Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesini anlatırken “Sayın genel başkanımızla ilgili hani ‘Çekil’ vesaire gibi tarifler elbette ki benim adıma kullanılamaz, benim adıma mümkün değil. Her şeyden önce hadsizlik olur. CHP Genel Başkanlığı’na aday olmak gibi bir kavram da asla konuşulmadı, geçmedi. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur ama bir süreç tarifidir, kişisel bir makam tarifi değildir. Ben İstanbul Belediye Başkanıyım. Makamla ilgili bir tarif yapacak kişi asla olmam, olmadım” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2019’da İstanbul’da iptal edilen 31 Mart seçimi sonrasında 23 Haziran’daki seçimi yeninden kazanmasının ardından bugün “İstanbul’da Hizmette 4 Yıl Sunumu” düzenledi. Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan programda konuşan İmamoğlu, 4 yıllık görev süresi boyunca yaptıkları hizmetleri ve icraatları paylaştı. İmamoğlu, program sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
“GRUP TOPLANTISINDAKİ KONUŞMA, BENİM BEKLENTİMİ KARŞILAMADI”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkan olmak için kurultayda aday olup olmayacağı üzerinden gelen bir soru üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sayın Genel Başkanımızla ilgili hani ‘Çekil’ vesaire gibi tarifler elbette ki benim adıma kullanılamaz, benim adıma mümkün değil. Her şeyden önce hadsizlik olur. Bizim değişime dair elbette tariflerimiz olmuştur. İkincisi hani bir süre vermek gibi bir şey zaten mümkün değil. Bu da saygısızlık olur ama elbette ki bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Yani salı grup toplantısıyla birlikte bir sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur. Bu ama şahsi bir mesele de değildir. Bir beklentidir, toplumsal bir beklentidir. O bakımdan hani beklentileri karşılayan bir grup toplantısı mı olmuştur ya da olmamıştır; o tabii halkın ya da CHP'lilerin takdiri ama benim beklentilerimi karşılamamıştır. Çok net ancak dediğim gibi öyle bir süre vermek ya da ‘Çekil’ vesaire demek gibi bir kavram mümkün değil. Bu büyük bir saygısızlık olur. Hayatımda böyle bir şey yapmadım, yapmam.
“CHP GENEL BAŞKANLIĞI'NA ADAY OLMAK GİBİ BİR KAVRAM DA ASLA KONUŞULMADI"
Bir başka husus, CHP Genel Başkanlığı’na aday olmak gibi bir kavram da asla konuşulmadı, geçmedi. Ben hiçbir zaman kendime, bu sürece dair yaptığım sohbetlerde bir makam biçmedim. Hatta onu ‘kendime bir ceket ya da bir elbise biçmedim’ tarifiyle de izah etmişimdir. Hem kamuoyuna açık konuşmalarımda hem de kendilerine. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur ama bir süreç tarifidir. Kişisel bir makam tarifi değildir. Ben İstanbul Belediye Başkanıyım. Makamla ilgili bir tarif yapacak kişi asla olmam, olmadım. Bu bağlamda bir tarif söz konusu bile değildir. Kendilerinin ifadesi vardır seçim sonrasına dönük. Ben böylesi bir sürecin de ifade edilmesini doğru bulmadığımı kendilerine ifade ettim, çünkü dediğim gibi bir makam meselesi değil bu. Elbette ki bir değişim talebimiz var. Elbette bu, kişilerin de değişim anlamına gelebilir. Gelecektir de zaman içerisinde ama mevzunun, Ekrem İmamoğlu sanki kendisine bir makam talep ediyor şeklinde yorumlanmasına ya da bu şekilde bir zemine oturtulmasına dönük çabaları da açıkçası kınıyorum. Çünkü ben öyle bir kişi asla değilim ve olmadım. Benim şu anda sunduğum yöntemin içerisinde bir adaylık ilanı yok. Bir değişim talebi var ve bir sürecin tariflenmesi talebi var. Bu doğrultuda dediğim gibi ben tatmin olduğum henüz bir zaman dilimi yaşamadım.”
“BEN BU METNİ, 81 İL BAŞKANININ BÜYÜK ORANDA KABUL EDECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”
CHP’li 81 il başkanının ortak açıklaması sorulan İmamoğlu, şu yanıtı verdi:
“81 il başkanı mı, bilmiyorum. Neticede bir metin hazırlanmış galiba. Yöntemi hakkında bilgim yok ama. 4 il başkanının hazırladığı konusunda bir bilgiye sahibim. Ben il başkanlarını dinliyorum. Beni arayıp fikrimi sormak için beni ziyaret eden il başkanları oldu. Telefonla konuşanlar oldu. Dinliyorum. Ne düşündüklerini biliyorum. Bu bağlamda parti içi bir meselenin daha derinlemesine, bu şekilde izah edilmesini gerekli de bulmuyorum. Bunun tartışılması gerektiğini savunuyorum. Böyle bir açıklamanın yerine, 81 il başkanının adına açıklama yapan kişilerin değişim sürecine dönük -asla kişiler mevzubahis değil zaten- nasıl bir yol haritası ortaya koyacaklarını açıkladıkları bir metin olabilseydi. Yani öyle bir önümüze ışık tutabilselerdi. Ben bu metnin 81 başkanının bile büyük oranda kabul edebileceği bir metin ya da fayda sağlayıcı bir içerik olduğunu düşünmüyorum.”
“İKTİDARLA MÜCADELENİN İTTİFAKLAR MÜCADELESİ OLDUĞUNU GENEL BAŞKANA İFADE ETTİM”
Yaklaşan yerel seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun kendisini yeniden İBB adaylığı için düşündüğü iddiasına ilişkin de konuşan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Kesinlikle bu şekildeki tarifi doğrudur. ‘Önce İstanbul meselesini halledelim ve ondan sonra bu değişimi yapalım’ tarifi ki az önce de söyledim, Basına da yansıdı aslında, nasıl yansıdıysa yansıdığı şekli doğrudur. Kendileri 'Önce İstanbul meselesini halledelim, daha sonra genel başkanlık meselesi doğrultusunda bir süreç de tarifleyerek' izahı olmuştur. Ben de meselenin tam da İstanbul meselesi olduğunu, İstanbul’u kazanma meselesi olduğunu, az önce İstanbul sunumunda da yaptığım tarifle beraber bunu tamamlamak isterim. Bizim ortaya koyacağımız CHP'deki kapsayıcı değişim ve işleyiş değişimi sadece bir vitrin ve ardından paldır küldür bir seçim takvimi açıklamak değil, bu süreci bütün partinin dinamik unsurlarıyla, içinde yöneticileri var, il başkanları var, milletvekilleri var ve hatta halkın, CHP'ye oy verenlerin talepleri var. Muhalif düşünceye sahip olan grupların da talepleri ve düşünceleri var. Tüm bunların kapsayıcı bir biçimde değişim sürecini inşa eden, muhalefeti inşa eden bir CHP konumuna oturmadığı takdirde önümüzdeki yerel seçimlerin de ne yazık ki bir sorun olduğunu, bu konuda iktidarla vereceğimiz bu mücadelenin yine bir, iki parti mücadelesi değil, ittifaklar mücadelesi olduğunu, bu konuda da alınması gereken tedbirler olduğunu ifade ettim. Tam da bu yolculuğu tariflediğimi ve bir makam tariflemediğimi, kurultayda ne olacağını tariflemediğimi, bu değişim içerisinde bunların bir detay kaldığını kendisine ifade etmiştim. Şu anda hâlâ aynı fikirdeyim.”
“DİYALOG OLUŞTURULMASI YÖNÜNDE PARTİMİ ZORLAMAYA DEVAM EDECEĞİM”
İmamoğlu, İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti ile ittifak sorusu üzerinden gelen bir soruya da şu karşılığı verdi:
“Elbette ben İYİ Parti’yi çok önemsiyorum, çünkü 2019 seçimleri CHP, İYİ Parti ittifakıyla İstanbul’da kazanılmıştır. Karşımızda da AK Parti ve MHP ittifakı vardı ama ittifakın inşası tarifimden sadece İYİ Parti değil, elbette ki muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir. Muhalefetin inşasından kastım şu. Eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019’da ya da 2023 seçimindeki ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa, olumsuz birtakım tanımlamalar yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz. Çünkü biz ittifakı domine eden, liderlik eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerinin anlamak, kavramak, varsa bir sorun çözmek süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır. Ben bunu önemsediğim için başından beri bunu dile getiriyorum. Yani bizim şu anda partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var. Bir tanesi bir MYK değişimi, ikincisi de kurultay takvimi. Bu asla benim değişimle ilgili tariflediğim sürecin yüzde 5’i, 3’ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki bu muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu çok üst seviyede önemsiyorum. Bunu İstanbul ve Türkiye odağında takip ediyorum. Elbette şu anda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam mümkün değil. Hadsizlik olur ama sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem İstanbul hem Türkiye’nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim.”
“GENEL BAŞKANIMIZLA BİR DİYALOG SORUNUMUZ ASLA YOK”
İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile yan yana bir açıklama yapıp yapmayacaklarına ilişkin de şöyle konuştu:
“Bizim Genel Başkanımızla bir buluşma sorunumuz olmadı. Asla olmaz. Her an olabilir, bilmiyorum ama yarın bizim 23 Haziran Demokrasi Şölenimiz var açık havada. Kendilerini de davet ettik. Henüz gelip gelmeyeceği konusunda net bir bilgim yok. Belki de orada da olabilir. Bayramda da olabilir, başka bir yerde. Yani bizim bir buluşma sorunumuz yok. Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok. Belki de genel başkanımızla olan sohbetlerimizde kendimi, kendilerine karşı sorumluluk hisseden bir belediye başkanı, bir partili kimliğiyle rasyonel bütün duygularını aktarma konusunda makamıyla ya da konumuyla ilgili sıfır kaygı hissederek tüm içtenliğimle düşüncelerimi aktaran bir kişiyim. Bunu en iyi kendileri bilir. Bu bağlamda kendilerine sunduğum ne var ise bundan sonra da sunmaya devam edeceğim. Çünkü ben CHP'ye 2008 yılında üye olurken üye olma prensibimin altında yazan tek duygu vardı. Bunu o gün söylemiştim. Defalarca da dile getirdim. Ben kendimi Ekrem İmamoğlu olarak hayat felsefesi, düşünceleri bakımından özgür ve özgür bir biçimde sonuna kadar ifade edebileceğim parti olarak CHP olduğunu bildiğim için, ilkelerime de uygun olduğu için bu partide siyaset yapmayı karar verdim, demiştim. Bu bakımdan bunu en iyi temsil eden kişinin de o partinin genel başkanı olması gerekir. Hiçbir zaman bir sorunumuz olmadı, olmayacak.”
“ÖRGÜTÜN İL BAŞKANI FİKRİ SORULACAK KİŞİ DEĞİL, FİKİRLERİN SORULACAĞI ZEMİNİ HAZIRLAYACAK KİŞİDİR”
CHP’li 81 il başkanın açıklaması yeniden sorulan İmamoğlu, şu yanıtı verdi:
“Burada işte bazı imalı ifadelerin, CHP il başkanlarının topluca ortaya koyacağı bir açıklama metnine çok yakışır olduğunu düşünmüyorum. Yani değişimi ‘tılsımlı’ vesaire gibi böyle bir tarife oturtarak tabiri caizse biraz da bir imalı bir cümleye dönüştürerek hatta ‘Değişimden yana mıyız, değişimde örgüt bu konuda ne düşünüyor acaba diye soran olmasa da’ gibi anlamsız, yani ikili konuşur gibi bir metin yazılmaz. Hangi duyguyla yazıldı, bilmiyorum. Bir kere örgütün il başkanı, fikri sorulacak kişi değil, fikirlerin sorulacağı zemini hazırlayacak kişidir. Hangi il bu işi hazırlamışsa bilmiyorum. 4 il dediler bana çünkü. Yanlış bir şey söylemeyeyim. Eğer örneğin İstanbul, Ankara, İzmir var ise acaba seçimden bu yana bir ay geçti yaklaşık. İlk seçimden bu yana 40 küsur gün geçti. Yarından sonra bayram havası var. Demek ki 2 aya yakın bir süre geçti. O zaman örgüt niye bir araya gelmedi, bu konu niye tartışılmadı diye kendileri bunu sorgulayarak bir takvim açıklasalardı daha doğru olurdu. Bu bağlamda il başkanlarının bu tarz imalı cümleleri içine katarak hazırladığı bu metni kişisel muhabbetmiş gibi aktarış usulünü çok doğru bulmuyorum. Bu düşüncede 81 il başkanının tamamının da aynı fikirde olduğunu da düşünmüyorum.”
