4 Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim” demişti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den yanıt geldi. Akşener, 'Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder' ifadelerini kullandı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programında soruları yanıtladı.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Koronada durum iyi değil. Bir kere bütün o kurallara uyuyorum, maske takıyorum, sosyal mesafeye dikkat ediyorum, dikkat etmeyenleri uyarıyorum. El teması kurmuyorum, C vitamini alıyorum. Beslenmeme dikkat ediyorum.
Bu hafta zatürre aşısı oldum. Eskiden testi o kadar yaptırmıyordum ama illerden döndükten sonra test yaptırıyorum ekibimle birlikte. Biz açık havada geziyoruz, kapalı alanda toplantı yapmıyorum.
'ŞEHİR HASTANELERİNİ ALİ ERBAŞ'A BAĞLASINLAR'
AK Parti’nin yöneticilerinin hiçbir zaman geri adım atmadıkları tek bir konu vardır: Atatürk ve cumhuriyet değerleri.
Önce açılım yaptılar, geri adım attılar. Komşularla sıfır sorun dediler, sonra herkesle kavgalı oldular.
Diyanet de Atatürk’ün kurduğu bir kurum ve başında Ali Erbaş isimli biri var. Atatürk’ün kurduğu kurumun başındaki şahıs hepimizin eleştirdiği bir isim. Buradan Erdoğan’a bir önerim var. Ne kadar şehir hastanesi varsa hepsini Ali Erbaş’a bağlasınlar, belli ki çok yetenekli bir isim.
'BU KADAR AH ALINIR MI?'
Türkiye’de gençlerin araştırmalarda yüzde 70’ine yalını iş bulabilse yurt dışına gidebilecek. O gençler kurumlara müracaat edecekler 90 alacaklar, ama 60 alanı atayacaklar. Siz liyakatın olduğu ülkeyi gençlere sunmazsanız gençler de umudunu kesip yurt dışına giderler.
Milyonlarca gencin umuduyla oynanan bir durum. Daha vahimi var. Rektörlükte ya da belediyelerde özel kalem olarak başlıyorlar, sonra yüksek maaşlarla başka yerler terfi ediyorlar. Bu kadar ah alınır mı?
İslamiyet’in en önemli özelliği kul hakkıdır. Bunlardan Hz. Adem’in kıssasını duydunuz mu? Bunlar aynı zamanda ekonomik yolsuzluklara da neden oluyor.
'ÖĞRENCİ BAŞINA 10'AR BİN LİRA İŞLETME KREDİSİ VERİLSİN'
Eğitim konusu çok enteresan bir durum. Özel okullar ve devlet okulları var. Bunlar açılacak mı belli değil. Öğrencilerin ve velilerin sorularını yanıtlayacak bir bakan ortada yok.
Özel okullarda sektör 1 milyon 440 bin öğrenci almış. Doğrudan ve dolaylı olarak 750 bin eğitim sağlıyor. Yeni kayıtlarda yüzde 80’e varan düşüş var. Bu okullar tedbir alınmadığı durumda kapanır.
Biz ne öneriyoruz? Öğrenci başına 10’ar bin lira işletme kredisi verilmesini istiyoruz. Bir öğrencinin devlete maliyeti 1136 dolar. 10 bin lira verdiğiniz zaman devletin üzerindeki yükü de alırsınız. Ama bunu yapmayacaklar. Yapmayacaklarsa biz yapacağız inşallah. Esnaf nasıl kepenk kapatma durumundaysa aynı şey okullar için de geçerli.
'EKONOMİNİN E'SİNDEN ANLAMIYORLAR'
Kontollü fakirlik meselesi, iktidar partisi ve ortaklarının şuurlu yaptıkları bir durum olduğunu düşünüyorum. Esnafın biriyle görüştüm. Bir aparat satacak, bir telefon kılıfı satacak; kirayı ödeyemez. Ben bunun bilerek istenerek yapıldığına inanıyorum. Başkasını düşünemezsiniz.
Gerçeklikten kopmuş durumda, ekonominin E’sinden anlamıyorlar.
Ben niye gidiyorum ilçelere? Çünkü milletin sesini kimse duymuyor. Medya çok az kaldı. Sürekli tehditle karşı karşıyasınız. Göz yumulmasa o troller sizi linç edebilir mi?
Bu vatandaşın sesini duyurabileceği bir araç kalmadı. Ben onun için gidiyorum. Ben propaganda yapmaya gelmedim, o istemeye gelmedim, sizin sesinizi duyurmaya geldim diyorum.
Kendi imkanlarıyla iş bulmuş, bir hafta sonra Ak Partili ilçe başkanından icazet almadığı için işten atmışlar. Bu adam özel sektörde şoför. 23 yaşındaki oğlu da işsiz.
'İŞSİZLİĞİ VE FAKİRLİĞİ TARİF EDEMEM SİZE'
İş dünyası etkileniyor, üreten etikleniyor, işçiler, günlük çalışanlar etkileniyor. İşsizliği, fakirliği tarif edemem size. Bir aba eğiliyor kulağıma “4 senelik üniversite mezunu oğlum şu kadar yıl işsiz” Saray’da oturuyorsunuz, damadınızı bakan yapmışsınız.
Bakıyorsunuz, tedbirler hiç. Siz paket açmışsınız 5 müteahhidi korumak için. İnsanlar Bağ-Kur aidatlarını ödeyemiyorlar. Paralar yastık altına ve altına girdi. Bunlar ekonomiye dönseydi insanlara iş olarak dönerdi. His sisse senedi alın ama kayyum atamak gibi değil, sonra bunları satın bu para ekonomiye dönsün demiştik.
'İŞSİZLİK, YOKSULLUK KONUŞULMASIN DİYE İDAMI GÜNDEME GETİRDİLER'
İdam sayın Bahçeli’nin de Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde AB uyum yasaları çerçevesinde kaldırıldı. 7 Mayıs 2004 tarihli kanunda idam anayasadaki bütün kanunlarından çıkarıldı. Birinde Başbakan Yardımcısı Bahçeli, diğerinde başbakan Erdoğan, ikisi de bunu AB uyum yasaları için yaptılar.
Burada idam cezasından ziyade ortaklar şunu konuşmalı. Biz Avrupa Birliği yolculuğundan vaz mı geçtik? İkide bir bunun gündeme getirilmesi demek, biz bunu AB uyum yasaları çerçevesinde çıkardılarsa, neden bundan geri döneceklerini izah etmek durumundalar.
Emine Bulut’un evinden çıktığımda da sormuşlardı. Ben de bu tarz cinayetler için getirin kardeşim şahsen destek vereceğim demiştim. Erdoğan getirsinler hemen imzalarım dedi. Zaten sen söylemden milletvekilleri nefes alamıyor ki. Getirsinler biz de kendi aramızda değerlendiririz.
Bu tartışma işsizliği, yoksulluğun, Murat Ağırel’in Müyesser Yıldız’ın Barış Pehlivan’ın tutukluluğunun konuşulmasını engelliyor. Asıl vahim olanı şu: Milletvekilleri hazırlar getirir ama ortada böyle bir şey yok.
Bugün milli irade diyenler milli iradenin içini boşalttılar. çünkü meclisin bir kıymeti kalmadı.
Hukukun üstünlüğü, adaletin tam sağlanması, demokrasinin tam uygulanması, bu ucube sistemden vazgeçildiği, iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistem ile tutuklu gazeteciler sorunu çözülebilir.
DEMİRTAŞ'A YANIT
Biz partimizi zaten değerler üzerinden kutuplaştıran anlayışı ortadan kaldırmak için kurduk. İnsan odaklı bir bakış açımız var. Bir yere gidince diyorum ki ben propaganda yapmaya değil sizi dinlemeye geldim. Şunu fark ediyorsunuz ki herkes aynı acıların içinde. Bu makulde buluşmak sadece eleştirmek değil, çözüm önerilerini sunmak için çıkılan bu yolculuğun meyvelerini alıyoruz.
Bazen bir vatandaş gelip kulağıma ben size haksızlık ettim hakkını helal et diyorlar. İnsanlar birbirleriyle derin dostluklar kurmak zorunda değil ama saygı göstermek zorunda. Bunun yaptığınız zaman derin sorunlar ortadan kalkar.
Haberin tamamını okumadım. Ama şunu söylemek isterim. Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği var.
AKP'Lİ VEKİLİN DÜĞÜNÜ
Sayın Erdoğan kendi gitti sel felaketi yaşanan yerde miting yaptı. Adını 'keyif çayı' koyduğu çay attı insanların kafasına. Siz orada miting yaparsanız sizin milletvekiliniz de 1500 kişilik düğün yapar. Sonra vatandaşı suçlayamazsınız. Biz Anıtkabir’e son derece az insanla gittik.
İTTİFAK AÇIKLAMASI
Türkiye’nin çözülemeyecek meselesi yok sadece tek adamlık yönteminin bitmesi lazım. Hem Sayın Babacan’a hem de sayın Davutoğlu’na hayırlı olsun ziyaretine gittim. Partilerin kuruluş sürecinde bu partilerin demokrasiye katkı sunacaklarını söyleyen bir genel başkanım. Tabii ki aramızda bir siyasi rekabet var.
Bizim ortak özelliğimiz bu ucube sistemin Türkiye’yi yoksullaştırdığı ve dış politikayı kötüye sürüklediği inancımız ve parlamenter sisteme geçiş düşüncemiz. 31 Mart İttifakı sadece İYİ Parti ve CHP arasındaydı. Bu ittifak genişler mi bunlar sonra konuşulacak bir konu. Biz bunu kendi aramızda daha konuşmadık.
Bu sistem Türkiye’yi 2023’e taşıyamaz diye bir öngörüm var. Neyse kartım ortada. Elbette çok isterim cumhurbaşkanlığını. Ama bu sistemden demokratik usullerle kurtulmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum.