Tarih: 12.10.2023 11:31

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR BARAK DEPREMDE VARLIKLARI ZAYİ OLAN MÜKELLEFLER NE YAPMALIDIR?

Facebook Twitter Linked-in

YMM Barak; “Bilindiği üzere, 6 Şubat 2023 tarihinde büyük bir deprem felaketi yaşanmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığı bu felaket üzerine, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde mücbir sebep hali ilan etmiştir. Bu vesileyle bahse konu yerlerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin (sonradan mükellefiyetini bu bölgelere getirenler mevcut haktan yararlanamayacaktır.) bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunları uygulaması bakımından 06.02.2023 ila 31.07.2023 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir.

Ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bu süre; Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için 30.11.2023 tarihine kadar uzatılmıştır.

Buna göre, mücbir sebep hali, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde bu kapsamdaki mükellefler için sadece mücbir sebep halinin başladığı 06.02.2023 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 31.07.2023 (bu tarih dâhil) tarihine kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süresi 15.08.2023 Salı günü sonuna kadar, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır ki, bu yazımız tarihi itibariyle adı geçen yerler açısından mücbir sebep hali ortadan kalkmış durumdadır.

Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için mücbir sebep hali 30.11.2023 Perşembe günü sona erecek olup mücbir sebep hali süresince;

- Verilmesi gereken vergi beyannameleri ve bildirimlerinin verilme süreleri,

- Bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri,
- Deprem tarihinden önce tahakkuk etmiş, ödeme süresi mücbir sebep hali ilan edilen süreye rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi,
- 2023 yılı motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksit ödeme süresi,
- Deprem tarihinden önce ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi,
uzatılmıştır.

Buna göre, mücbir sebep halinin başladığı tarihten mücbir sebep halinin sona ereceği tarihe kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimler 15.12.2023 Cuma günü sonuna kadar verilebilecek, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler ile yukarıda ifade edilen diğer vergi, ceza ve gecikme faizleri 29.12.2023 Cuma günü sonuna kadar ödenebilecektir. Bununla birlikte, söz konusu yerlerde bulunan mükellefler tarafından verilmesi gereken 2023 yılı 2 nci ve 3 üncü geçici vergi dönemlerine ilişkin geçici vergi beyannameleri de verilmeyecektir.
Ayrıca, bu yerlerde bulunan vergi mükelleflerinin borçları 31.01.2024 Çarşamba günü sonuna kadar başvuru yapmaları ve gerekli şartları da taşımaları kaydıyla faiz alınmaksızın 24 aya kadar taksitlendirilecektir.( Bu işlem 6183 sayılı AATUHK hükümleri dahilinde şartlar müsait ise yerine getirilecek ve ayrıca müracaat edilecektir.)

Özel Tüketim Vergisi Kanununa göre verilmesi gereken beyannameler ile bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden özel tüketim vergisi, işlem yapılmadan ödenmesi gereken harçlar, Noterlerce Yapılacak Makbuz Karşılığı Ödemelere Ait Beyanname ve Ticaret Sicil Harçları mücbir sebep hali dışında olup bu yükümlülüklere ilişkin sürelerde herhangi bir erteleme söz konusu değildir.

Diğer yandan, 7256 ve 7326 sayılı Yapılandırma Kanunlarının taksit ödeme sürelerinin uzatılmasına ilişkin 7405 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 7256 ve 7326 sayılı Yapılandırma Kanunlarının taksit ödeme süreleri ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası gereğince;  mücbir sebep halinin devamına karar verilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki vergi dairelerine borçlu olanlar; ilk taksitlerini (peşin ödeme dâhil) 31 Mart 2024 tarihine kadar, diğer taksitlerini de bu taksiti takip eden aylık dönemler hâlinde ödeyeceklerdir.

Aynı şekilde, Adana, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep (İslahiye ve Nurdağı ilçeleri hariç), Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas ili Gürün ilçesinde mücbir sebep hali 31.07.2023 tarihinde sona ereceğinden, bu yerlerde bulunan dairelere 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılacak başvuruların 31.10.2023 tarihine kadar yapılması ve ödenecek birinci taksitin (peşin ödeme dâhil) 30.11.2023 tarihine, ikinci taksitin 31.12.2023 (bu tarihin resmi tatile rastlaması nedeniyle 02.01.2024) tarihine kadar (bu tarihler dâhil), diğer taksitlerin ise takip eden aylarda ödenmesi gerekmektedir.

Ofis ve iş yerleri ile bu fabrika ve atölyelerde binalarla birlikte emtia, makine, tesis, cihaz, alet, edavat, altyapı ve demirbaş gibi varlıklar da önemli zayiatlar yaşanmıştır. Her ne kadar süreç içerisinde iki ayrı yazı ile mükelleflerimize bilgi verilmiş ise de bu Sirkülerimizin asıl konusu zayi olan söz konusu varlıklar ile ilgili olarak yapılması gereken işlemlerin neler olduğunun bir kez daha açıklanması ve verginin de deprem gibi finansal açıdan hasar oluşturmasının önüne geçilmesidir.

Deprem bölgesinde yaşayan mükellefler meslek mensupları marifetiyle ve deprem sırasında ülkenin çeşitli bölgelerinden görevlendirme yöntemiyle gelen ve çalışan vergi memurlarına  beyan açıklamasıyla “Zarar/Ziyan Belgesi” adı altında bir belge/bilgi vermişlerdir. Amaç ve beklenti beyan edilen zarar ve ziyanın Devlet tarafından karşılanmasıdır. Ancak bugüne kadar bu kapsamda vatandaşlara herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Mükellefler de bu kapsamda belge oluşturup başvuruda bulunmakla birlikte, bu başvuru belgesini, zayi olan mallara ilişkin olarak yapılması gereken başvuru ile karıştırdıkları gözlemlenmektedir. Söz konusu zarar/ziyan belgesinin vergisel açıdan herhangi bir hükmü yoktur. Her ne kadar şahsi düşüncemiz bu başvuru veya bilgilendirmenin amacı sağlamakta yeterli olması gerektiği yönünde ise de bu beklenti hali hazırdaki hukuki düzenlemelere uygun değildir.  

 Peki büyük depremde varlıkları zayi olan mükellefler ne yapmalıdır?

1- Depremde Zayi Olan EMTİALAR/MALLAR Açısından Yapılacak İşlemler
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun (VUK) “Kıymeti Düşen Mallar” başlıklı 278. Maddesine göre, yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadı kıymetlerinde önemli bir azalış meydana gelen emtia (hammadde, yarı mamul, mamul) emsal bedeli ile değerlenmek zorundadır. Emsal bedelin ne olduğu ise aynı kanunun 267. Maddesinde açıklanmıştır.

Söz konusu maddeye göre, emsal bedeli; gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir. Bu bedelin ise kanunda sayılan sıraya ve yönteme göre tespiti zorunludur.
İlk iki sırada yer alan ortalama fiyat esası ile maliyet bedeli esasının olayımızda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Üçüncü yöntem olan “Takdir Esası” nda ise emsal bedeli, takdir komisyonu tarafından tespit edilecektir. Emsal bedeli sıra ile bu yöntemlere göre ve bu sıralamaya göre tespit edilecek olup sıranın atlanması mümkün değildir.

Depremde zayi olan emtianın emsal bedeli ile değerlenmesi gerektiği tartışmadan uzaktır. Ancak, deprem nedeniyle meydana gelen kıymet kaybı emtia çeşitlerinde aynı ölçüde olmayacağından ve satılan veya hesap dönemi sonunda mevcut olan emtiadaki hasar derecesi farklı olacağı için ortalama satış fiyatının esas alınması mümkün değildir. Maliyet bedeli esası da fiili değerinin çok üzerinde olacağından ve hasar dereceleri farklı olan emtianın maliyet bedelinin fiilen tespit edilmesi mümkün olmadığından maliyet bedeli esasının da uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle takdir komisyonuna başvurulup emsal bedel tespitinin talep edilmesi gerekir. Bu aşamada başka bir kurum ya da kuruluşa emsal bedel ya da zarar tespiti yaptırılması mümkün değildir. Ancak, VUK’un 267. Maddesi uyarınca yargı mercilerinin bilirkişiler vasıtasıyla biçtikleri değerler de emsal bedel olarak dikkate alınabilir.