“SEÇİMİN İLK GÜNÜNDEN İTİBAREN MİLLETİN ARASINDAYIM”
Değişim meselesinin asla kendi mottosu olmadığını da vurgu yapan İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani değişim meselesini bir kere aynı alışkanlıkları, aynı uygulamaları yaparak seçimi kazanamadığımızı ve kazanamayacağımızı dile getirmiştim daha önceki basınla olan diyaloğumda. Biz 2023 seçimini kaybettik. Şimdi ne yaptık da kaybettik? Efendim sandıklarda şunu yaptılar, şu kötü dili kullandılar. E biz bunu biliyoruz zaten. 14 yıldır iktidarın bu yaptıklarını biliyoruz. Yani bir seçime girerken bunları yapmayacaklar ihtimali üzerinden hareket edemeyiz. 'Biz ne yapmalıydık' kısmı benim için daha önemli. O kısımlara dair parti içinde sayın genel başkanımız dahil olmak üzere, Ekrem İmamoğlu dahil olmak üzere herkesin hesap verebileceği, hesabının sorulabileceği bir mekanizma, başlangıcın ana merkezi. Sonrasında tabii birçok şey var. Partinin işleyişi, parti içi demokrasi, çakılı kalan üye sayısının 2, 3, 4 katına çıkması, toplumla bütünleşmesi… Ben mesela seçimin ilk gününden itibaren milletin arasındayım, her gün 8-10 nokta. Her an insanları dinliyorum.
“DEĞİŞİM MOTTOSU EKREM İMAMOĞLU’NA AİT BİR MOTTO ASLA DEĞİL”
Etrafım, nereye gitsem yüzlerce insanla sarılıyor. Sorunlar, cevaplar, telkinler, iddialar ya da eleştiriler ya da birtakım tayinler yapıyor vatandaşımız. Vatandaşımız büyük oranda sayın Genel Başkanımıza, yani Cumhurbaşkanı Adayımıza oy vermiş insanlar. Ben bunları duyuyorum ve birlikte organize edeceğimiz bir modelin değişim olduğuna inanıyorum. Bu tabii çok geniş bir saha. Dediğim gibi değişim mottosu Ekrem İmamoğlu’na ait bir motto asla değil. İçi bütün muhalif düşünceyle doldurulması gereken bir süreç ve bu süreç, önümüzdeki yerel seçimi ve genel seçimi kazanabilir. Mevcut durum, bundan önce de kazanamadı, şimdi de kazanamadı. Nasıl kazanılacağını ben az çok biliyorum. Elbette ki bu değişimle ilgili sürece çalışılırken orada da paylaşmak istiyorum. Sonra da bunun bir felsefeye dönüşüp CHP'ye hakim olmasını istiyorum. Ardından da bütün muhalefetin inşasına yol gösterici olmasını istiyorum. Değişimin ana prensipleri bu ama içeriği çokça doldurulması gerekiyor.”
“SULH İÇERİSİNDE SÜREÇ YÖNETME KONUSUNDA MARİFETLİ OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM”
CHP içerisinde gayet nezaketli ve olgun bir tartışma süreci sürdüğüne dikkat çeken Ekrem İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Ekrem İmamoğlu partisine ve kurumsalına, partinin üyesi olduğu andan itibaren çok kıymet veren bir kişiliktir. Zaten kavgayı, gürültüyü asla tercih etmeden sulh içerisinde süreç yönetme konusunda da marifetli olduğumu düşünüyorum. Kendi adıma bunları söylerken çok fazla ileri de gitmek istemem ama 2009’a dönüp ilçe seviyesinde yaşadığı kongreler, il seviyesinde yaşadığı kongreler ve kurultay seviyesinde gösterdiği tutumları itibarıyla kişisel hiçbir mevzi elde etme üzerine değil, kurumsal mevzilenmeyi önde tutan bir anlayışla, bir partili ahlâkıyla nasıl davrandığını bütün partilileri bilir. Hiçbir zaman isim konuşmamıştır. Hiçbir zaman bir grup oluşturma konusunda bir çabası olmamıştır. Bana muhalif davranan kim varsa da bunu iyi bilir. Onları bile ikna edip bütünleştirme konusunda hassasiyetle davrandığımı, kolektif, ortak akıl sürecine nasıl uygun davrandığımı bilirler. Onun için benim olduğum ortamda kavga çıkmaz.”
