Tarih: 29.09.2023 22:58

TMMOB, YARGITAY’IN GEZİ DAVASI KARARINI ANKARA'DA PROTESTO ETTİ...

Facebook Twitter Linked-in

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Yargıtay’ın Gezi Davası’nda verdiği kararı protesto etti. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Bu hukuksuz kararı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Baştan beri siyasi güdümlü bir şekilde yürütülen, bu ülke tarihinin en barışçıl, masum, yaratıcı, haklı eylemini Gezi eylemini yaralayacak, onu kötüleyecek hiçbir kararı ve Gezi Davası içerisinde yer alan hiçbir arkadaşımızı itibarsızlaştırmaya yönelik hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Buradan haykırıyoruz; Cumhuriyet tarihinin en kitlesel, en yaratıcı, en uzun süreli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ni ve o direnişin parçası olmuş arkadaşlarımızı karalamaya yönelik herhangi bir karar, o kararı veren mahkemeler ve emri veren siyasi iktidar toplum vicdanında meşru değildir. Bu kararlar hükümsüzdür” dedi.

TMMOB, 8 sanığın yargılandığı Gezi Parkı davasında Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin aralarında Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay ve Osman Kavala'nın da bulunduğu 5 sanığın cezasını onamasını bugün İstanbul, Ankara ve İzmir’de protesto etti. TMMOB Ankara İKK üyeleri, Yargıtay’ın kararını protesto etmek üzere Mimarlar Odası’nda toplandı. Mimarlar Odası’nda yapılan basın açıklamasına TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Gencay Serter, Mimarlar Odası Genel Sekreteri Tores Dinçöz, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş katıldı.

Basın açıklamasını okuyan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, şöyle konuştu:

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN KİTLESEL, EN UZUN SÜRELİ HALK HAREKETİ OLAN GEZİ DİRENİŞİ’Nİ KARALAMAYA YÖNELİK HERHANGİ BİR KARAR TOPLUM VİCDANINDA MEŞRU DEĞİLDİR”

“Dün bir adalet utancına daha tanıklık ettik. Hukukun temel ilkeleri çiğnenerek yürütülen bir yargılama sürecinin ardından Gezi Davası sanıklarına verilen mahkûmiyet kararları aynı zamanda topluma verilen bir gözdağıdır. İktidarın isteği doğrultusunda kurgulanan bu hukuk dışı davanın sonucunda, yalnızca TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Hakan Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi serbest bırakıldı. Bir yanımız sevinçli ama bir yanımız elbette hala öfkeli. Aklımız haksızca zapt edilen arkadaşlarımızda. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski Başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız en ağır cezalara mahkum edildi. Biliyoruz ki bu karar, sadece arkadaşlarımıza yönelik değildir. Bu karar, toplumsal muhalefeti susturmaya yöneliktir.   Bu karar 2013 Mayıs-Haziran aylarında iktidarı sarsıp korkutan milyonlara yöneliktir; milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir. Bu hukuksuz kararı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Baştan beri siyasi güdümlü bir şekilde yürütülen, bu ülke tarihinin en barışçıl, masum, yaratıcı, haklı eylemini Gezi Eylemi’ni yaralayacak, onu kötüleyecek hiçbir kararı ve Gezi Davası içerisinde yer alan hiçbir arkadaşımızı itibarsızlaştırmaya yönelik hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Buradan haykırıyoruz; Cumhuriyet tarihinin en kitlesel, en yaratıcı, en uzun süreli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ni ve o direnişin parçası olmuş arkadaşlarımızı karalamaya yönelik herhangi bir karar, o kararı veren mahkemeler ve emri veren siyasi iktidar toplum vicdanında meşru değildir. Bu kararlar hükümsüzdür.

“BU ÜLKENİN EN GÖRKEMLİ HALK HAREKETİ OLAN GEZİ’YE SAHİP ÇIKMAYI KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ”

Yaşadığımız bu tablo ülkemizin tek adam rejiminde geldiği içler acısı halin bir göstergesidir. Ülkemiz, halkımız, geleceğimiz bu gerici rejimin altında adım adım yok ediliyor. Ancak şunu unutmasınlar; bu ülke sahipsiz değildir. Gezi bu ülkenin yarınlarına sahip çıkan, hakları ve geleceği için mücadele eden, AKP’nin her tarafımızı saran gerici politikalarına itiraz eden milyonların sesidir. Bu sesi ne hapsedebilirsiniz ne durdurabilirsiniz. Biz buradayız. Dün olduğu gibi bugün de TMMOB ve bağlı odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Halka ait olan her şeyi korumak ve kamu yararını savunmak mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevleri arasındadır. 2013 Haziran’ında, sadece kamusal alanlarımızı değil iktidarın baskı politikalarını, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasını, ülkemizin geleceğinin karanlığa gömülmesini de gündemimize alarak mücadele ettik.

