YSK sınavından, kıdem tazminatına ve baroların seçim sisteminde yapılmak istenen değişikliğe ilişkin birçok konuya değinen Davutoğlu’nun açıklamasının satır başları şöyle:Gençlerimiz seslerinin boğulmaya çalışılmasını, fikirlerinin bastırılmaya çalışılmasını, farklılıkların ezilmeye çalışılmasını, çalışmak istediklerinde bir iş bulamamalarını, bir iş bulduklarında torpil ve adam kayırmacılığın önlerini kesmesini “dislike” ediyorlar. Yani beğenmiyorlar. Gençlerimiz haysiyetlerinin, kimliklerinin ve emeklerinin çiğnenmesine itiraz ediyorlar. Gençlerimiz bu iktidara bakınca ahlaktan emeğe, liyakatten dürüstlüğe, adaletten özgürlüğe hiçbir başlıkta örnek alacak bir tek nokta göremiyorlar. Gördükleri tek nokta gençlerin fikirlerini, yorumlarını, ifadelerini, kimliklerini sosyal medyada kendileri aleyhine yorumları bir tıkla kapattıkları gibi yok sayabileceğini zanneden bir iktidar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinden beri her dört gencimizden birisi işsiz durumda. Gençler, ülkemize, milletimize, değerlerimize, toprağımıza her tarafından dikiş atmış, trajikomik, kalitesiz, çirkin ve tek tip bir elbise biçen bu iktidarı ciddiye almayın” ifadelerine yer verdi.
'SAVUNMA MEZHEPLERE, ETNİK KİMLİKLERE GÖRE BÖLÜNMEK İSTENİYOR'
(Baroların bölünerek, seçim sisteminin değiştirilmek istenmesi): Baroların en temel anayasal hak olan seyahat özgürlüğü, toplantı yapma özgürlüğü beşinci sınıf bir otoriter rejimdeymişiz gibi ihlal edildi. Dün FETÖ’nün AK Parti’ye yaptığını bugün hükümet başkalarına yapmak istiyor. Dün HSYK’yı tekeline almak isteyen FETÖ’nün yapmak istediğini bugün iktidar zihniyeti istiyor. İktidar bu yaptığı ile hukuk sisteminin en temel ayaklarından savunmanın mezheplere, etnik kimliklere göre bölünmesi ihtimalinin farkında bile değil. Ya da daha kötüsü çok iyi farkında ve bizzat bu bölünmeyi istiyor. Siz alevi baro, sünni baro, ulusalcı baro, kürtçü baro, sağcı baro, solcu baro, AK Partili baro, CHPli baro mu kurmak istiyorsunuz?
'İKTİDAR YENİ BİR FON YARATMA HEVESİNDE'
(Kıdem tazminatını fona devretme hazırlığı): Basına yansıyan bilgilere bakılırsa iktidar kıdem tazminatını kullanarak yeni bir “fon” yaratma hevesine kapılmış. Sormazlar mı; Siz işçi ve işverenin alın teri ile oluşturulan işsizlik fonunu kullanıp kamu bankalarına sermaye benzeri kredi sağlamış bir iktidar değil misiniz? Yine aynı fonu korona sürecinde işçiye işverene yardımcı olmak için kullanmak yerine kamu bankalarına mevduat sağlamak için kullanmış bir iktidar değil misiniz? Benzer biçimde Türkiye Varlık Fonu gibi “sözde bir varlık fonu” kurup yıllardır sorunsuz çalışan Kamu İktisadi Teşekkülleri’ni tarihi zararlara uğratmış bir iktidar değil misiniz? Yine aynı fonu kullanıp daha geçtiğimiz hafta Ziraat Bankası’ndaki bir batık krediye kurtarma operasyonu yapmış bir iktidar değil misiniz? Hangi işçi hangi çalışan inanır sizin emekçinin menfaatine bir fon kurup sözüm ona tamamlayıcı emeklilik sistemi kurabileceğinize?
'TARİHİ BİR EKONOMİK KRİZ'
Türkiye’nin tarihi bir ekonomik kriz yaşıyor. Hangi ekonomik veriye, uygulanan politikaya ve daha önemlisi bu politikaların yarattığı tahribata bakarsak bakalım Türk ekonomisinin bir çöküş sürecinden geçmekte olduğu açıktır. Kimsenin aklında ülkenin bir uçuruma doğru sürüklendiği konusunda maalesef soru işareti kalmamıştır. Bırakın Sn. Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz hafta söylediği gibi “ülkemizin dünya milli gelir sıralamasında 2023 hedefi olan ilk 10 ülke arasına girme hedefine en yakın olduğu dönemden geçmekte olduğu” iddiasını, ilk 20’de kalabilmesi dahi gören gözler için artık ciddi bir risk halini almıştır.