Tarih: 05.09.2019 12:19

CEHENNEM KAPISI..!

Facebook Twitter Linked-in

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Suriye sınırında yaşanan gelişmelerle ilgili olarak TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Suriye’de Türkiye aleyhine yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum....Reyhanlı’daki, Hatay’ın Suriye’ye açılan en büyük ve en aktif sınır kapısıydı,binlerce emekçi kardeşimiz bu kapıyı kullanırdı,bereket, kardeşlik, dostluk, ticaret kapısıydı. Ama 2012’den sonra terör örgütlerin denetiminde maalesef “Cehennem Kapısı” oldu....

Türkiye’nin barışçıl politikalara yönelmesini “ihanet” olarak gören dış güçler, İdlib bölgesindeki teröristleri bu kapıdan başta Hatay olmak üzere Türkiye’yi yakacak cehennem ateşini ihraç etmeye çalışıyor. Bizler, bu kürsüde sürekli bunların yağmacı olduğunu söyledik. Bunlar cani, harami dedik. Bunlar farklı ülkelerden gelen kanla ve parayla beslenen profesyonel katil dedik. Bunlar Suriye’yi ve Türkiye’yi hedef alan dış güçlerin taşeronudur dedik.Bunlar insanlığa düşman dedik, bunlar akrep dedik. Cebimizde taşırsak beslersek, gün gelir bizi sokar dedik.. dedik.. dedik Ama… dinletemedik.. Birkaç gündür idlib’te ellerinde ÖSO bayrakları El Nusra’nın teşviki ile binlerce militan Suriye tarafına bakan sınır kapımıza saldırdılar. TOMA‘lara, askeri araçlarımıza, güvenliği sağlayan askerimize, polisimize; taş attılar, sopalarla vurdular. Soruyorum: bizim güvenlik güçlerine saldıracak cesareti nereden buluyorlar? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Posterlerini ve Türk Bayrağımızı yaktılar.Türk Bayrağını yakacak cesareti nereden buluyorlar? Ve bu provokatörler “hain, hain Türk askeri” diye slogan attılar. TSK’nın gözlem noktalarına saldırın dediler.Bunların içinde saklı, Hatay’a sızmak isteyen yüzlerce terörist var. Hatay barışın ve kardeşliğin kentidir. Teröristlere ve hainlere geçit vermez.Öncelikle sınırımızda yaşanan gösterilerde en kutsal değerimiz olan, birliğimizin ve bağımsızlığımızın simgesi Bayrağımızın yakılmasını şiddet ve nefretle kınıyorum.Yine aynı gösterilerde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın posterinin yakılmasını da şiddetle kınıyorum.

