Mazbatamı aldığım gün sayın genel başkanımızla bir devir teslim gerçekleştirdik. Kendisini uğurladıktan sonra bir haber aldık. Can Atalay konusunda Yargıtay 3. Ceza Dairesi inanılmaz bir karar aldı. Dikkat ederseniz mesele Can Atalay’ı aştı. Karar, Hataylılara 'Siz milletvekili seçemezsiniz, son kararı ben veririm' diyen bir karardır.
Bugün Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını reddeden, yarın Millet Meclisi oluşumu ile ilgili maddeyi reddeder. Meclis’e gerek yok, ben yönetiyorum ya der. Bir başkası da çıkar Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nu reddeder, sana da gerek yok der. O zaman anlarsın bindiğin dalı nasıl kestiğini. Ama biz dedik ki buna direnelim. Öğrendik ki darbe girişiminin başında Recep Tayyip Erdoğan var. Türkiye’yi anayasızlaştırma, yeniden fiili durumlar yaratma, yarattığı duruma Anayasa’yı uydurma, git gide geriye götürerek, tek adam rejimini meşrulaştırma, kendince 50 artı 1 ile değil daha düşüklerle seçilmenin peşindeler. Biz bunu Can Atalay mevzu olarak Anayasa’ya sahip çıkma mevzu olarak gördük.
Can Atalay’ın hakkını ve hukukunu korumaya devam edeceğiz. Yetmez Gezi’den içeriden olan tüm arkadaşlarımızın bizim yerimize yattığını, birinin aslında yaşam hakkını, kent hakkını, doğayı savunan, kendi yaşam biçimine müdahaleye itiraz eden milyonların adına birilerinin hırsı ile yatırıldıklarını biliyoruz. Gezi’de hepimiz vardık, Gezi’yi sahipleniyoruz, Gezi’de yatanlar bizim yerimize yatmaktadır, bunun hesabını sana günü gelince soracağız Recep Tayyip Erdoğan diyoruz.
Kendisi CHP’li belediyelerden milletin bıktığını söylüyor. Onu göreceğiz 31 Mart gününde. Bizim ne İstanbul’a ihanet eden, ne Ankara’yı parsel parsel satan belediye başkanlarımız olmadı. 2017 yılında Erdoğan ‘Biz bu şehrin kıymetini bilemedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala daha da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum’ demişti. 2019’da da haklı olduğunu millet onun en güvendiği, kendinden sonra Başbakan, Meclis Başkanı yaptığı bin Ali dediğinde her görev bindirip, in Ali dediğinde indirdiği birisini bile koyduğunda İstanbul’da ve hatta ‘Binali’ye mi oy vereceksiniz, Sisi’ye mi’ diyerek büyük çirkinliklere imza attığı bir süreçte 11 büyükşehri biz kazandık.
Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyoruz, bizim belediye başkanlarımız arasında şehrine ihanet eden yok hizmet edenler var. Ama şunu sormak lazım, örneğin Serik Belediyesi’nde 500 bin liralık rüşveti Serik’in AK Parti’den seçilmiş belediye başkanı dönemin bakan ve milletvekillerinin yüzüne söyledi. Bu aleniyet kazandı, sonuç o belediye başkanı istifa etti ya da ettirildi. Ama bir tek soruşturma açılmadı. Ben bir müfettiş raporu görmedim, duymadım, bir savcı harekete geçmedi. Aynı geçmişte metal yorgunluğu var deyip, 6 belediye başkanını istifa ettirdiği süreç gibi…