Ancak virüs salgını nedeniyle bu hizmetler yetersiz kalacağından infaz yasası tekrar gündeme geldi. İnfaz yasası değişikliğinin tek başına covid 19 salgınını engelleyeceğide muamma. Ayrımsız uygulanması talebiyle insan temelli kaygılarla desteklediğimiz infaz paketinde birçok eksiklik var. Öncelikle tasarı sadece hükümlüleri kapsayıp tutuklularla ilgili bir düzenleme içermiyor olması anlamıyla mağduriyete sebep olacaktır. Yeni düzenlemede Koşullu salıverilme oranı 2/3'ten 1/2'ye (%67'den %50'ye) indirilmektedir.
Böylelikle, koşullu salıverilme oranı kural olarak 1/2 (%50) olarak uygulanacaktır. Kasten öldürme suçu bakımından 2/3 ve terör suçları ile örgütlü suçlar bakımından 3/4’lük koşullu salıverilme oranında herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır.Mükerrirler ve buna bağlı olarak cinsel suçlar ve uyuşturucu ticareti suçları bakımından 3/4’lük koşullu salıverilme oranı 2/3’e (%75'den %67'ye) indirilmektedir.Örgüt lideri olmamakla kaydıyla 60 yaşını doldurmuş veya hasta mahpusların cezalarının infazına evde devam edilmesi denetemli serbestlik süresinin ise 4 yıl uygulanması
65 yaş için 1 yıl , 70 yaş için 2 yıl 75 yaş üstü ve hamileler için 4 yıla kadar kalan cezanın evde infaz edilmesi. İnfaz erteleme talebinin 6 aydan bir yıla çıkarılması söz konusu .Düzenleme kapsamı dışında bırakılacak suçların terör suçları ,kasten öldürme , organize suçlar, uyuşturucu, cinsel istismar , mükerrir suçlar olacağına dair paylaşımlar yapılıyor. Mevcut haliyle değerlendirildiğinde düzenlemenin eşit ve adil olmadığı ortadadır. Yargımızda soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarda hem terör tanımının geniş olması hemde uygulamada bunu aşan fiili uygulamalar yaşanmaktadır. Nitekim hiç suça karışmadığı sadece düşüncesini ifade ettiği için insan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, yazarlar, öğrenciler terörist isnadıyla yargılanıp hüküm giymektedir. İnfaz paketi terör suçları derken anayasanın eşitlik ilkesini ihlal etmektedir.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. maddesinde “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığı altında 2. fıkrada, “hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.” düzenlemesi, 6. fıkrasında ise “Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı Tarafından Korona salgınına karşı halka seyahat etmemeleri, zorunlu kalınmadıkça evden çıkılmaması ve toplu ortamlardan uzak durulması uyarısı yapılmaktadır. Ülkemizle birlikte tüm dünya küresel bir krizin içindedir. Yetkililerin açıklamalarına göre virüsün ülkemiz nüfusun tamamını bir şekilde etkileyeceği tahmin edilmektedir. Salgının diğer ülkelerde yayılma hızı dikkate alındığında kısa süre içinde hastalığın cezaevlerinde mahpuslar arasında görülmesi kaçınılmazdır. Türkiye’de cezaevlerinin mevcut kapasitelerinin üç-dört katı insan nüfusu barındırmaktadır. Bu durum maphusların sağlığı açasından ciddi riskler taşımaktadır. Cezaevi koşulları nedeni ile bağışıklık sistemleri zayıf olan mahpuslar virüse karşı savunmasız durumdadır. Bu sebeple Kanunun ilgili maddesi ayrımsız eşit bir şekilde uygulanmalıdır