KAYBETTİKLERİMİZİ ANIYOR HAKİKAT MÜCADELEMİZE DEVAM EDİYORUZ    

KAYBETTİKLERİMİZİ ANIYOR HAKİKAT MÜCADELEMİZE DEVAM EDİYORUZ    

İnsan Hakları Derneği İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk:Aralık ayı, ne yazık ki, insanlık suçu sayılması gereken katliamlar yaşanılan ve sorumluları ortaya çıkarılıp yargılanmayan olaylara sahne olmuş bir aydır. 19 Aralık 20

19 Aralık 2000 tarihinde devlet yetkililerince adına “Hayata Dönüş Operasyonu” denilen ancak ikisi asker olmak üzere toplamda 32 insanın hayattan koparıldığı yüzlerce insanın yaralanıp sakat kaldığı bir operasyon yaşandı.  Operasyonun öncesinde, 20 Ekim 2000 tarihinde bazı tutuklu ve hükümlüler F tipi hapishaneleri ve tecrit uygulamalarını protesto etmek açlık grevine başlamışlardı.

Demokratik kamuoyu tarafından F tipi cezaevlerine yöneltilen tepki ve eleştiriler karşısında, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 9 Aralık 2000 tarihinde bir açıklama yaparak, toplumsal mutabakat sağlanmadan F tipi cezaevlerinin kullanıma açılmayacağını duyurmuştu. Ancak bu açıklamanın ardından yirmiye yakın cezaevinde operasyon başlatıldı ve 32 insan hayatını kaybetti.

19 Aralık 1978’de başlayıp, 26 Aralık 1978’de biten Maraş Katliamı’nda resmi açıklamalara göre 111 kişi öldürüldü, binin üzerinde insan yaralandı, 552 ev yakılarak tahrip edildi, 289 işyeri yağmalandı. Katliamın bitmesi ile birlikte aynı gün 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Katliamdan sonra Aleviler Maraş’tan göç etmeye başladı ve böylece demografik yapı ile oynandı. Maraş katliamı, 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden süreçte gerçekleştirilen katliamlardan birisidir ve o dönemin kontra yapılarının kullanıldığı bir katliamdır. Nitekim, 12 Eylül askeri darbe davasının iddianamesinde, Kahramanmaraş olayları etraflıca anlatılmış ve bunun darbeye zemin oluşturmak için çıkarıldığı ve müdahale edilmediği açıkça belirtilmektedir.

Yine 28 Aralık 2011 günü Şırnak İli Uludere İlçesi Roboski Köyü sınır hattında Türkiye’ye ait F-16’lar tarafından yapılan bombalama sonucunda çoğu çocuk 34 sivil katledildi. Katliamın üzerinden geçen süreye rağmen sorumlularla ilgili etkin hiçbir soruşturma ve cezai işlemin yapılmamış olmasına rağmen, yakınlarını kaybedenlere yönelik tutuklama ve para cezaları utanç verici bir tabloya dönüşmüştür. Roboski, on yıllardır tahrip edilen, birlikte barış içinde, özgür ve eşit yaşama arzusuna vurulmuş en ciddi darbelerden birisidir. Roboski aydınlatılmadıkça, Roboski’de yaşananlar halka açıkça anlatılmadıkça Türkiye siyasetinde sivilleşme ve demokratikleşme söz konusu olmayacaktır.

Yapılan bu katliamların gelecekte bir daha yaşanmaması için ne yapılanları ne de  kaybettiklerimizi asla unutmayacağız. Katliamların sorumlularının ortaya çıkarılıp yasalar önünde hesap vermesi gelecekte bir daha yaşanmamasının en büyük güvencesi olacaktır. Cezasızlık politikalarının son bulması demokratik bir yaşam için büyük önem arzetmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak kaybettiklerimizi anıyor, hakikat mücadelemizin devam edeceğini bir kez daha belirtiyoruz.