MEKÂNIN CENNET OLSUN!

MEKÂNIN CENNET OLSUN!

Sana neden seni yazamayışımı anlatsam... Anlatabilsem keşke...

Sana neden seni yazamayışımı anlatsam...

Anlatabilsem keşke...

Seni anlatabilecek kadar güçlü değilim belki de...

Ayrılığın bıraktığı hüzün izleri varken içimde, susmayan kalemim;

Konu sen ve sensizliğin olunca nasılda susuyor...

Hâlbuki en çıldırmış satırlarını bırakması lazımken tarihe; kilitleniyor ve sus-pus oluyor...

Seni anlatabilecek kadar güçlü değilim belki de...

Ben en iyisi sana bendeki sensizliğini anlatayım...

Gözünde ki gülüşü görmeden yaşamak;

Tüm gülüşleri kefene sarmaktı benim için ..!

Geçmişteki Varlığını inkâr edip, görmezden gelmek;

Hayatı saymamaktı..!

Ve bugün senin yokluğunu düşünmek,

Kanserli bir hasta gibi acı ve sancı çekmekti...

Göğsünün tam orta yerinde...

 Allah’a el açıp “al beni” diye yalvarma sebebidir...

Ey benim dilsizliğimin çığlığı... Gözümün gören bebeği... Düşüncelerimin yol göstereni... Kaderimin en yaşanılması güç olanı...

BACIM,

Alın yazımın en acı izi...

Karanlığımın gölgesi...

Özümün, varlığımın, yaşamamın en değerli sebebi...

Hayallerimin ötesi... 

Bende; seni anlatacak kelime yok..!

Dile gelemeyen binlerce melek var şimdi yanında...

Sana; bendeki senin özlemini anlatamazlar...

O öpülesi yüreğini, sevilesi yüreğini,

Hakkı’n huzurunda

Ömrümün yettiği kadar unutmamacasına ve yaşadığım hayat boyunca seni anmak üzere

Allah’ın emaneti saydım senin bendeki sensizliğini..!

Şimdi sana neden seni yazamayışımı anlatsam...

Neden yazmak istemeyişimi anlatsam...

Anlatabilsem keşke...

Bugün Seni anlatabilecek kadar güçlü değilim belki de...

AMA SENİN VARLIĞINI… DURUŞUNU ÖZLEDİM…

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

FATMA DURMUŞ

BACIM, gittiğin dünya her geçen gün daha berbat ve çirkinleşiyor…

Gittiğin bu yalan dünyada adice pazarlıklar, para karşılığı duygularını ve kişiliklerini satan insanlar doğuyor, tüm iyi niyetlere karşı nankörlükler, haince tuzaklar, ölümler, açlık, yoksulluk, kan, savaşlar, hırslar, kıskançlıklar, vahşet, dehşet ve akla gelebilecek bütün insani pisliklerle doldu dünya, arttı, azalmadı….
Bizler senin bıraktığın yerde ve zamanda kalmıyoruz. Saçlarımız neredeyse bembeyaz oldu, vücudumuz yorgun, çocuklarımız büyüdü koca adamlar oldu, ama… Henüz yaşıyoruz- ölmedik ve seni sevmek özlemiyle dolu, dolu…

 

Sen görmüyorsun, seni yaşatmak için çaba sarf eden insanları…  Yıllardır sensiz de seni sevdi. Seni sevmek özlemiyle doldu. Sana duyurabildiğini sanarak yazılar döktü, kâğıtlara. Gözyaşları sel oldu sana doğru. Sana kavuşmak özlemiyle...

Seni bedensiz var etmeye çabaladı yıllardır.
Duymuyorsun, görmüyorsun sana haykırdı anan her gün, dualar etti, sana namazlar kıldı, sanaydı tüm duaları, sana uyudu, sana uyandı. Ama yetişmiyor sana sesimiz…

Yıllar geçti bekliyoruz... Günler, aylar, yıllar, bu kadar mı yollar uzun, bekliyoruz ama gelmiyorsun…
Aklıma düşersin aniden, ne kadar acı varsa seni sevmek özlemiyle dolarım. Her ne kadar duygu varsa, ne kadar zaman varsa, ne kadar insan varsa senin siman olsun isterim, sen olsun, sen ol.

Ne kadar gün varsa önümde kalan seni sevmek özlemiyle geçsin. Ne kadar umut varsa seni özlemek olsun isterim. Ne kadar güzel şey varsa hayatta sana gelsin, seni bulsun isterim.
 

Yıllar geçti gitti. Bazen boğulacak gibi oluyor insan ama devam ediyor yaşamaya, bu benim inadımdan değil, bu öylesine bir şey işte. İstemesen de yaşıyorsun, yaşamak zorundasın çünkü. Ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağanmış, hayatta insana sunulmuş bir armağanmış.

Bacım, neydi derdi tanrının, senin armağanın böyle kısa olmuş. Senden alıp kime vermiş. Neden herkese cömert olan tanrı, sana cimri oldu?

Kim hak ediyormuş da bunca uzun armağanı da sen etmedin. Yüz yaşına kadar yaşayan hiç kusur etmedi de hep sen mi etmişsin kusuru, günahı. Neymiş ki günahın? Ne olmuşta sığdıramamışlar seni armağanlarının içine? Seni sevmeyi özlüyorum…

Özlemler vardır anlatılmaz gönülde yer eder, ama zaman gelir gözyaşları mürekkep olur duygular...
Okuyan gözler saygıyla eğilir bu duygulara…

MEKÂNIN CENNET OLSUN GÜZEL BACIM FATMA DURMUŞ.

(OLAY gazetesi kurucusu Fatma Durmuş 19 Nisan 2000 yılında trafik kazası sonucu yaşama veda etti...)