SEÇİM STARTI VERİLDİ…

SEÇİM STARTI VERİLDİ…

ADAYLARA DİKKAT!.. Ülkemiz de Kasım 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlık Sistemi seçimi, her ne hikmetse yangından mal kaçırırcasına 24 Haziran 2018’e alınarak seçim startı verildi…

SEÇİM STARTI VERİLDİ…

ADAYLARA DİKKAT!..

Ülkemiz de Kasım 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlık Sistemi seçimi, her ne hikmetse yangından mal kaçırırcasına 24 Haziran 2018’e alınarak seçim startı verildi…

Ülkemizin kaderini değiştirecek olan yeni Cumhurbaşkanlık Sistemi ile milletvekili seçimi çok ama çok önem arz etmekte… Bu seçim sadece bizlerin geleceğiyle ilgili değil, çocuklarımızın geleceği için sandık başına gideceğimiz bir seçim. Onların geleceğini oylayacağımız bir seçim...

Tabi bu iktidarın erken, ama muhalefetin baskın dediği seçime elbette çok kısa bir süre içerisinde partileri tarafından aday gösterilecek olan çiçeği burnunda yeni milletvekili adayları kendi bölgelerinde gezmedik yer, çalmadık kapı bırakmayacaklar…

Bazı istisnalar hariç...Geçmiş deneyimlerinden hepimiz biliriyoruz genelde milletvekil adayları vekil olana kadar el etek öperler, millet vekili olduktan sonra burunlarından kıl aldırtmazlar…..

Havalarından geçilmez…..

Dünyayı kendiler yaratmış sanırsınız….

Kendisine oy verenleri küçümserler hatta tanımazlar bile…

Meclise girene kadar ''halk'' derler…..

Meclise girdiler mi zengine hizmet hak derler!

Arayın ki bulasınız ayağınıza kadar gelen bu vekilleri…..

Bulamazsınız…

İşleri çok(!)…

Mecliste parmak kaldır indir yaparlar..

Sizden oy alırlar zengine hizmet ederler

…………………………………………………….

Geçmiş geleceğin aynasıdır

Hangi partiye yakın olursanız olun ama, siz siz olun adayların geçmişine iyi bakın ve saandıklarda oylarınızı ona göre verin!

Duygusal hareket etmeyin…….

Aksi takdirde atalarımızın dediği gibi 'atı alan üsküdarı geçmiş olur!'

Aslında çok basit... İyi düşünün, sorgulayın ve kararınızı ona göre verin!

Sizin oylarınızla mecliste pasif varı-yoku belirsiz, zengine hizmet edecek vekilleri tanıyın artık….

Erkene alınan başkanlık (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) seçimine az bir zaman kaldı. Artık seçimlere katılacak partilerin adayları da kendilerini göstermeye ve kendilerini ifade etmeye çalışacaklar.

Bir gazeteci olarak şimdi burada ey arkadaş oyunu şuna ver buna ver deme şansına sahip değiliz….

Ancak gönlümüzden ve kafamızdan geçen düşüncelerimizi yukarda belirttiğim gibi ima ederiz hepsi o kadar.

Bir gazeteci dostumuz belki  ''ciğeri büyüktür'' kalkıp ben şu partiyi resmen destekliyorum diyebilir.

Şimdi hangi parti kazanırsa kazansın. En önemlisi kazanacak partinin milletvekili adayını bir

yığın sorunlar bekliyor. Hem de Amanos Dağı kadar sorunlar. Ama sorunlarla  seçim bitene kadar ilgilenirler.

Bütün adaylar seçim öncesi şunu yapacağım, bunu yapacağım derler ve vekil oldukları zaman ise bakarsınız plağın öbür yüzünü çalmaya başlarlar, ''şu dağlarda kar olaydım, olaydım''  diye borçtan, imkânsızlıklardan bahsederek bu kez de…

Kim seçilirse seçilsin. Eski bir dolap gibi gıcırdamaya başlarlar.

Bir Şairimizin de dediği gibi, “İnsanoğlu hayal ettiği müddetçe yaşar…”. 

Şimdi bu ne çelişkidir ki, Denge unsuru ya da dürüstlük unsuru ortadan kalkmıyor mu? Sorgulamaya gerek var mı? Yanlışın faturası,

doğruya mı kesilecek? Ya da siz mazeretlerinizle aklanacak mısınız? Dünya âlem size hak

verse, siz kendinize hak vermiyorsanız ne kadar rahat olur içiniz, ya da düze çıkar mı sorunlarımız?

Ancak şu vardır bir milletvekili adayı iyi hizmetler yapmışsa ve yaptığı bir şeyler varsa onları da övmek, gelin bu partiye oy verin anlamına ve o adayı destekleme anlamına gelmez.

Laletayin sandığa gidip mühürü basıp çıkmanın da önüne geçilemezken nasıl bir atmosfer bekliyor bizi unutmamalıyız..

Bunun için yere sağlam basan ayaklarımız, demir büken bileklerimiz, dağların ötesini gören gözlerimiz, en güzel, bazen de en keskin sözleri söyleyen dudaklarımız olmalı…

Tüm bu olup bitenler,’’Dedim-dediler ve varsayımlardan” başka bir şey değil,geçici şeyler.. Adaylar da gerçi her şeye rağmen bütün sorunları bildiklerini ve çözüm için projelerinin olduğunu söylüyorlar!..

Nereye gidilse halk hemen gazetecilerin önünü keserek seçimlerde ne olur? Kim kazanacak? Kimi şanslı görüyorsunuz? Kim ne yapar?...diye bir sorular yumağıyla karşılaşiyorlar. Onlarda haklı ve bir nebze de olsa aydınlatılmak istiyorlar.

Ancak gazeteciler de partilerin içerisinde olmadıklarından onların gidiş-gelişleri sırasında söylediklerine göre yorum yapıyorlar ve o minvalde yazılar yazıyorlar.

Ama şunu net olarak söyleyebilirim: Unutmayalım ki;  bu seçimde; “Yüreklerin sadece sağlam, güven veren kelimelere ve dürüst, riyasız dostluklara ihtiyacı var…

Yoksa kimsenin kimseden beklentisi yok..”