“HİÇBİR DAVA VE HİÇBİR KARAR, GEZİ’NİN, DEMOKRATİK KAMUOYU VE YASALAR NEZDİNDEKİ MEŞRUİYETİNİ GÖLGELEYEMEZ”

Mühendis, mimar ve şehir plancıları da bu anlayışla toplumun ortak değerlerinin yok edilmesine karşı, kadına, farklı cinsel yönelimlere, sanata, kültüre yönelik gerici saldırılara karşı omuz omuza mücadele ettik. Tıpkı ülkesinin ve halkının geleceğine sahip çıkan arkadaşlarımız gibi. Tıpkı adlarını dahi bilmediğimiz ama direniş günlerinde, cesaretle, dayanışarak, birbirimize sahip çıkarak yan yana geldiğimiz milyonlar gibi. İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin, demokratik kamuoyu ve yasalar nezdindeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez.

“BU SİYASİ ZORBALIKTAN DERHAL VAZGEÇİN VE ARKADAŞLARIMIZI DERHAL SERBEST BIRAKIN. BİZ BURADAYIZ. GEZİ BURADA. MUTLAKA KAZANACAĞIZ”

Gezi’yi savunuyoruz, milyonları savunuyoruz, o milyonların içinde ve her tarafındayız. Geziyi savunuyoruz, çünkü Gezi biziz. Gezi bizim geleceğimiz, onurumuz, biliyoruz. Geziyi savunuyoruz çünkü mahkum edilen arkadaşlarımız, halkımızın ve tarihimizin yüz akıdır, biliyoruz. Onlar, kendileri gibi, kamu/toplum yararının ayaklar altına alınmasına karşı, kamusal/toplumsal mekanların rant talanına karşı korunması mücadelesi veren milyonlarca insanın aklında ve kalbinde olacaklar. Arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerimizi söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelemize devam edeceğiz. Ve buradan bir kez daha inatla söylemeye devam ediyoruz; Halkın haklı mücadelesini durduramazsınız. Gezi’nin karşısında duramazsınız. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Biz buradayız. Gezi burada. Mutlaka kazanacağız.”

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise şunları söyledi:

“GEZİ TUTUKLULARINA YÖNELİK YARGITAY’IN KARARINI SON DÖNEMDE ORTAYA ÇIKAN VE TOPLUMSAL MUHALEFETİN BİR BÜTÜN CEZALANDIRILMASINA YÖNELİK VERİLMİŞ BİR KARAR OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ”

“Toplumsal muhalefete yönelik kuşatma politikalarına en önemli ayağı yargı eliyle gerçekleştirilmiş olduğu bir dönemle karşı karşıyayız. Yargıtay’ın dün vermiş olduğu karar Türkiye’de vicdanları sızlatan, hukukun üstünlüğünü bir kez daha ortadan kaldıran, AİHM’i ve evrensel değerleri yok sayan bir karar olarak karşımıza gelmiş bulunuyor. Gezi tutuklularına yönelik Yargıtay’ın kararını özellikle son dönemde ortaya çıkan ve toplumsal muhalefetin bir bütün cezalandırılmasına yönelik verilmiş bir karar olarak değerlendiriyoruz. Hepimiz o gün Gezi’deydik. Gezi halktır, onurumuzdur. Gezi, halkların eşit, özgür, insanca yaşama talebidir. Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’in aslında her türlü baskı, gözaltı ve tutuklamaya karşın eşitlik, özgürlük, demokrasi, adalet ve emek mücadelesini yürüten tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.”

DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün şöyle konuştu:

“GEZİ, SADECE ÜLKEMİZİN, TAKSİM’İN, İSTANBUL’UN, KENTLERİMİZİN DEĞİL, DÜNYA DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMANIN, ONU KORUMANIN DA ONURLU BİR DİRENİŞİDİR”

“Dünkü karardan sonra bir kez daha yargının ve adaletin, siyasetin giderek sopası olması durumu ve bağımsız yargının giderek ortadan kalktığına ilişkin yeni ve ayıplanacak bir örneği daha ülkemiz yaşadı. Gezi demek, ülkesinin, kentlerinin değerlerine, parklarına, bahçelerine, tarihi eserlerine, ormanlarına, bizden önceki kuşakların yarattığı her şeye sahip çıkanlara karşı yapılan bir gözdağıdır. Arkadaşlarımız hepimiz adına seçilmiş temsilciler olarak içeride. Milyonların yüreği oradadır. Gezi, sadece ülkemizin, Taksim’in, İstanbul’un, kentlerimizin değil, dünya değerlerine sahip çıkmanın, onu korumanın da onurlu bir direnişidir. Gezi’de söylediğimiz her değere sahip çıkmaya devam edeceğiz.”

TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut şunları söyledi:

“BUGÜN 5 KİŞİYİ HAPİSTE TUTARAK BU İŞİN ÜSTESİNDEN GELECEKLERİNE, DEMOKRATİK TALEPLERİNİ SUNANLARI SUSTURACAKLARINI SANIYORLARSA ALDANIYORLAR. HEPİMİZİ İÇERİ ALMALARI GEREKİR”

“Tabip odalarımız da Gezi olaylarında sağlık hizmeti vermekten dolayı yargılandılar ve beraat ettiler. Gezi hepimizin. Gezi Parkı, o bölgede yaşayan yurttaşlarımızın soludukları tek alandı. İşin arka planı Türkiye Cumhuriyeti’yle bir hesaplaşma güdüyorlardı. Oraya bir Topçu Kışlası yapacaklardı. Türkiye’nin tüm aydınları, gençleri, hepimiz oradaydık. Eğer bugün 5 kişiyi hapiste tutarak bu işin üstesinden geleceklerine, demokratik taleplerini sunanları susturacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Hepimizi içeri almaları gerekir. Bu ülkeyi açık bir cezaevi haline getirdiler. Yasalarla güvenlik önlemleriyle insanları konuşamaz, korkar hale getirdiler. Can Atalay’dan niye korkuyorlar? 75 bin Hataylının oyuyla milletvekili. Meclis’te niye olmasın? Çünkü Meclis kürsüsünde konuşursa birilerini rahatsız edecek. Bundan çekiniyorlar.  Bu arkadaşlarımızın itibarı er geç geri dönecektir. Ama onlarla ilgili bu yanlış ve düzmece karar verenlerin itibarsızlaştığını da göreceğiz. Tarih bunu yazar.”

Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Gencay Serter ise şöyle konuştu:

“TAYFUN, BİZİM TEMSİLCİSİ OLDUĞUMUZ MESLEK ODASININ, MESLEĞİNE İLİŞKİN İLKELERİ EN NET VE DOĞRU ŞEKİLDE YAPMIŞ ARKADAŞLARIMIZDAN BİRİSİDİR. SAVUNDUĞU GEZİ PARKI’YLA İLGİLİ OLARAK BÜTÜN SÖZLERİNİN BİZ DE ARKASINDAYIZ”

“Tayfun Kahraman bizim Gezi Parkı sürecinde Onur Kurulu üyemiz görevini yürütüyordu, o zaman da şube başkanımızdı. Kendisi bizim bildiğimiz ve öğrendiğimiz ne varsa o süreçte yapmıştır. Bize Anayasa’nın, yasanın, yönetmeliklerin ve onlarca yıllık mesleki geçmişimizin öğrettiği ilkeler vardır.  Bu ilkelerin içerisinde de kentin yeşil alanlarını korumak, deprem toplanma alanlarını muhafaza etmek birincil derecede bizi öğretilen konuydu. Yakın dönemde deprem gerçeğiyle de karşılaştık. Tayfun arkadaşımız, içeride bulunmasına rağmen elinden geleni yaptı. Depremle ilgili olarak çalışmalarını, yazışmalarını, bilgi birikimini paylaşmayı devam ettirdi. Tayfun’dan bir suçlu çıkarmak mümkün değildir. Tayfun, bizim temsilcisi olduğumuz meslek odasının, mesleğine ilişkin ilkeleri en net ve doğru şekilde yapmış arkadaşlarımızdan birisidir. Savunduğu Gezi Parkı’yla ilgili olarak bütün sözlerinin biz de arkasındayız.”

Mimarlar Odası Genel Sekreteri Tores Dinçöz, şunları söyledi:

“HİÇBİR ARKADAŞIMIZ, ORADAKİ MİLYONLAR HİÇBİR ŞEKİLDE SUÇLU DEĞİLDİR. HERKES GÖREVİNİ YAPMIŞTIR. EĞER BU SUÇSA BU SUÇU İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

“Evrensel doğruların yanında bir de biz mimar, mühendis, şehir plancıları okuduğumuz okullarda ‘Kamu Yararı’ dersini alırız. Kamu yararını öğreniriz. Bunu oda çalışmaları içerisinde de Mücella abladan öğrendik. Bir kamusal alanın nasıl savunulacağını, neler yapılacağına dair çalışmaları o günden olduk. Bu süreç iki defa beraat etti. İki defa aklandı. Şimdi de yarım aklamayla çözmeye çalışıyorlar. Bunu örtemezsiniz. Bu gerçekliği örtemezsiniz. Hiçbir arkadaşımız, oradaki milyonlar hiçbir şekilde suçlu değildir. Herkes görevini yapmıştır. Eğer bu suçsa bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Kamusal alanları hep birlikte savunacağız.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —