Tarih: 21.03.2025 22:50

MANSUR YAVAŞ: HALKIN İRADESİ YENİDEN YÜKSELECEK

Facebook Twitter Linked-in

Bu aynı zamanda demokratik bir olaydır. Burada nasıl hakkımızı savunuyorsak sandıkta oy kullanmak suretiyle ortaya çıkacak sonuç iktidara kötü yönetime haksızlık yapanlara da büyük bir ders olacaktır. Umuyorum ki Ekrem Başkan da inşallah en kısa zamanda aramızda olacak. Hem İstanbul'da hem Ankara'da bütün Türkiye'de onunla el ele vermek suretiyle inşallah bu kötü yönetimi hep birlikte göndereceğiz" dedi.

CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasını protesto için 14 büyükşehir belediyesi ve 21 ilde miting yaptı.

Ankara'da Güvenpark'ta CHP İl Başkalığı önünde yapılan mitinge ABB Başkanı Mansur Yavaş, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, CHP Genel Başkan yardımcıları, ilçe belediye başkanları ve milletvekilleri de katıldı.

Alanda "Yıldıramayacaksınız", "Hükümet istifa", "Biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam, Türk gençliğiyiz" pankartları açıldı. Mitinge gelen vatandaşlar "Korkma la biziz halk", "Seçimle gelen seçimle, hileyle gelen devrimle gider", "Gençlik burada susmuyor", "Bir adamla ömür mü geçer?" yazılı döviz taşıdı. Vatandaşlar "Hak, hukuk, adalet", "Susma sustukça sıra sana gelecek", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları attı.

Mansur Yavaş, şöyle hitap etti:

"Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleri merhaba. Sevgili Ankaralılar, binlerce kişi burada toplandık, buluştuk ama sadece burada değiliz. 81 ilde 973 ilçede yaşanan hukuksuzluklara 'dur' demek için bir aradayız. Bugün Nevruz, toprağın uyanışının, baharın gelişinin, umudun yeniden yeşermesinin günü. Nevruz, asırlardır bu topraklarda dirilişi, dayanışmayı ve kardeşliği simgeler. Bizim için Nevruz sadece doğanın canlanışı değil, aynı zamanda milletçe yeniden ayağa kalkışın, birliğin ve özgürlüğün adıdır. Bugün bu bayramı kutlarken yüreğimizde burukluk var. Çünkü ülkemiz demokrasinin temel değerlerinin her geçen gün biraz daha örselendiği bir dönemden geçiyor. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor. Susturulmak isteniyor. Ve şimdi millet iradesini temsil eden bir isim Ekrem Başkanımız  günlerdir göz altında tutuluyor. Oysa kaç defa çağrıldıysa kendiliğinden ifade vermeye gitmişti. 20'den fazla polis aracıyla adeta bir terörist yakalar gibi gittiler sabahın erken saatlerinde evinden aldılar. Bu sadece bir kişiye değil, halkın iradesine, demokrasimize ve hukuk devletine yönelmiş açık bir tehdittir.

"Halkın iradesi yeniden yükselecek"

Oysa Nevruz tutsaklığa karşı direnişin, zorluklara karşı yeniden doğuşun simgesidir. Nasıl ki atalarımız Ergenekon'dan çıkarken demir dağları eritmişse bugün de baskının, korkunun, adaletsizliğin duvarlarını hep birlikte halkın gücüyle aşacağız. Çünkü bu millet iradesine sahip çıkar. Çünkü bu millet baharın önünü kesmeye çalışanlara karşı her seferinde toprağın altından yeşeren bir umuttur. Bugün nevruzla birlikte şunu söylüyoruz; bu topraklarda adalet yeniden filizlenecek. Halkın iradesi yeniden yükselecek. Kardeşlik, özgürlük ve demokrasi yeniden büyüyecek. Bundan hiç şüphemiz yok. Biliyorsunuz ki bu ülkede hukuk olmayınca demokrasi olmayınca ekmek olmuyor. Ekmek olmayınca huzur olmuyor. Gençlerin geleceği olmuyor. Gençlerin umudu olmuyor. Gençleri umutsuz olan ülkelerin geleceği olmaz. O ülkeye yazık olur. Üniversiteler özgür ortamlardır. Bilim de bu özgürlük ortamından çıkar. Yaşar ve gelişir. Üniversitelerin sahipleri öğrencilerdir. Öğrencisi olmayan yere üniversite denmez. Ankaramız bir üniversite kentidir. Hayat Ankara'da üniversite öğrencileriyle akar anlam bulur. Bizim seçilmiş insanlar ve kamu görevlileri olarak bu öğrencilerin rahat etmelerini kıllarına zarar gelmeden kendilerini ülkelerine yararlı bir birey olarak yetiştirmeleri için katkı sağlamak onlara en uygun imkanları sağlamak bizim en büyük görevimizdir. Bu çocukların her şeyinden bizler sorumluyuz. Üniversite öğrencileri itiraz etmek için tüm yurttaşlarımız gibi anayasal haklarını kullanıyor. Taleplerini ve itirazlarını anayasal çerçevede kullanan her bir birey devletin güvencesi altındadır. Anayasamız öyle söylüyor. Burada devleti yönetenlere onları itip kakmak yerine söylediklerini dinleme, anlama ve mümkünse yerine getirme vazifesi düşer.

"Memlekette huzursuzluk yaşanıyor"

Sokağa çıkmalarını öyle ya da böyle engellemek değil ne için sokağa çıkmışlarsa onu ortadan kaldırmak devletin asli görevidir. Demokrasi ve özgürlükler böyle gelişir. Üniversite öğrencileri meydanlarda, insanlar sokakta. Çünkü memlekette huzursuzluk yaşanıyor. Demokrasi yok sayılıyor. Gençler sizler de size yakışanı yapın. Haklıyken haksız duruma düşmeyin. Yasal ve demokratik her haklarınızı sonuna kadar kullanın ama hak arama çabanızın kullanılmasına asla izin vermeyin. Provokatif çevrelere karşı dikkatli olmalıyız. Gençler size yakışanı yapın. Demokratik haklarınızı sonuna kadar kullan. Amacınızın önüne geçecek her türlü eylemden uzak durun. Çünkü 19 Mart günü yaşananlardan sonra Türkiye iki yıl geriye gitti. Neden mi? İki yıldır uygulanan acı reçete ve üstelik dar gelirli insanlar üzerinden yapılan tasarruflar, vergi yükü diğer yükler birden bire çöp oldu gitti. Yıl sonu enflasyon verileri yeniden güncellenmek zorunda kaldılar. Bankalar risk alamayacak konuma geldi. Artık kredi vermekten çekinecek. Bunun birtek sebebi var ülkede yaşanan hukuksuzluklardır.

"Dövizin artması demek daha fazla yoksulluk demektir"

Hukuksuzluk devam ettikçe var olan işsizlik sorunumuz katlanarak artacak. Tüm bunların sebebi biliyorsunuz ki hukuksuzluktur. İşte buna itiraz etmek için insanlar üniversite öğrencileri meydanlarda. Bu gençler üniversite mezunu işsizler listesinde yer almak istemiyorlar. Kendi geleceklerine ilişkin verilen yanlış kararları engellemek için buradalar. Bakın demokrasi ve hukuk dışı bir operasyonla zaten kırılgan olan ekonomi ters düz oldu. Faiz çıktı, döviz çıktı, Merkez Bankası dövizi tutmak için piyasaya 15 milyar dolar para sürdü. Dövizin artması demek daha fazla yoksulluk demektir. Sürekli boşlanan bir ülke yarattılar. İnanın mesele bu kadar basit. Hukuk, anayasa. Herkes hukuka uymak zorundadır. Memleketin meselesi bu. Evine et götüremeyen, ekmek götüremeyen, gençlerin umudunu kaybetmiş bir memleket. Bunu konuşmamız istenmiyor. İşte her şeyi, bunu konuşmayalım diye yapıyorlar. Bu kötü tablonun hesabını hiç sormayalım istiyorlar. İşte gencini, yaşlısını meydanlara döken neden de bu hukuksuzluktur. Hukuk olmadığı için ortaya yok hukuk olmadığı için ortaya yoksulluk, işsizlik çıkıyor. Ben dahil hepimizin görevi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını yerine getirmek, onlara rahat, huzurlu bir ülke mutlu bir kent, ülke sağmak. Bunu yapamıyorsak hiçbir bahanenin arkasına saklanamayız. Çünkü buradaki varlık nedenimiz budur.

"Kötü niyetle iyi murada varılmaz"

Bu devletin patronu sizsiniz. Kötü yönetildiği zaman demokratik yollarla itiraz hakkınızı da bu nedenle sonuna kadar kullanmak sizin en büyük hakkınızdır. Seçim zamanında 31 Mart'ta devleti kötü yönetenlere oyunuzla değiştirebileceğinizi bileceksiniz. Bundan emin olacaksınız. Emin olmanız için de milli iradenin üzerine düşen en küçük bir gölge bu işleyen demokrasiyi sekteye uğratır. Seçilmiş belediye başkanının hakkını ve ona oy verenlerin iradesini korumak ve kollamak sadece devletin değil, ona oy veren siz seçmenin de görevidir. İradenize sahip çıkmak en doğal hakkınızdır. Kimse elinizden alamaz. Unutmayın her çağın kendi sınavı var. Kimi zaman karanlıklar, büyür, adaletsizlik derinleşir, umutlar susar. Ama biz biliyoruz ki bir araya geldiğimizde hep zorlukları aşabiliriz. Her engeli aşabiliriz. Aşık Veysel ne demiş? 'Başkasının baharını çalanın bahçesi çiçek açmaz. Başkasının güneşini kesenin üzerine güneş doğmaz.' Hala anlamadınız. Kötü niyetle iyi murada varılmaz.

"Yapılacak en erken seçimde de inşallah bu hukuksuzluklar sandığa yansıyacak"

Bugün kötü yönetimden şikayet eden, haksızlığa uğradığını inanan herkesin, tüm muhalif çevrelerin yan yana gelmesi bir tercih değil, zorunluluktur. Onun için hep beraber hakkımızı aramak için buradayız. Herkes yan yana gelip bu kötülüklerden kurtulmak durumundayız. Umudumuzu asla kaybetmiyoruz. Siz de kaybetmeyin, biz buradayız. Dimdik ayaktayız. Ankara olarak ayaktayız. Bunu bütün iktidarlar görmek zorundadır. İktidarlar seçimle gelir. Seçimle gider. Eğer siz rakip olacağına inandığınız Ekrem Başkan'ın ayağına çelme takarsanız Ankara'da geçtiğimiz beş yılda nasıl engellendiğimiz zaman üç belediyemiz varken şimdi bu kadar belediyemiz var halk buna cevap veriyorsa işte yapılacak en erken seçimde de inşallah bu hukuksuzluklar sandığa yansıyacak. Bu nedenle diyorum ki; hep beraber, artık bizim de mazeretimiz yok. Ayın 23'ünde gideceğiz sandıkta oylarımızı kullanacağız. Bu aynı zamanda demokratik bir olaydır. Burada nasıl hakkımızı savunuyorsak sandıkta oy kullanmak suretiyle ortaya çıkacak sonuç iktidara kötü yönetime haksızlık yapanlara da büyük bir ders olacaktır.

Bizlerin ne olursa olsun hukuktan başka sığınacağımız adaletten başka sığınacağımız hiçbir şey yok. Bu nedenle umuyorum ki Ekrem Başkan da inşallah en kısa zamanda aramızda olacak. Hem İstanbul'da hem Ankara'da bütün Türkiye'de onunla el ele vermek suretiyle inşallah bu kötü yönetimi hep birlikte göndereceğiz. Hakkınıza sahip çıktığınız için hukuka sahip çıktığınız için ülkenize sahip çıktığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Bizler emrinizdeyiz. Hep birlikte bu düzeni değiştireceğiz."

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —