Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Ziynettin Aktürk suç vasfının ‘silahla kasten yaralama’ olarak değiştirilmesini istedi.Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş davasının ilk duruşması üçüncü günde devam ediyor. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki 32’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın ilk gününde 8 ikinci gününde 13 tutuklu sanığın ifadesi alındı. Davanın son sanığı Umut Ersoy’un avukatının duruşmada olmaması nedeniyle savunması alınamadı.
İFADE DEĞİŞTİLER
Duruşmanın ilk iki gününde sanıklar daha önceki ifadelerini değiştirerek farklı ifadelerde bulundu. Tetikçi Eray Özyağcı duruşmanın ilk gününde yaptığı savunmasında, “Ben sadece Sinan Ateş’in sağlı sollu ayaklarına ateş ettim. En son şöyle bir ses duydum, ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diyorlardı” ifadelerinde bulunmuştu.
Azmettirici olarak yargılanan Doğukan Çep ise ifadesinde, “Ben azmettirdim baş aktör benim. Dosyamı çözmesi için para verdim çözemedi. ‘Olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedi. Arıyorum arıyorum açmıyor, açan adam açmamaya başladı. Ben de bir iki gün daha bekledim. ‘Ben bunu ayaklarından vuracağım, Ankara’ya gidiyorum’ dedim. Eray da yanımda. ‘Abi ben gider vururum’ dedi.” diye konuştu.
MURAT BAKAN VE ALİ BABACAN AYŞE ATEŞ’İN YANINDA
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş’i duruşma salonunda ziyaret etti. Babacan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu duruşmayı Ayşe Ateş’le birlikte takip etti.
MAHKEME BAŞKANINDAN SİYASİLERE UYARI
Sanıkların jandarma eşliğinde salona getirilmesinin ardından duruşma başladı. Mahkeme başkanı daha önce duruşma salonundan çıkarılanların 1 kereliğine mahsus olmak üzere salona geri alınmasına karar verdi.
Dünkü duruşmada yaşanan tartışma sonrası bir avukat ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır duruşmadan çıkarılmıştı. Mahkeme başkanı bugünkü duruşmada siyasilerin duruşma düzenini bozması durumunda bunun siyasi bir müdahale olarak kabul edileceğini söyledi.
ÇEP’TEN KILIÇDAROĞLU TAKLİDİ
Azmettirici olduğunu söyleyen ve cinayeti organize eden Doğukan Çep, yoklama sırasında eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından paylaştığı “bur-da-yım” mesajını taklit etti.
“GERİYE DÜŞMESİ GEREKİRDİ”
Duruşma tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Ziynettin Aktürk’ün savunmasıyla başladı.
Olay olurken bölgede bulunan bir tanığın ifadesine başvurulmadığını öne süren Aktürk, “Biz kamera görüntülerine baktığımız olay olurken aracın içerisinde bir tanık görülmektedir. Ancak bu tanığın ifadesine başvurulmamıştır” dedi.
Aktürk, savunmasında cinayet esnasında Sinan Ateş’in yanında bulunan kişilere dikkat çekerek Ateş’in kafasına sıkılan merminin bu kişilerin silahından çıkmış olduğunu öne sürdü. Aktürk, Özyağcı’nın ateş ettiği sırada maktulün geriye doğru düşmesi gerektiğini ancak ileri doğru düştüğünü anlattı.
Aktürk şöyle konuştu:
“Olay yerinden alınan kamera görüntüleri çok açık. Otopsi raporunu incelediğimizde raporda birden fazla çelişki bulunmaktadır. Bunlar da müvekkilimin atışlarıdır. O esnada yanında bulunan Selman Bozkurt ateş ederken müvekkilim kaçıyor. Bu esnada ateş ediyor ve Selman Bozkurt’u omuzundan yaralıyor. Olay yerinde sizin ilk amacınız neyse onu yaparsınız ilk. Müvekkilim burada yaralama amacı olduğu için ayaklarından vurup kaçmayı planlamıştır. Bir metre mesafe dahi yoktur. Öldürme saikiyle hareket etseydi kafasına ateş ederdi. Otopsi raporundan anlaşılacağı üzerine maktulün kafasına işaret eden mermi sağ alt çenesinden çıkmaktadır. Otopsi raporundan ne hikmetse ayaklara gelenler de dahil tüm mermiler öldürücü olarak sayılmıştır”
“MÜVEKKİLİM HAYATINA YÖNELİK KASIT OLDUĞU İÇİN KARŞI TARAFA ATEŞ ETTİ”
Ateş’in yanındaki isimlerin “Reisi vurduk” şeklinde bağırdıklarını savunan avukat şöyle devam etti
“Müvekkilim olay yerinin 50-60 metre uzağında hayatına yönelik bir kasıt gördüğü için kendini müdafaa etmek için karşı tarafa ateş etmiştir ve ‘ben Selman Bozkurt’a ateş ettim, maktüle değil’ demiştir. Yine maktulün yanında bulunanlardan birinin ses kaydı olmasa da belirtilen şahıslardan birinin reisi vurduk demesi çok önemlidir. Oradaki şaşırma ifadesi çok nettir. İrkilme ifadesinden hemen diğer tarafa dönüp tekrar ateş etmeye başlamıştır. Anlattığımız deliller nazara alındığında maktulü öldüren mermi başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir. Otopsi ile olay yeri incelendiğinde müvekkil (Özyağcı) üç kez Ateş’in bacaklarına ateş etmiş, Selman Bozkurt maktule doğru ateş etmektedir, bu çok nettir. Olay yerinin 50 metre uzağına kaçmıştır müvekkil. Kendini müdafaa etmek için karşı tarafa ateş etmiştir. Maktulün yanında bulunduğu Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un ‘Reisi vurduk’ açıklaması çok önemli. Maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir. Bir açı vardı, o açıyı yakalamak kolay değildir. Ön taraftaki ayakların hangi açıdan vurulduğu çok önemli. Kafasına aldığı merminin tamamen başkası tarafından ateşlendiği yapılan incelemelerde ortaya çıkacaktır”
‘SİLAHLAR KAÇIRILIYOR’
Avukat Aktürk savunmasında Ateş’in yanındaki isimlerin silahları kaçırdıklarını öne sürerek, “Silahlı olaylarda sizin yanınızdan geçen bir silah sesi duyduktan sonra yanında olan birini refleks olarak kaldırırsınız ama biz bu hareketi görmüyoruz bu olayda. Ne hikmetse apar topar silahlar alınıyor ve bu silahlar kaçırılıyor. Hangi düşünceyle bu silahlar kaçırıldı. Yapılan incelemede bu durum hiç irdelenmemiş. Bir insan bir olayın içindeyse ya tanık olur ya şüpheli olur ya şüpheli ya da mağdur olur. Bir şüphelinin neye dayanarak ifadesi alınmıyor? Olay esnasında 3 kişi var. Bu 3 kişinin ifadesi tam anlamıyla alınmamıştır. İfadesi alındı mı bu şahısların? (Bozkurt ve Keçik) İddianamede önce şüpheli ve mağdur olarak alınırken sonra savcılıkta ifadesi alınmamıştır. Olay esnasında üç kişi var. Bu üç kişinin ifadesi tamamı ve doğru bir şekilde alınmamıştır. Müvekkilim ‘Ben oraya giderken tamamen yaralamaya gittim, tek amacım oydu ve bunu gerçekleştirdikten sonra kaçtım’ diyor. Biz bu yüzden yapılan yargılamanın hatalı olduğunu ve suç vasfının silahla kasten yaralamaya dönük olarak değiştirilerek yargılanmanın devam etmesini istiyoruz” dedi.
Avukat, Sinan Ateş’in kaç telefonunun bulunduğunun araştırılmasını ve bunun ortaya çıkarılmasını talep etti.
“İDDİANAME ÇIKANA KADAR NEYLE SUÇLANDIĞIMI BİLMİYORDUM”
Sinan Ateş’e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık Umut Ersoy’un dinlenmesine geçildi.
