CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün sorunları ikinci yüz yıla geçiş belgesiyle nasıl çözeceğimizi anlattım. Sandığı koyarlar mı bilmiyorum ama eğer sandığı koyarlarsa kim boyunun ölçüsünü alacak göreceğiz” ded
Kılıçdaroğlu, CHP 37. Olağan Kurultayı sonrası partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri’nin sadece evlatlarını aradığını ifade ederek “Hani faili meçhuller olmayacaktı?” diye sordu ve “Cumartesi Anneleri’nin sesini duymalıyız” dedi.
Tutuklu olan iş insanı Osman Kavala, eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş.gazeteciler Müyyesser Yıldız, Barış Pehlivan, Murat Ağırel'in serbest bırakılması çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, “İntikam alıyorsunuz. Bu insanlar suçlu değil” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı o camilerin hiçbirisinde ezan okunmazdı. Tarihi bilmeden, kin ve öfke ile belli koltuklara oturursanız, o koltuklara layık değilsiniz demektir. Siz sadece o koltuğu kirletiyorsunuz' ifadeleriyle sert tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
Yerel yönetimdeki arkadaşlarım tarih yazdı: Yerel yönetimdeki arkadaşlarım, pandemi sürecinde bütün engelleri aşan belediye başkanları arkadaşlarıma bir tarih yazdıkları için teşekkür ettim. Milletvekili arkadaşlarım günün 24 saati sürekli çalıştılar. Halkımız için çalıştık. Ayrıştıran iktidara karşı ‘Türkiye’yi birlikte birleştirelim’ dedik. Bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Milletvekili arkadaşlarımın yasa teklifleri sırasında tutanaklara geçen konuşmalar gerçekten tarihe geçecek konuşmalardır. Bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.
Kim boyunun ölçüsünü alacak göreceğiz: Vatandaşlarımız, işsiz iseler bir an önce iş bulmalarını diliyorum. Tatildelerse iyi tatiller diliyorum. Bütün sorunları ikinci yüz yıla geçiş belgesiyle nasıl çözeceğimizi anlattım. Sandığı koyarlar mı bilmiyorum ama eğer sandığı koyarlarsa kim boyunun ölçüsünü alacak göreceğiz.
800 haftadır anneler evlatlarını arıyor: Zaman zaman grup toplantılarında annelerimizden bahsederim. Bize sevgiyi hoşgörüyü öğreten annelerimiz. Hasta olduğumuzda hasta olan annelerimiz. Her anne evladının üzerine titrer. Evladını el bebek gül bebek büyütür. 800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, 13, 26 yaşındaydı. Evlatları nerede kayboldu? Asıl soru bu. 800. haftada Galatasaray önünde bir karanfil bırakmak istediler. Anneler evlatlarının mezarının nerede olduğunu bilmek istiyor.
Cumartesi annelerinin sesini duymalıyız: Bir karanfil bırakıp ‘evladım nerede’ diye soran annenin sesini duymayana ben insan demem. Evladım nerede diyorlar. Dönemin Başbakanı Erdoğan bunları davet etti, dinledi. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz.Bu olayı bir siyasi gözlükle analiz etmek kadar yanlış bir şey yoktur. Devletin itibarını korumak istiyorsak, devlet her vatandaşa eşit muamele edilir demek istiyorsak cumartesi annelerinin sesini duymalıyız. Diyarbakır anneleri de kıymetlidir. Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz. Devleti yönetenlerin annelerin sesini dinlememesi kadar acı bir şey yoktur. Devleti yönetenlerin oturup bir daha düşünmesi lazım. Bir karanfil bırakmayı engelliyorsan, ülkede demokrasi olmadığını herkes görüyor. Bizi üzen bu tablo.
Kavala’dan intikam alıyorsunuz: Osman Kavala 1001 gündür içeride. Beraat etmişse beraat etmiştir, yeni bir suç uyduruyorsanız siz Osman Kavala'dan intikam alıyorsunuz. Artık yargı değil olay bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Bey gibi. Bu insanlar suçlu değil ki… Müyesser Yıldız doğruları yazdı diye hapiste. Barış Pehlivan doğruları söyledi diye, Murat Ağırel yolsuzlukları yazdı diye. Ne yaparlarsa yapsınlar. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez.
Bizim koydumuz 13 maddeye ‘evet’ diyen herkes dostumuzdur: Belli çevrelerin kurultay konusunda endişeleri vardı. Ama belki de bizim bugüne kadar yaptığımız en düzenli kurultaydı. Herkesin yeri belli ve herkes gayet rahattı. Kimseyi üzmemeyi özen gösteren bir kurultay gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Bu kurultayda İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni dillendirdik. ‘Dostlarımızla’ deyince havuz medyasında bir titreme meydana geldi. Kim olacak dostlarımız? Biz koyduğumuz 13 maddeye evet diyen herkes bizim dostumuzdur.
