Gün geçmiyor ki bir meslek dalı çeşitli sansasyonlara maruz kalmasın. Toplum içerisinde önemli ya da önemsiz yer tutmuş her meslek için geçerli sayılabilecek, sıradan insanların bile tahmin edebilecekleri bir takım gizli kapaklı olaylar silsilesi…
Üzerinde durmak istediğimse; benim de yıllardır içinde bulunduğum gazetecilik mesleği…
Kanımca meslekler arasında kutsal sayılabilecek yegane meslektir habercilik, gazetecilik… Halkın gözü kulağı şeklinde tarifi yapılan, insanlık için vazgeçilmez, teslim olmaz bir meslekten bahsediyorum…
Zira hiçbir gerekçe yahut iyi bir sıfat bu mesleği yukarda belirttiğim gibi çeşitli sansasyonlar, çıkar elde etme, rant sağlama sevdasından alıkoyamıyor.
Değinmek istediğim, topluma bu denli mal olmuş, bu derece önemli bir mesleği ne tür oyunlar için kullandıkları.Şunu da baştan belirtmek istiyorum...
Her gazeteci elbette bu söylediğim kategoriye girmemektedir. Nitekim yarası olan gocunacak, bu satırlar bu şahısları rahatsız edecek fakat saldırganlaştırmayacaktır…
Çünkü öyle olursa foyası meydana çıkacaktır…
Sevgili okurlar, gazeteci olmak için herhangi bir şart gerekmemekte ve bu sebeple de önüne gelen gazeteci olmaktadır..
Peki, bu işi bu insanlara cazip kılan nedir? Bu konu bence gazetenin bünyesi gibi vazgeçilmez olup her sayıda irdelenmesi gereken bir konu olmalıdır.
Zira ne yaptığını unutan mesleğinin, bulunduğu mevkinin önemini yok sayan insanlar böylece her gün, hafta yada ay bunun farkında olurlar…
En önemlisi gazeteci diye tabir edilen insanın bir askerden farkının olmaması…
Her an her yerde elinde silah gibi bulundur mesleğini, korkar dalavere edenler, belediyeler hortumcular, mafya bile …İş böyle olunca gazetecilik silahı yanlış işlerde kullanılmaya yüz tutmaya başlar.
Askerlik misali beklerler hazır bir kıta ta ki emir gelene dek. Silahlarını ustaca kullananlar modern mafyacılığa bile soyunup, mafya olmanın gereğini yerine getiriler. Tehditlerle iş koparma, seçmeni istedikleri yöne çekme, yalan yanlış reklam propagandaları vs. ama en önemli işleri elbette yukarıdan emir beklemektir. Hal asker komutan ilişkisine döndüğü içinse ağababaları bu durumu lehine kullanmak için adeta can atar durumdadırlar. Onların düğmeye basmalarını beklerler, bastımı akan sular durur ve artık tek bir görev uğruna kalemler silaha dönüşür...
Emir gelmiştir,göreve emin ,gizli kararlı gerekirse yalan ,yanlış yollardan gitmek için yola koyulurlar.Herkesin hedefi bellidir,zira hedefi şahsen tanıyorlar ve tabiri caizse karıncayı bile incitmeyen bir şahıs olduğunu bilseler bile gözlerini kırpmadan ayağının altındaki toprağı kalemleriyle yavaş yavaş alır,onu toprağa gömerler…
Bir kere hayatın zorluğundan sıkılıp düşmüşlerdir bu oyunun içine. Artık çıkmaya çalışsalar bile bu mümkün olmamakta, hatta canlarını belki de sevdiklerinin canlarını yakacağını bilmektedirler ve bu durum onları daha da saldırganlaştırmaktadır.
Bizim usta gazeteciler eller önde, başlar eğik, ayaklar bitişik, hazır ol vaziyetinde büyük emirleri dinlerler… Kuzu kuzu onların huzurundan çıktıktan sonra kurt kesilirler ve saldırıya geçerler. Fütursuzca işler yaparlar. Ta ki onları memnun edene kadar…
Bu tipler mamaları kesildiğinde, uyuşturucu bağımlısı misali arayışa girer kudurur ve yeni bir kapı bulmaya çalışırlar. Artık siyaset, yolsuzluk, mafya başlıklarında tarafsız-bağımsız yazmalarına rağmen gazetelerinin içe girmiş ve orayı bitirmek için yayılmaya başlamıştır...
Daha önce elleri üstünde tuttukları şahıs yerin dibine sokulur… Bunlar ‘ya bize daha düne kadar ekmek veriyordu’ demezler. Bunlar iyi gün dostudurlar bunların tehditleri de boştur, saldırıları da… Devrin insanlarıdır. Bazı iş adamları, belediyeler, siyasi parti başkanları ve hatta milletvekilleri bunlardan korkarlar, dediklerini yaparlar...
Bu işler moda oldu, her kesimin birkaç gazetecisi var. Gel-gel, git-git böyle yuvarlanıp gidiyorlar. Biride kalkıp ‘nedir bu rezalet beyler, neler oluyor, demiyor. Küfürler, tehditler havada uçuşuyor. Birde herkesin bir silahı dediğimiz bir köşesi var kim onlara veya üstü yokmuş gibi görünse de üstlerine yanlış bir davranışta, harekette bulunursa ya da bir şeyler koparamıyorsa yandı!
Hemen silahına (köşesine) sarılıyorlar. Yani anlayacağınız ‘modern mafyacılık’ oyununu ustaca oynamaya koyuluyorlar…
Alacağım tepkiler bir gazetecinin istemeyeceği tepkiler olabilir… Ama bir kargaşanın tam ortasında içinden çıkılmaz bir durumu yüksek sesle haykırırsak mutlaka sesimizi duyarlı birkaç insanın kulağına gideceğini düşünüyorum….Kalemini kiraya vermiş dönek gazeteciler de meydanın boş olmadığını anlamış olur….