Yazımızın yukarıdaki bölümünde de belirtildiği üzere, mükellefler tarafından oluşturulan ve Defterdarlıklara veya başka kurumlara ya da GİB tarafından görevlendirilen personellere verilen ve zarar/ziyan belgesi olarak tabir edilen belgenin (onaylı bile olsa) emsal bedel tayininde kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bilgi ve belgelere istinaden zayi olan hammadde-yarı mamul ve mamullerin/malların zarar hesaplarına kaydedilmesi hukuken mümkün değildir.

Takdir komisyonu tarafından yapılacak inceleme neticesinde zayi olan emtianın bedeli sıfır olarak takdir edilebileceği gibi emtianın durumuna göre başka bir bedelin de tayin edilmesi mümkün olacaktır. Takdir komisyonunun, zayi olan emtianın emsal bedelini sıfır olarak takdir etmesi durumunda, söz konusu emtianın maliyet bedeli tamamen 689- Olağandışı Gider ve Zararlar Hesabına borç kaydedilerek zarar yazılacaktır. Takdir komisyonunun, zayi olan emtianın emsal bedelini sıfırdan büyük bir değer olarak takdir etmesi durumunda, değer düşüklüğü kesinleştiğinden, emtianın maliyet bedeli ile söz konusu emsal bedeli arasındaki fark karşılık ayırmadan (689-  Olağandışı Gider Ve Zararlar) zarar hesabına nakledilecektir. Zarar gören emtia ise takdir edilen bedeli ile 157- Diğer Stoklar Hesabına alınacaktır.

Örnek 1: İskenderun’da faaliyette bulunan GÖKKUŞAĞI Tekstil A.Ş.nin depremde mamul ve malzeme ambarları yıkılmıştır. Yasal defter kayıtlarına göre, ambarda bulunan ve zayi olan mamul kumaşların maliyet bedeli 1 milyon TL ve zayi olan hammaddenin maliyet bedeli 2 Milyon TL’dir. Mükellef şirket takdir komisyonuna başvurmuş olup takdir komisyonu tarafından yapılan inceleme neticesinde; Zayi olan mamul kumaşların emsal bedeli sıfır olarak takdir edilmiş ve bu karar mükellefe tebliğ edilmiştir. Zayi olan hammaddenin emsal bedeli ise 500 bin TL olarak takdir edilmiş ve bu karar da mükellefe aynı anda tebliğ edilmiştir. 

Tamamen Zayi Olan Emtia
--------------------------------- 31.12.2023---------------------------------
689- Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar     1.000.000
                       152- Mamuller                               1.000.000
----------------------------------------/---------------------------------------
Kısmen Zayi Olan Emtia
--------------------------------- 31.12.2023---------------------------------
689- Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar  1.500.000
157- Diğer Stoklar                                        500.000
                       152- Mamuller                                2.000.000
----------------------------------------/---------------------------------------
Şeklinde muhasebeleştirilecektir.
Dikkat edildiği üzere Katma Değer Vergisi açısından herhangi bir kayıt yapılmamıştır. Çünkü, depremden kaynaklı zayi olan mallar dolayısıyla yüklenilen katma değer vergilerinin indirimi devam etmekte olup, yok olan kısımla ilgili hesaplanan bir vergi söz konusu olmayacaktır.

2- Depremde Zayi Olan veya Zarar Gören AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER (ATİK) açısından Yapılacak İşlemler

213 Sayılı Vergi Usul Kanununda yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan malların değerlemesi açık bir şekilde düzenlenmişken aynı nedenlerle zayi olan veya zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin (ATİK) değerlemesinde farklı bir yöntem benimsenmiştir. Ayrıca yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan iktisadi kıymetler sayılmak yerine amortismana tabi olan iktisadi kıymetlerin tamamı için Kanunun 317. maddesindeki yöntemin uygulanması tercih edilmiştir. Buna göre; yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetler için “fevkalede ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” uygulanarak değerleme yapılmak gereklidir.   
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (ATİK) ne anlaşılması gerektiği 213 Sayılı VUK’nun 313. Maddesinde açıklanmıştır. İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerdir. İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkuller ile gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler aşağıdaki gibidir;
       •      Binalar,
       •      Yer altı ve yer üstü düzenleri,
       •      Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı,
       •      Tesisat ve makinalar,
       •      Alet, edevat, mefruşat, demirbaşlar,
       •      Sinema filmleri
       •      Gemiler ve diğer taşıtlar,
       •      Gayrimaddi haklar
Diğer yandan, yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) için yapılacak değerleme 213 Sayılı VUK’nun 317. maddesinde açıklanmıştır.

Madde metninde yapılan düzenlemeye göre, yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) için, mükelleflerin kendi başlarına değerleme yapmaları hiçbir şekilde mümkün değildir. Önceki bilgilendirmelerimizde de belirtildiği üzere söz konusu değerleme işlemi sadece Maliye Bakanlığınca her işletme için (işin mahiyetine göre) ayrı ayrı belli edilecek olan "Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri" dikkate alınarak yapılacaktır. Bunun için de ilgili mükelleflerin Maliye Bakanlığına başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Başvuru sonucunda Bakanlık tarafından verilen oranlar üzerinden amortisman ayrılacak ve söz konusu kıymet itfa edilecektir.

- Hurda değeri sıfır olarak tespit edilen Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler için %100 oranında fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayrılmasına ilişkin kayıtlar (önceki yıllarda 3.945.000.-TL. ayrılmıştır. Ayrılmadığında ise kayıtlı değerin tamamı zarar olacaktır):

--------------------------------- 31.12.2023---------------------------------
257- Birikmiş Amortismanlar        3.945.000 (önceden ayrılmışsa eğer)
689- Diğer Olağandışı Gider ve Zarar.   13.005.000
                       252- Binalar                                   16.950.000
----------------------------------------/---------------------------------------
- Ekonomik değeri sıfırdan büyük olarak tespit edilen Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler için Maliye Bakanlığı Tarafından belirlenen oranlar üzerinden fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayrılmasına ilişkin kayıtlar (oranlar farazi olarak belirlenmiştir):
--------------------------------- 31.12.2023---------------------------------
689- Diğer Olağandışı Gider ve Zarar.   6.675.000
001- Makine-1         750.000
002- Makine-2      1.875.000
003- Makine-3      4.000.000
004- Demirbaşlar      50.000
                       257- Birikmiş Amortismanlar 6.675.000
----------------------------------------/---------------------------------------
- Sigorta tazminatı alınan ticari aracın aktiften çıkarılmasına ilişkin kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır. Sigorta tazminatı alınması durumunda ayrıca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayrılması mümkün değildir.
--------------------------------- 31.12.2023---------------------------------
257- Birikmiş Amortismanlar 240.000
102- Bankalar                        550.000
                       254- Taşıtlar                                         600.000
                       679- Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar 190.000
----------------------------------------/---------------------------------------
Buna göre, yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetler için, mükelleflerin Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuruda bulunmaları ve Bakanlıkça her işletme için ayrı belli edilecek olan "Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri" dikkate alınarak işlem yapılması zorunluluk arz etmektedir. Başka bir kurum ya da kuruluşa zarar tespiti yaptırılması ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek olan fevkalade ekonomik ve teknik amortisman oranı ile itfa edilmesi hariç başka bir değer / tespit dikkate alınarak yasal defter kayıtlarının işlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Yine, yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade amortisman ayrılacağı tarihe kadar sigorta şirketlerinden tazminat alması halinde ise Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükmü gereğince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanması mümkün değildir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı (GİB) tarafından verilen 20.02.2017 Tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.02-130[I-16-12]-10021 Sayılı Özelge de: “…Yukarıda yer verilen Kanun hükümleri doğrultusunda, yangında zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler ile hammadde ve emtianın değerinin takdir komisyonunca tayin edilecek emsal bedel ile değerlenmesi, zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin net aktif değerinden Takdir Komisyonunun tespit ettiği (emsal bedel) hurda değerinin düşülmesi suretiyle bulunacak tutarın, Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükümlerince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman olarak ayrılması mümkün bulunmaktadır. Amortismana tabi iktisadi kıymetler için Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi uyarınca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetinin tespiti amacıyla Maliye Bakanlığına başvurulması gerektiği tabiidir.
Ayrıca, amortismana tabi iktisadi kıymetleri için fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayırdıktan sonra bir tazminat alınması halinde alınan miktarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, iktisadi kıymetler için fevkalade amortisman ayrılacağı tarihe kadar sigorta şirketlerinden tazminat alması halinde ise, Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükmü gereğince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, Vergi Usul Kanununun 329 uncu maddesi kapsamında sigortadan alınan tazminat ile yangın nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir. Öte yandan, zayi olan hammadde ve emtia dolayısıyla alınan sigorta tazminatının bunların değerlerinden fazla olması halinde bu fazlalığın kara alınacağı tabiidir.” Denilmiştir.

