Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in anı kitabı, İsveç'in veto krizinin kilitlendiği anları gün yüzüne çıkardı. Stoltenberg, masadan kalkmasından korktuğu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "kahve, kek, sandviç" teklifiyle ikna etmeye çalıştığını ancak aldığı "O kadar ucuz değilim" cevabıyla görüşmelerin seyrinin tamamen değiştiğini itiraf etti.
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in görev süresini kaleme aldığı yeni kitabı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan karmaşık ilişkisini, ittifak içindeki derin çatlakları ve kriz anlarında kapalı kapılar ardında yaşananları tüm detaylarıyla gözler önüne serdi. "Nöbet Bende: Savaş Zamanında NATO'yu Yönetmek" adlı anı kitabında Stoltenberg, Rus jetinin düşürülmesinden Suriye harekatlarına ve İsveç'in veto krizine kadar Türkiye ile yaşanan sayısız gerilimi ve Erdoğan'ın pazarlık masasında sergilediği şaşırtıcı taktikleri aktarıyor.
Middle East Eye'dan Ragıp Soylu'nun aktardığı bilgilere göre şimdi Norveç Maliye Bakanı olan Stoltenberg, kitap boyunca Türkiye ile sık sık anlaşmazlık yaşadığını belirtse de, ülkenin NATO için stratejik öneminin altını sürekli çiziyor.
Stoltenberg'in Türkiye ile ilgili ilk büyük sınavı, Kasım 2015'te Türk hava sahasını defalarca ihlal eden bir Rus Su-24 savaş uçağının düşürülmesiyle yaşandı. Stoltenberg, NATO'nun resmi olarak Türkiye'nin toprak bütünlüğünü desteklediğini ve Ankara'nın yanında olduğunu açıklasa da, perde arkasında ittifakın tam anlamıyla bölündüğünü itiraf ediyor.
"Gerçek şu ki, ittifak içinde derin bir anlaşmazlık vardı" diye yazan Stoltenberg, durumu şöyle detaylandırıyor:
"Türkiye, NATO'nun eylemlerini koşulsuz desteklemesi talebinde Doğu Avrupa ülkelerinden destek aldı. Onlar, sınır ihlalinin daha fazla hava savunma sistemi ve Patriot füzesi konuşlandırılarak takip edilmesi gerektiğine inanıyordu." Ancak Fransa ve İtalya'nın Türkiye'yi açıkça desteklemeye karşı olduğunu, Almanların ise daha nüanslı bir tutum sergilediğini belirtiyor: "Almanlar, 'Sınır ihlalini kınamak başka, 17 saniyelik bir ihlal için uçağı düşürmeyi haklı çıkarmak bambaşka bir şey' diye savunuyordu."
Rusya'nın bu olaya Suriye'ye S-400 sistemleri ve Moskva gemisini göndererek karşılık vermesiyle gerilim zirveye tırmanmıştı. Stoltenberg, o anı dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in telefonuyla özetliyor:
Kitapta ayrıca, 2022 işgali öncesinde Ukrayna konusunda da NATO içinde fikir ayrılıkları olduğu ortaya çıkıyor. Dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, bir görüşmede Stoltenberg'e, Türkiye'nin 2019'da Kiev'e doğrudan Bayraktar SİHA'ları satarken ABD ve diğer NATO üyelerinin silah satmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirmişti.
Stoltenberg, Erdoğan'ı "yıllardır tanıdığı eski bir tanıdık" olarak tanımlıyor ve "kendini işine adamış, bilgili, detaylara hakim ve iletişim kurulması kolay" biri olarak nitelendiriyor. Ancak aynı zamanda, görev süresi boyunca hem NATO hem de kendisi için "büyük bir meydan okuma" olduğunu da ekliyor. Ankara'daki yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın "güç yaydığını" belirten Stoltenberg, Erdoğan ile yaşadığı ilginç diyalogları da paylaşıyor.
İstanbul'daki bir toplantıda Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik harekatından duyduğu "derin endişeyi" dile getirdiğinde, Erdoğan'ın sözünü sakınmadığını anlatıyor:
"Erdoğan, 'YPG teröristtir. Bunu daha önce siz de söylediniz. IŞİD ile savaşmak için onlara ihtiyacınız var diye bu onları daha az terörist yapmaz,' dedi. Ve ekledi: 'Bir terör örgütünü diğerine karşı kullanmanın mümkün olduğunu düşünmemelisiniz. Afganistan'da Sovyet işgaline karşı Mücahitleri desteklediniz ve sonunda Taliban ve El-Kaide ile baş başa kaldınız. Aynı hatayı bir daha yapmayın.'"
Bu sert tartışmaların ortasında Erdoğan, bir anda "Mısır sever misin?" diye sorar. Stoltenberg'in evet demesiyle odaya dev bir tepside mısır koçanları ve közlenmiş kestane gelir. Herkes bunları yerken Erdoğan, Stoltenberg'e döner:
"'Protokol departmanı bundan nefret ediyor,' der ve sorar: 'Taliban ile protokol departmanı arasındaki farkı biliyor musun?' Ben başımı sallayınca gülümser: 'Taliban ile müzakere etmek mümkün.'"
Stoltenberg, Erdoğan'ı sivilleri vurmaması için uyardığında ise şu cevabı aldığını yazıyor:
"Biz teröristleri öldürüyoruz. Rakka ve Musul'da IŞİD'i bombalarken sivilleri vuran sizsiniz. Buna kimse itiraz etmiyor."
toltenberg, bu an için, "Yine Erdoğan'ın haklı bir noktası vardı" diye itiraf ediyor.
Kitap, Erdoğan'ın dönemin ABD Başkanı Donald Trump ile olan samimi ilişkisine ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile olan gerginliğine de geniş yer ayırıyor. Trump'ın Suriye'den çekilme kararı sonrası bir Amerikalı yetkilinin "Avrupa, Kürtleri son Amerikalıya kadar savunacaktır" dediğini aktaran Stoltenberg, Erdoğan'ın da kendisine defalarca "Avrupa'yı göçmenlerle sele boğacağı" tehdidinde bulunduğunu belirtiyor. Bu kriz, Macron'un meşhur "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" açıklamasını yapmasına neden olmuştu. Stoltenberg, bu durumu, "İki büyük NATO ülkesinin liderinin, birbirlerinin ideal düşmanları haline gelmesi zorlayıcıydı" diye özetliyor.
Erdoğan'ın Trump ile dostluğu ise ilginç anlara sahne olmuştu. Bir NATO toplantısında Trump, Erdoğan'ı överek, "Türkiye'nin harika yanı, Erdoğan ne isterse söyleyebilir, onu kontrol eden kimse yok. Seçimde yüzde 61 aldığında ona dedim ki, 'Neden yüzde 80 demiyorsun? Kulağa daha iyi geliyor.'" Trump, bu sözlerin ardından yanında oturan Erdoğan ile el sıkışır.
Stoltenberg'in en zorlu sınavı, Erdoğan'ın 2022'de İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini veto etmesiyle yaşanır. Haftalar süren pazarlıkların kilitlendiği bir anda Stoltenberg, Erdoğan ile baş başa kalır. "Tek endişem sıkılıp, acıkıp ya da yorulup toplantıyı terk etmemesiydi" diye yazan Stoltenberg, o anı şöyle anlatır:
"Erdoğan'a sordum: 'Bir şey ister misiniz? Kahve? Kek? Sandviç?' Erdoğan, manidar bir gülümsemeyle cevap verdi: 'O kadar ucuz değilim.'"
Odaya "üç beş göstermelik kanepe" gelir ve Erdoğan iştahla yerken pazarlık sürer. Erdoğan'ın Stoltenberg'e eşiyle İstanbul'a gelme sözünü hatırlatmasıyla aralarındaki kişisel bağ güçlenir. Stoltenberg, "Onu tanıyorum, Türkiye'nin takdir edilmesini istiyor" diye yazar.
Saatler süren görüşmelerin ardından metin üzerinde anlaşma sağlanır. Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu son anda yeni bir talepte bulunur. Stoltenberg, sabrının taştığı o anı şöyle anlatıyor:
"Ona sert bir bakış attım ve 'Mevlüt, artık susmalısın!' dedim. Sessizlik oldu. Kendi kendime, 'Sadece arkadaşlara böyle konuşabilirsin,' diye düşündüm."
Sonunda metin üzerinde tam mutabakat sağlanır. Stoltenberg, metni Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı ve İsveç Başbakanı'na üç kez yavaşça okur. Herkesten 'evet' yanıtını aldıktan sonra Erdoğan'a döner.
"Erdoğan önce bana, sonra diğer liderlere baktı ve tekrar bana dönerek, 'Tamam,' dedi. Bütün oda alkışlarla çınladı."
Kaynak:Halk TV Dış Haberler Servisi
10467,20%-0,16
41,97% 0,01
48,78% 0,12
5583,48% 0,30
9712,10% 0,00