Yeni bir anayasa yapacağız: İşsizlerle, çiftçilerle, emeklilerle, kuryelerle bir araya gelip sorunlarını dinleyeceğiz. Demokratik yollardan bir dikta yönetimini sonlandıracağız. Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan bütün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu. Hiçbir zaman toplumun bütün kesimleri bir araya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı döneminde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek.
Parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır: Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit mesafede olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez. TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Komisyonlarda görüşmelerde bütün taraflar zorunlu olarak çağrılacak. Ben bir konuda bir kanun çıkarıyorum ama o konunun uzmanlarını ve o konunun içinde olanları da dinliyorum demektir. O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, güven vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır. Yargı üzerindeki vesayeti kaldırmamız gerekiyor. Hükümetin geçmişte olduğu gibi meclisten güvenoyu alması ve meclise hesap vermesi yeniden sağlanacak.
Kürt sorununun çözülememesinin nedeni siyasi otoritedir: 40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorunun çözülmesinin sebebi kimdir? Siyasi otoritedir. Şimdi batının egemen güçleri bu sorunu Türkiye’nin çıkarına aykırı bir araç olarak görüyorlar. Bu sorunu Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum.
Siyasi parti lideri neden yeraltı dünyasının lideri ile görüşür: Her insanın hayatı önemlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz. Devlet kadın erkek eşitliğini çözmek zorundadır. Kadına yönelik fırsat eşitliğini çözeceğiz. Tüm terör örgütleriyle ve yer altı terör örgütleriyle mücadele etmek bizim görevimiz olacaktır. Herkes ‘terör örgütleriyle mücadele edeceğiz’ der ama yeraltı dünyasını ağızlarına almazlar. Neden bir siyasi parti lideri yeraltı dünyasının lideri ile görüşür?
Liyakat sahibi kişi eşit davranır: İşi ehline vermek bir inanç, insanlık, yönetim meselesidir. İşi ehline vermediğinde kul hakkına fırsat açıyorsun. İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor. Önce eğitim, tecrübe, deneyim bunların olması lazım. İşi ehline teslim etmek aynı zamanda ehil insanın devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlar. Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır. Oturduğu makamı vatandaşa işkence etme yeri olarak göremez. Eğer bunu yapmazsanız sorunları çözemezsiniz.
O koltuğu kirletiyorsunuz: Bizim en büyük ortak değerlerimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarıdır. Bu ülkenin bağımsızlığı için şehit olan yüz binlerce kişi var. Onların bayraktarı ise Gazi Mustafa Kemal’dir. Liyakat sahibi herkes bilir bunu.İstanbul işgaldeyken İngiliz Muhipleri cemiyeti kuruluyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarıldı. ‘Niye bağımsızlık için mücadele ediyorsun’ dediler. Rıfat Börekçi de milli mücadelenin kahramanlarından biriydi. O da tam tersi fetva verdi. Kin ve öfkeyle o koltuğa oturursanız, siz erdemli bir kişi değilsiniz ve o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız ki sonra haddinizi aştığınızı fark edip ne söyleyeceğini şaşırıyorsun.Demek ki sen liyakatli değilsin. Atatürk’ün 1923’te TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmasına Mondros Mütarekesi’nden başladı. Türk adındaki her şeyi yakıp yıktılar. ‘Ayasofya’ya sürekli haç asıp gözdağı vermeleriyle duygularımız incindi’ dedi Mustafa Kemal. Dönemin Mustafa Kemal'i diyor. Bu beylerin haberi var mı bundan? Atatürk olmasaydı o camilerin hiç birinde 5 vakit ezan olunmazdı bunu biliyor musun sen? Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapıldığını bileceksiniz. Dolayısıyla liyakat dediğiniz farklı bir kavramdır. Adaletli olacaksınız. O koltuğa kimlerin gelip oturduğunu bileceksiniz. Siz kalkıyorsunuz, bir din insanına asla yakışmayacak lanet sözcüğü kullanılır mı? Birlik, beraberlik varken. Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Ona rağmen bu sözcüğü bir din adamının kullanması asla doğru değil. Dua okunur, okusaydın o zaman. Bunlar liyakatin de ne olduğunu bilmiyorlar. Gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Siz sadece o koltuğu kirletiyorsunuz.
Meclis’e cinsiyet kotası verilmeli: Kitabımız insanlara güzel sözler söyleyin der. Bunu söyleyecek olanlar da din adamlarıdır. Liyakat sistemi olduğunda güreşçiden banka yöneticisi olmaz.Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır? Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım. Bütün dostlarıma söz veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek. Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclis’e cinsiyet kotası verilmeli.
Kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor: Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız.Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun.Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz.
Çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz: Eğitim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız. 4+4+4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar kurulunda görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu. Milli Eğitim şuralarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiç biri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler tamamen çöktü. İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55