KUŞOĞLU’NA TEPKİ: “MUHATABI OLAN GENEL BAŞKANIMIZ GEREĞİNİ YAPACAKTIR”
Hakkındaki siyasi yasak davasıyla ilgili de konuşan İmamoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun açıklamalarına ilişkin de şunları söyledi:
“Tabii kötü olan partinin içinde böyle bir konunun gelmesi. ‘Ama onun siyasi yasağı var’ klişesiyle gündeme gelmesi çok acı. Ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın tabii muhatabı ben değilim. Muhatabı sayın Genel Başkan. Sayın Genel Başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum. Bu vasat açıklamaları birkaç kez aynı kişi dile getirmiş. Anlamsız ve gereksiz zamanlarda dile getirmiştir. Bir başka yönüyle şunu da söylemek isterim. Keşke bunu dile getirirken mesela hiç yapılmamış bir biçimiyle ilk duruşmadaki hakimin nasıl görevden uzaklaştırıldığını, yeni hakimin durumunu, mahkemeye müdahale süreçleriyle ilgili yargıya iktidar tarafından nasıl müdahale edildiğini dile getirerek bunu ifade etmiş olsa o vasatlığın pozitife doğru yönlendireceğim ama ne yazık ki çok vasat bir açıklama. Sayın genel başkanımız muhatabı, muhtemelen gereğini yapacaktır.”
“KAYBETME DENEYİMİM OLMADIĞI İÇİN SORUNUZA CEVAP VEREMEYECEĞİM"
İmamoğlu, “Bir siyasi partinin genel başkanı olsanız kaç genel seçim kaybettiğinizde bırakırsınız” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Önce şunu söylemek isterim. Tabii değişimle ilgili fikrim farklı. Yani değişimin makul bir biçimde kavgasız, gürültüsüz, sancısız olabileceğine dair bir inancım var. Belki bu benim aile kültürümden geliyor. Elbette ki kaç seçim kazanma, kaybetme tarafı biraz iğneli bir soru olsa da açıkçası kişisel seçimlerim itibarıyla kaybetme deneyimim olmadığı için sorunuza cevap veremeyeceğim."
“HİÇBİR MAKAMA ‘TAHT’ DİYE BAKMAYIZ”
Ekrem İmamoğlu, CHP’de “taht kavgası” şeklinde gelen bir soruya, “Bir kere ‘taht kavgası’ tarifi tam da Cumhurbaşkanı’na göre. Yani bizim böyle bir kavgamız olamaz çünkü Türkiye’de ne CHP makamına ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi makamına ya da hiçbir makama ‘taht’ diye bakmayız biz. O devri kapatalı 100 yılı aşkın süre oldu” karşılığını verdi.
“PARTİYİ TERK ETMEK GİBİ BİR DURUMUM SÖZ KONUSU DEĞİL”
Değişim konusunda anlaşamam durumunda yol haritası sorulan İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Ben seçim kaybetmedim. Partimin bana verdiği görevi kötü yapmadım, hatta Genel Başkan'a olan sorumluluklarım konusunda kötü bir görev yapma deneyimi yaşatmadım. Aynı şekilde İBB bünyesinde kamu malına zarar vermedim. Bu kadar büyük bir mekanizmayı yönetirken elbet hatalarımız olabilir ama hiçbir zaman yüz kızartıcı bir sürecin içinde olmadım. Dolayısıyla bunları yapmayan bir kişi olarak benim partiyi terk etmek gibi bir durumum söz konusu değil. Hani bunu yapanlar varsa onlar düşünsün. Benim öyle bir derdim yok.”
ERDOĞAN’A SESLENDİ: “YARGIYA MÜDAHALE İŞİNİ BİTİRSİN. BAŞINA DERT ALMASIN”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul hikâyesi üzerinden benzetme yapılan İmamoğlu, “Çok net ifade edeyim. Sayın Cumhurbaşkanı’yla, Sayın Erdoğan’la benzeşmesiyle ilgili bence Sayın Cumhurbaşkanı’nın elinde büyük bir fırsat var. Bunu değerlendirsin. Yargıya müdahale işini bitirsin. Başına dert almasın. Bu hikâyeyi değiştirsin, birbirine benzemesin. Öyle söyleyeyim” dedi.