Erkeklerde mesane kanserinin; prostat, akciğer ve kalın bağırsak kanserlerinden sonra dördüncü sıklıkta görülen kanser türü olduğunu ifade eden Doç. Dr. Mehmet İnci, “Mesane kanseri, genellikle orta ve ileri yaş hastalığıdır. Erkeklerde bu kanser türü, kadınlardan üç kat daha sık görülmektedir. Çevresel karsinojenlere maruz kalma, mesane kanseri gelişiminde çok önemlidir. Buna bağlı olarak; plastik ve lastik sanayi çalışanlarında mesane kanseri daha sık karşılaşılmaktadır.
Ayrıca sigara içenlerde mesane kanseri, içmeyenlere oranla dört kat daha fazla görülmektedir. Mesane kanserinin en fazla görülen bulgusu, idrarda ağrısız kanamadır. Kanama, pıhtılı veya pıhtısız olabilir ve yaklaşık olarak hastaların yüzde 85’inde görülmektedir. Kanamanın şiddetiyle tümörün büyüklüğü arasında ilişki yoktur. Ayrıca sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, zor idrar yapma gibi yakınmalar da tümörün yerleşimi ve cinsine bağlı olarak mesane tümörünün ilk belirtileri olabilir” açıklamasında bulundu.
“İdrardan kan gelmesi, tümör şüphesini arttırır”
Mesane kanserinin tanı ve tedavisi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Mehmet İnci, “Mesane kanserinin tanısında; anamnez, fizik muayene, laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Genelde hasta idrarından kan geldiğini, fakat geçtiği için önemsemediğini söyler. İdrar incelemesinde kan hücrelerinin görülmesi, tümör şüphesini artırır. İdrarda kanama yapacak diğer sebepler (taş, enfeksiyon, böbrek hastalıkları gibi) de ekarte edilmelidir.
Mesane kanseri tanısında en pratik, ucuz ve radyasyon alınmayan görüntüleme yöntemi, ultrasonografidir. Belirli bir büyüklüğe ulaşan tümör, ultrasonografide görüntülenebilir. Fakat ultrasonografide, küçük tümörler ve ‘carcinoma in situ’ denen tümörler görülmeyebilir. Mesane tümöründen şüphelenildiğinde, kesin tanı için en kolay ve emin yöntem sistoskopidir. Eğer tümörden şüpheleniliyorsa, görüntüleme yöntemlerinde tümör görülmese bile, sistoskopi muhakkak yapılmalıdır. İdrar yolundan optik bir aletle girilerek mesanenin içerisi görülebilir ve mesanedeki patolojik oluşum temizlenerek hem tanı konmuş, hem de tedavi yapılmış olur” dedi.