Türkiye Cumhuriyetinin bayrağını ve Cumhurbaşkanının posterini yakmak, onu bir protesto aracı olarak kullanmak asla kabul edilemez.Bizler içeride her türlü politik eleştiriyi yapabiliriz. Ancak söz konusu ülkemizin ve milletimizin ortak değerleri olunca buna herkesten önce biz sahip çıkarız.Bizler bu ve benzeri her türlü fiili saldırıyı devletimizin ve milletimizin bekasına yapılmış bir saldırı olarak kabul ederiz.Milli değerlerimize yönelik saldırı karşısında susmayız.“Cehennem Kapısı” oldu.Ayrıca bu, hiç kimsenin ne hakkı ne de haddidir. Bu hadsizlere de en ağır tepkiyi vermekten asla geri durmayız, durmayacağız. Hesap soracağız. Görüntülere baktığımızda aralarında ,1 kişi Kadın Yok, 1 kişi Yaşlı Yok, 1 kişi Çocuk Yok, Suriye’de neler oluyor? Neden Türkiye’ye karşı sivil tepkiler var? Neden bayrağımız yakılacak kadar öfke birikti? Neden Cumhurbaşkanının posterleri yakılıyor?Bu yaşanan olaylar bir öfkenin sonucu mudur? Yoksa planlı bir eylemin başlangıcı mıdır?İçerideki gelişmelere baktığımızda, hükümetin İstanbul başta olmak üzere sığınmacı kampları dışına çıkan Suriyelilerin kayıtlı bulundukları illere döndürme kararı alması, yine aynı şekilde Suriye’de güvenli bölge yaratılması çalışmaları, Suriye Devleti ile dolaylı yollardan da olsa diyalog kurma girişimlerinin olduğu bir dönemde Suriye sınır kapısında, Türkiye aleyhine gösteriler başlıyor.Bunun sivil bir girişim mi yoksa planlı bir eylem mi olduğu, ciddi anlamda araştırılmalı ve bu bağlamda önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde bu sorun küçük bir kıvılcımdan büyük bir yangına dönüşebilir.Baştan beri uygulanan yanlış Suriye politikasının mimarı olan eski Dışişleri Bakanı ve Başbakanın, “konuşursam sokağa çıkamazlar” dediği bir dönemde birdenbire Suriye’deki Cihatçı örgütlerin hareketlenmesi zamanlama açısından manidardır.Davutoğlu ne demek istiyorsa, sakladığı hangi bilgiler var ise derhal açıklamalıdır.Bulunduğu mevki itibariyle konuşulduğunda sokağa çıkılamayacak kadar vahim olan ne varsa, bunu Türk halkından gizlemeye hakkı yoktur.Türkiye’yi içine sürüklediği bu girdaptan çıkarmak adına, geçmişte hangi yanlışı yaptıysa, hangi kirli ilişkiler içerisine girildiyse bunların gizli kalmayacağını bilmelidir.Suriye politikasının yanlış olduğu konusunda artık hükümet dahil herkes hem fikirdir. Türkiye Suriye’de yanlış bir politika izlediğini bilmesine karşın, yanlışı düzeltmek için doğru adımlar atmıyor. Baştan beri ifade ettiğimiz üzere Suriye Devleti ile iletişim kurmak yerine orada bulunan, ne olduğu belli olmayan, her an silahlarını Türkiye’ye döndürmekten asla kaçınmayacak kimi örgütlerle, kimi gruplarla işbirliği yapıyor.İşbirliği yapılan gruplar özgür bağımsız demokratik örgütler değildirler. Her biri, çok yapılı, çok karmaşık, içerisinde dünyanın her bölgesinden cihatçı bulunan istikrarsız ve ilkesiz yapılardır.Son yaşanan olaylarda görüldü ki, Türkiye’nin desteğini almış kimi guruplar dahil Türkiye’yi protesto etmekten kaçınmamıştır.Bu örgütler sözde Türkiye’den; Avrupa’ya geçiş hakkı istiyor...Peki bunları kabul etmeyen sınırdan içeri dahi almayacağını beyan eden, bu konuda bir çok önlem alan, hatta Yunanistan Sahiline çıkmaya çalışan göçmenlerin bizzat Yunan Askerleri tarafından batırıldığı da göz önündeyken,Milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yapan ülkemiz Neden protesto ediliyor? Ve..Neden bizim bayrağımız yakılıyor ?Tüm bunlar göz önüne alındığında, yapılan eylemlerin planlı olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.Her konuda ahkam kesen Sayın SOYLU nerdesiniz? Bu olaylar karşısında neden sesiniz çıkmıyor? Türkiye, Suriye politikasında, akılcı değişiklikler yapmadığı sürece benzer sorunları yaşayacağımız aşikardır. Baştan beri diretilen Şam yönetimi ile diyalog kurmayız anlayışı Türkiye’ye zarar vermektedir.Suriye bizim iç meselemizdir diyerek, Suriye’yi Türkiye’nin iç sorununa dönüştüren anlayış terk edilmeden, bu sorunun çözülemeyeceği ortaya çıkmıştır.Bu savaşın en çok zarar göreni Suriye’den sonra Türkiye’dir. Daha ne kadar zarar göreceğimiz öngörülememektedir, çünkü öngörülebilir bir politika izlenilmiyor.Bu gösterilerden anlaşılıyor ki, Türkiye yeni ve planlı bir göç dalgası le karşı karşıya bırakılmak isteniyor. Cihatçı, selefi, kimi terör yapılarının içimize sokulma girişimi artık net şekilde anlaşılmıştır.Bunlar iç barışımızı ve huzurumuzu bozmaya yönelik girişimler olarak değerlendirilmeli ve derhal önlemler alınmalıdır.Bu girişim sadece Güvenlik güçlerimize havale edilerek çözümlenecek bir olay değildir. Diplomasi mutlaka devreye sokulmalıdır.İçeride yaşayan 4 milyon Suriyeli sığınmacının varlığı da dikkate alınmalıdır.Bu Cihatçı örgütlerin bundan sonra ilk işleri sığınmacıları çeşitli sorunlar ortaya atarak kışkırtmak olacaktır.Hedef bölge Hatay ilimizdir. Hatay’ın demografik yapısı, hoşgörü ortamı, bu Cihatçıları rahatsız etmektedir.Bölgeyi karıştırarak emperyalist anlayışı Hatay üzerinden Akdeniz’e açma girişimi planın bir parçası olarak önümüze gelecektir.Çünkü Hatay’da yaşayan Arap kökenli yurttaşlarımızın akrabaları Suriye’de ağırlıklı olarak yaşamaktadırlar.Bu Cihatçılar Suriye’de bizim yurttaşlarımızın akrabalarını öldürüyor, düşmanlık tohumları ekiyorlar. Bu yapının Hatay’a geldiğini düşünün? Hangi sonuçların ortaya çıkacağını Düşünmek dahi istemiyoruz.Hatay Halkı bu durumdan oldukça rahatsız ve endişe etmektedir. Hükümet ülkemizin geleceği vatandaşımızın huzuru bakımından her türlü kaprisi bir kenara bırakarak, Suriye Devlet Başkanı Esad ile bir şekilde iletişime geçmelidir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —