Tarih: 11.12.2018 10:44

İNSAN ONURUNUN KORUNMASINI İSTİYORUZ

Facebook Twitter Linked-in

BM ve Avrupa Konseyi’ nin insan hakları ve demokrasiye dayalı bir sistem üzerinden inşa edilmesine karşın aradan geçen 70 yıllık zaman içerisinde insan haklarında aşınmanın gerçekleştiği ve insan haklarının araçsallaştığı, devam eden ekonomik krizler, silahlı çatışma ve savaş ortamlarının insan haklarını tehdit ettiği bir dönemi yaşıyoruz.Dünyadaki kötü gidişatın özelikle mülteci/sığınmacı/göçmenlerin sayısını arttırdığı, bu kişilerin haklarının pazarlık konusu yapıldığı, bu durumun da insan haklarının araçsallaşmasına özelikle neden olduğu, BM ve AK sisteminin insan haklarının evrenselliği ve uluslararası korumaya tabi olması anlayışı bakımından, yetersizlik ve eksikliklerinin ortaya çıktığının görüldüğü bu dönemde yeniden insan haklarını hatırlatmak başlıca görevlerimiz arasındadır.

Dünyadaki bu durumun Türkiye’ deki olumsuz gidişata katkıda bulunduğu, Türkiye’ nin insan hakları ve demokrasi sorununun giderek büyüdüğü, Türkiye’ nin temel sorunlarını çözmekten uzaklaştığı ve giderek otoriterleştiği yeni bir döneme girilmiştir. Türkiye’ nin Kürt sorununu çözemediği için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştiremediği, bunun sonucunda demokratikleşmesini sağlayamadığı, tersine bir gidişatın içerisine girdiği ve anayasasını değiştirerek tek kişi yönetimine dayalı otoriter bir başkanlık modeline geçtiği ve bunun da sürekli hak ihlali ürettiği görülmektedir.

Siyasi iktidarın uygulamaları ile insan hakları alanındaki her başlıkta sürekli ihlal ürettiği, demokrasinin temeli olan ifade özgürlüğünü nerede ise yok ettiği, başta gazeteciler olmak üzere toplumsal muhalefetin tamamını yargı baskısı altında tuttuğu, muhalif siyasi partiler üzerinde yargı baskısını eksik etmediği, terörle mücadele adı altında toplum üzerinde sürekli bir terör tehdidi ile baskı kurduğu, bunun sonucunda çok sayıda insanın cezaevlerinde haksız yere tutulduğu ve cezaevi koşullarının giderek ağırlaştığını belirtmek isteriz.

Siyasi iktidarın Ortadoğu politikasını değiştirerek Suriye iç savaşının sona erdirilmesinde ve Irak’ın iç istikrarının sağlanmasında, halkların kendi geleceğini belirleme ilkesine uygun olarak barışçıl politikalara yönelmesini savunuyoruz.OHAL KHK’ ları ile ihraç edilen kamu görevlilerinin işe iadelerinin sağlanması, OHAL ile birlikte yaklaşık 150 bin insana dayatılan “ sivil ölüm” halinin bir an önce sona erdirilerek bu kişilerin görevlerine iadesi sağlanmalıdır.

Halkın iradesini temsil eden belediyelerdeki kayyumların kaldırılarak seçilmişlere iade edilmesi,tutuklu belediye başkanları ve diğer seçilmişlerin serbest bırakılması sağlanmalıdır. Ötekileştirilen farklı etnik ve inanç gruplarının hakları tanınmalı, özellikle Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı taleplerinin karşılanması konusunda verilen sözler yerine getirilmelidir. OHAL döneminde toplumsal muhalefetin sesini
yansıtan basın ve yayın kuruluşlarının KHK’ larla kapatılıp binlerce gazetecinin işsiz bırakıldığı koşullar ortadan kaldırılmalı, basın ve yayın kuruluşlarının yeninden açılması sağlanmalıdır. İnsan haklarının amacı, korkudan ve yoksulluktan kurtulmaktır. Türkiye’ nin içinde bulunduğu durumda yoksulluk koşullarının giderek ağırlaştığı ortamın ortadan kaldırılması için ekonomik ve sosyal hak mücadelesi yükseltilmelidir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 70. Yılında insan hakları savunucuları olarak, insan hakları ve demokrasi mücadelesini kesintisiz bir şekilde ve kararlılıkla sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —