KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A 'HELALLEŞME' TEPKİSİ

KILIÇDAROĞLU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adıyaman'da halktan geç kalındığı için helallik istemesini ve alanda para dağıtmasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "İnsanların ölümünü beklediler. Göz göre göre.. İki koca gün geçecek helallik isteyeceksin. Donarak hayatını kaybeden vatandaştan neyin helalliğini isteyeceksin. Devlet yönetilmiyor." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kılıçdroğlu, Kızılay'ın çadır satmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Kızılay'a sesleniyorum; satılmamış ne kadar çadırınız varsa hepsini alacağız. Getirin kardeşim." dedi. Kılıçdaroğlu, iktidarın devletin kolonlarını kestiğini belirterek yapılması gerekenleri ve acil yapılması gerekenleri sıraladı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının satır başları:
Acı günler yaşıyoruz. Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, evet ama hiçbir vatandaşımın umutsuzluğa kapılmasına gerek yok. Güzel bir ülkeyiz. Güzel insanlarımız var. Bazen yanlış tercihler nedeniyle ülke krizlere girebiliyor. Bugün yaşadığımız gibi derin bunalımların içine milyonlar sürüklenebiliyor. Ama kısa sürede toparlanmak hepimizin görevi. Millet olarak güçlüyüz. Birimizin burnu kanasa kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan hemen yanına koşuyoruz. Siyaset kurumun ayrıştırıcı yönü milletimizde yok. Bu CHP olarak bizim en büyük güvencemiz.

Çadır ihtiyacı hâlâ var. Cumhuriyet ile yaşıt olan bir kurum Kızılay, çadır ticareti yapıyor. Kızılay yetkililerine sesleniyorum; deponuzda kaç çadır varsa getirin kardeşim, hepsini alacağız ve deprem bölgesine göndereceğiz. Bir yardım kuruluşunun ticarethaneye dönüşmesi ne demektir?

Devlet dediğiniz kurum bütün risklere önceden hazırlık yapan kurumdur. Ordumuz niye vardır? Bir savaş çıkarsa ordu harekete geçecek. Savaş çıkmazsa hiçbir sorunumuz yok ama ordu savaş karşısında her an hazırdır. Devlet hastaneleri niye yapar? Bir hasta çıkınca baksın diye. Devlet bütün risklere karşı hazırlık yapmak zorundadır. Bu iktidar yani enkazın altında kalan bu iktidar deprem konusunda efendim tahminleri yanlış olmuş. İstanbul'da bekliyorlarmış... 

Hayatımda bu kadar devlet geleneğinden uzak, devleti tanımayan bir iktidarı ilk kez görüyoruz. Deprem raporlarında her şey söylenmiş. Hangi önlemlerin alınması gerektiği konusunda her şeyin altı çizilmiş. Bilmeyenler kim? Devleti yönetenler. Devleti yönetenlerin bunlardan haberi bile yok. Bunlar bir kısmı. Üniversitelere gidin dünya kadar görürsünüz. Liyakat dediğiniz kavramı tamamen yok ederseniz devlette, devletin kolonlarını kestiler. Bu iktidar, sağlıklı, saat gibi çalışan devletin en temel kolonlarını kesti. Devletin direği adalettir, çürüttüler. Devletin kolonlarını keserseniz böyle bir tabloya mahkum olursunuz. En yetkin insanları kapının önüne koydular. Devlette liyakati değil, sadakati esas aldılar. Aksi düşünceyi mahkum ettiler, farklı düşünceye kulaklarını kapattılar.
ERDOĞAN'A TEPKİ
HELALLİK İSTİYOR. HALKINA KASTETMENİN HELALLİĞİ OLMAZ. Kastettiniz siz, bilerek yaptınız siz. AFAD'ın raporları olmasaydı, üniversite hocalarının raporları, bilimsel makaleleri olmasaydı 'bilmiyordum' diyeceksiniz. TBMM'nin defalarca yayınladığı deprem araştırma raporları olmasaydı 'bilyordum' diyeceksiniz. Biliyordunuz! 50 bin yurttaşımızın ölümüne neden oldunuz. Daha acı olanı, büyük bir kısmı donarak öldü! Güçlü silahlı kuvvetlerimiz var, bölgenin en önemli gücü. Düğmeye basıldığı anda en geç 6 saat içinde Türkiye coğrafyasında ulaşamayacakları hiçbir yer yoktu. Kutup çadırları soğuğa karşı, sahra hastaneleri, sahra mutfakları, her şeyi ilk 6 saat içinde tamamı yapılabilirdi. Yaptırmadılar? İnsanların ölümünü beklediler. Nasıl bir helallik anlayışı? Donarak ölen vatandaştan neyin helalliğini isteyeceksin?
11 MADDE İLE AÇIKLADI
Ortak Mutabakat Metni'nde de var. Çünkü bir depreme karşı hiçbir hazırlık yapmadıklarını görüyorduk. Orda da kurallar koyduk. Bu konuda nasıl çalışacağımızı da belirledik. Şimdi devletin yeniden inşa edilmesi ve bu konuda sağlıklı bazı kararların alınması gerekiyor. 11 madde bunları sayacağım.
1. Müteahhitliğin bir kriteri, temel ilkeleri olmalı. Elini, kolunu sallayan ben müteahhitim diye geziyor. Apartman yapıyorsun, bir Allah'ın belli bir eğitim olmalı demiyor.
2. Müteahhitler için mesleki sorumlu sigortası getireceğiz. Hata yaptığın zaman daireyi alan dava açabilmeli. Sigorta o parayı karşılamalı.
3. Yapı denetim elemanları var. Onlar için de mesleki yeterlilik belgesi getireceğiz. Yapı denetim elemanları için de mesleki sorumlu sigortası olması lazım.
5. Yapılacak bütün yapıların bir kimliği olacak. Yapı kimlik belgesi olacak. Tapuya kağıdı olacak. Bina yapıyorsunuz izleyen yok. Deprem oluyor yıkılıyor, kimse önlem alalım diye düşünmüyor.
6. Okullar, hastaneler, AVM'ler, konser salonları içinde deprem güvenliği sertifikası olacak.
7. Kızılay, AFAD, DASK gibi kurumlar yeniden yapılandıracak. Eski ruhlarına kavuşacak.
8. Merkezi ve yerel yönetimlerle işbirliği objektif kurallara bağlanacak. Bu depremde bir acıyı daha gördük. 'CHP'li belediye aman orada olmasın, engel çıkaralım' Belediye, deprem için senin yapamadığını yapıyor. Bu depremde hepimiz oturup kalkalım, CHP'li belediyelere teşekkür edelim. Ulaşılamayan her yere ulaşıldı. İnsanda biraz vicdan olur ya. Enkaz altında vatandaş bekliyor, 'Ben gideceğim, sen gidemezsin' diyor. Niçin? CHP'li belediye olduğu için.
9. Deprem dolayısıyla özel ihtisas mahkemeleri açılması lazım. Bir an önce sonuçlanması lazım. Varsa bir haksızlık kurarsanız, vereceksin kararı.
10. TSK, afet sırasında neler yapacak, bu konuda bir protokol hazırlanacak. Dünyanın bütün demokrasilerinde böyle bir olayla karşılaşıldığında ilk hareket eden askerdir. 99 depreminden sonra özel bir tabur kuruldu, nerede bu tabur?
11. Toplanma alanları asla ve asla imara açılmayacak.
Bu 11 kural, devlette yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç duyuyoruz. Büyük felaketler karşısında bu toplumun nasıl hareket etmesi konusunda bir paradigma değişikliğine gidiyoruz. Devleti yönetemiyorlar, devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini bütün dünyaya anlatmak istiyoruz. Herkesin can ve mal güvenliğinin güvence altında olduğu bir devleti inşa etmek istiyoruz. Herkesin deprem karşısında yıkılmayacak sağlam binalarda oturmasını istiyoruz. Hiç kimse enkaz altında kalmayacak ve kimse 'Nerede bu devlet' demeyecek. Topyekün depreme karşı hazırlık yapacağız.
Acil yapılacak listesini paylaşmak isterim:
1. Kentte evi ve işyeri yıkılan tüm hak sahipleri bankalardan ve kooperatiflerden aldıkları parayı silin.
2. Yeni konut yapımında depremzedelerden hiçbir şey alınmasın.
3. Yıkılan evlerin projelerini onaylayanların yargılanması ve maliyetlerin onlardan alınması lazım.
4. Kamu alacaklarının faizsiz taksitlendirilmesi lazım.
5. Kırsalda evi ve çiftliği olanların aldıkları krediler ve faizleri silinecek.
6. Üreticiye ilaç, tohum, sulama ödensin.
7. Üreticilerin elektrik borçları… Evi yıkılmış elektrik parası kesiyor.
8. Deprem yönetmeliklerine uygun olarak güçlendirilmesi gereken yapı sahiplerine uygun finansman sağlansın.
9. Hasar tespit komisyonunda çalışanlara güvence ve sorumluluk verilsin.
10. Yeni yaşam alanlarına taşınanların internet hakkı 3 yıl bedava olsun.
11. Ulaşım ve hizmet araçlarını kaybeden depremzedelere faizsiz, uzun süre kredi sağlansın ve vergi alınmasın.
12. Deprem bölgesinde çalışan işçilerin vergileri alınmasın.
13. Depremzede ailelerin üniversitelerde okuyan çocuklarından harç ve yurt ücreti alınmasın.
14. Deprem bölgesindeki yerel yönetimlerin altyapı inşaatlarını merkezi hükümet yapsın.
15. Kırsal bölgelerde kamu personelinin lojmanları karşılanmalı.
16. Kamudan ihale alan firmalara, bölgede çalışacak personelin en az yüzde 25’inin bölge halkından sağlansın.