Üzerine atılı suçları kabul etmediğini söyleyen Ersoy, “Polisler beni gözaltına aldıklarında neyle suçlandığımı söylemediler. Pendik Karakolu’na geldiğimde ise polisler bana şiddet uyguladılar. Ardından hastaneye gidip rapor aldık. Ankara’ya doğru yola çıktığımda da hala neden alındığımı bilmiyordum. İddianame çıkana kadar da neyle suçlandığımı bilmiyordum. Suat Kurt’u telefonla aradığım iddia ediliyor ama hiçbir şekilde kendisini tanımıyorum” dedi.
“ARAÇ KULLANIP FİİLİN İŞLENMESİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR”
Son sanık Umut Ersoy’un dinlenmesinin ardından sanık avukatlarının savunmalarına geçildi. Sanık Vedat Balkaya’nın avukatı Cem Ali Kılıç, “Müvekkilimize ilk olarak ‘Alacak verecek için yardımcı olabilir misin’ diye soruluyor. Müvekkilim olay yerine 250-300 metre uzakta bekliyor ve sanık Eray Özyağcı tarafından hep olay yerinden uzakta tutulmaya çalışılıyor. Eylem planına dahil müvekkilime hiçbir bilgi verilmiyor. Eray Özyağcı motordan inerken müvekkilime ‘silah sesi duyarsan sakın kaçma’ diyor. Bu plana dahil olan birine bu söylenebilir mi? Fiil üzerinde ortak hakimiyeti yoktur, sadece araç konusunda yardımcı olup fiilin işlenmesini kolaylaştırmıştır. Tutuksuz yargılanmasına ve davaya bu şekilde devam etmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
“SANIKLARIN HEPSİ TECRİT ALTINDADIR”
Sanık Suat Kurt’un avukatı Demet Saatçioğlu, dosyadaki insan hakkı ihlallerine değineceğini kaydetti ve “Bir önceki gün gerilim oldu tam da avukat Serdar Öktem ifadesini bitirmek üzereyken oldu. Avukat olması nedeniyle sanık olarak yargılanan bir kişinin delil sunma yükümlülüğü olmadığını belirtmek isterim. Başka hiçbir sanığa ‘neden telefon şifresini vermedin?’ diye sorulduğunu duymadım. Komiser Bey de aynı sorulara maruz bırakıldı. Oysa kimsenin şifresini verme zorunluluğu yoktur.” dedi.
Saatçioğlu savunmasını şöyle sürdürdü:
“Dosyayla alakalı insan hakkı ihlallerinden bahsederken Türk yargı sisteminin daha iyi bir hale gelmesi için çözmemiz gereken sorunlar vardır. Dosyada kısıtlılık olurken basında bazı ifadelerin ve belgelerin yayınlandığını görüyoruz. Bu, hukuka aykırıdır. Tutukluluk meselesine gelecek olursak müvekkilim tamamen keyfi şekilde tutuklanmıştı. Müvekkilimin hakkında bilgiler masumiyet karinesi ihlal edilerek basına yansımıştır. Tüm sanıkların hepsi hücrede kalmaktadırlar ve tecrit altındadırlar.”
“EYLEM İLE İLGİLİ BÖLÜM 5 SAYFA BİLE DEĞİL”
İddianameyi şeklen değerlendireceğini kaydeden avukat Demet Saatçioğlu, “Sinan Ateş ile ilgili kısım 4 sayfa, Selman Bozkurt ile ilgili kısımlar da yarım sayfa anlatılmıştır. Türkiye’nin gündemine oturan dosyada eylem ile ilgili bölüm 5 sayfa bile değildir. Burada Sinan Ateş ile ilgili bir soruşturma yürütüldüğünü belki söyleyebiliriz ama Selman Bozkurt ile alakalı bir soruşturma yürütülmemiştir. Müvekkilime Selman Bozkurt ile ilgili tek bir soru yöneltilmemiştir” dedi.
