Tarih: 17.07.2023 09:36

HATAYLI DEPREMZEDE ZEYTUNLU AİLESİ, KENDİLERİNİ ENKAZ ALTINDAN KURTARAN İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR İTFAİYE EKİPLERİNİ ZİYARET ETTİ

Facebook Twitter Linked-in

Haber- GAYE ŞEYMA CAN Kamera- SADIK KARAKULOĞLU

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerden en çok etkilenen Hatay’da enkaz altında kalan Nilgün Zeytunlu ve kızı İrem Zeytunlu, depremin 28. saatinde kendilerini bulan ve 10 saatlik bir çalışma sonucu enkazdan çıkaran İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Beşiktaş İtfaiye ekiplerini ziyaret etti. İstanbul İtfaiyesi Beşiktaş Grup Amirliği Ekip Şefi Bilal Acar, “Biz İremlere ilk ulaştığımızda depremin üzerinden yaklaşık 27-28 saat geçmişti. Yaklaşık 10 saat sonunda çok şükür annesini ve kendisini sağlıklı bir şekilde çıkarttık.  O 10 saat aslında belki de normal hayatta birbirimizle yaşayacağımız 10 yıldan daha fazla şey ifade ediyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 şubatta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremde Hatay’da Betonsan Evler’de enkaz altında kalan Zeytunlu ailesinden anne Nilgün Zeytunlu ve kızı İrem Zeytunlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri tarafından 10 saatlik çalışmanın ardından depremin 28. saatinde kurtarılmış fakat eşi ve oğlu hayatını kaybetmişti.

Depremin ardından Ankara’ya taşınan Nilgün ve İrem Zeytunlu, İstanbul’a gelince kendilerini kurtaran itfaiye erlerini görmek istedi. Nilgün Zeytunlu ve kızı İrem kendilerini kurtaran İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Beşiktaş İtfaiye ekiplerini ziyaret etti.

“NİLGÜN ABLA VE İREM’İ 10 SAATLİK ÇALIŞMANIN ARDINDAN KURTARABİLDİK”

Ziyaret sırasında aileyle iletişimi nasıl sağladıklarını ve süreci anlatan Ekip Şefi Bilal Acar, “Önce sesle temas kuruyoruz daha sonra fenerle ışık tutarak temas kuruyoruz ama İrem ile direkt göz teması kurduk. Uzun bir çalışma oldu, 10 saate yakın bir çalışmanın ardından kurtarabildik. Bağırman daha iyi orada senin iyi olduğunu biliyoruz. Ses vermesen daha çok telaşlanacağız daha hızlı hareket edip dikkatsiz davranacağız. Sen bağırınca, ‘Tamam iyi, kurtaracağız’ diyoruz” dedi.  Acar, çalışmalar esnasında artçı depremlerin olduğunu fakat korkmadıklarını o sırada aileyle bağ kurduklarını, “Sesle teması kurduğunuz anda ortak bir kaderde birleşiyorsunuz. ‘Burada artçı oluyor, ben çıkayım’ diyemiyorsunuz. Tabii ki tedbirimizi alıyoruz. İrem’in ilk elini tuttuğumda bir daha elimi bırakmadı, yaklaşık 6-7 saat elini tuttum İrem’in” diye konuştu.

Artçı depremlerden etkilendiklerini belirten anne Nilgün Zeytunlu, “Artçılar olmaya devam ediyordu. Oldukça da bizi daha çok sıkıştırıyordu” dedi.

“AKLIMIZIN BİR KENARINDA HEP İREM VE AİLESİ VARDI”

Depremin ardından da İrem ve annesiyle iletişim halinde olduklarını belirten Acar, “Bazen akrabalık için kan bağı veya kardeşlik için kan bağı olmasına gerek yok. Yaşadığınız olaylar da sizi o denli bağlar ki, biz de öyle bir olay yaşadığımıza inanıyoruz. Gerçekten İrem'i kardeşimiz gibi ailesini de ailemiz gibi sahiplendik. Sadece deprem anında değil, sonrasında da devamlı iletişim halindeydik, hastane sürecinde de” dedi. Ailenin Ankara’ya taşındığı süreçte de manevi destek olmaya çalıştıklarını söyleyen Acar şöyle devam etti:

“Sonrasında işte Ankara'ya yerleştiler, Ankara sürecinde devamlı nasıl ki kendi evimize, ‘Bir ihtiyacımız var mı’ diye sorarken aklımızın bir kenarında da İrem vardı, ailesi vardı. Onları da arayıp   elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık. Tabii manevi destek oluyoruz. Onlar için de bir dayanak, yaşadıkları çok büyük bir olay. Allah bir daha göstermesini kimsenin başına vermesin.   

BİZ İREM’E ULAŞTIĞIMIZDA DEPREMİN ÜSTÜNDEN 28 SAAT GEÇMİŞTİ: Onların bize bakışları, o enkazdaki bizim onlara yardım etme isteğimiz gerçekten çok güzel duygular. Biz İremlere ilk ulaştığımızda depremin üzerinden yaklaşık 27-28 saat geçmişti. 28 saat sonra biz İremlerin olduğu binaya gittik. Yaklaşık 10 saat sonunda çok şükür annesini ve kendisini sağlıklı bir şekilde çıkarttık. O 10 saat aslında belki de normal hayatta birbirimizle yaşayacağımız 10 yıldan daha fazla şeyler ifade ediyor.  Bize bakışları, bizim onlara bakışlarımız. Yani çok uzun bir süreç oldu. Yaklaşık 6 ay kadar da zaten sadece telefonla görüştük. İlk defa yüz yüze görüşüyoruz. Biz ekip arkadaşlarımızla beraber yanına ziyarete gidecektik ama o bizden önce davrandı.   

SES ALABİLİYORSAK BİZİM O AN KADERİMİZ ENKAZ ALTINDAKİ KİŞİYLE BİRLEŞMİŞ OLUYOR: Bu şekilde 10 saatlik bir çalışma sonunda İrem'leri oradan çıkartabildik.  Aynı enkazdan bizim çıkarttığımız İrem ve ailesi oldu. Daha sonra biz başka enkaza geçmek durumunda kaldık. Çünkü oradan da sesler gelmeye başlamıştı. İlk önce sözlü hani ‘Sesimi duyan var mı?’ Eğer oradan bir ses alabiliyorsak bizim o anda kaderimiz o enkaz altındaki kişiyle birleşmiş oluyor. Onu oradan çıkartana kadar hiçbir şekilde oradan ayrılmıyoruz. Daha sonrasında sese yakın yerlerden delikler açarak, ışık tutarak, ışık yöntemiyle ‘Işığı görüyor musun? Sağında mı, solunda mı’ yön tayiniyle noktasını belirliyoruz. Sonrasında da işte yakın çevresinden çalışma başlatarak göz temasını kuruyoruz. Ama şöyle bir şey var tabii ki gördükten sonra mesela İrem’le biz direkt göz temas kurduk ama pozisyon gereği çok zor olduğu için yaklaşık bir 10 saatlik çalışma neticesinde çıktı. Hani bazen görülüyor insanlar gözüküyor ama pozisyonları veya işte o kolonların altında kalan kol veya bacakları çok zor durumda oluyor. Bu da gerçekten özverili ve insan üstü bir çabayla yapılıyor. Dediğim gibi ben bütün ekip arkadaşlarım, bütün İstanbul İtfaiyesi, bütün oraya giden yardıma giden bütün ekipler, arkadaşlar gerçekten insanüstü bir çalışma gösterdiler. Hepsine teşekkür ederiz.”

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —