok, ama hikâye yok.
Liderler konuşuyor ama halk kendi derdini hâlâ orada duymuyor.
İktidarın kurduğu “güçlü lider – zayıf muhalefet” algısı hâlâ kırılmadı.
CHP halkı “yönetmek” değil, önce “inandırmak” zorunda.
İnanmadan oy verilmiyor artık.
Ve inandırıcılık, sadece mitingde değil, mutfakta, pazarda, kirada başlar.

Ama asıl mesele şu:
Bu kadar yoksulluğa rağmen hâlâ “aynı düzen” sürüyorsa, sorun sadece siyasette değildir.
Sorun; torpile ses etmeyen, adaletsizliğe susan, liyakat yerine tanıdık arayan toplumdadır.
Kendi çocuğunun geleceğini bir “yardım kolisine” satan, bir “makarna poşetine” razı olanda.
Bu halk sustukça, haksızlık büyüyor.
Bu halk razı oldukça, çürüme kökleşiyor.
Ve artık mesele “çalan para” değil, çalınan gelecek.

Yurt dışında yaşayan seçmenlere gelince…
Avrupa’da özgürlükten, adaletten, sendikadan, sosyal devletten yararlanıyorlar.
Ama Türkiye’ye gelince gidip tam tersine oy veriyorlar.
Madem her şey bu kadar güzel, gelsinler o çok övdükleri düzenin içinde yaşasınlar.
Asgari ücretle kirada otursunlar, pazardan artık sebze toplasınlar, sonra tekrar konuşalım.
Uzaktan ahkâm kesmek kolay; bu ülkenin yükünü sırtında taşıyan, sabah ekmek kuyruğuna giren değil onlar.
O yüzden haddini bilsin artık herkes.
Türkiye onların nostaljik anısı değil, bizim yaşadığımız acı gerçektir.

Bir ülke bu kadar yanlışa sessiz kalamaz.
Bu kadar çocuğun, kadının, gencin çığlığı duyulmuyorsa, orada “demokrasi” değil, uyutulmuş bir halk vardır.
Ve biz her seçimde uyanmamayı tercih ediyoruz.

Bana göre, mesele artık kimin kazandığı değil, kimin hâlâ kaybetmeye razı olduğu meselesidir.
Çünkü bu ülkede sandıktan değişim değil, alışkanlık çıkıyor.
Ve alışkanlık, bir milletin en sessiz ölümüdür.

  • BIST 100

    10951,65%-1,10
  • DOLAR

    42,20% 0,24
  • EURO

    48,77% 0,09
  • GRAM ALTIN

    5435,24% 0,87
  • Ç. ALTIN

    8994,26% 0,47
  • Cuma 27.2 ° / 14.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 27.5 ° / 14.3 ° Güneşli
  • Pazar 26.7 ° / 13.9 ° Güneşli

Hatay

07.11.2025

  • İMSAK 05:36
  • GÜNEŞ 06:57
  • ÖĞLE 12:24
  • İKİNDİ 15:16
  • AKŞAM 17:41
  • YATSI 18:57