Saatçioğlu, şunları söyledi:
“Azmettirici Doğukan Çep bile Selman Bozkurt hakkında yargılanmazken benim müvekkilim Selman Bozkurt’u tasarlayarak öldürmeye teşebbüse yardımdan yargılanıyor. Bu dava açılmadan önce müvekkilimin suçları basında köşe yazısı haline getirildi. Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un detaylı olarak ifadelerinin alınmasını talep ediyorum. Sinan Ateş’in kesin ölüm sebebi bile dosyada yoktur. Buna dair detaylı rapor alınmasını ve keşif yapılmasını talep ediyoruz.”
“KAFASINA Bİ ATKI TAKSA KİMSE ŞÜPHELENMEZDİ”
Suat Kurt’un diğer avukatı Fuat Saatçioğlu da bazı sanıkların ifadelerinin çelişkili olduğunu ancak müvekkili Suat Kurt’un emniyet, savcılık ve mahkeme huzurundaki beyanlarının tamamen aynı olduğunu vurgulayarak şu iddiaları dile getirdi:
“Bu da müvekkilimin samimiyetini ortaya koymaktadır. Müvekkilim kendi halinde yaşarken Doğukan Çep tarafından aranıyor ve sadece arkadaşı olduğu için hatıra binaen yardımcı olabilmek için eylemlerde bulunmuştur. Müvekkilim bir cinayet için gelmiş olsa yüzüne bir atkı kafasına bir bere taksa kimse şüphelenmezdi. Müvekkilimin suç işleme kastı yoktur, kimliğini saklama gereği duymamıştır.”
“ARKADAŞ KURBANI OLDU”
“Eray Özyağcı da sanığın olay yerinde olduğunu bilmediğini kaydetmişti. Dolayısıyla müvekkilim olayın planlanma aşamasında yoktur. Müvekkilim olaydan bihaberdir. Müvekkilim sadece Sinan Ateş’in camiden çıkıp ofisine doğru gittiğini söylüyor. Burada bir fiili hakimiyeti yok. Müvekkilim bunu söylemese de bu fiil zaten gerçekleşecekti. Benim müvekkilim suçlansa suçlansa sadece yardımdan suçlanabilir. Selman Bozkurt’un olaya dahil edilmesi ise tamamen tesadüfidir. Eray’a ateş ettiği için karşılıklı çatışmaya giriyorlar. Bu, Eray’ın bireysel eylemidir. Benim müvekkilim bu olaydan sorumlu tutulamaz, bir illiyet bağı da yoktur. Dolayısıyla Selman Bozkurt konusunda müvekkilimin tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim çok samimi beyanlarda bulundu. İstemeden bu olayın bir parçası. Arkadaş kurbanı olmuştur. Biz bu olayın asli faili olamayız. Müvekkilimizin tahliye edilmesini talep ediyoruz.”
“DOSYADA AĞIR İNSAN HAKLARI İHLALİ VAR”
Azmettirici Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, “Müvekkilime darp ve cebir izine rastlanmadığına dair bir rapor tanzim edilmiş ancak medyada bile boy boy yaralı fotoğrafları yer almaktadır. Bu yüzden bu raporun altında imzası bulunan doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu dosyada ağır insan hakları ihlali vardır.” ifadelerini kullandı.
“AHMET KEÇİK SİLAHLARI TOPLAYIP OLAY YERİNDEN KAÇIYOR”
“Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermi parçalarının Eray Özyağcı’dan çıkıp çıkmadığının tespiti yapılamamıştır. Bu yüzden kamera kayıtlarına baktığımızda Ahmet Keçik olay yerinden dakikalar içerisinde silahları alıp olay yerinden kaçıyor. Ahmet Keçik ile Sinan Ateş’in hoca öğrenci ilişkisinden daha fazla bir manevi bağı olduğunu açık görüyoruz. Buna rağmen Sinan Ateş yere yığılırken nasıl kaçabilir? Bir tampon yapmaz mısınız? Bir yardım istemez misiniz? Bu davranış şu soruları akla getiriyor: Acaba Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermiler başka silaha ait de o yüzden mi kaçırılıyor?”
