Yerel mahkemece ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen eski korgeneralin, istinaf aşamasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nce beraatine karar verilip tahliye edilmesi, ardından tahliye
Aralarında Hatay Barosu’nun da bulunduğu toplam 66 Baro Başkanlığı konu ile alakalı ortak açıklamada bulundu. Başta Cumhurbaşkanı ve Yargıtay Başkanı olmak üzerine yapılan açıklamaların yakından takip edildiği belirtilen açıklamada, “Avukatlık Kanunu’nun 76.maddesi uyarınca “hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak” görevi yüklenmiş Barolar olarak açıklama yapılması gereği doğmuştur.
Anayasamızın 2. Maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti “hukuk devleti”dir. Hukuk devleti ilkesi yargının diğer erklerden bağımsız olmasını gerektirir. Demokratik rejimlerde bağımsız ve tarafsız bir yargı organı, temel hak ve özgürlüklerin korunmasındaki en büyük güvencedir. Anayasamızın 9. Maddesine göre 'Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.'
Anayasamızın 138. Maddesine göre “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler/Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”
Anayasamızın 159. Maddesine göre “Hâkimler ve Savcılar Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.”
Anayasamızın 38. Maddesine göre “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.'
Sayın Cumhurbaşkanı’nın söz konusu olay ile ilgili “gerekli talimatları verdik, tahliye kararı veren heyet Fetö’cü” şeklindeki beyanı Anayasanın 138. ve 38. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Sayın Yargıtay Başkanı ise açıklamasında “Beraat kararı veren mahkeme başkanı ve üyelerini kararın arkasından görevden alan HSK'nın bu işleminin yanlış “ olduğunu beyan etmiştir. Elbette aynı dosya ile ilgili farklı mahkemelerce tam tersine kararların verilmiş olması tartışılmalı ve eleştirilmelidir. Kasıt veya kusur var ise mahkeme heyeti ile ilgili idari ve cezai soruşturma da açılmalıdır. Ancak, mevcut sistem içinde hakim ve savcılar büyük bir baskı ve tedirginlik içindedir. Verecekleri kararlarla ilgili soruşturmaya uğrama korkusu yaşamakta, İkballeri ile vicdanları arasında sıkışmış vaziyette görev yapmaktadırlar.
Biz aşağıda imzası olan Barolar, hukuk devleti, hukuk güvenliği, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hakim ve savcı teminatı ilkeleri ile masumiyet karinesi ilkelerine tam ve eksiksiz bir şekilde uyulmasını, bu ilkelere yönelik ihlallerin sonlandırılmasını talep ediyoruz.”
Açıklamada imzası olan ve destek veren barolar:
“Adana Barosu, Afyonkarahisar Barosu, Ağrı Barosu, Amasya Barosu, Ankara Barosu, Antalya Barosu, Ardahan Barosu, Artvin Barosu, Aydın Barosu, Balıkesir Barosu, Batman Barosu, Bilecik Barosu, Bingöl Barosu, Bolu Barosu, Burdur Barosu, Bursa Barosu, Bartın Barosu, Çanakkale Barosu, Çorum Barosu, Denizli Barosu, Diyarbakır Barosu, Düzce Barosu, Edirne Barosu, Erzurum Barosu, Eskişehir Barosu, Gaziantep Barosu, Giresun Barosu, Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu, Hatay Barosu, Iğdır Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu, Kahramanmaraş Barosu, Kastamonu Barosu, Kayseri Barosu, Kars Barosu, Kırklareli Barosu, Kırıkkale Barosu, Kilis Barosu, Kocaeli Barosu, Konya Barosu, Kütahya Barosu, Malatya Barosu, Manisa Barosu, Mardin Barosu, Mersin Barosu, Muğla Barosu, Muş Barosu, Niğde Barosu, Ordu Barosu, Osmaniye Barosu, Sakarya Barosu, Samsun Barosu, Siirt Barosu, Sinop Barosu, Şırnak Barosu, Şanlıurfa Barosu, Tekirdağ Barosu, Tokat Barosu, Trabzon Barosu, Tunceli Barosu, Uşak Barosu, Van Barosu, Yalova Barosu, Yozgat Barosu, Zonguldak Barosu.”
9549,89%1,94
34,47% -0,02
36,21% 0,61
2956,62% -1,61
5031,94% 0,00