CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Erdoğan çıktı; 'Yeter söz milletin' diyor. Eyvallah. Sanki 20 yıldır hiç yok da beyefendi. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda. Acizliğinden şehit Menderes'i bile malzeme yapmaktan çekinmiyor. Eyyy Erdoğan yeterse; senin saraylarına yeter, senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter, senin 5'li çetelerine yeter, Sinan Ateş'i öldürttüğünüz torbacılara yeter, her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter..." dedi.
"Yeter söz milletindir" sloganıyla 14 Mayıs tarihi için seçim startını veren AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan sonunda çıktı konuştu, 'Yeter söz milletindir' diyor. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda, nasıl kazanacağım diye aklına ne geliyorsa onu yapıyor. Bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir, bu konuda haklısın 'yeter söz milletindir'. Ey Erdoğan yeterse senin saraylarına yeter, yeterse senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter, yeterse senin beşli çetelerine yeter, yeterse senin uyuşturucu baronlarına yeter, yeterse senin pudra şekercilerine yeter, yeterse Sinan Ateş'i öldürttüğünüz torbacılara yeter, yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter, yeterse ülkeye soktuğun milyonlarca kaçağa yeter, yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter, yeterse gençlere kan ağlatan torpillerine yeter, hırsızlıklara yeter, SADAT'a yeter, paramiliterlere yeter! Evet, yeter söz milletindir!" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Siyasetçinin ahlaklı olması lazım, siyasetçinin siyaset yaparken zenginleşmemesi lazım. Siyasetçinin 85 milyona hiçbir ayrım yapmadan hizmet etmesi gerekir. Eğer siyasetçi bu ülkenin çıkarlarını düşünüyorsa, kendi çıkarlarını geri plana atması lazım. Böyle bir siyasetçi, böyle bir yönetim istiyoruz.
Uğur Mumcu kalemini satmayan yürekli bir gazeteciydi. Kuvayi Milliyeciydi. Elbetteki kalemini satmayanlara baskılar olacaktır. Onlara yönelik olarak cinayetler de işlenebilecekti. Uğur Mumcu da onlardan birisiydi, hayatına kast ettiler. Her yıl Uğur Mumcu'yu binlerce kişi anıyor ve hatırlıyorsa, onun bıraktığı kalıcı iz, gazetecilerin tümüne örnek olsun istiyoruz. Kalemini satmayan gazeteci istiyoruz.
İsveç'te iğrenç bir olay oldu. Bir soytarıyı getirdiler ve ona bir provokasyon eylemi yaptırdılar. Kutsal kitabımızı elçilik önünde yaktı. Amacının ne olduğu o kadar aşikar ki resmi görmek için özel bir zekaya sahip olmak gerekmiyor. Üzülerek ifade edeyim, İsveç yönetimi devlet zekasından yoksun seyretti durdu. Bu oyunun oynanmasına açıkça izin verdiler. O pislik o kadar alçalmış bir adam ki iğrenme duygusundan başka bir şey hissetmiyoruz. Her inanca saygılıyız, inançlara saygı göstermek insan olmanın da bir gereğidir.
ERDOĞAN'IN ADAYLIĞINA SESSİZ KALMA KONUSU
Yüksek Seçim Kurulu'yla ilgili söylediğim bir şey tartışılıyor. YSK'ya güvenmediğimi Mısır'daki sağır sultan duydu. YSK'nın hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracağız YSK gelecek hukuka uygun karar verecek. İradesini saraya ipotek eden adama hakim mi denir, hakim denmez. Hala bunu öğrenemediniz mi, hala bunu bilmiyor musunuz?
İstanbul seçimlerini ele alalım. Aynı zarfın içinden 4 tane oy pusulası koyuyor. Bu beyler oturuyorlar karar veriyorlar. Talimat gelmiş nasıl İstanbul seçimlerini iptal ederiz diye. 3'ü geçerli, 1'i geçersiz. Nereden biliyorsunuz? 'E saray söyledi...' Bazıları bu kararı aldılar. Ben de bu kararı alanlara 'bunlar YSK'daki çetelerdir' dedim. Neden dedim? Yasadışı bir işlemi yapmak için bir araya gelen kişilere çete denir, bu kadar basit. YSK değişti diyorlar. Evet değişti. Eskiden 3-4 vicdanını dinleyen kişiler vardı. Onları da şimdi büyük ölçüde temizlediler.
Eğer YSK'ya güvenseydik özel olarak sandık güvenliği için çalışmazdık. Biz her sandığın güvenliğini almak zorundayız, neden? Güvenmiyoruz onlara; yargıya ve YSK'ya güvenmiyoruz. Bu kadar açık ve net söylüyorum.
Bozulma yargıyla değil bürokrasiyle başladı.
AKP'Lİ VEKİLE TEPKİ
AKP Ordu Milletvekili Op. Dr. Şenel Yediyıldız'ın, "Daha ne olacak, biz Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım" sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Siz hiç ayakkabı yalayıcılığına soyunan milletvekili gördünüz mü? Bu milletvekili Ordu'da nasıl geziyor ben merak ediyorum. Eline alsın Erdoğan'ın ayakkabısını yalayarak gitsin, herkes de seyretsin.
Ahlak bozulursa Türkiye bu noktaya geliyor. O milletvekili Orduluların milletvekili değildir. AK Parti'nin genel merkezinin önüne onun bir heykelini yapsınlar, altına "Erdoğan'ın ayakkabılarını eliyle yalamaktan söz eden ve onur duyan milletvekili" diye yazsınlar. Bir insan aklını kiraya verirse sonuç bu noktaya gelir.
AK Parti iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan bütün esnafları üçüncü sınıf vatandaş olarak gördü. Hiç kimse unutmasın bütün esnafların sorununu çözeceğiz.
"BİR MİLİM GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ"
Uyuşturucu oligarklarıyla, mafyalarla da mücadele edeceğiz. Onların da tehditleri zaman zaman geliyor. Gelsin. Tehdit etmezseniz namertsiniz. Bir milim geri adım atmayacağım.
Boğaziçi'ndeki hocalarıma şunu söyleyeyim, bir 4-5 ay daha sabredeceksiniz ondan sonra her şey düzelecek. Erdoğan sonunda çıktı konuştu, 'Yeter söz milletindir' diyor. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda, nasıl kazanacağım diye aklına ne geliyorsa onu yapıyor.
Bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir, bu konuda haklısın 'yeter söz milletindir'. Ey Erdoğan yeterse senin saraylarına yeter, yeterse senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter, yeterse senin beşli çetelerine yeter, yeterse senin uyuşturucu baronlarına yeter, yeterse senin pudra şekercilerine yeter, yeterse Sinan Ateş'i öldürttüğünüz torbacılara yeter, yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter, yeterse ülkeye soktuğun milyonlarca kaçağa yeter, yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter, yeterse gençlere kan ağlatan torpillerine yeter, hırsızlıklara yeter, SADAT'a yeter, paramiliterlere yeter! Evet, yeter söz milletindir!
Söz Millet İttifakı'nındır. Yeter be yeter, yeter artık!