“YÜZÜ DÖNÜK BİRİNDEN ÇIKMIŞ OLABİLİR”
“Sinan Ateş’in kafasından girip çenesinden çıkan merminin atış açılarına göre Eray Özyağcı’dan çıkmasının imkansız olduğunu görüyoruz. Bu atış ancak Sinan Ateş’e yüzü dönük bir kişi tarafından gerçekleşebilir. Olay yerine baktığımızda yüzü Sinan Ateş’e dönük Eray Özyağcı dışında bir kişi daha bulunmaktadır. Bu da Selman Bozkurt’tur.”
“GÖRÜNTÜLER YENİDEN İNCELENSİN”
“Sinan Ateş’in birçok tehdit aldığına dair dosyalar sunuldu. Bu yüzden Sinan Ateş bir değil iki silahla dolaşıyor. Olay yerinde 12 kovan bulunuyor. Olay yerine ikinci defa dönmüş bir kişi var, o da Ahmet Keçik. Dosyada pek çok şeyin örtbas edildiği gerçek. Adaletin sosyal medyada, siyasi partilerde sağlanmayacağını düşündüğümüz için adaleti buradan istiyoruz. O yüzden Ahmet Keçik’in girdiği binanın kamera görüntülerinin incelenmesini talep ediyoruz.”
“ÖĞRENCİYİM DİYOR AMA ÇOK İYİ SİLAH KULLANIYOR”
“Ahmet Keçik kimdir? Öğrenciyim diyor ama maşallah çok iyi silah kullanıyor. Bu kişiye dair SGK dökümlerini istiyoruz. Selman Bozkurt, Ahmet Keçik ve hatta Sinan Ateş hakkında daha önce bir dosya olup olmadığının, bu kişilerin arasındaki ilişkilerin ne olduğunun araştırılmasını istiyoruz.
Ahmet Keçik, şüpheli olarak alınmış ama dosyadan çıkarılmış. Ne zaman çıkarılmış göremiyoruz. Deliller tarafsız ve hatasız değildir. Bu yüzden verilecek hükümler de heyet ne kadar tarafsız olursa olsun doğru olmayacaktır.
Bu dosyadaki otopsi videoları isteniyor ama dalga geçer gibi fotoğraflar gönderiliyor. ‘Bu fotoğraflara bakarak otopsinin uygun tespit edildiği tespit edilemez’ diyor uzmanlar. Bu videolarda ne var da mahkemeye getirilmiyor. Eray Özyağcı, sterling marka mermi kullandığını söylüyor. Mermilerin hangi silahtan çıktığı da karıştırılmış. Umarım sadece maddi hatadır.”
“MÜVEKKİLİMİN EYLEMİ YARALAMAYA YÖNELİK”
“Ayrıca müvekkilimin eylemi sadece yaralamaya yöneliktir. Ani gelişen olaylar nedeniyle çıkan çatışma sonucunda ölüm gerçekleşmiştir. Netice sebebiyle müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçu ile yargılanması gereklidir. Bu eylemin ‘Paramı getir, yoksa seni ayağından yaralayarak karizmanı çizerim’ saikiyle gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Müvekkilimin ölüm sonucunu istemediği ortadadır.
Müvekkilimin Sinan Ateş ile fotoğrafı da basında oldukça yer bulmuştur, bunu size de sunacağız. Buradan da zaten müvekkilimin Sinan Ateş ile tanışıklığı olduğu ortadadır ve beyanlarında bu yüzden samimi olduğu açıktır. Ayrıca koskoca akademisyen diyebilirsiniz Sinan Ateş hakkında, ancak bilirkişi raporunda yer alan mesajı okumak istiyorum Sinan Ateş’in. ‘Daha yeni bir kişinin kafasını gözünü kırdırdım yetmez mi?’ şeklinde mesajı var Sinan Ateş’in. Biz bu belgeye baktığımızda, Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Haliyle bu işleri akademisyen çevresinden isteyerek yaptıramaz, firari olan, suça karışan isimlere yaptırabilirsiniz ancak. Müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçundan yargılanmasını talep ediyoruz”