3- Zayi Olan Varlıklar İçin Alınan Sigorta Tazminatlarının Durumu:
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 329. Madde hükmüne göre “..yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (net aktif değerinden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.”  Aynı Kanunun 330 uncu maddesinde de "Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır." hükmleri yer almaktadır.
Buna göre, deprem yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için ödenen sigorta tazminatları ile bunların net aktif değerleri kıyaslanacak, alınan sigorta tazminatı fazla ise fazlalık kar hesabına, menfi fark ise zarar hesabına nakledilecektir. Emtia ve zirai mahsul ve hayvanlarda deprem nedeniyle meydana gelen zayiat aynı şekilde işleme tabi tutulacaktır. Bu durumda, amortismana tabi iktisadi kıymetler için ayrıca veya tek başına fevkalade-teknik amortisman uygulanmayacaktır.

Daha açık ifade etmek gerekirse, amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade amortisman ayrılacağı tarihe kadar sigorta şirketlerinden tazminat alması halinde, Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükmü gereğince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, Vergi Usul Kanununun 329 uncu maddesi kapsamında sigortadan alınan tazminat ile deprem nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan, 213 Sayılı VUK’nun 329. maddesinde, mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetleri yenilerini iktisap etmek istemeleri halinde, sigorta tazminatından doğacak karın vergilendirmesini 3 yıl erteleme imkanı verilmektedir. Buna göre, alınan sigorta tazminatı ile tamamen veya kısmen zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletme yönetimi tarafından karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa tazminat fazlası, tazminatın alındığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulacaktır. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde zarar gören iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan tazminat fazlası, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenecektir. Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere açıklanan esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin ayrılacak amortismanlarına mahsup edilecektir. Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, zarar gören iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir. Tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası o yılın kâr ve zarar hesabına eklenir.
- Sigorta tazminatı alınmasına ilişkin muhasebe kaydı (rakamlar farazi olarak verilmiştir):     
--------------------------------- 01.10.2023---------------------------------
257- Birikmiş Amortismanlar 3.750.000
102- Bankalar                       5.427.500
                       254- Taşıtlar                                     7.300.000
                       679- Diğer Olağandışı Gelir ve Kar. 1.877.500
                       Sigorta Tazminatı
----------------------------------------/---------------------------------------
- Sigorta tazminatı ile araçların net aktif değerleri arasındaki farkın özel fon hesabına alınmasına ilişkin muhasebe kaydı:
--------------------------------- 01.11.2023 ---------------------------------
679- Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar  240.000
                       549- Özel Fonlar                                600.000
----------------------------------------/---------------------------------------
- Sonraki iki yılda amortisman ayırma işlemine ilişkin muhasebe kayıtları:
1. Yıl (2024 Yılı) Amortismana Mahsup Kaydı
--------------------------------- 31.12.2024---------------------------------
549- Özel Fonlar                    1.600.000
                       257- Birikmiş Amortismanlar 1.600.000
----------------------------------------/---------------------------------------
Bu bakımdan, yukarıda yapılan açıklamaların dikkate alınması ve depremde zayi olan ATİK’lerin yenilenmesi zaruri ise mükelleflerin 213 Sayılı VUK’nun 329. maddesinde düzenlenmiş olan bu fırsattan yararlanılması tavsiye edilmektedir.

4- Zayi Olan Mallara Ait İndirilecek Katma Değer Vergisinin Durumu:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun; (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirim konusu yapabileceği belirtilmiştir. Aynı kanunun (30/c) maddesinde, deprem, sel felaketi ve Hazine ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, madde metnine göre deprem, sel felaketi ve Hazine ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olan mallara ait katma değer vergisi indirim konusu yapılmaya devam edilecektir.

Diğer yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (29/1-a) maddesinde yer alan parantez içi hüküm gereği, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin tamamı ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilecektir. Faydalı ömürlerin tespitinde 213 sayılı Kanunun 315 inci maddesi kapsamında Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan tebliğlerle belirlenen ekonomik ömürler dikkate alınacaktır.

Buna göre, amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (ATİK);
- Faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan ATİK’lere ilişkin yüklenilen KDV’nin tamamı,
- Faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan ATİK'lere ilişkin yüklenilen KDV'nin kullanılan süreye isabet eden kısmı, indirim konusu yapılacaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığının 06.03.2022 tarih ve 39044742-130[Özelge]-259107 sayılı özelgesi bulunmaktadır.

5- Başvuru Süresi ve Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Hususlar:

Yaşadığımız büyük deprem felaketinde başta Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya olmak üzere birçok ilimizde birçok mükellef ya varlıklarını kaybetti ya da varlıkların önemli kısmın da zararla karşılaştı. Yukarıda da açıklandığı üzere bu kapsamda başvurulacak iki merci bulunmakta olup zayi olan veya zarar gören EMTİA/MAL için TAKDİR KOMİSYONU, zayi olan veya zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) için Hazine Maliye Bakanlığına (GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI) dır. Yapılacak bu başvuru için herhangi bir süre söz konusu olmamakla birlikte, 2023 hesap dönemine ilişkin yasal defterlerin kayıt süresi ve bu döneme ilişkin kurumalar/gelir vergisi beyannamelerinin verilme süreleri dikkate alınarak bir an önce başvuruda bulunulmasında (31.12.2023 tarihine kadar) fayda vardır. Kaldı ki Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için mücbir sebep hali (30.11.2023 tarihine kadar) devam etmekte ve süreler işlememektedir.

Bu nedenle henüz bir hak kaybından bahsetmek mümkün değildir. Fakat konu ihmale gelmeyecek kadar da önemlidir. Kaldı ki, yukarıda da bahsedildiği üzere deprem sırasında gezici Maliye Memurlarının aldıkları bilgi ve notların da hiçbir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Gönül ister ki, bu karmaşık prosedür yerine mükellefler deprem tarihi itibariyle defterlerinde kayıtlı bulunan mal ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin defter kayıt değerini (mukayyet değer) hiçbir işleme gerek kalmaksızın yukarıdaki usul ve esaslar dahilinde zarar hesaplarına atarak düzeltme işlemlerini yapmış olsun” şeklinde açıklamada bulundu.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —