Durukan yaptığı yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi…. Toplumun ortak çıkarlarının korunması, meslek alanlarımızın gelişimi ve meslektaşlarımız yaşında haklarının savunulması amacıyla 1954 yılında kabul edilen 6235 Sayılı Kanun’la kurulan ve Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği bugün tam 70!
Bir asır önce kurulan Cumhuriyet’in 70 yılına tanıklık eden, ülkesinin, mesleğinin ve meslektaşlarının hakkı için mücadele eden TMMOB’NİN 70. yaşı kutlu olsun!
Bu ülke kurulduğundan beri alın teri döken, kendi geleceğini ülkesinin geleceğinden ayrı görmeden çalışan, mücadele eden tüm meslektaşlarımızın “Mühendislik ve Mimarlık Haftası”nı kutluyoruz.
1954 yılında kabul edilen 6235 Sayılı Kanun uyarınca farklı mühendislik ve mimarlık disiplinlerinden temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirilen ilk genel kurulumuzda, TMMOB tüzüğü kabul edilmiş ve birlik bünyesinde 10 meslek odası kurulmuştu. Bugün 121 farklı mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden 700 binin üzerinde meslektaşımızın üye olduğu TMMOB, 24 Odası, bu Odalara bağlı 231 Şube ve 54 İl/İlçe Koordinasyon Kurulu ile ülkemizin en büyük mesleki demokratik kitle örgütlerinden birisidir.
Bundan tam 70 yıl önce genel kurul salonunda başlayan örgütlü mücadelemizin, yıllar içerisinde emek ve demokrasi mücadelesi ile kaynaşmasıyla birlikte, Birliğimizin bugün taşıdığı kurumsal kimliği ortaya çıkmıştır.
Bu kimlik, ülkemizin kalkınma ve sanayileşmesinde bilim ve teknoloji politikalarının önemine vurgu yapan, kamu yararı ve hakça paylaşımdan yana, yurtsever, barıştan yana, devrimci, ilerici ve toplumcu geleneğimizdir.
Birliğimiz ve bağlı odalarımız, 70 yıldır, sanayiden planlamaya, kentleşmeden enerjiye, gıda güvenliğinden ormanlara, çevre politikalarından yapı denetime, işçi sağlığından madenciliğe, ulaşımdan iletişime kadar insana ve topluma dair her alanda mesleki bilgi ve birikimimizi emekten, halktan, ülkemizden, meslek-meslektaş çıkarlarından yana kullanmaktadır.
Çünkü TMMOB, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının sorunlarının halkın sorunlarından ayrı tutulmayacağı, sorunlarımızın çözümünün büyük ölçüde emekçi sınıfların sorunlarının çözümünde yattığının bilincindedir. Bu yüzden mesleğin ve meslektaşlarının sorunlarını, ülke sorunlarıyla bütünlüklü olarak ele alır.
Bu TMMOB’nin mücadele diyalektiğidir.
Uzun yıllardır devam eden ve giderek derinleşen ekonomik kriz, tüm halkımızın olduğu gibi emeğiyle geçinen mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşamlarını da olumsuz etkilemektedir. Uygulanan neoliberal politikaların en saldırgan haline ulaştığı AKP iktidarında, kamusal yatırımların ortadan kalkması, sosyal devlet uygulamalarının sınırlandırılması, kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesi ve sınırsız bir sömürü düzeninin yaratılması nedeniyle, ekonomik krizin toplumsal sonuçları her geçen gün ağırlaşmaktadır.
Bir grup sermayedar gün geçtikçe zenginleşirken, halk derin bir ekonomik krizin altında açlık ve yoksulluğa terk edilmektedir.
Ülkemizin içinden geçtiği bu çoklu kriz ortamında, özellikle asrın felaketi 6-20 Şubat depremleriyle yıkılmış kentimizin, giderek güçleşen yaşam koşulları, işsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları elbette mühendis, mimar ve şehir plancılarının da öncelikli sorunları olmaya devam etmektedir.
6 Şubat depremi ve ardından 20 Şubatta yaşamış olduğumuz depremin üzerinden 20 ay geçti. TMMOB bağlı odalar olarak depremin ilk gününden itibaren tüm örgütlülüğümüzle, tüm kurullarımızla, tüm üyelerimizle büyük bir seferberlik içinde olduk. Meslek Odaları olarak yaşanan yanlışlıkları ve eksiklikleri raporlarımızla, panellerle, basın açıklamaları ve katıldığımız toplantılarda dile getirdik . Bilimin ve tekniğin aydınlattığı yolumuzda kararlılıkla, yılmadan ve usanmadan mücadele ederek mesleğimize, örgütümüze, halkımıza, kentimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Deprem kuşağında yer alan ilimizde afetlere dirençli kentlerin oluşturulabilmesi için birçok kurum ve kuruluşça çalışmaların koordineli yürütülmesi gerekmektedir. Afetlere dirençli bir kentimizin olması için bizlerde Meslek Odaları olarak dünden daha fazla gayret göstereceğiz.
Yaşadığımız büyük kayıplar ve derin acılar bizlere bir kez daha göstermiştir ki bilimi, tekniği, ve denetimi dışlayan yönetim anlayışı, ülkemizin geleceğine yönelik en büyük tehdittir. Bu nedenle bilimin ve tekniğin sesini yükseltmek, ülkemizin geleceğini ve halkımızın yaşamını güvenceye alabilmenin en önemli, en gerçekçi yoludur. Yaşadığımız tüm acı ve sorunlara rağmen, deprem öncesi ve sonrasında yaşanan süreçte, ülke olarak bireysel ve kurumsal düzeyde bir özeleştiri yaparak, dersler çıkararak, yaşananların bir daha tekrarlanmaması için, nelerin eksik veya yetersiz olduğunu tespit ederek, tespitlere yönelik eylem planları hazırlayarak, kentimizin yeniden sağlıklı ve deprem dirençli bir halde inşa edilmesi ve en önemlisi yaşamın geri gelmesi için meslek odaları, resmi kurumlar, dernek ve platformlarla birlikte katıldığımız sayısız toplantı ve basın açıklamalarıyla hem meslektaşlarımızın hem de vatandaşlarımızın yanında olmaya sonuna kadar devam edeceğiz
Kamusal yatırımların ortadan kalkması, kamu çıkarlarının göz ardı edilerek sermayenin çıkarlarının gözetilmesi, rant hırsının bilim ve tekniğin önüne geçmesi, zenginlerin ihtiyaçlarının yoksulların ihtiyaçlarının önünde tutulması ile halkımızın refahı, çıkarları; meslektaşlarımızın da mesleki yetki ve sorumlulukları giderek geriletilmektedir.
Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan etkilenmiştir. Kamuda çalışan meslektaşlarımız ise düşük ve eşitsiz ücret, sözleşmeli istihdam, özlük hakkı kayıpları ve teknik personel ataması yapılmaması gibi sorunlarla yüz yüzedir.
Birliğimiz ile SGK arasındaki yapılan asgari ücret protokolünün SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi, meslektaşlarımızın düşük ücretlerle sınırsız biçimde sömürülmesine zemin hazırlamaktadır.
Siyasal iktidarın karar ve uygulamaları, meslektaşlarımızı olduğu kadar meslek alanımızı ve mesleki faaliyetlerimizden faydalanan halkımızı da olumsuz etkilemektedir. Bilime ve tekniğe aykırı olarak çıkarılan yasalar ve yapılan mevzuat değişiklikleri nedeniyle halkın iyi ve güvenli mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmeti alması engellenmektedir.
Birliğimiz 70 yıllık mücadele tarihimizden ve meslek alanlarımızdan doğan kamusal sorumlulukla;
Meslektaşlarımızın sorunlarının derhal çözülmesi, ekonomik krizin emek yanlısı bir programla aşılması, üreten-sanayileşen-kalkınan bir Türkiye’nin yaratılması için mücadele etmektedir.
Halkın iyi ve güvenli mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmeti alması için mücadele etmektedir.
Yaratıcı fikirlerin, aklın ve teknolojinin gelişmesi, öne çıkması ve toplumsal yaşamı kolaylaştırması için mücadele etmektedir.
Mesleğimizin gelişmesi, meslektaşlarımızın korunması için mücadele etmektedir.
Doğup büyüdüğümüz bu topraklarda eşit, özgür laik, barıştan ve emekten yana bir ülkeyi mutlaka ama mutlaka kuracağız.
Bu mücadelemizden asla geri adım atmayacağız!
Yaşasın TMMOB!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Nice 70 yıllara!