Tarih: 30.06.2024 17:19

İnegöl’de siyanürlü maden aramasına köylüler tepki gösterdi: “Toprağımızda yaşamımızı sürdürmek istiyoruz”

Facebook Twitter Linked-in

ZEHRA DEĞİRMENCİ 

(BURSA) - Bursa’nın İnegöl ilçesinde bulunan Eymir ve Sülüklügöl köyleri içerisindeki ormanlık alanda siyanürle altın madeni aranmasına tepki gösteren köy halkı, bugün Eymir köyü meydanında açıklama yaptı. Açıklamada, "Topraklarımızı korumak için her seferinde bu araştırmaların yapılmasına itiraz ettik. Bunu herkes bilmelidir ki itiraz etmeye de devam edeceğiz" denildi. 

Bursa’nın İnegöl ilçesinde bulunan Eymir ve Sülüklügöl köyleri içerisindeki dağlık ve ormanlık alanda Madem Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün altın arama çalışmaları kapsamında ağaç kesimi yapmasına ve siyanürlü çalışma gerçekleştirmesine karşı DOĞADER ve köy halkı Eymir köyü meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya CHP Bursa milletvekilleri Orhan Sarıbal, Hasan Öztürk ve Kayıhan Pala’nın yanı sıra çok sayıda STK ve çevre örgütleri katıldı.

Köy meydanında konuşan DOĞADER Başkanı Murat Demir, “Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki köyümüz sınırları içerisinde, ormanlık alanımızda yüzlerce binlerce doğal ormanımız kesilerek altın madeni sondaj çalışmaları başlatılmış. Bu başlarken muhtarımıza, köy heyetimize, köylümüze haber bile verilmemiş. Sanki bu köy, bu orman onların. Bugün burada toplandık çünkü köyümüzde siyanür, altın, maden istemiyoruz. Artık bu sorun yalnızca köyümüz ve çevresini değil, İnegöl ve Bursa’nın sorunudur. Bu işi çözene kadar madenci, altıncı, siyanürcü faaliyeti buradan atana kadar hep birlikte hareket edeceğiz.”

"Her seferinde altın aranamasına karşı çıktık"

Köylüler adına basın açıklamasını okuyan Ayşegül Döğer ise şöyle konuştu:

“Bizlerin de her zaman değerli gördüğü ülkemizin önemli kurumlarından MTA tarafından, 70'li yıllarda iki ayrı araştırma ve sonrasında 89 ve 90 yıllarında kapsamlı bir araştırma daha yapılıyor. Son olarak da üç buçuk yıl önce bir çalışma yapıldı ve bugün ormanlarımızda araştırma yapılmaya devam ediliyor. Ancak bizler, alanın köyümüze yakınlığı sebebiyle her zaman ihtiyaç duyduğumuz ormanlarımızı ve verimli topraklarımızı korumak için her seferinde bu araştırmaların yapılmasına itiraz ettik. Bunu herkes bilmelidir ki itiraz etmeye de devam edeceğiz.

"Gübre desteği istiyoruz, maden istemiyoruz"

Yüzlerce yıldır bu bölgede yaşayan vatandaşlar olarak, geniş verimli topraklara ve meralara sahip bu alanda yaşamımızı sürdürebilmemiz ve çocuklarımızın geleceği için çiftçilik ve hayvancılık yapmaya devam etmek istiyoruz. Evet bu yaşam mücadelemizi verirken devletimizden, belediyelerimizden isteklerimiz var. Mesela, kapalı sistem sulamanın ovamızdaki tüm tarlalara ulaşmasını istiyoruz. Devletimizden yeterli mazot desteği istiyoruz. Tohum, fidan, yem ve gübre desteği istiyoruz. Ancak görüldüğü üzere, bu isteklerimiz arasında maden yok. Bizler maden istemiyoruz.

Toprağımızın üstü altından kıymetlidir" 

Burada yapılacak araştırmalar sonrası eğer maden izni verilir ise neler olacak sizlere kısaca anlatmak isterim. İlk olarak ormanlarımızın, su kaynaklarımızın, belirli tarım arazilerimizin ve meralarımızın kullanım hakkı madenlere geçecek, planlanan rakamlara göre 43 kilometrekarelik ormanlık alan, yani 43 milyon metrekarelik bu doğa harikası, yüzlerce yılda yetişen ve gelişen bu güzel ormanımız önce sıyırma adı verilen işlem ile gözümüzün önünde milyonlarca ağaç kesilmek suretiyle yok edilecek. Bu esnada gerçekleştirilecek dinamitli patlatmalar ile yeraltı su yollarımız değişecek, su kaynaklarımız azalacak. Oluşturulacak rezerv alanlarında getirilen toprak yığınları Siyanürlü yıkama adı verilen işlem sonrası öncesinde buharlaşma ve yağmurlarla üzerimize asit olarak yağacak. Toprağımıza suyumuza siyanür buluşacak, zehir buluşacak, bizler halkımıza siyanürlü sebze, meyve üretmek ve yedirmek istemiyoruz. Bizler halkımızın sağlığının, çıkartılmak istenen altından, daha kıymetli olduğunun bilincindeyiz. Yani kısacası sevgili dostlar, toprağımızın üstü altından daha kıymetlidir.”

"Yılanı kapıdan içeri sokmayacağız" 

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, şu ifadeleri kullandı:

“Bunların taptıkları şey altındır. Yani paradır. Onlar, sizin yaşam alanlarınızı yok edecekler. Onlar, sizin ekmeğinizi elinizden alacaklar, ormanlarınızı, tarlalarınızı, topraklarınızı kendi çıkarları için adeta çöpe dönüştürecekler. O yüzden hep birlikte bunlara karşı direnmek zorundayız. Çünkü kaymakam, vali, asker, polis şirketleri koruyacak. Biz birbirimizle yan yana gelerek hep beraber topraklarımızı, geçmiş hatıralarımızı, tarım alanlarımızı, koruyacağız. Aslında mücadeleyi, bu ülkenin çocukları bu topraklarda insanca yaşasın diye yapacağız. Değerli kadınlar, yılanı kapıdan içeri sokmayacağız.” 

Altın aranması halk sağlığını tehdit ediyor

CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala şöyle konuştu:

“Neden bu mücadeleyi kazanmak zorundayız? Burada adına altın madeni denilen siyanürle altın çıkarma girişimi olarak bize söylenen madencilik faaliyetleri var. Biz biliyoruz ki bu madencilik faaliyetleri altınla birlikte, cıva, kurşun, kadmiyum gibi insan sağlığı ve çevre açısından çok zararlı diğer ağır metalleri de içeriyor. Bunlar bir yandan erken ölümlere yol açıyor, bir yandan kanserlere yol açıyor, bir yandan da özellikle kadınların daha duyarlı olacağı başka sorunlar var karşımızda. Üreme sağlığı problemlerine yol açıyor. Özellikle ağır metallerin bulunduğu ortamda yaşayan çocuklarda konsantrasyon güçlüklerinden maalesef zekada gerilemeye kadar giden çok fazla sorunla karşı karşıya kalabiliyoruz. Dolaysıyla bu kadar güzel, her tarafı yeşil, hayat dolu bir mekanı sırf birkaç tane patron para kazansın diye onların burayı elde etmelerine itiraz etmek zorundayız. O yüzden kazanmak zorundayız.”

"Kendi insanını korumayan devlet kim?"

Hasan Öztürk ise şunları söyledi:

“Çok şey söylendi ama asıl olan burası sizin. Dün de buradaydınız, bugün de buradasınız yarın da çocuklarımız burada olacaklar ve dünden bugüne bu yaşamı devam ettirecekler. Doğanın binlerce yıl içerisinde oluşturduğu bu yer altı madenlerine göz dikenler kim? Bu soruyu kendinize sorun. Size ve herhangi birine sormadan buraya gelip arama iznini kimden aldıklarını, kimin onları buraya getirdiğini kendi kendinize sorun. Devlet kim? Milletinin yanında olmayan, yer yüzündeki yeşilini, doğasını, tarihini, insanını korumayan devlet kim? Böyle bir devlet yok, iktidar var. Dolayısıyla burada bulunan herkes, her şeyden önce insanını, doğasının, dününün, bugününün ve yarınının savunucusudur. Siz de köyünüzde hem geçmişinizi hem bugününüzü hem de geleceğinizi savunuyorsunuz."

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —